Fanatik yazarı Harun Can Aydın, Beşiktaş'taki son durumu kaleme aldı
Hafta sonu evinde ağırladığı rakibi Trabzonspor karşısında sahadan beraberlikle ayrılan Beşiktaş'ta sular bir türlü durulmuyor. Evinde oynadığı son 3 karşılaşmadan da galibiyet çıkaramayan Siyah-Beyazlılar'da tribünler hoşnutsuzluklarını yüksek sesle dile getirmeye başladı. Ligin henüz 10. haftası oynanmışken oluşan bu tablonun nedenlerini daha iyi anlamaya çalışalım. Geçen sezon lige erken havlu atan takımın başına son 8 haftada geçen Valerien Ismael, kendi kuracağı takımı planlamak için yeterince zaman elde etti. Ceyhun Kazancı ile birlikte iyi bir transfer dönemi geçirip, rakiplerinin aksine birçok transferi kampa yetiştirdi.
Sistem değişti
Türkiye'ye geldiğinde 3'lü savunma sistemi ile 150'nin üzerinde maça çıktığını ve bu sistemin ustası olduğunu söyleyen hoca takımını da kamp boyunca bu sistem üzerinde çalıştırdı. Beşiktaş bu dönemde rakipleri Avrupa'nın köy takımları ile hazırlık maçları oynarken Werder Bremen, Victoria Plzen ve Mainz gibi takımlara karşı iyi sınavlar verdi. Sonrasında oynanan Wolves ve Deportivo hazırlık maçlarında alınan 2 kötü sonuç sonrası hocaya eleştiriler daha tek resmi maç oynanmadan başlamış oldu. Bu süreçte yapılan eleştirilerin büyük kısmı ise Beşiktaş kadrosunun 3'lü savunma için uygun olmadığı yönünde idi ama iyi bir transfer dönemi geçiren Beşiktaş tüm planlamasını bu sistem üzerine kurmuştu.
Şansları zora girdi
Sezonun başlamasına çok az bir zaman kala gelen bu eleştiriler karşında ani bir kararla 4'lü savunma oynamaya karar veren Ismael ve ekibi sezon öncesi yapılan planlamadan da sapmış oldu. Bu karar sonrası, uzun süren pazarlıklar sonucu bonservisinin yarısına 2.5 milyon Euro ödenen Emre Can ve son anda İngiliz takımlarının elinden alınan geçen sezonun flaş ismi Muleka gibi oyuncuların ilk 11'de oynama şansları zora girdi. Lig'in başlamasına 1 hafta kala gönderilmeye çalışılan ve yerine forvet transferi düşünüle N'Koudou bir anda takımın en önemli oyuncularından birine dönüştü. Transferin son günlerinde panikle 4'lü sisteme uyacak oyuncular aranmaya başlandı.
Ghezzal'ın olmadığı zaman...
Ligin başlamasına kısa süre kala yapılan bu değişiklik kuşkusuz hocanın ve takımın dengesini bozdu. Ben, hocanın aklındaki direkt paslarla ve yüksek tempoyla rakip kaleye gitme planını bu diziliş ve kadro seçimi ile gerçekleştirmesinin zor olduğunu düşünüyorum. Ghezzal'ın hücumun sağı yerine 10 numarada oynadığında istenilen verime çıkamadığı bir gerçek ama hocanın Ghezzal'ın olmadığı zamanlarda kesinlikle çift santrafor ve kalabalık orta sahalı düzenini, hâlâ az da olsa kredisi varken denemesi gerekiyor.
İkon oyuncular!
Ismael'in bir diğer eleştirmek istediğim tarafı ise Dele Alli ısrarı. Herkes Dele'nin ne kadar büyük bir potansiyel olduğunun farkında ama henüz istenen seviyenin çok uzağında olan ve takıma bu kadar geç katılmış bir ismin bu form durumu ile ısrarla oynatılması takım içindeki adalet duygusuna zarar verebilir. Basınımız yabancı hocalara yerlilere verdiği kadar kredi vermemekle eleştiriliyor ama Ismael de benzer şekilde kendi kültüründen oyunculara öncelik verme eğiliminde. Takıma transferin son günlerinde katılmış ve ligi tanımayan Redmond'un ısrarla Cenk Tosun gibi bu kulübün ikon oyuncularından önce tercih edilmesi bunun en büyük işaretlerinden.
İyi şeyler elbette var
Hep negatif şeylerden bahsettik. Hocanın iyi yaptığı şeyler yok mu? Elbette var. Beşiktaş takımı fiziksel olarak iyi bir durumda. Takımı ligde birçok istatistikte lider durumda ve ligin en az pozisyon veren takımlarından biri. Yapılan bu kadar eleştiriye rağmen sadece 1 mağlubiyeti bulunmakta. Sportif direktör Ceyhun Bey ile iyi bir uyum yakalamış gibi görünüyorlar ve en önemlisi başkan kendisine hâlâ çok inanıyor. Bence hocanın bundan sonra yapması gereken Dünya Kupası için verilecek araya kadar tüm eleştirilere kulaklarını kapatmak ve kendi doğrularının arkasında durmak. Önümüzdeki haftalarda yakalayacağı 3-4 maçlık bir seri şu an esen rüzgarları bir anda tersine çevirebilir.
