Ne kadar çok insan haksızlığa uğradım. Bana haksızlık yapıldı. Ben bunu hak etmiyorum. Bunu hak edecek ne yaptım ki? diye sorup duruyor.
Yaşadığı ilişkilerinde, iş yerinde, aile içinde, evliliğinde, parayla ilgili yaşadığı durumlarda hayatın birçok noktasında kendisine yapılan haksızlıkları, yaşadığı mağduriyeti anlatan insanlar var. Gerçekten bunun için üzülüyor, acı çekiyor, yapılan haksızlıklar karşısında güven duygusunu kaybediyor, inancını umudunu bırakıyor hatta yaşadıkları durumlar nedeniyle depresyona bile giriyorlar. Yorgun hissetmek, hayattan bıkmak,yaşam sevincinin tükenmesi, ağır stres altında yaşamak sonuçta yaşanan ve yaşatılan öfke ve kızgınlıklar hepsi bir insan bedeninde ve hayatta çok büyük yüklere, sorunlara ve ağır bedeller ödenen sonuçlara sebep oluyor.
Yaşanan tüm bu durumları değiştirebilir, iyileştirebilir, yönetebilirsiniz. Haksızlıkla ilgili yaşadığınız bu hikayelere son verebilirsiniz. Tabi ki ister ve seçerseniz.
Bu yazımda haksızlık ile ilgili olarak, ben size sizin tarafınızdaki kısmı göstermek istiyorum. Biraz düşünmenizi, farkındalıkla, dürüstçe kendinize bakarak ne oluyor da ben kendime bunu yaşatıyorum? bilincine geçmeniz için yazıyorum. Acaba hangi duygu, düşünce, inanç içinde oluyorsun ki böyle durumları kendine yaşatıyorsun?
Yaşadığın durumlarda her ne olursa olsun değişime ilk olarak kendinden başlamak hayatındaki birçok durumun akışını değiştirecektir. Kendimizle olan ilişkimizde değişimi başlatmak hem çok kolay hem de en güzel başlangıç noktasıdır.
Haksızlıkla ilgili bir durum yaşadığında, bu ne olursa olsun önce dön kendine bak.
Çünkü en büyük haksızlığı insanlar kendilerine yaparlar ama bunu göremezler. Genellikle bunun üstünü fedakar olmak, iyi insan olmak, uyumlu olmak gibi tanımlarla örterler. Çünkü anne olmak, baba olmak bunu gerektirir derler ya da patron olmak, çalışan olmak, öğrenci olmak, dost olmak böyle olmalıdır derler.
Hayat içindeki rollerin neden senin kendinden, yapmak istediklerinden, haklarından, hayallerinden vazgeçerek yaşamana neden oluyor ki? Burada bir denge yaratamaz mısın?
Bir insan kendine nasıl haksızlık yapar?
Kendini ve hayallerini ertelemek, kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Sağlığını ertelemek, kendini yok saymak hep sonra diyerek öncelik sırasında kendini sonlara koymak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Ödeyebilecekken borçlarını ertelemek, üzerinde bir borç yükü tutmak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Sırf işini kaybetmemek için alman gereken, hakkın olan paranın altında yapılan ödemeyi kabul etmek, ses çıkarmamak, susmak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Ben değil eşim, çocuğum önemli, önce onların istekleri demek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Eşin yemiyor diye sevdiğin yemeği yapmamak, eşin /çocuğun/ebeveynin istemiyor diye sevdiğin bir şeyi giymemek, çok istediğin bir şeyi yapmamak, maça gitmemek, tv seyretmemek, arkadaşlarınla buluşmamak, ailenle görüşmemek, kendine kendinle geçireceğin seni mutlu edecek bir zaman dilimi ayırmamak, yapmak istediğin tatilden vazgeçmek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
