İranlı genç kadın Mahsa Amini, başörtüsü ile saçlarını gerektiği gibi örtmediği için Ahlak Polisi tarafından uğradığı saldırı sonucu yaşamını kaybederken, Şangay İşbirliği Örgütü İran'ı tam üyeliğe kabul ediyordu...
Örgütün diğer iki üyesi Tacikistan ve Kırgızistan arasında, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana süren sınır sorunu nedeniyle, zirveden bir gün önce çatışma çıkmış, ateşkese rağmen çatışma ertesi gün de sürmüştü. Kırgızistan'dan gelen açıklamalara göre 24 sivil yaşamını kaybetmişti. Tacikistan'dan yapılan açıklamalarda ise 3 sivilin öldüğü söyleniyordu.
Toplantı öncesinde ise, "Diyalog Partneri" statüsüyle örgüte katılan Ermenistan ve Azerbaycan çatışmışlardı.
Bölgesel güvenlik, işbirliği ve terörizmle mücadele amacıyla kurulan Şangay İşbirliği Örgütü'nün kurucu üyeleri Çin, Uygur Türklerine uyguladığı ağır baskılarla ilgili eleştirilere kulağını ve gözünü kapatırken, Rusya Ukrayna'da savaşa devam edeceğini açıklamaktan toplantı sırasında bile geri durmuyordu.
Üyeleri arasında bile barışı sağlayamayan Şangay İşbirliği Örgütü'nün devlet başkanları zirvesi işte böyle bir ortamda gerçekleşti.
Zirve, bu önemli konulara değinmeden sona erdi.
HERKESİN KENDİ GÜNDEMİ VAR
Bu zirve ile ilgili haberler, bugüne kadar olmadığı biçimde ilgi çekti.
ABD'nin soğuk savaş, ardından siyasal İslam yerine Rusya ve Çin'i yeni düşmanlar olarak ilan etmesi nedenlerden biriydi.
Diğer bir neden de Rusya ve İran'ın Batı'nın uyguladığı ambargoları delme girişimleriydi.
Türkiye'nin Batı'ya karşı yeni bir ittifak arayışı da ilgi uyandırdı zirveye.
Dünya nüfusunun ve coğrafyasının önemli bir bölümünü oluşturan ülkelerin katıldığı bu örgüt, birçok üyesi açısından Batı'ya meydan okuma niteliğine sahip olsa bile bir kutup oluşturacak düzeyde değil.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, bölge ülkelerine "Uluslararası düzeni adil ve rasyonel biçimde yeniden biçimlendirme" çağrısında bulunurken "Hep kazanan olma ve bloklaşma politikaları terk edilmeli, merkezinde Birleşmiş Milletler bulunan uluslararası sistem desteklenmelidir" dedi.
Çin, pandemi ve ardından gelen küresel ekonomik kriz döneminde, BM daimi üyeliği gibi elindeki tüm kartları en iyi kullanma peşinde. Bu nedenle Tayvan konusunda bile fevri davranmadan uygun zamanı kollarken, Batı'yı da tamamen karşısına almak istemiyor.
DEMOKRASİDEN SÖZ EDEN YOK
Örgütün belirleyici özelliği, bir diktatörler kulübü olması. Katılımcılarının pek çoğunda muhalefet ağır bir baskı altında. Şeffaflık ve denetlenebilirlik yok. Yolsuzluk ve rüşvet ağları sıkı örülmüş.
Üye ülkelerin devlet başkanlarının birçoğu şeffaf olmayan seçimlerde yüzde 50'nin üzerinde oy almışlar. Ayrıca önemli bir çoğunluğu da dünyanın sayılı zenginleri arasında. Halkları ise yoksul.
Örgütün ilkeleri konusunda Pakistanlı ekonomi politik uzmanı, yazar Shakeel Ahmed Ramay'ın Pakistan'ın International The News Gazetesi'nde yer alan yazısında şunları söylüyor: "...Şangay Ruhu karşılıklı güven, işbirliğine ve kültürler arası saygıya dayalıdır. Üyelerin iç işlerine karışılmaz."
" Örgüt üyeleri arasında tam bir uyum beklenmez, düşmanlık da olabilir..."
"Rusya Ukrayna Savaşı konusunda her üyenin Rusya'ya karşı kendi görüşü olabilir. Örgüt, üyeleri ortak bir pozisyona zorlamaz."
