Peki ya sosyal medya olmasaydı, Konya'daki barınakta belediye çalışanlarının köpekleri kürekle vurarak vahşice öldürdüklerini öğrenebilecek miydik? Orada burada yazılsa, aktarılsa bile bu kadar hızlı tepki gelişebilir miydi?
Kesinlikle hayır. Eminim birçok medya kuruluşu haber olarak görmezdi bu vahşeti. Zira iktidar medyasının bir bölümü bir süredir sokak köpeklerine karşı haberler yapıyor; köpek saldırılarını onlara yönelik tepki ve nefreti artıracak bir dille yayımlıyor.
Vahşetin görüntüsü sosyal medyadan yayılıp, tepkiler büyüyünce internet medyası geriden geldi; olayla ilgili açıklamaları ve sorumluların tutuklanmasını haber yaptı. Onlara da garabet bir erişim engeli kararı geldi. Televizyonların akşam yayımladığı haberi, ertesi gün de basılı gazeteler Akşam, BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Hürriyet, Posta, Karar, Korkusuz, Milliyet, Sözcü, Yeni Şafak geniş şekilde duyurdular. Doğrusu da buydu.
Fakat Türkiye, Millî Gazete, Yeni Asya ve Yeni Akit gazeteleri bu vahşette "haber değeri" görmemişti. Asıl olarak da Türkiye ve Yeni Akit'in yaklaşımı dikkat çekiciydi. Çünkü bu iki gazete sokak köpeklerine karşı yürütülen kampanyanın başını çeken gazeteler. Konya'daki insanın köpeğe uyguladığı vahşeti haber yapmayan Türkiye, köpeğin insana saldırısıyla ilgili "Baran'ı pitbull yaraladı" haberini yayımladı.
Akit ise "Zillet'te başörtülünün hayvan kadar değeri yok" manşetiyle çıktı. Yeni Akit'in internet sayfasında da sadece Konya Büyükşehir Belediyesi'nin açıklaması yer alıyordu, altına yapılan yorum gazetenin tutumunu da yansıtıyordu:
"Yav tamam hayvana yapılan canilik de köpekler insan öldürünce bu kadarda gündem olmuyor ne oluyor bu ülkenin çivisi çıktı rezilliğe bak önce insan sonra hayvan kontrol altın alın bu hayvan gurubunu insanları koruyun bu hayvanlardan."
Açıkça söyleyelim, Konya'daki vahşetin de başka kentlerde sokak köpeklerine yönelik şiddetin zeminini de hazırlayan, kışkırtan, tahrik eden tam da bu anlayışla yapılan yayınlar. Maalesef bu vahşette o gazeteciler ve gazetecilerin de sorumluluğu var.
Öte yandan Türkiye'de bir sokak köpekleri sorunu olduğunu kabul etmek gerekir. Kimi yerlerde çeşitli nedenlerle -bazen insanların hataları yüzünden de olsa- köpekler saldırıyor; yaralanan insanlar, hatta yaşamını yitirenler de oluyor. Saldırılar da yok sayılamaz.
Ama insanlar kadar köpeklerin de yaşam hakkı var. Biri diğerinin yerine konulamaz. İnsanları rahatsız ediyorlar diye sokak köpeklerinin öldürülmesini, şiddete maruz kalmalarını meşru gösterecek haber ve yazılar yayımlanmamalı.
Biz gazeteciler, kentlerin caddelerinde insanlar açısından ortaya çıkan sorunun köpeklerin yaşam hakkını yok saymadan çözülmesini savunmalıyız. Belediyeler yetmediğine göre, merkezi idareyi sokak köpeklerinin kontrol altına alınması için çaba harcamaya zorlamalıyız.
Hayvanlara düşmanlığı kışkırtmadan, onların yaşam hakkına saygı göstererek ama insanların endişe ve korkularını da anlamaya çalışarak gazetecilik yapmak mümkün...
Doktorlara paralı sağlık programları
Televizyon kanallarının doktorları parayla sağlık programlarına çıkardığını ifşa eden Prof.Dr. Teoman Kadıoğlu'ydu. Prof.Dr. Kadıoğlu'nun iki yıl önceki ifşasından hareketle ben de konuyu araştırarak "TV'lerin gizli yüzü: Programlar doktorlara da paralı, belediyelere de" başlıklı bir
Sanki Prof.Dr. Kadıoğlu böyle bir ifşada bulunmamış, Show TV'nin teklifini reddetmemiş gibi geçen gün de TV8'den paralı program teklifi almış. Tabii durur mu, yine sosyal medyadan açıkladı bu teklif mesajının görselini. Üstüne de "Değişen bir şey yok, dakikasına bin TL öderseniz sizi TV'ye çıkartıp 'değerli bir uzman' olarak tanıtıyor, konuşturuyor, reklam yaptırıyorlar"
Anlaşılan onca konuşulması, ayyuka çıkması da tıp ve yayıncılık etiğine aykırı bu uygulamanın hızını kesememiş. Kadıoğlu'nun vurguladığı gibi sadece doktorları programa çıkarmanın ücreti artmış. Artık TV8'deki sağlık programında bile dakikası bin lira artı KDV. Kuşkusuz bu fiyatlar, TV kanalına göre değişkenlik gösteriyor.
