alphatm
Forum Üyesi
Eski zamanın birinde bir adam vardı. Adamın eşi çok rahatsızlanmıştı. Bir an önce köye bir doktor getirmesi gerekiyordu. Köy ile kasabanın arası epey uzaktı. Yürüyerek bir günden fazla sürüyordu. Her şeyini hazırladı ve eşine,
- Biraz daha dayan. Doktoru getirmeye gidiyorum. İnşallah şifa bulacaksın, diyerek yola koyuldu. Mevsim yazdı ve çok kavurucu bir sıcak vardı. Ama yapacak bir şey yoktu. Her şeye rağmen doktoru getirmesi gerekiyordu. Vakit öğle olmuştu. Yaklaşık beş saattir yürüyordu. Çok susadığını hissetti. Elini sırtındaki çantaya attı. Su matarasını aradı ama bulamadı. Sonradan aklına geldi. Meğerse su matarasını aceleyle çıkarken masanın üstünde unutmuştu.
Şimdi ne yapmalıydı? Şayet yola devam etse, yol daha çok vardı ve aşırı derecede susamıştı. Geri dönse bu kadar yolu boşuna gelmiş olacaktı. Bir de eşi acilen doktor bekliyordu.
— Allah’ım, sen bana yardım et. Bana dayanma gücü ver, diyerek yola devam etmeye karar verdi. Bir yandan yürüyor, bir yandan da su arıyordu. Güneş sıcaklığını iyice artırmıştı. Bu sırada ileride bir grup kuşun bir nokta üzerinde uçmakta olduğunu gördü. Çok sevindi. Çünkü büyük bir ihtimalle orada su olmalıydı.
Adımlarını hızlandırdı. O yere geldiğinde hakikaten de bir kuyu olduğunu gördü.
- Şükürler olsun Ya Rabbi, hiçbir kulunu susuzlukla imtihan etme, diye sevinçle dua etti. Su, güneşin de etkisiyle azalmıştı ve kuyunun dibindeydi. Kuyunun iç duvarlarına tutuna tutuna dibine indi. Oradaki sudan kana kana içti. Artık susuzluğu gitmişti. Hemen yola koyulmalı ve kasabaya varmalıydı. Kuyudan çıktı ve o sırada kuyunun etrafında susuzluktan dili dışarıya çıkmış ve kuyunun etrafındaki nemli toprakları yalayan bir köpek gördü.
Köpek adamın gözlerinin içine bakıyor adeta ondan kendisine su vermesini istiyordu. Adam, bu tablo karşısında dayanamadı. Tekrar kuyunun içine girdi. Kuyunun içine girmesine girmişti ama köpeğe ne ile su verecekti. Aklına ayakkabısını çıkarmak geldi. Ayakkabısını çıkarıp suya daldırarak onu bir kap olarak kullandı. Şimdi de başka bir problem ortaya çıkmıştı. Kuyunun ipi olmadığı için elleri ve ayaklarına dayanarak kuyuya inip çıkıyordu. Ayakkabısını eliyle tutamayacağına göre “ne yapmalıyım” diye düşündü. Aklına ayakkabısını ağzına almak geldi. Bu şekilde ağzından ayakkabısı olduğu halde kuyunun dışına çıktı ve köpeğe su verdi. Çok zor olmuştu suyu çıkarmak ama olsun değerdi.
Suyu içen köpek doymamıştı. Çünkü ayakkabının içinde fazla su kalmamıştı. Ne kadar dikkat etse de suyun bir kısmı dökülmüştü. Aynı sıkıntılara tekrar katlanarak bir daha kuyuya indi ve köpeğe tekrar su verdi. Bu şekilde köpek tam doyana kadar birkaç defa daha kuyuya inip çıktı. Köpek doyduktan sonra da adam yoluna devam etti.
Adamın bu tavrı Cenab-ı Hakk’ın çok hoşuna gitmişti. Onun bu hareketinden dolayı günahlarını bağışladı ve öldüğünde onu cennetiyle mükâfatlandırdı.
(Buhari, 2334, 5663; Müslim, 2244; Ebu Davud, 2550)
Hikayeden çıkarılacak bazı dersler
1. İyilik yapmak ve merhametli olmak bir insanda olması lazım gelen vasıflardandır. İnsan, bu güzel vasıflarını sadece kendi hemcinslerine değil bütün mahlukata göstermelidir. Efendimiz, merhamet etmeyen kimseye merhamet edilmeyeceğini söylemektedir. O yüzden bütün mahlukata merhamet etmeliyiz ki Rabbimizin merhametine layık olabilelim.
2. İyilik yapmak her zaman kolay olmayabilir. Bazen insanın önüne engeller çıkabilir. Ancak insan bu engellerini aşmasını bilmeli ve devamlı surette iyilik peşinde koşmalıdır.
3. Anadolu’da güzel bir ifade vardır. Cenab-ı Hak için “Bahane tanrısı” ifadesi kullanılır. Rabbimiz adete kulunu affetmek için bahaneler arar. O yüzden hiçbir ameli küçümsememeli, hem insanlara hem de diğer canlılara faydalı olmaya gayret etmeliyiz. Bilemiyoruz belki de küçük gibi gördüğümüz bir amelimiz ötede bizim kurtuluşumuza vesile olacaktır.