İstemediğin her şeye evet demek, sinir olsan da susmak, huzur bozulmasın diye sessiz kalmak, sana söylenen seni üzen şeylere ses çıkarmamak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Başkaları ne der diye yaşamak, başkalarına göre hayatını şekillendirmek sana ait olmayan bir hayat içinde yaşamak, kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Dinlenmek, uyumak isterken ailenin, eşinin yaptığı programlara uyma zorunluluğu içinde bırakılmak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Kendin için almaya, ödemeye kıyamadığın paraları, sevdiklerin için harcamak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Mutsuz olduğun seni üzen yıpratan ortamlarda, evlilikte, arkadaşlıkta kalmak hatta bir yemek organizasyonunda bile gece sonuna kadar oturmak zorunda hissetmek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Zorunluluklara kendini mahkum etmek, zorundayım diyerek yaşamak, kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Seni dinlemeyen, anlamayan, seninle ilgilenmeyen, hep kendi dertlerini anlatan, sana nasılsın diye bile sormayan insanlarla yola devam etmek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Kendine ait sorumlulukları sana yükleyen, seni ve yaptıklarını beğenmeyen, küçümseyen, seni aşağıda gören, seni suçlayan insanları mutlu etmeye çalışarak yaşamak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Emeklerinin, hizmetinin karşılığını almamak insanların senin hizmetini küçümsemesine izin vermek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Sahip olduğun yaşam haklarına , kişisel sınırlarına insanların girmesine, sana neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylemelerine, seni değersizleştirmelerine izin vermek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Son noktaya gelinceye kadar kendinizi bekletmek, bekleyerek yaşamak, kendinizi durdurmak, hayatınızın yönetimini, sorumluluğunu başkalarına vermek kendinize yaptığınız bir haksızlık değil mi?
Başkaları üzülmesin diye yalan söylemek, kendine yalanlar söylemek, kendinden vazgeçerek yaşamak, kendine kızmak, suçlamak, yargılamak, kendini önemsiz hissetmek, sahip olduklarınla ya da olmadıklarınla, yapabildiklerin ya da yapamadıklarınla kendine değer biçmek yada değersizleştirmek, başarılı ya da başarısız görmek, kendini bile şartlara göre sevmek yada öyle sevileceğine inanmak bütün bunlar kendine yaptığın büyük haksızlıklar değil mi?
Sizlere böyle yüzlerce soru yazabilirim. Ben soruları sorarım ama siz cesaretle bunlara cevap verebilir misiniz? Üstünü örtmeden, 'Ama aslında' diye başlayan cümlelerle, bahaneler öne sürüp konuyu ret etmeden, kendinize yaptıklarınızla yüzleşerek gerçekleri konuşabilir misiniz? Kendinizle yüzleşebilir misiniz?
Sizin de kendinize bazı sorular sormanız ve bunlara dürüstçe cevap vermeniz gerek.
Kendime yaptığım en büyük haksızlıklar ne?
Başkalarına yaptığım haksızlıklar ne?
Bana yapılanları ben başkalarına yapıyor muyum? ( Belki eşinize, çocuğunuza, ailenize yapmıyorsunuzdur ama gücünüzün yettiği, kendiniz üstün gördüğünüz bir alanda başkalarına yapıyorsunuzdur. Bu yüzden bütünsel bakın yaşadığınız hayata)
Şimdi bütün bunların ışığında kim kime ne haksızlık yapıyor tekrar düşünün.
Kendine yaptıkların, kendinle ve hayatla olan ilişkin, inancın, bakış açın, başkalarına verdiklerin ya da sakındıkların, kendine ve başkalarına hissettirdiklerin, önyargıların, yapıştırdığın etiketler her şey ama her şey dahil olmak üzere yaşadığın hayat taşıdığın enerji ve bilincin karşılığıdır.
Hayat hiç adil değil derler ya hayır hayat çok adil. Adaletli. Hakkaniyetli bir hayat düzeni var. İnsanlar bozmadığı müddetçe kurulu olan muhteşem bir sistem var.
Ezberlenmiş bilinç ve davranış şablonlarından çıktığında, değişimi kendi hayatında yaratmaya başladığında hayatın sana nasıl adil olduğunu anlayacaksın.