TV8'deki programcıların Prof.Dr. Kadıoğlu'na gönderdiği mesajda da görüldüğü gibi, istenen parayı ödeyen doktor programda kendisine sorulacak soruları yine kendisi önceden hazırlıyor; programcılara gönderiyor; yayın sırasında o sorular yöneltiliyor. Böylece insanları sağlık konusunda bilgilendirme görüntüsü altında doktor reklamı yapılıyor.
İzleyenler kandırılmış ve para uğruna toplum sağlığıyla oynanmış oluyor ama kimin umurunda! Tabii sadece sağlık programları değil, başka programlarda da para konuşuyor; başka meslek erbapları da parasını bastırıp ekrana çıkıyor...
Tek cümleyle:
Kesinlikle hayır. Eminim birçok medya kuruluşu haber olarak görmezdi bu vahşeti. Zira iktidar medyasının bir bölümü bir süredir sokak köpeklerine karşı haberler yapıyor; köpek saldırılarını onlara yönelik tepki ve nefreti artıracak bir dille yayımlıyor.
Vahşetin görüntüsü sosyal medyadan yayılıp, tepkiler büyüyünce internet medyası geriden geldi; olayla ilgili açıklamaları ve sorumluların tutuklanmasını haber yaptı. Onlara da garabet bir erişim engeli kararı geldi. Televizyonların akşam yayımladığı haberi, ertesi gün de basılı gazeteler Akşam, BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Hürriyet, Posta, Karar, Korkusuz, Milliyet, Sözcü, Yeni Şafak geniş şekilde duyurdular. Doğrusu da buydu.
Fakat Türkiye, Millî Gazete, Yeni Asya ve Yeni Akit gazeteleri bu vahşette "haber değeri" görmemişti. Asıl olarak da Türkiye ve Yeni Akit'in yaklaşımı dikkat çekiciydi. Çünkü bu iki gazete sokak köpeklerine karşı yürütülen kampanyanın başını çeken gazeteler. Konya'daki insanın köpeğe uyguladığı vahşeti haber yapmayan Türkiye, köpeğin insana saldırısıyla ilgili "Baran'ı pitbull yaraladı" haberini yayımladı.
Akit ise "Zillet'te başörtülünün hayvan kadar değeri yok" manşetiyle çıktı. Yeni Akit'in internet sayfasında da sadece Konya Büyükşehir Belediyesi'nin açıklaması yer alıyordu, altına yapılan yorum gazetenin tutumunu da yansıtıyordu:
"Yav tamam hayvana yapılan canilik de köpekler insan öldürünce bu kadarda gündem olmuyor ne oluyor bu ülkenin çivisi çıktı rezilliğe bak önce insan sonra hayvan kontrol altın alın bu hayvan gurubunu insanları koruyun bu hayvanlardan."
Açıkça söyleyelim, Konya'daki vahşetin de başka kentlerde sokak köpeklerine yönelik şiddetin zeminini de hazırlayan, kışkırtan, tahrik eden tam da bu anlayışla yapılan yayınlar. Maalesef bu vahşette o gazeteciler ve gazetecilerin de sorumluluğu var.
Öte yandan Türkiye'de bir sokak köpekleri sorunu olduğunu kabul etmek gerekir. Kimi yerlerde çeşitli nedenlerle -bazen insanların hataları yüzünden de olsa- köpekler saldırıyor; yaralanan insanlar, hatta yaşamını yitirenler de oluyor. Saldırılar da yok sayılamaz.
Ama insanlar kadar köpeklerin de yaşam hakkı var. Biri diğerinin yerine konulamaz. İnsanları rahatsız ediyorlar diye sokak köpeklerinin öldürülmesini, şiddete maruz kalmalarını meşru gösterecek haber ve yazılar yayımlanmamalı.
Biz gazeteciler, kentlerin caddelerinde insanlar açısından ortaya çıkan sorunun köpeklerin yaşam hakkını yok saymadan çözülmesini savunmalıyız. Belediyeler yetmediğine göre, merkezi idareyi sokak köpeklerinin kontrol altına alınması için çaba harcamaya zorlamalıyız.
Hayvanlara düşmanlığı kışkırtmadan, onların yaşam hakkına saygı göstererek ama insanların endişe ve korkularını da anlamaya çalışarak gazetecilik yapmak mümkün...
