TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı AKP'li Vahit Kirişci Kahramanmaraş'ta yaptığı açıklamada: “İsmail Haniye'nin ölümünü kınamayanların köpek sevgisinden söz etme hakları yoktur”
Haberi görür görmez yerimden sıçradım: “Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum!” diye haykırdım.
Köpek sevme hakkımın; kim için olursa olsun, ne için olursa olsun… elimden alınmasına tahammül edemem. Böyle bir ihtimale asla müsaade edemem. Bunun ön şartı ne olursa olsun; her türlü fedakarlığı yapar, köpek sevgisinden söz etme hakkıma sahip çıkarım.
***
Aslında bu konuda bagajım dolu. Sevgim, sadece köpeklerle sınırlı değil. Kediler de var, martılar da var, serçeler de var; güvercinler, kumrular, sığırcıklar da var; karabataklar, leylekler, balıkçıllar da…hatta kargalar hatta yağmurlu havaların ardından bahçe duvarları üzerinde süzülen sümüklü böcekler de var. Daha neler neler var.
Üstelik bu saydıklarım hayvanlar aleminden. Daha bitkiler alemi var.
Demem o ki, benim de yumuşak karnım bu. Mesela yarın öbür gün Muharrem İnce çıkıp “Memleket partisine oy vermeyenlerin sümüklü böcek sevgisinden söz etmeye hakkı yoktur!” derse, sümüklü böcek sevgimden vaz geçemem, gider Memleket Partisine oy veririm.
Perinçek “Vatan partisine oy vermeyenin kirpi sevmeye hakkı yoktur.” desin, alır oyumu.
Buradaki tek sorun hem Memleket Partisinin hem Vatan Partisinin “Bizim partiye oy vermeyenin falanca şeyi sevmeye hakkı yoktur” gibi aynı anda aynı şeyden söz etmeleri.
Ama o da benim sorunum değil. Kim ikna edici olursa gider ona veririm oyumu.
***
Neden hep şu köşedeki marketten alışveriş yapıyorum sanıyorsunuz? Bir gün marketin önünden geçerken, sahibi yanıma yaklaşıp “Bizim marketten alışveriş yapmayanın martı sevmeye hakkı yoktur.” dedi. Martılardan vazgeçemezdim;
“Tamam mesajını aldım ama n’olur mahallede başka kimseye bahsetme.” dedim. O gün bugündür başka marketten alışveriş yapmam.
***
Köpek sevme hakkımın elimden alınmasıyla tehdit edilmeseydim Haniye’nin öldürülmesini kınar mıydım? Bilmiyorum. Bunu asla bilemeyeceğiz.
Yani “Köpekleri sevmiyorum ama Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum.” veya “Köpekleri de sevmiyorum Haniye’nin öldürülmesini de kınamıyorum.” gibi ihtimallerin cevabı bende yok. Çünkü “köpekleri sevmiyorum.” ihtimali bende yok.
***
Haniye’nin öldürülmesini kınamayanların köpek sevmeye hakkı olmayabiliyorsa, Haniye’nin öldürülmesini kınayanların da köpek sevmeleri zorunlu olmalı. Düşünsenize, bütün köpek sevenler Haniye’nin öldürülmesini kınıyor ama Haniye’nin öldürülmesini kınayan herkes köpek sevmiyor… Bunlar nasıl bir araya gelip ortak kınama eylemi yapabilir ki…Aralarında kavga bile çıkar.
Bu durumda Kirişçi’nin; Haniye’nin öldürülmesini kınayan biri olarak, köpek sevdiğini düşünebiliriz.
Zaten Kirişçi “Ben Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum, ama köpekleri sevmiyorum.” diyemez. O zaman bir başkasının çıkıp “Ben de köpekleri seviyorum ama Haniye’nin öldürülmesini kınamıyorum.” demesine zemin oluşturur. Ki böyle bir karmaşaya ne benim gönlüm razı olur ne de Vahit Kirişçi’nin.
