Lale Devri Osmanlısı'nın* sosyal ve kültürel yaşamına ilişkin portreleri Hollanda'daki*Rijks Müzesi'nde sergileniyor.
Osmanlı'nın*Lale*Devrindeki diplomatik ve sosyal hayatını çizen ressam
Jean Baptiste Vanmour'a ait 65 tablo, Hollanda'nın en büyük sanat ve tarihi eser koleksiyonlarına ev sahipliği yapan
Rijks Müzesi'nde sergileniyor.
Amsterdam Rijks Müzesi Kıdemli Kuratörü Eveline Sint Nicholas, Vanmour'un hikayesini, Osmanlı dönemini resmettiği tablolara ilişkin detayları ve eserlerin müzedeki diğer koleksiyonlar açısından önemini anlattı. Hollanda'nın en büyük sanat ve tarihi eser koleksiyonlarına ev sahipliği yapan Rijks Müzesi'nde tarih bölümünde çalışan Sint Nicolaas, Vanmour'un Osmanlı tablolarını,*Lale*Devri'nde Hollanda Büyükelçisi olarak görev yapan Cornelis Calkoen'in himayesine bulunduğu sırada çizdiğini belirtti.
OSMANLI'NIN DİPLOMASİ VE BÜROKRASİ DÜNYASINI RESMETTİ Sint Nicolaas, "Vanmour, Lale Devri Osmanlısı'nın diplomasi ve bürokrasi dünyasının yanı sıra o zamanın sosyal ve kültürel yaşamına ilişkin portreleri de bize sunuyor" dedi. Vanmour'a ait 65 Osmanlı tablosunun Rijks Müzesi'nde sergilendiğini belirten Sint Nicolaas, sufilerin devran halini resmettiği tablosu ve derviş portresi eserleriyle Vanmour'un o günün manevi dünyasını bizlere aktardığını belirtti. Hollandalı Büyükelçi Calkoen'in, Sultan 3. Ahmet'e güven mektubunu sunmak üzere huzura çıkacağı merasimi Vanmour'dan resmetmesini istediğini anlatan Sint Nicolaas, "14 Eylül 1727'de Calkoen, beraberindeki Hollandalı heyetle Sultan 3. Ahmet'in huzuruna çıktı. Vanmour, bu merasimin farklı aşamalarını 3 ayrı tabloda resmetti. Bunlar koleksiyonun kalbinde yer alan eserler" diye konuştu.
65 TABLO SERGİLENİYOR
Vanmour'dan, katıldığı toplantıları resmetmesini isteyen başka büyükelçiler de olduğunu dile getiren Sint Nicolaas, bunlardan sadece 1727-1744 yılları arasında İstanbul'da Hollanda büyükelçisi olarak bulunan Calkoen'in elindeki 65 tablonun müzede sergilenmesinin çok özel bir durum olduğunu kaydetti. Sint Nicolaas, koleksiyonda Osmanlı'nın Lale Devri'ndeki sosyal ve siyasi yaşamın önemli kişilerinin portrelerinin yer aldığını ve bunlar arasında kadıların, dervişlerin, denizcilerin, haremağalarının, Patrona Halil'in, Sultan 3. Ahmet'in, Sadrazam Damat İbrahim Paşa'nın ve Sultan 1. Mahmut'un ilgi çektiğini ifade etti. Vanmour'un dikkat çekici diğer eserleri arasında 4 yıl 4 ay 4 gününü dolduran çocukların okula başlamalarını anlatan amin alayı, gayrimüslimlerin eğlenceleri, Yunan düğünü ve Osmanlı İstanbul'unu resmettiği tabloların öne çıktığını aktaran Sint Nicolaas, "Vanmour, dönemin İngiliz Büyükelçisi'nin eşiyle olan yakınlığı sayesinde sadece kadınların yer aldığı etkinliklerin tasvirini alarak, içeride neler olduğunu ve insanların ne yaptığını dinleyerek bizzat bulunamadığı yerlerin tablolarını da çizdi" ifadelerini kullandı.
Sint Nicolaas, Vanmour'un Osmanlıdaki kıyafetlere özel ilgi gösterdiğine ve koleksiyonda çeşitli meslek kollarından 32 kişinin kıyafet portresinin bulunduğuna dikkati çekti. Vanmour'un bugün Fransa sınırlarında yer alan Valencienne şehrinde dünyaya gelen bir Felemenk olduğunu anlatan Nicolaas, Vanmour'un 1699'da, İstanbul'a Fransız Büyükelçisi Charles de Ferriol ile henüz 28 yaşındayken geldiğini ve Ferriol için çok sayıda kıyafet portresi çizdiğini kaydetti.