Doktorlara paralı sağlık programları
Televizyon kanallarının doktorları parayla sağlık programlarına çıkardığını ifşa eden Prof.Dr. Teoman Kadıoğlu'ydu. Prof.Dr. Kadıoğlu'nun iki yıl önceki ifşasından hareketle ben de konuyu araştırarak "TV'lerin gizli yüzü: Programlar doktorlara da paralı, belediyelere de" başlıklı bir
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
hazırlamıştım. Hatta bir süre sonra da TV'lerde doktorlara uygulanan ücret tarifesini de bulup
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
halinde yayımlamıştım.Sanki Prof.Dr. Kadıoğlu böyle bir ifşada bulunmamış, Show TV'nin teklifini reddetmemiş gibi geçen gün de TV8'den paralı program teklifi almış. Tabii durur mu, yine sosyal medyadan açıkladı bu teklif mesajının görselini. Üstüne de "Değişen bir şey yok, dakikasına bin TL öderseniz sizi TV'ye çıkartıp 'değerli bir uzman' olarak tanıtıyor, konuşturuyor, reklam yaptırıyorlar"
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
ekledi.Anlaşılan onca konuşulması, ayyuka çıkması da tıp ve yayıncılık etiğine aykırı bu uygulamanın hızını kesememiş. Kadıoğlu'nun vurguladığı gibi sadece doktorları programa çıkarmanın ücreti artmış. Artık TV8'deki sağlık programında bile dakikası bin lira artı KDV. Kuşkusuz bu fiyatlar, TV kanalına göre değişkenlik gösteriyor.
TV8'deki programcıların Prof.Dr. Kadıoğlu'na gönderdiği mesajda da görüldüğü gibi, istenen parayı ödeyen doktor programda kendisine sorulacak soruları yine kendisi önceden hazırlıyor; programcılara gönderiyor; yayın sırasında o sorular yöneltiliyor. Böylece insanları sağlık konusunda bilgilendirme görüntüsü altında doktor reklamı yapılıyor.
İzleyenler kandırılmış ve para uğruna toplum sağlığıyla oynanmış oluyor ama kimin umurunda! Tabii sadece sağlık programları değil, başka programlarda da para konuşuyor; başka meslek erbapları da parasını bastırıp ekrana çıkıyor...
Tek cümleyle:
- Konya Büyükşehir Belediye Başkanı U. İbrahim Altay, yeni projesi için iktidar yanlısı 13 gazetede (Akşam, Diriliş Postası, Hürriyet, Milat, Milliyet, Posta, Sabah, Takvim, Türkgün, Türkiye, Yeni Akit, Yeni Birlik, Yeni Şafak) aynı gün ve tam sayfa örtülü reklam yayımlatarak bu alanda rekor kırdı! (23 Kasım)
- AA, DHA ve İHA, GS'nin eski yöneticilerinden Abdürrahim Albayrak'ın torunuyla ilgili haberlerde "Nişantaşı'ndaki bir AVM'nin balkonundan düşerek öldüğünü" yazarak, olayın City's AVM'de meydana geldiğini gizledi.
- Sağlık Bakanı Koca, yoğun bakımdaki hastaya şiddet uygulanan hastanenin Tokat Medical Park olduğunu açıklamasına rağmen FOX, NTV ve KRT televizyonları haberlerde hastanenin adını vermedi.
- DHA, bir derneğin Erşan Kuneri dizisinde alkol ve sigaraya özendirildiği gerekçesiyle Cem Yılmaz hakkında yaptığı suç duyurusunu "dava açıldı" başlığıyla verdi; birçok medya kuruluşu da bu yanlışı aynen tekrarladı.
- Hürriyet, Türkiye gazeteleri ile Artı Gerçek, Halktv, Medyascope, Sputnik sitelerinde "Dünyanın en büyük Japon balığı yakalandı" başlığıyla yayımlanan haberlerdeki balık doğal bir gölde değil, parayla olta avcılığı yapılan bir işletmede yakalanmıştı.
- Serbestiyet'te, İstiklal Caddesi saldırısının faillerinden Ammar Jarkas'ın otomobil kiralama şirketi kurduğu" haberlerinin sadece isim benzerliği olduğu yazılınca bu haberin yayımlandığı siteler yanlış haberi yayından kaldırdı.
- Sözcü, Posta ve Diken'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yetkisini kullanmasını beklemeden ve üstelik 3 Kasım'da açıklanmış olan oranları 24 Kasım'da bir kez daha "Vergi ve harçlarda rekor zam geliyor" "Yeniden değerleme oranları netleşti" başlıklarıyla vermesi yanlıştı.
- Cumhuriyet'in "Tuncay Özkan'dan kritik MİT sorusu" haberinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın bu soruya yanıt verip vermediği bilgisi yoktu.
- Yeni Akit, günlük bulmacada "Altılı Masa"nın fotoğrafını koyarak, yanıtı "Altı kaval üstü şişhane" olacak biçimde sordu.
- Türkiye gazetesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını aktaran "Parlamentomuzda ne idiği belirsizler var" haberinde "idiği" değil "idüğü" yazılmalıydı.
- Sabah, İzmir'deki kadın cinayeti haberinde "İzmir'de eşi evi terkettiği için bunalıma giren Yaşar Şaşmaz cinnet getirdi" yazarak, cinayete gerekçe yaratmış oldu.