***
Tabii konunun buralara kadar gelmesi gerekmezdi. Sorun, Kirişci’nin ifadeleriyle tırmanışa geçti. Keşke iki konuyu birbiriyle ilişkilendirmeseydi. İsteyen köpek sevseydi, isteyen Haniye’nin öldürülmesini kınasaydı… isteyen her ikisini birden yapsaydı veya isteyen hiçbirini yapmasaydı…
Madem ben köpekleri seven bir olarak bir an bile tereddüt etmeden; “Ben Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum!” diye haykırdım… Kirişçi’nin de aynı refleksi gösterip “Ben köpekleri seviyorum!” demesi gerekir. Benim gibi yerinden sıçrayıp, haykırması gerekmez. Kendi tarzına uygun vakur bir edayla da söyleyebilir.
***
Kuraldır; tüketici satın aldığı ürün veya hizmetle birlikte ikinci bir ürün almaya zorlanamaz. Bu durumun göz önündeki bir örneği krediyle alınan bir taşıtın kaskosu konusudur.
Krediyi veren banka, müşterisine kaskoyu da satmak isteyebilir. Önerebilir, ikna etmeye çalışabilir ama bunu zorunlu tutamaz. Müşteri krediyi bankadan, kaskoyu başka acenteden
Yani banka “Kaskoyu bize yaptırmayanların, bizden taşıt kredisi almaya hakkı yoktur” diyemez. Demez de zaten.
Aslında Vahit Kirişçi de Haniye’nin öldürülmesini kınamayı önerebilir, ikna etmeye çalışabilir…. “Köpek seven vatandaşlarımıza sesleniyorum; Haniye’nin öldürülmesini lütfen kınayınız.” diye talepte bulunabilir, fikrini belirtebilir…lakin zorlayamaz.
“Haniye’nin öldürülmesini kınamayanların köpek sevmeye hakkı yoktur” demekle, “Kaskoyu bizden yaptırmayanların, taşıt kredisini bizden almaya hakkı yoktur.” demek aynı şeydir.
***
Banka örneğinde olduğu gibi, köpek sevmek için Haniye’nin öldürülmesini kınamak gerekmez. Ama Kirişçi söylerken çok ciddi ve çok inandırıcıydı. Sesi çok kararlıydı. Köpek sevme hakkımı riske atmak istemem.
Ben Haniye’nin öldürülmesini kınarım.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.Haberi görür görmez yerimden sıçradım: “Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum!” diye haykırdım.
Köpek sevme hakkımın; kim için olursa olsun, ne için olursa olsun… elimden alınmasına tahammül edemem. Böyle bir ihtimale asla müsaade edemem. Bunun ön şartı ne olursa olsun; her türlü fedakarlığı yapar, köpek sevgisinden söz etme hakkıma sahip çıkarım.
***
Aslında bu konuda bagajım dolu. Sevgim, sadece köpeklerle sınırlı değil. Kediler de var, martılar da var, serçeler de var; güvercinler, kumrular, sığırcıklar da var; karabataklar, leylekler, balıkçıllar da…hatta kargalar hatta yağmurlu havaların ardından bahçe duvarları üzerinde süzülen sümüklü böcekler de var. Daha neler neler var.
Üstelik bu saydıklarım hayvanlar aleminden. Daha bitkiler alemi var.
Demem o ki, benim de yumuşak karnım bu. Mesela yarın öbür gün Muharrem İnce çıkıp “Memleket partisine oy vermeyenlerin sümüklü böcek sevgisinden söz etmeye hakkı yoktur!” derse, sümüklü böcek sevgimden vaz geçemem, gider Memleket Partisine oy veririm.
Perinçek “Vatan partisine oy vermeyenin kirpi sevmeye hakkı yoktur.” desin, alır oyumu.
Buradaki tek sorun hem Memleket Partisinin hem Vatan Partisinin “Bizim partiye oy vermeyenin falanca şeyi sevmeye hakkı yoktur” gibi aynı anda aynı şeyden söz etmeleri.
Ama o da benim sorunum değil. Kim ikna edici olursa gider ona veririm oyumu.
***
Neden hep şu köşedeki marketten alışveriş yapıyorum sanıyorsunuz? Bir gün marketin önünden geçerken, sahibi yanıma yaklaşıp “Bizim marketten alışveriş yapmayanın martı sevmeye hakkı yoktur.” dedi. Martılardan vazgeçemezdim;
“Tamam mesajını aldım ama n’olur mahallede başka kimseye bahsetme.” dedim. O gün bugündür başka marketten alışveriş yapmam.
