Akşam yazarı Alen Markaryan'ın maç yazısı
Herkes 'kan değişikliği' diyor ama Ben 'deri değiştirdik' diyorum bu yaşadıklarımıza... İki futbolcuyu kesersin ne bileyim bir para cezası, belki bir oyuncu transferi.
Aksiyon alırsın kısacası, kan değişikliği o olur. Şenol Güneş'in gelişi felsefi olarak da, Türkiye futbolunu bilme açısından da, ahbap çavuş ilişkileri nezdinde de futbolcular üzerindeki etkisi olarak da, tamamen bir yapı değişikliği...
Kısa kol atlet-kot pantolonu çıkarıp, kostüm kravat dolaşmak gibi bir şey bu... İlk maç 11'ine baktığımızda da bu net şekilde gözüküyor.
Kalede Ersin yok mesela, Mert'e görev vermiş Cenk ve Wegost'la çift forvet çıkmış ama kanatlar yok mesela hocanın takımı yakından takip ettiği açık diziliş değişik.
En azından onu buraya niye koymadım bu kesilir mi diyen yok izleyelim bakalım... Benim anlamadığım ne biliyor musunuz?
Hakemin gözünün önünde olan bariz penaltı olayı niye illa seyirci yuhalamasına, itirazlara ve oradan da VAR'a kadar gider... Bunlar nasıl hakemlik yapıyor?
Açık bir penaltı bu kadar mı dallanır budaklanır? Eliyle aldı işte, net. Çalacaksın düdüğü bitecek. Neyse Cenk Tosun'un penaltı golüyle maçın başında öne geçtik...1-0.
Oyunun devamlı duraklamasından bir türlü tempo kazanamadı maç. 20. dakikadan sonra hayata dönüş vardı. Ön tarafta çok adamla toplaşıp ikili, üçlü atak varyasyonları deniyorduk ama her şeyin başı bireysel yetenekti.
O öne çıkmıyordu Ümraniye'nin gelişleri 25'ten sonra başladı, kalabalık ama cılızdılar. Orta sahadan gelirken çok hata yapıyorlardı ve onlardan birinde Dele Alli'nin kaptığı Cenk'in sürüklediği ve Weghorst'un tamamladığı bir gol seyrettik.
Klasik bir golcü vuruşuydu Wegorst'unki 2-0. Oyunun akışında sıkıntı vardı ve son 10 maçın en büyük sorunu bireysel hatalar devam ediyordu.
Onlardan birinde Beşiktaş defansı inanılmaz hatalar zinciri oluşturdu ve ceza anında kesildi: 2-1... Oyunun akışındaki sıkıntı ve bireysel hatalar çoğalınca Şenol Hoca üç oyuncuya 'siz 2. yarı biraz dinlenin' dedi...
Rosier, Masuaku, Delle Alli.... Bu arkadaşların yerine Tayfur, Umut, Nathan dahil oldu... Ben bunları yazarken de Talha Tayyip 3. Beşiktaş golünü ağlara bıraktı....
Tam coşkulu oynamaya başlıyoruz şutlar çekiliyor goller kaçıyor ki bir adam çıkıp mutlaka bir hata yapıyor...
Yine tank gibi ağır koşu, yine kademe hatası ve yine bir gol ... 3-2... Şenol Hoca bunlarla çok uğraşacak, net belli oldu...
Orta sahada sanki 100 metrelik bir koşu parkuru boş bırakılmıştı da millet orada gidip gidip geliyordu iki takım da gol yiyebilirdi Ve geceye yazılmış bir gol düellosu vardı.
Nathan'ın yüksek ortasına Cenk bir adam boyu yükseldi neredeyse 4-2. Wegorst'un 5. Beşiktaş golünde patlama gücü zamanlama ve denge ve su terazisi inceliğinde dokunuşlar vardı... Bravo...
Galatasaray deplasmanına bu moralle giderken Şenol Hoca'ya 'hoş geldin' diyoruz ama Şenol Hoca'nın orta saha ve defans problemlerine acil çözüm bulmasının şart olduğunun altını da kırmızı kalemle çiziyoruz...
Rastgele...