Her kendinden vazgeçiş, kendine yaptığın her haksızlık senin stres alanın olur. O alan öfke, kızgınlık, kırgınlık, üzüntü ve yasla dolu olur. Sonra bunlar ya iç dünyanda ya da dış dünyanda patlamaya döner. Duygusal, fiziksel patlamalar sonucunda aslında sadece kendine olan kızgınlıklarınla, isteklerinin karşılığını kendine vermediğin için oluşturduğun hastalıklar ve kayıplar yaşanır. Bunlara gerçekten ihtiyacın var mı?
Kendine bu kadar haksızlık yapmaya hakkın var mı? Kendinden intikam alır gibi, kendini cezalandırır gibi yaşamak neden olsun ki? Bugüne kadar kendini üzerek, kızarak yaşadığın her durumun üstüne çıkabilirsin. Bu oyunu artık sonlandırabilirsin.
Çocuğuna yapılmasına izin vermeyeceğin her şeyi , sen kendin içinde uygulasan hayatında neler değişirdi hayal edebilir misin? Hiç bir zaman geç değil sadece bunu anla ve bir yerden başla.
Mutlu, keyifli, sağlıklı, kendini sevgiyle ifade ederek de istediğin hayatı yaratıp yaşayabilirsin.
Önce sen kendini değiştir, iyileştir. Kendine şefkatli, merhametli, anlayışlı ve nazik ol. Haklarına sahip çık. Kendi hayatının sorumluluklarını ,sana yakışır şekilde kendi değerine, kendini mutlu edecek şekilde sahip çıkarak yerine getir. Yapman gerekenleri yap. Ertelediklerini yarım kalan tüm hikayelerini tamamla. Kendinle sevgi ve güven dolu bir ilişki başlat. Kendinle ilgili konuşmaların yapıcı, çözüm odaklı, enerjini yükseltecek şekilde olsun. Başkalarına değil önce kendine iyi davran. Bırakman gereken duygu düşünce ve davranışları bırak. Kendini kendinden, ezberlerinden, öğrenilmiş çaresizliklerinden özgürleştir. Kendi sınırlayıcı kalıplarından çık.
Bunun için de kendine dışarıdan bir bilge gibi bak. Tüm hayatına dürüstçe bak. Olanı net bir şekilde gör. Ne görüyorsun? Değişmesi gereken neler var? Sence o bilge yaşadığın hayatın için neler söyler? Değişim nereden başlarsa kendi yaşam haklarına sahip çıkan olursun? Neleri farklı yaparsan kendine ve başkalarına yaptığın haksızlıklar son bulur?
Neleri farklı yapman gerekiyorsa şimdi bir yaşam alanını seç. O yaşam alanındaki senin nasıl olmasını istiyorsan, sana ne iyi gelecekse o alanı ışıldat.
Kendine yaptığın tüm haksızlıklar için kendinden özür dilemek belki sana çok daha iyi hissettiren yeni bir başlangıç olur. Sonra nelere izin verip vermeyeceğinin, neleri farklı yaparak başlayacağının kararlılığında olup, hayatını yeniden planlamak ve yeni adımlar atmak ve bunları uygulamak senin eski hayat bilincinden çıkaracaktır.
Yeniye geçişler istikrarlı tekrarlar ister. Dene hep denemeye devam et. Olmuyor mu farklı şeyler dene. Kendini seçen, seven ol. Kendine inanan, güvenen ol. Gücüne hayatına sahip çıkan ol. Kendi haklarına, yaşam haklarına sahip çıkan hayatını yöneten sen ol. Bu hayat senin ve çok özel. Ne zamanı, ne kendini ne de hayallerini erteleyecek bir hayat değil. Her anı keyifle doya doya yaşanacak mucizevi güzellikte olan bir hayat içindeyiz, bunu hep hatırla. Yaşadığın günleri, anları en güzel hikayelerle doldur.
Yeni bir ay, yeni başlangıçlar, yeni bir sen, özdeki gerçek senle haklarına sahip çıkarak yaşamak . Hayali bile güzel. Kendine geç kalma güzel insan. Hayaller gerçekleşmek için vardır.