"Şanghay İşbirliği Örgütü NATO gibi ortak değerler temelinde kurulan bir örgüt değildir. Farklı kültürlere saygı temelinde kurulmuştur. Bu nedenle Çin, Hindu,İran, Rus, Orta Asya ve Müslüman medeniyetlere ev sahipliği yapar."
Demokrasiden ve demokratik değerlerden "Batılı değerler" denilerek hiç söz edilmeyen bir uluslararası örgütlenmenin güvenlik ve ekonomik kalkınma vaatlerini ciddiye almak zor. 20 yıl önce kurulan örgütün neler yaptığına baktığımızda üye ülkeler arasındaki ticari ilişkilerde etkili olduğu gerçek.
Ancak şu sıralar ele almaya karar verilen çevre, eğitim ve yoksulluk gibi konularda kayda değer bir projeleri yok.
Şanghay İşbirliği Örgütü bugün Batı'nın yaptırımlarını delme ve bazı üyeler açısından meşruiyet tazeleme yeri olarak öne çıkıyor.
ERDOÐAN ÜYE OLMAK İSTİYOR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Semerkand dönüşü yaptığı açıklamalarda, "Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olmak istediğini" açıkladı.
Erdoğan'a göre üyelik önümüzdeki yıl, 2023 yılında Hindistan'da düzenlenecek zirvede onaylanabilir.
Böylece Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyelik başvurusu yapan ilk NATO ülkesi olacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın adımları uluslararası toplum tarafından dikkatlice takip ediliyor.
ABD, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliklerinin Türkiye'nin vetosunu kaldırmasına bağlı olduğu bir süreçte, Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya'ya uygulanan ambargonun Türkiye tarafından delinmesine fazla ses çıkartmak istemiyor.
Şimdilik gelişmeleri izliyor.
Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olmak, Batı'nın baskılarından tamamen kurtulmak anlamına gelebilir mi?
Orada kimse kimsenin ülke içinde ve dışında ne yaptığına bakmıyor denebilir, ama gerçekte tam da öyle değil.
Örgütün en güçlü üyesi olan Çin, ambargolar konusunda titizlik gösteriyor. Ticaretinin önemli kısmı Batı ile ilişkiler çerçevesinde ilerleyen Çin, ikincil yaptırımların kendisine zarar vermemesine dikkat ediyor.
Tek adamlar kulübünün sağlayacağı rahatlığa güvenip de Batı ile ilişkileri bozmak istemiyor.
Evet NATO bir zenginler kulübüyse, Şanghay da diktatörler kulübü.
Savaşlar, yoksulluklar, haksızlıklar, eşitsizlikler altında ezilen dünya halklarının sesi buralarda duyulmuyor.
Örgütün diğer iki üyesi Tacikistan ve Kırgızistan arasında, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana süren sınır sorunu nedeniyle, zirveden bir gün önce çatışma çıkmış, ateşkese rağmen çatışma ertesi gün de sürmüştü. Kırgızistan'dan gelen açıklamalara göre 24 sivil yaşamını kaybetmişti. Tacikistan'dan yapılan açıklamalarda ise 3 sivilin öldüğü söyleniyordu.
Toplantı öncesinde ise, "Diyalog Partneri" statüsüyle örgüte katılan Ermenistan ve Azerbaycan çatışmışlardı.
Bölgesel güvenlik, işbirliği ve terörizmle mücadele amacıyla kurulan Şangay İşbirliği Örgütü'nün kurucu üyeleri Çin, Uygur Türklerine uyguladığı ağır baskılarla ilgili eleştirilere kulağını ve gözünü kapatırken, Rusya Ukrayna'da savaşa devam edeceğini açıklamaktan toplantı sırasında bile geri durmuyordu.
Üyeleri arasında bile barışı sağlayamayan Şangay İşbirliği Örgütü'nün devlet başkanları zirvesi işte böyle bir ortamda gerçekleşti.
Zirve, bu önemli konulara değinmeden sona erdi.
HERKESİN KENDİ GÜNDEMİ VAR
Bu zirve ile ilgili haberler, bugüne kadar olmadığı biçimde ilgi çekti.
ABD'nin soğuk savaş, ardından siyasal İslam yerine Rusya ve Çin'i yeni düşmanlar olarak ilan etmesi nedenlerden biriydi.
Diğer bir neden de Rusya ve İran'ın Batı'nın uyguladığı ambargoları delme girişimleriydi.