Kaynak İslamHikaye
- Biraz daha dayan. Doktoru getirmeye gidiyorum. İnşallah şifa bulacaksın, diyerek yola koyuldu. Mevsim yazdı ve çok kavurucu bir sıcak vardı. Ama yapacak bir şey yoktu. Her şeye rağmen doktoru getirmesi gerekiyordu. Vakit öğle olmuştu. Yaklaşık beş saattir yürüyordu. Çok susadığını hissetti. Elini sırtındaki çantaya attı. Su matarasını aradı ama bulamadı. Sonradan aklına geldi. Meğerse su matarasını aceleyle çıkarken masanın üstünde unutmuştu.
Şimdi ne yapmalıydı? Şayet yola devam etse, yol daha çok vardı ve aşırı derecede susamıştı. Geri dönse bu kadar yolu boşuna gelmiş olacaktı. Bir de eşi acilen doktor bekliyordu.
— Allah’ım, sen bana yardım et. Bana dayanma gücü ver, diyerek yola devam etmeye karar verdi. Bir yandan yürüyor, bir yandan da su arıyordu. Güneş sıcaklığını iyice artırmıştı. Bu sırada ileride bir grup kuşun bir nokta üzerinde uçmakta olduğunu gördü. Çok sevindi. Çünkü büyük bir ihtimalle orada su olmalıydı.
Adımlarını hızlandırdı. O yere geldiğinde hakikaten de bir kuyu olduğunu gördü.
- Şükürler olsun Ya Rabbi, hiçbir kulunu susuzlukla imtihan etme, diye sevinçle dua etti. Su, güneşin de etkisiyle azalmıştı ve kuyunun dibindeydi. Kuyunun iç duvarlarına tutuna tutuna dibine indi. Oradaki sudan kana kana içti. Artık susuzluğu gitmişti. Hemen yola koyulmalı ve kasabaya varmalıydı. Kuyudan çıktı ve o sırada kuyunun etrafında susuzluktan dili dışarıya çıkmış ve kuyunun etrafındaki nemli toprakları yalayan bir köpek gördü.
Köpek adamın gözlerinin içine bakıyor adeta ondan kendisine su vermesini istiyordu. Adam, bu tablo karşısında dayanamadı. Tekrar kuyunun içine girdi. Kuyunun içine girmesine girmişti ama köpeğe ne ile su verecekti. Aklına ayakkabısını çıkarmak geldi. Ayakkabısını çıkarıp suya daldırarak onu bir kap olarak kullandı. Şimdi de başka bir problem ortaya çıkmıştı. Kuyunun ipi olmadığı için elleri ve ayaklarına dayanarak kuyuya inip çıkıyordu. Ayakkabısını eliyle tutamayacağına göre “ne yapmalıyım” diye düşündü. Aklına ayakkabısını ağzına almak geldi. Bu şekilde ağzından ayakkabısı olduğu halde kuyunun dışına çıktı ve köpeğe su verdi. Çok zor olmuştu suyu çıkarmak ama olsun değerdi.
Suyu içen köpek doymamıştı. Çünkü ayakkabının içinde fazla su kalmamıştı. Ne kadar dikkat etse de suyun bir kısmı dökülmüştü. Aynı sıkıntılara tekrar katlanarak bir daha kuyuya indi ve köpeğe tekrar su verdi. Bu şekilde köpek tam doyana kadar birkaç defa daha kuyuya inip çıktı. Köpek doyduktan sonra da adam yoluna devam etti.
Adamın bu tavrı Cenab-ı Hakk’ın çok hoşuna gitmişti. Onun bu hareketinden dolayı günahlarını bağışladı ve öldüğünde onu cennetiyle mükâfatlandırdı.
(Buhari, 2334, 5663; Müslim, 2244; Ebu Davud, 2550)
Hikayeden çıkarılacak bazı dersler
1. İyilik yapmak ve merhametli olmak bir insanda olması lazım gelen vasıflardandır. İnsan, bu güzel vasıflarını sadece kendi hemcinslerine değil bütün mahlukata göstermelidir. Efendimiz, merhamet etmeyen kimseye merhamet edilmeyeceğini söylemektedir. O yüzden bütün mahlukata merhamet etmeliyiz ki Rabbimizin merhametine layık olabilelim.
2. İyilik yapmak her zaman kolay olmayabilir. Bazen insanın önüne engeller çıkabilir. Ancak insan bu engellerini aşmasını bilmeli ve devamlı surette iyilik peşinde koşmalıdır.
3. Anadolu’da güzel bir ifade vardır. Cenab-ı Hak için “Bahane tanrısı” ifadesi kullanılır. Rabbimiz adete kulunu affetmek için bahaneler arar. O yüzden hiçbir ameli küçümsememeli, hem insanlara hem de diğer canlılara faydalı olmaya gayret etmeliyiz. Bilemiyoruz belki de küçük gibi gördüğümüz bir amelimiz ötede bizim kurtuluşumuza vesile olacaktır.
Kaynak İslamHikaye