Işık ve sevgiyle kalın ve Kasım ayında kendi mucizelerinizi yaratın.
Yaşadığı ilişkilerinde, iş yerinde, aile içinde, evliliğinde, parayla ilgili yaşadığı durumlarda hayatın birçok noktasında kendisine yapılan haksızlıkları, yaşadığı mağduriyeti anlatan insanlar var. Gerçekten bunun için üzülüyor, acı çekiyor, yapılan haksızlıklar karşısında güven duygusunu kaybediyor, inancını umudunu bırakıyor hatta yaşadıkları durumlar nedeniyle depresyona bile giriyorlar. Yorgun hissetmek, hayattan bıkmak,yaşam sevincinin tükenmesi, ağır stres altında yaşamak sonuçta yaşanan ve yaşatılan öfke ve kızgınlıklar hepsi bir insan bedeninde ve hayatta çok büyük yüklere, sorunlara ve ağır bedeller ödenen sonuçlara sebep oluyor.
Yaşanan tüm bu durumları değiştirebilir, iyileştirebilir, yönetebilirsiniz. Haksızlıkla ilgili yaşadığınız bu hikayelere son verebilirsiniz. Tabi ki ister ve seçerseniz.
Bu yazımda haksızlık ile ilgili olarak, ben size sizin tarafınızdaki kısmı göstermek istiyorum. Biraz düşünmenizi, farkındalıkla, dürüstçe kendinize bakarak ne oluyor da ben kendime bunu yaşatıyorum? bilincine geçmeniz için yazıyorum. Acaba hangi duygu, düşünce, inanç içinde oluyorsun ki böyle durumları kendine yaşatıyorsun?
Yaşadığın durumlarda her ne olursa olsun değişime ilk olarak kendinden başlamak hayatındaki birçok durumun akışını değiştirecektir. Kendimizle olan ilişkimizde değişimi başlatmak hem çok kolay hem de en güzel başlangıç noktasıdır.
Haksızlıkla ilgili bir durum yaşadığında, bu ne olursa olsun önce dön kendine bak.
Çünkü en büyük haksızlığı insanlar kendilerine yaparlar ama bunu göremezler. Genellikle bunun üstünü fedakar olmak, iyi insan olmak, uyumlu olmak gibi tanımlarla örterler. Çünkü anne olmak, baba olmak bunu gerektirir derler ya da patron olmak, çalışan olmak, öğrenci olmak, dost olmak böyle olmalıdır derler.
Hayat içindeki rollerin neden senin kendinden, yapmak istediklerinden, haklarından, hayallerinden vazgeçerek yaşamana neden oluyor ki? Burada bir denge yaratamaz mısın?
Bir insan kendine nasıl haksızlık yapar?
Kendini ve hayallerini ertelemek, kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Sağlığını ertelemek, kendini yok saymak hep sonra diyerek öncelik sırasında kendini sonlara koymak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Ödeyebilecekken borçlarını ertelemek, üzerinde bir borç yükü tutmak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Sırf işini kaybetmemek için alman gereken, hakkın olan paranın altında yapılan ödemeyi kabul etmek, ses çıkarmamak, susmak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Ben değil eşim, çocuğum önemli, önce onların istekleri demek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Eşin yemiyor diye sevdiğin yemeği yapmamak, eşin /çocuğun/ebeveynin istemiyor diye sevdiğin bir şeyi giymemek, çok istediğin bir şeyi yapmamak, maça gitmemek, tv seyretmemek, arkadaşlarınla buluşmamak, ailenle görüşmemek, kendine kendinle geçireceğin seni mutlu edecek bir zaman dilimi ayırmamak, yapmak istediğin tatilden vazgeçmek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
İstemediğin her şeye evet demek, sinir olsan da susmak, huzur bozulmasın diye sessiz kalmak, sana söylenen seni üzen şeylere ses çıkarmamak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Başkaları ne der diye yaşamak, başkalarına göre hayatını şekillendirmek sana ait olmayan bir hayat içinde yaşamak, kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Dinlenmek, uyumak isterken ailenin, eşinin yaptığı programlara uyma zorunluluğu içinde bırakılmak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Kendin için almaya, ödemeye kıyamadığın paraları, sevdiklerin için harcamak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Mutsuz olduğun seni üzen yıpratan ortamlarda, evlilikte, arkadaşlıkta kalmak hatta bir yemek organizasyonunda bile gece sonuna kadar oturmak zorunda hissetmek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Zorunluluklara kendini mahkum etmek, zorundayım diyerek yaşamak, kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Seni dinlemeyen, anlamayan, seninle ilgilenmeyen, hep kendi dertlerini anlatan, sana nasılsın diye bile sormayan insanlarla yola devam etmek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Kendine ait sorumlulukları sana yükleyen, seni ve yaptıklarını beğenmeyen, küçümseyen, seni aşağıda gören, seni suçlayan insanları mutlu etmeye çalışarak yaşamak kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Emeklerinin, hizmetinin karşılığını almamak insanların senin hizmetini küçümsemesine izin vermek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Sahip olduğun yaşam haklarına , kişisel sınırlarına insanların girmesine, sana neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylemelerine, seni değersizleştirmelerine izin vermek kendine yaptığın bir haksızlık değil mi?