Alen MARKARYAN / Akşam
Herkes 'kan değişikliği' diyor ama Ben 'deri değiştirdik' diyorum bu yaşadıklarımıza... İki futbolcuyu kesersin ne bileyim bir para cezası, belki bir oyuncu transferi.
Aksiyon alırsın kısacası, kan değişikliği o olur. Şenol Güneş'in gelişi felsefi olarak da, Türkiye futbolunu bilme açısından da, ahbap çavuş ilişkileri nezdinde de futbolcular üzerindeki etkisi olarak da, tamamen bir yapı değişikliği...
Kısa kol atlet-kot pantolonu çıkarıp, kostüm kravat dolaşmak gibi bir şey bu... İlk maç 11'ine baktığımızda da bu net şekilde gözüküyor.
Kalede Ersin yok mesela, Mert'e görev vermiş Cenk ve Wegost'la çift forvet çıkmış ama kanatlar yok mesela hocanın takımı yakından takip ettiği açık diziliş değişik.
En azından onu buraya niye koymadım bu kesilir mi diyen yok izleyelim bakalım... Benim anlamadığım ne biliyor musunuz?
Hakemin gözünün önünde olan bariz penaltı olayı niye illa seyirci yuhalamasına, itirazlara ve oradan da VAR'a kadar gider... Bunlar nasıl hakemlik yapıyor?
Açık bir penaltı bu kadar mı dallanır budaklanır? Eliyle aldı işte, net. Çalacaksın düdüğü bitecek. Neyse Cenk Tosun'un penaltı golüyle maçın başında öne geçtik...1-0.
Oyunun devamlı duraklamasından bir türlü tempo kazanamadı maç. 20. dakikadan sonra hayata dönüş vardı. Ön tarafta çok adamla toplaşıp ikili, üçlü atak varyasyonları deniyorduk ama her şeyin başı bireysel yetenekti.
O öne çıkmıyordu Ümraniye'nin gelişleri 25'ten sonra başladı, kalabalık ama cılızdılar. Orta sahadan gelirken çok hata yapıyorlardı ve onlardan birinde Dele Alli'nin kaptığı Cenk'in sürüklediği ve Weghorst'un tamamladığı bir gol seyrettik.
Klasik bir golcü vuruşuydu Wegorst'unki 2-0. Oyunun akışında sıkıntı vardı ve son 10 maçın en büyük sorunu bireysel hatalar devam ediyordu.
Onlardan birinde Beşiktaş defansı inanılmaz hatalar zinciri oluşturdu ve ceza anında kesildi: 2-1... Oyunun akışındaki sıkıntı ve bireysel hatalar çoğalınca Şenol Hoca üç oyuncuya 'siz 2. yarı biraz dinlenin' dedi...
Rosier, Masuaku, Delle Alli.... Bu arkadaşların yerine Tayfur, Umut, Nathan dahil oldu... Ben bunları yazarken de Talha Tayyip 3. Beşiktaş golünü ağlara bıraktı....
Tam coşkulu oynamaya başlıyoruz şutlar çekiliyor goller kaçıyor ki bir adam çıkıp mutlaka bir hata yapıyor...
Yine tank gibi ağır koşu, yine kademe hatası ve yine bir gol ... 3-2... Şenol Hoca bunlarla çok uğraşacak, net belli oldu...
Orta sahada sanki 100 metrelik bir koşu parkuru boş bırakılmıştı da millet orada gidip gidip geliyordu iki takım da gol yiyebilirdi Ve geceye yazılmış bir gol düellosu vardı.
Nathan'ın yüksek ortasına Cenk bir adam boyu yükseldi neredeyse 4-2. Wegorst'un 5. Beşiktaş golünde patlama gücü zamanlama ve denge ve su terazisi inceliğinde dokunuşlar vardı... Bravo...
Galatasaray deplasmanına bu moralle giderken Şenol Hoca'ya 'hoş geldin' diyoruz ama Şenol Hoca'nın orta saha ve defans problemlerine acil çözüm bulmasının şart olduğunun altını da kırmızı kalemle çiziyoruz...
Rastgele...
Alen MARKARYAN / Akşam