***
Köpek sevme hakkımın elimden alınmasıyla tehdit edilmeseydim Haniye’nin öldürülmesini kınar mıydım? Bilmiyorum. Bunu asla bilemeyeceğiz.
Yani “Köpekleri sevmiyorum ama Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum.” veya “Köpekleri de sevmiyorum Haniye’nin öldürülmesini de kınamıyorum.” gibi ihtimallerin cevabı bende yok. Çünkü “köpekleri sevmiyorum.” ihtimali bende yok.
***
Haniye’nin öldürülmesini kınamayanların köpek sevmeye hakkı olmayabiliyorsa, Haniye’nin öldürülmesini kınayanların da köpek sevmeleri zorunlu olmalı. Düşünsenize, bütün köpek sevenler Haniye’nin öldürülmesini kınıyor ama Haniye’nin öldürülmesini kınayan herkes köpek sevmiyor… Bunlar nasıl bir araya gelip ortak kınama eylemi yapabilir ki…Aralarında kavga bile çıkar.
Bu durumda Kirişçi’nin; Haniye’nin öldürülmesini kınayan biri olarak, köpek sevdiğini düşünebiliriz.
Zaten Kirişçi “Ben Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum, ama köpekleri sevmiyorum.” diyemez. O zaman bir başkasının çıkıp “Ben de köpekleri seviyorum ama Haniye’nin öldürülmesini kınamıyorum.” demesine zemin oluşturur. Ki böyle bir karmaşaya ne benim gönlüm razı olur ne de Vahit Kirişçi’nin.
***
Tabii konunun buralara kadar gelmesi gerekmezdi. Sorun, Kirişci’nin ifadeleriyle tırmanışa geçti. Keşke iki konuyu birbiriyle ilişkilendirmeseydi. İsteyen köpek sevseydi, isteyen Haniye’nin öldürülmesini kınasaydı… isteyen her ikisini birden yapsaydı veya isteyen hiçbirini yapmasaydı…
Madem ben köpekleri seven bir olarak bir an bile tereddüt etmeden; “Ben Haniye’nin öldürülmesini kınıyorum!” diye haykırdım… Kirişçi’nin de aynı refleksi gösterip “Ben köpekleri seviyorum!” demesi gerekir. Benim gibi yerinden sıçrayıp, haykırması gerekmez. Kendi tarzına uygun vakur bir edayla da söyleyebilir.
***
Kuraldır; tüketici satın aldığı ürün veya hizmetle birlikte ikinci bir ürün almaya zorlanamaz. Bu durumun göz önündeki bir örneği krediyle alınan bir taşıtın kaskosu konusudur.
Krediyi veren banka, müşterisine kaskoyu da satmak isteyebilir. Önerebilir, ikna etmeye çalışabilir ama bunu zorunlu tutamaz. Müşteri krediyi bankadan, kaskoyu başka acenteden
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.Yani banka “Kaskoyu bize yaptırmayanların, bizden taşıt kredisi almaya hakkı yoktur” diyemez. Demez de zaten.
Aslında Vahit Kirişçi de Haniye’nin öldürülmesini kınamayı önerebilir, ikna etmeye çalışabilir…. “Köpek seven vatandaşlarımıza sesleniyorum; Haniye’nin öldürülmesini lütfen kınayınız.” diye talepte bulunabilir, fikrini belirtebilir…lakin zorlayamaz.
“Haniye’nin öldürülmesini kınamayanların köpek sevmeye hakkı yoktur” demekle, “Kaskoyu bizden yaptırmayanların, taşıt kredisini bizden almaya hakkı yoktur.” demek aynı şeydir.
***
Banka örneğinde olduğu gibi, köpek sevmek için Haniye’nin öldürülmesini kınamak gerekmez. Ama Kirişçi söylerken çok ciddi ve çok inandırıcıydı. Sesi çok kararlıydı. Köpek sevme hakkımı riske atmak istemem.
Ben Haniye’nin öldürülmesini kınarım.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.