Son noktaya gelinceye kadar kendinizi bekletmek, bekleyerek yaşamak, kendinizi durdurmak, hayatınızın yönetimini, sorumluluğunu başkalarına vermek kendinize yaptığınız bir haksızlık değil mi?
Başkaları üzülmesin diye yalan söylemek, kendine yalanlar söylemek, kendinden vazgeçerek yaşamak, kendine kızmak, suçlamak, yargılamak, kendini önemsiz hissetmek, sahip olduklarınla ya da olmadıklarınla, yapabildiklerin ya da yapamadıklarınla kendine değer biçmek yada değersizleştirmek, başarılı ya da başarısız görmek, kendini bile şartlara göre sevmek yada öyle sevileceğine inanmak bütün bunlar kendine yaptığın büyük haksızlıklar değil mi?
Sizlere böyle yüzlerce soru yazabilirim. Ben soruları sorarım ama siz cesaretle bunlara cevap verebilir misiniz? Üstünü örtmeden, 'Ama aslında' diye başlayan cümlelerle, bahaneler öne sürüp konuyu ret etmeden, kendinize yaptıklarınızla yüzleşerek gerçekleri konuşabilir misiniz? Kendinizle yüzleşebilir misiniz?
Sizin de kendinize bazı sorular sormanız ve bunlara dürüstçe cevap vermeniz gerek.
Kendime yaptığım en büyük haksızlıklar ne?
Başkalarına yaptığım haksızlıklar ne?
Bana yapılanları ben başkalarına yapıyor muyum? ( Belki eşinize, çocuğunuza, ailenize yapmıyorsunuzdur ama gücünüzün yettiği, kendiniz üstün gördüğünüz bir alanda başkalarına yapıyorsunuzdur. Bu yüzden bütünsel bakın yaşadığınız hayata)
Şimdi bütün bunların ışığında kim kime ne haksızlık yapıyor tekrar düşünün.
Kendine yaptıkların, kendinle ve hayatla olan ilişkin, inancın, bakış açın, başkalarına verdiklerin ya da sakındıkların, kendine ve başkalarına hissettirdiklerin, önyargıların, yapıştırdığın etiketler her şey ama her şey dahil olmak üzere yaşadığın hayat taşıdığın enerji ve bilincin karşılığıdır.
Hayat hiç adil değil derler ya hayır hayat çok adil. Adaletli. Hakkaniyetli bir hayat düzeni var. İnsanlar bozmadığı müddetçe kurulu olan muhteşem bir sistem var.
Ezberlenmiş bilinç ve davranış şablonlarından çıktığında, değişimi kendi hayatında yaratmaya başladığında hayatın sana nasıl adil olduğunu anlayacaksın.
