Cumhuriyet yazarı Gülengül Altınsay'ın köşe yazısı
Arda Güler'in Fenerbahçe'de kalmayıp üstelik tam gelişmeden Real Madrid'e gitmesi bizim futbola dair temel sorunlarımızdan birini ortaya çıkardı. Öyle ya dikkat çeken gençlerimiz hemen yurtdışına gidiyordu. Başkan Çebi de Arda'nın arkasından Beşiktaş'tan ayrılan Rıdvan, Emirhan ve Serdar için "Biz de onları tutamadık" demişti. Peki bu gençlerin ülkeden gitmelerinde asıl neden neydi? Gençleri öne çıkaran futbol anlayışımız gelişmiş olsa bu oyuncular yine gitmek isterler miydi? İşte asıl soru bu. Her sezon yenilenen takımlarla, genç oyuncuları oynatmayı riskli bulan hocalarla bu gençler nasıl forma şansı bulabilir, nasıl kendilerini geliştirebilir? Ya taraftarlar? Ya medya? Hemen "Burası büyük kulüp, burası yetiştirme yurdu değil" eleştirileri olmaz mı? Hemen pahalı "yaşlı star" çağrıları yapılmaz mı?Oysa ki büyük kulüpler tam tersini yapıyor. Avrupa şampiyonu olan İngiltere U21 takımının yarısı M.City altyapısı çıkışlı. En yüksek paraları ödemesiyle ünlü Real Madrid bile genç oyunculara yöneliyor artık. Ellerindeki yaşlı oyuncuları da bizim gibi ülkelere satıyorlar. Ve onlar giderek büyüyor bizlerse giderek küçülüyoruz. Yani, "Neden gitmek istiyorlar?" sorusunun cevabı futbolumuz sorunlarının tespitinin de ilk adımı.İkinci önemli sorunumuz da genç yetenekleri sabırla yetiştirecek, eleştirilere göğüs gerecek ve sürekliliği olan oyun anlayışıyla takım yaratabilecek hocaları nasıl bulacağımız ve nasıl tutacağımız meselesi.İşte Valerien Ismael. İlk günden beri acımasızca eleştirildi. Peki Gordon Milne'nin ne kariyeri vardı Beşiktaş'a geldiğinde? Medyanın "Gordon Go Home" manşetlerine uyup onu da sezonun başında gönderseydik Beşiktaş o şaşaalı süreci yaşayabilir miydi?Ama Süleyman Seba kaya gibi arkasında durmuştu Milne'nin. Tudor, Bilic, Mancini de böyle gitti. Farioli, Montella ve Pirlo ilk fırsatta ülkeden ayrıldı. "Kariyerli hoca" Jesus'un gelişi de gidişi de anlaşılmadı. Oysa ki zaman vermek gerekirdi böylesi hocalara.Baksanıza Jurgen Klopp "Ben Türkiye'de çalışmam. Orada sabır yok" dememiş miydi? İyi hocalar Türkiye'ye gelmiyor artık. İşte ülke futbolunda cevabı verildiğinde kurtuluşa ilk adımın atılacağı ikinci soru da bu.Gülengül ALTINSAY / Cumhuriyet
Arda Güler'in Fenerbahçe'de kalmayıp üstelik tam gelişmeden Real Madrid'e gitmesi bizim futbola dair temel sorunlarımızdan birini ortaya çıkardı. Öyle ya dikkat çeken gençlerimiz hemen yurtdışına gidiyordu. Başkan Çebi de Arda'nın arkasından Beşiktaş'tan ayrılan Rıdvan, Emirhan ve Serdar için "Biz de onları tutamadık" demişti. Peki bu gençlerin ülkeden gitmelerinde asıl neden neydi? Gençleri öne çıkaran futbol anlayışımız gelişmiş olsa bu oyuncular yine gitmek isterler miydi? İşte asıl soru bu. Her sezon yenilenen takımlarla, genç oyuncuları oynatmayı riskli bulan hocalarla bu gençler nasıl forma şansı bulabilir, nasıl kendilerini geliştirebilir? Ya taraftarlar? Ya medya? Hemen "Burası büyük kulüp, burası yetiştirme yurdu değil" eleştirileri olmaz mı? Hemen pahalı "yaşlı star" çağrıları yapılmaz mı?Oysa ki büyük kulüpler tam tersini yapıyor. Avrupa şampiyonu olan İngiltere U21 takımının yarısı M.City altyapısı çıkışlı. En yüksek paraları ödemesiyle ünlü Real Madrid bile genç oyunculara yöneliyor artık. Ellerindeki yaşlı oyuncuları da bizim gibi ülkelere satıyorlar. Ve onlar giderek büyüyor bizlerse giderek küçülüyoruz. Yani, "Neden gitmek istiyorlar?" sorusunun cevabı futbolumuz sorunlarının tespitinin de ilk adımı.İkinci önemli sorunumuz da genç yetenekleri sabırla yetiştirecek, eleştirilere göğüs gerecek ve sürekliliği olan oyun anlayışıyla takım yaratabilecek hocaları nasıl bulacağımız ve nasıl tutacağımız meselesi.İşte Valerien Ismael. İlk günden beri acımasızca eleştirildi. Peki Gordon Milne'nin ne kariyeri vardı Beşiktaş'a geldiğinde? Medyanın "Gordon Go Home" manşetlerine uyup onu da sezonun başında gönderseydik Beşiktaş o şaşaalı süreci yaşayabilir miydi?Ama Süleyman Seba kaya gibi arkasında durmuştu Milne'nin. Tudor, Bilic, Mancini de böyle gitti. Farioli, Montella ve Pirlo ilk fırsatta ülkeden ayrıldı. "Kariyerli hoca" Jesus'un gelişi de gidişi de anlaşılmadı. Oysa ki zaman vermek gerekirdi böylesi hocalara.Baksanıza Jurgen Klopp "Ben Türkiye'de çalışmam. Orada sabır yok" dememiş miydi? İyi hocalar Türkiye'ye gelmiyor artık. İşte ülke futbolunda cevabı verildiğinde kurtuluşa ilk adımın atılacağı ikinci soru da bu.Gülengül ALTINSAY / Cumhuriyet