Hafta sonu evinde ağırladığı rakibi Trabzonspor karşısında sahadan beraberlikle ayrılan Beşiktaş'ta sular bir türlü durulmuyor. Evinde oynadığı son 3 karşılaşmadan da galibiyet çıkaramayan Siyah-Beyazlılar'da tribünler hoşnutsuzluklarını yüksek sesle dile getirmeye başladı. Ligin henüz 10. haftası oynanmışken oluşan bu tablonun nedenlerini daha iyi anlamaya çalışalım. Geçen sezon lige erken havlu atan takımın başına son 8 haftada geçen Valerien Ismael, kendi kuracağı takımı planlamak için yeterince zaman elde etti. Ceyhun Kazancı ile birlikte iyi bir transfer dönemi geçirip, rakiplerinin aksine birçok transferi kampa yetiştirdi.
Sistem değişti
Türkiye'ye geldiğinde 3'lü savunma sistemi ile 150'nin üzerinde maça çıktığını ve bu sistemin ustası olduğunu söyleyen hoca takımını da kamp boyunca bu sistem üzerinde çalıştırdı. Beşiktaş bu dönemde rakipleri Avrupa'nın köy takımları ile hazırlık maçları oynarken Werder Bremen, Victoria Plzen ve Mainz gibi takımlara karşı iyi sınavlar verdi. Sonrasında oynanan Wolves ve Deportivo hazırlık maçlarında alınan 2 kötü sonuç sonrası hocaya eleştiriler daha tek resmi maç oynanmadan başlamış oldu. Bu süreçte yapılan eleştirilerin büyük kısmı ise Beşiktaş kadrosunun 3'lü savunma için uygun olmadığı yönünde idi ama iyi bir transfer dönemi geçiren Beşiktaş tüm planlamasını bu sistem üzerine kurmuştu.
Şansları zora girdi
Sezonun başlamasına çok az bir zaman kala gelen bu eleştiriler karşında ani bir kararla 4'lü savunma oynamaya karar veren Ismael ve ekibi sezon öncesi yapılan planlamadan da sapmış oldu. Bu karar sonrası, uzun süren pazarlıklar sonucu bonservisinin yarısına 2.5 milyon Euro ödenen Emre Can ve son anda İngiliz takımlarının elinden alınan geçen sezonun flaş ismi Muleka gibi oyuncuların ilk 11'de oynama şansları zora girdi. Lig'in başlamasına 1 hafta kala gönderilmeye çalışılan ve yerine forvet transferi düşünüle N'Koudou bir anda takımın en önemli oyuncularından birine dönüştü. Transferin son günlerinde panikle 4'lü sisteme uyacak oyuncular aranmaya başlandı.
Ghezzal'ın olmadığı zaman...
Ligin başlamasına kısa süre kala yapılan bu değişiklik kuşkusuz hocanın ve takımın dengesini bozdu. Ben, hocanın aklındaki direkt paslarla ve yüksek tempoyla rakip kaleye gitme planını bu diziliş ve kadro seçimi ile gerçekleştirmesinin zor olduğunu düşünüyorum. Ghezzal'ın hücumun sağı yerine 10 numarada oynadığında istenilen verime çıkamadığı bir gerçek ama hocanın Ghezzal'ın olmadığı zamanlarda kesinlikle çift santrafor ve kalabalık orta sahalı düzenini, hâlâ az da olsa kredisi varken denemesi gerekiyor.
İkon oyuncular!
Ismael'in bir diğer eleştirmek istediğim tarafı ise Dele Alli ısrarı. Herkes Dele'nin ne kadar büyük bir potansiyel olduğunun farkında ama henüz istenen seviyenin çok uzağında olan ve takıma bu kadar geç katılmış bir ismin bu form durumu ile ısrarla oynatılması takım içindeki adalet duygusuna zarar verebilir. Basınımız yabancı hocalara yerlilere verdiği kadar kredi vermemekle eleştiriliyor ama Ismael de benzer şekilde kendi kültüründen oyunculara öncelik verme eğiliminde. Takıma transferin son günlerinde katılmış ve ligi tanımayan Redmond'un ısrarla Cenk Tosun gibi bu kulübün ikon oyuncularından önce tercih edilmesi bunun en büyük işaretlerinden.
İyi şeyler elbette var
Hep negatif şeylerden bahsettik. Hocanın iyi yaptığı şeyler yok mu? Elbette var. Beşiktaş takımı fiziksel olarak iyi bir durumda. Takımı ligde birçok istatistikte lider durumda ve ligin en az pozisyon veren takımlarından biri. Yapılan bu kadar eleştiriye rağmen sadece 1 mağlubiyeti bulunmakta. Sportif direktör Ceyhun Bey ile iyi bir uyum yakalamış gibi görünüyorlar ve en önemlisi başkan kendisine hâlâ çok inanıyor. Bence hocanın bundan sonra yapması gereken Dünya Kupası için verilecek araya kadar tüm eleştirilere kulaklarını kapatmak ve kendi doğrularının arkasında durmak. Önümüzdeki haftalarda yakalayacağı 3-4 maçlık bir seri şu an esen rüzgarları bir anda tersine çevirebilir.