Feriol'un İstanbul'daki görevinin kısa sürmesine rağmen Vanmour'un İstanbul'dan ayrılmadığını aktaran Sint Nicolaas, Vanmour'un sonradan gelen büyükelçilere tablolar çizerek İstanbul'daki yaşamını sürdürdüğünü söyledi.
"CALKOEN TABLOLARINA ÇOK DÜŞKÜNDÜ" Sint Nicolaas, "Calkoen tablolarına çok düşkündü. Evli değildi ve çocukları bulunmuyordu. Bu sebeple tabloların bir arada tutulup korunması için ailesine gönderilmesini ve eğer onlar da istemezse Hollanda'nın Doğu Akdeniz bölgesindeki ticaret faaliyetlerini düzenleyen Amsterdam Levant Ticaret Direktörlüğüne verilmesini istedi." dedi. Tabloların bu şekilde önce İstanbul'dan Amsterdam Levant Ticaret Direktörlüğüne getirildiğini belirten Sint Nicolaas, "Fakat daha sonra Direktörlük kapatıldı ve tablolar 1902'de Hollanda devletine geçti. Bundan sonra da tablolar Rijks Müzesi'ne verildi ve 2013'ten bu yana Türk Odası adı verilen bu salonda sergileniyor." diye konuştu.
TABLOLAR DİPLOMATİK GELENEKLERİ YANSITIYOR Vanmour'un tablolarının diplomatik gelenekleri yansıtması bakımından önemli olduğunu anlatan Sint Nicolaas, "Türk Odası'ndaki tablolar 18. yüzyıla ait eserlerin bulunduğu bölümün bir parçası. Bu tablolar diplomatik geleneklerin görülmesi açısından çok ilginç ve müzeye gelenler o dönem bu merasimlerin nasıl yapıldığını görüyor." dedi. Sint Nicolaas, Hollanda ile Osmanlı arasındaki diplomatik ilişkilerin 1612 yılına dayandığını kaydederek, "Bu tarihte ilk Hollandalı elçi Cornelis Haga (1578-1654) İstanbul'a gitti. Bu tablolar bize Osmanlı ve Hollanda arasındaki kadim ekonomik ve diplomatik ilişkileri yansıtıyor." diye konuştu. Tabloların, iki ülke arasındaki kültürü yansıtmaları açısından paha biçilmez olduğunu vurgulayan Sint Nicolaas, "Bu koleksiyona sahip olmak çok özel ve tablolar bize 18. yüzyıldaki Osmanlı toplumu hakkında fikir veriyor." değerlendirmesinde bulundu. Sint Nicolaas, 2003 yılında Türk Odası'nın açıldığını ve Hollanda'da yaşayan Türklerin bundan çok memnun olduğunu aktardı. Müzenin her yıl çok sayıda kişi tarafından ziyaret edildiğini dile getiren Sint Nicolaas, Türk araştırmacılar, tarihçiler ve burada yaşayan Türklerin yanı sıra, Yunus Emre Enstitüsü ve diğer kurumların da tabloları görmek üzere misafirlerini müzeye getirdiğini vurguladı.
CALKOEN AİLESİYLE TİCARET DİREKTÖRLÜÐÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ Sint Nicolaas'ın Vanmour ve Osmanlı tablolarına ilişkin hazırladığı, "Sultanın Huzuruna Çıkma" adlı Rijks Müzesi tarafından basılan yayında, Hollandalı elçi Calkoen'in ailesinin Levant bölgesinde ticaret yaptığı ve İstanbul'daki görevi sırasında iki ülke arasındaki ticaretin gelişmesine büyük katkı sağlığı belirtiliyor. Calkoen'in babasının Amsterdam Levant Ticaret Direktörlüğündeki 7 yöneticiden biri olduğu ve Calkoen'in maaşının bir kısmının Direktörlük tarafından karşılandığı kaydedilen yayında, tabloların bu ilişkiler sebebiyle İstanbul'dan Direktörlüğe gönderildiği ve bir müddet Direktörlüğün duvarlarında asılı kaldığı bilgisine yer veriliyor.