Her kendinden vazgeçiş, kendine yaptığın her haksızlık senin stres alanın olur. O alan öfke, kızgınlık, kırgınlık, üzüntü ve yasla dolu olur. Sonra bunlar ya iç dünyanda ya da dış dünyanda patlamaya döner. Duygusal, fiziksel patlamalar sonucunda aslında sadece kendine olan kızgınlıklarınla, isteklerinin karşılığını kendine vermediğin için oluşturduğun hastalıklar ve kayıplar yaşanır. Bunlara gerçekten ihtiyacın var mı?
Kendine bu kadar haksızlık yapmaya hakkın var mı? Kendinden intikam alır gibi, kendini cezalandırır gibi yaşamak neden olsun ki? Bugüne kadar kendini üzerek, kızarak yaşadığın her durumun üstüne çıkabilirsin. Bu oyunu artık sonlandırabilirsin.
Çocuğuna yapılmasına izin vermeyeceğin her şeyi , sen kendin içinde uygulasan hayatında neler değişirdi hayal edebilir misin? Hiç bir zaman geç değil sadece bunu anla ve bir yerden başla.
Mutlu, keyifli, sağlıklı, kendini sevgiyle ifade ederek de istediğin hayatı yaratıp yaşayabilirsin.
Önce sen kendini değiştir, iyileştir. Kendine şefkatli, merhametli, anlayışlı ve nazik ol. Haklarına sahip çık. Kendi hayatının sorumluluklarını ,sana yakışır şekilde kendi değerine, kendini mutlu edecek şekilde sahip çıkarak yerine getir. Yapman gerekenleri yap. Ertelediklerini yarım kalan tüm hikayelerini tamamla. Kendinle sevgi ve güven dolu bir ilişki başlat. Kendinle ilgili konuşmaların yapıcı, çözüm odaklı, enerjini yükseltecek şekilde olsun. Başkalarına değil önce kendine iyi davran. Bırakman gereken duygu düşünce ve davranışları bırak. Kendini kendinden, ezberlerinden, öğrenilmiş çaresizliklerinden özgürleştir. Kendi sınırlayıcı kalıplarından çık.
Bunun için de kendine dışarıdan bir bilge gibi bak. Tüm hayatına dürüstçe bak. Olanı net bir şekilde gör. Ne görüyorsun? Değişmesi gereken neler var? Sence o bilge yaşadığın hayatın için neler söyler? Değişim nereden başlarsa kendi yaşam haklarına sahip çıkan olursun? Neleri farklı yaparsan kendine ve başkalarına yaptığın haksızlıklar son bulur?
Neleri farklı yapman gerekiyorsa şimdi bir yaşam alanını seç. O yaşam alanındaki senin nasıl olmasını istiyorsan, sana ne iyi gelecekse o alanı ışıldat.
Kendine yaptığın tüm haksızlıklar için kendinden özür dilemek belki sana çok daha iyi hissettiren yeni bir başlangıç olur. Sonra nelere izin verip vermeyeceğinin, neleri farklı yaparak başlayacağının kararlılığında olup, hayatını yeniden planlamak ve yeni adımlar atmak ve bunları uygulamak senin eski hayat bilincinden çıkaracaktır.
Yeniye geçişler istikrarlı tekrarlar ister. Dene hep denemeye devam et. Olmuyor mu farklı şeyler dene. Kendini seçen, seven ol. Kendine inanan, güvenen ol. Gücüne hayatına sahip çıkan ol. Kendi haklarına, yaşam haklarına sahip çıkan hayatını yöneten sen ol. Bu hayat senin ve çok özel. Ne zamanı, ne kendini ne de hayallerini erteleyecek bir hayat değil. Her anı keyifle doya doya yaşanacak mucizevi güzellikte olan bir hayat içindeyiz, bunu hep hatırla. Yaşadığın günleri, anları en güzel hikayelerle doldur.
Yeni bir ay, yeni başlangıçlar, yeni bir sen, özdeki gerçek senle haklarına sahip çıkarak yaşamak . Hayali bile güzel. Kendine geç kalma güzel insan. Hayaller gerçekleşmek için vardır.
Işık ve sevgiyle kalın ve Kasım ayında kendi mucizelerinizi yaratın.