Bülent Bilirgen Duhuliye.com için yazdı
Geçen seneki kadro ile VI'i eleştirmek bana göre biraz acımaszılık biraz sevdiği hoca gelsin diye yapılan yalan çığırtkanlık idi. Şimdi o kitlenin 99 % si hoca gitsin diye yırtınıyor ve tarafsız olan kitleden de üzerlerine eklemeler oluyor. En son yazdığım ''Mektup'' başlıklı yazının yorumlarına baktım ve ardından yazıyı tekrar okudum ben bile nerede ise hoca karşısına geçmişim gibi. Öyle değil tabi ki. Kulubün istikrarı için kesinlikle ve kesinlikle hoca kalmalıdır. Bazen istikrar başarıdan önde gelebilir. Bana göre, Beşiktaş'ı böl parçala yönet sisteminin ilk bacağıdır hoca değişimi. O seneyi kaybetmek ve diğer seneleri de kaosa sokmak ister iseniz, camia içerisindeki renkli takım üyesi gazetecileri ve avanelerini harekete geçirir onların yarattığı etki ile de taraftar tepkisini arttırırsınız. A. Avcı ve Sergen Yalçın hatta bipçilerin Şenol Güneş seneleri en yakın örneklerdir. Tamam çağımız etkileşim, iletişim çağı da bir yerden sonra da iş haddini aşıyor artık. Teknik taktik, saha içi pozitif yada negatif eleştiriler takımın iyiliği adına sana göre ona göre bana göre hep olacaktır olmalı da yoksa hiç yorum yapmayacağımız, parçası olmayacağımız işten neden bu kadar keyif alalım? Da taraftar olarak işin bize yüklediği başka bir sorumluk var ya hani. Hep destek tam destek ilkesi var bi de hani. İşte bu da bizim işimiz ya. O işimize konsantre olsak da, taraftar olarak rahat mı bıraksak acaba saha içini ve dışını yönetenleri? Tamam güldük, eğlendik, eleştirdik, kızdık falan filan da biraz emek veren insanlara negatif enerji vermesek mi? Her sahaya çıkarken ölüm kalım maçına çıktıkları havası yaratmasak mı? Koşulsuzca hocasına ve dolayısı ile takımına destek atanı hain ilan etmesek mi? VI'e büyük takım hocası olmaz diyen duayyenler sözlerini söyledi hem de bir çok kere. Beden eğitimi hocası diyen kardeşlerimiz de sağolsunlar onlar da maşallah bir hayli kez bunu belirttiler. E yeter diyelim mi? Hocayı tribune çağırsak falan mı?
Yani biz taraftarız ya ondan diyorum. Hani yönetimi başkaları teknik işleri başkaları yapıyor ya bilmiyorum yanılıyor muyum? Takımın 18 puanı var bu arada bunu da yazayım da sayı ile de konuşulmuş olsun. Lider de bugün kazanır ise 20 yapacak. (Maç eksiği falan geyiğine girmiyorum). Bu puan tablosunu söylediğimde İsmael cellatları ama umut vermiyoruz ama büyük takım gibi oynamıyoruz ama pas yapmıyoruz ama ama ama.. Eee baba 18 puan? Sen bunları ağaçtan mı topladın? Ortadan ikiye bölünürsen eğer sadece Beşiktaş kaybeder. Biat edelim, hoca ne yaparsa alkışlayalım demiyorum. Tabi ki eleştir Rosier'in çıkışını Necip'in sağ beke atılışını, ikinci yarı karşı tarafa gidemeyişimizi, akışkan bir oyun oynayamayışımızı hala fiziksel kapasitesi eksik oyuncularımızın oluşunu. Weg bababımızın oğlu mu neden son 20-25 de Cenk girmiyoru sorgula.
Oyuncu değişikliklerinde hocanın mutlaka bakış açısını değiştirmesini yada eğer kendi telaş yapıyor ise bunu oyuncu grubuna yansıtmaması gerektiğini yapıcı dille anlat. Yada tüm bunlara karşılık olumlu argüman süren taraftar arkadaşına saygılı ol hatta inşallah sen haklı çıkarsın kanka de. Ama kardeşim sakın takım yenilsin de hoca gitsin deme. Yapma etme. Kendi egonu tatmin edeceksin diye bak ben demişti lafını gözümüze sokacaksın diye takım mağlup olsun deme. Gerçek taraftar arkadaşım kendi psikolojini de, hocayı da yönetimi de takımı da bir sal artık. Zannediyor musun ki lig 2. si takımın hoca gidince şahlanacak ve içine City kaçacak? Emin ol daha kötü futbol ve bu sefer kötü sonuçların gelmeyeceğinin bir garantisi yok.
Önümüzde bir Trabzon maçı var. Son bir kaç senenin hesap kapatma maçı olmalı bu. İstanbul'a gelip yerlere yatıp yatıp 3 puan alma dönemi bitmeli. Takım defans hariç tam kadro olsun artık. General Ghezzal ve silah arkadaşlarından resitalleri başlasın. Hoca sol önde bir Cenk işini denese ne iyi olur. Redmond ve Delle için en yakın hedef bence dünya kupası sonrası o zamana kadar hep alışma süreleri yani onlardan kurtarıcı olmaz. Önce bu bataklıkta nasıl futbol oynanır onu öğrenecekler.
Yani ön tarafta elimizde Ghezzal, Weg, Nkoudu, Muleka, Cenk ve Tayfur var. Bu listeden as ve hamle kadrosu çıkartmak hocanın işi. Savunmada sol stoper eksikliğini T.Talha ile gidereceğimizi düşünüyorum. Geçen sene Samet gibi bir oyuncunun solunda yaşam mücadelesinden başarı ile çıkarak stoper oyunun tüm seviyelerini atlamış bence. Sağ stoperde biz taraftar olarak izin verir isek Necip yada Weli oynayacaktır. Ama dediğim gibi bu sefer işi, yavaş yavaş iyi oynayan Josef biraz kıpırdayan Gedson ile ön taraf taraf çözecektir. Umarım bu hafta itibari ile herkesin bir araya geleceği ortak paydanın Beşiktaş olduğunun anlaşılacağı, siyahla beyazı ayıran çizginin kaybolacağı bir hafta olur.
Geçen seneki kadro ile VI'i eleştirmek bana göre biraz acımaszılık biraz sevdiği hoca gelsin diye yapılan yalan çığırtkanlık idi. Şimdi o kitlenin 99 % si hoca gitsin diye yırtınıyor ve tarafsız olan kitleden de üzerlerine eklemeler oluyor. En son yazdığım ''Mektup'' başlıklı yazının yorumlarına baktım ve ardından yazıyı tekrar okudum ben bile nerede ise hoca karşısına geçmişim gibi. Öyle değil tabi ki. Kulubün istikrarı için kesinlikle ve kesinlikle hoca kalmalıdır. Bazen istikrar başarıdan önde gelebilir. Bana göre, Beşiktaş'ı böl parçala yönet sisteminin ilk bacağıdır hoca değişimi. O seneyi kaybetmek ve diğer seneleri de kaosa sokmak ister iseniz, camia içerisindeki renkli takım üyesi gazetecileri ve avanelerini harekete geçirir onların yarattığı etki ile de taraftar tepkisini arttırırsınız. A. Avcı ve Sergen Yalçın hatta bipçilerin Şenol Güneş seneleri en yakın örneklerdir. Tamam çağımız etkileşim, iletişim çağı da bir yerden sonra da iş haddini aşıyor artık. Teknik taktik, saha içi pozitif yada negatif eleştiriler takımın iyiliği adına sana göre ona göre bana göre hep olacaktır olmalı da yoksa hiç yorum yapmayacağımız, parçası olmayacağımız işten neden bu kadar keyif alalım? Da taraftar olarak işin bize yüklediği başka bir sorumluk var ya hani. Hep destek tam destek ilkesi var bi de hani. İşte bu da bizim işimiz ya. O işimize konsantre olsak da, taraftar olarak rahat mı bıraksak acaba saha içini ve dışını yönetenleri? Tamam güldük, eğlendik, eleştirdik, kızdık falan filan da biraz emek veren insanlara negatif enerji vermesek mi? Her sahaya çıkarken ölüm kalım maçına çıktıkları havası yaratmasak mı? Koşulsuzca hocasına ve dolayısı ile takımına destek atanı hain ilan etmesek mi? VI'e büyük takım hocası olmaz diyen duayyenler sözlerini söyledi hem de bir çok kere. Beden eğitimi hocası diyen kardeşlerimiz de sağolsunlar onlar da maşallah bir hayli kez bunu belirttiler. E yeter diyelim mi? Hocayı tribune çağırsak falan mı?
Yani biz taraftarız ya ondan diyorum. Hani yönetimi başkaları teknik işleri başkaları yapıyor ya bilmiyorum yanılıyor muyum? Takımın 18 puanı var bu arada bunu da yazayım da sayı ile de konuşulmuş olsun. Lider de bugün kazanır ise 20 yapacak. (Maç eksiği falan geyiğine girmiyorum). Bu puan tablosunu söylediğimde İsmael cellatları ama umut vermiyoruz ama büyük takım gibi oynamıyoruz ama pas yapmıyoruz ama ama ama.. Eee baba 18 puan? Sen bunları ağaçtan mı topladın? Ortadan ikiye bölünürsen eğer sadece Beşiktaş kaybeder. Biat edelim, hoca ne yaparsa alkışlayalım demiyorum. Tabi ki eleştir Rosier'in çıkışını Necip'in sağ beke atılışını, ikinci yarı karşı tarafa gidemeyişimizi, akışkan bir oyun oynayamayışımızı hala fiziksel kapasitesi eksik oyuncularımızın oluşunu. Weg bababımızın oğlu mu neden son 20-25 de Cenk girmiyoru sorgula.
Oyuncu değişikliklerinde hocanın mutlaka bakış açısını değiştirmesini yada eğer kendi telaş yapıyor ise bunu oyuncu grubuna yansıtmaması gerektiğini yapıcı dille anlat. Yada tüm bunlara karşılık olumlu argüman süren taraftar arkadaşına saygılı ol hatta inşallah sen haklı çıkarsın kanka de. Ama kardeşim sakın takım yenilsin de hoca gitsin deme. Yapma etme. Kendi egonu tatmin edeceksin diye bak ben demişti lafını gözümüze sokacaksın diye takım mağlup olsun deme. Gerçek taraftar arkadaşım kendi psikolojini de, hocayı da yönetimi de takımı da bir sal artık. Zannediyor musun ki lig 2. si takımın hoca gidince şahlanacak ve içine City kaçacak? Emin ol daha kötü futbol ve bu sefer kötü sonuçların gelmeyeceğinin bir garantisi yok.
Önümüzde bir Trabzon maçı var. Son bir kaç senenin hesap kapatma maçı olmalı bu. İstanbul'a gelip yerlere yatıp yatıp 3 puan alma dönemi bitmeli. Takım defans hariç tam kadro olsun artık. General Ghezzal ve silah arkadaşlarından resitalleri başlasın. Hoca sol önde bir Cenk işini denese ne iyi olur. Redmond ve Delle için en yakın hedef bence dünya kupası sonrası o zamana kadar hep alışma süreleri yani onlardan kurtarıcı olmaz. Önce bu bataklıkta nasıl futbol oynanır onu öğrenecekler.
Yani ön tarafta elimizde Ghezzal, Weg, Nkoudu, Muleka, Cenk ve Tayfur var. Bu listeden as ve hamle kadrosu çıkartmak hocanın işi. Savunmada sol stoper eksikliğini T.Talha ile gidereceğimizi düşünüyorum. Geçen sene Samet gibi bir oyuncunun solunda yaşam mücadelesinden başarı ile çıkarak stoper oyunun tüm seviyelerini atlamış bence. Sağ stoperde biz taraftar olarak izin verir isek Necip yada Weli oynayacaktır. Ama dediğim gibi bu sefer işi, yavaş yavaş iyi oynayan Josef biraz kıpırdayan Gedson ile ön taraf taraf çözecektir. Umarım bu hafta itibari ile herkesin bir araya geleceği ortak paydanın Beşiktaş olduğunun anlaşılacağı, siyahla beyazı ayıran çizginin kaybolacağı bir hafta olur.