Türkiye'nin Batı'ya karşı yeni bir ittifak arayışı da ilgi uyandırdı zirveye.
Dünya nüfusunun ve coğrafyasının önemli bir bölümünü oluşturan ülkelerin katıldığı bu örgüt, birçok üyesi açısından Batı'ya meydan okuma niteliğine sahip olsa bile bir kutup oluşturacak düzeyde değil.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, bölge ülkelerine "Uluslararası düzeni adil ve rasyonel biçimde yeniden biçimlendirme" çağrısında bulunurken "Hep kazanan olma ve bloklaşma politikaları terk edilmeli, merkezinde Birleşmiş Milletler bulunan uluslararası sistem desteklenmelidir" dedi.
Çin, pandemi ve ardından gelen küresel ekonomik kriz döneminde, BM daimi üyeliği gibi elindeki tüm kartları en iyi kullanma peşinde. Bu nedenle Tayvan konusunda bile fevri davranmadan uygun zamanı kollarken, Batı'yı da tamamen karşısına almak istemiyor.
DEMOKRASİDEN SÖZ EDEN YOK
Örgütün belirleyici özelliği, bir diktatörler kulübü olması. Katılımcılarının pek çoğunda muhalefet ağır bir baskı altında. Şeffaflık ve denetlenebilirlik yok. Yolsuzluk ve rüşvet ağları sıkı örülmüş.
Üye ülkelerin devlet başkanlarının birçoğu şeffaf olmayan seçimlerde yüzde 50'nin üzerinde oy almışlar. Ayrıca önemli bir çoğunluğu da dünyanın sayılı zenginleri arasında. Halkları ise yoksul.
Örgütün ilkeleri konusunda Pakistanlı ekonomi politik uzmanı, yazar Shakeel Ahmed Ramay'ın Pakistan'ın International The News Gazetesi'nde yer alan yazısında şunları söylüyor: "...Şangay Ruhu karşılıklı güven, işbirliğine ve kültürler arası saygıya dayalıdır. Üyelerin iç işlerine karışılmaz."
" Örgüt üyeleri arasında tam bir uyum beklenmez, düşmanlık da olabilir..."
"Rusya Ukrayna Savaşı konusunda her üyenin Rusya'ya karşı kendi görüşü olabilir. Örgüt, üyeleri ortak bir pozisyona zorlamaz."
"Şanghay İşbirliği Örgütü NATO gibi ortak değerler temelinde kurulan bir örgüt değildir. Farklı kültürlere saygı temelinde kurulmuştur. Bu nedenle Çin, Hindu,İran, Rus, Orta Asya ve Müslüman medeniyetlere ev sahipliği yapar."
Demokrasiden ve demokratik değerlerden "Batılı değerler" denilerek hiç söz edilmeyen bir uluslararası örgütlenmenin güvenlik ve ekonomik kalkınma vaatlerini ciddiye almak zor. 20 yıl önce kurulan örgütün neler yaptığına baktığımızda üye ülkeler arasındaki ticari ilişkilerde etkili olduğu gerçek.
Ancak şu sıralar ele almaya karar verilen çevre, eğitim ve yoksulluk gibi konularda kayda değer bir projeleri yok.
Şanghay İşbirliği Örgütü bugün Batı'nın yaptırımlarını delme ve bazı üyeler açısından meşruiyet tazeleme yeri olarak öne çıkıyor.
ERDOÐAN ÜYE OLMAK İSTİYOR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Semerkand dönüşü yaptığı açıklamalarda, "Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olmak istediğini" açıkladı.
Erdoğan'a göre üyelik önümüzdeki yıl, 2023 yılında Hindistan'da düzenlenecek zirvede onaylanabilir.
Böylece Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyelik başvurusu yapan ilk NATO ülkesi olacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın adımları uluslararası toplum tarafından dikkatlice takip ediliyor.
ABD, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliklerinin Türkiye'nin vetosunu kaldırmasına bağlı olduğu bir süreçte, Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya'ya uygulanan ambargonun Türkiye tarafından delinmesine fazla ses çıkartmak istemiyor.
Şimdilik gelişmeleri izliyor.
Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olmak, Batı'nın baskılarından tamamen kurtulmak anlamına gelebilir mi?
Orada kimse kimsenin ülke içinde ve dışında ne yaptığına bakmıyor denebilir, ama gerçekte tam da öyle değil.
Örgütün en güçlü üyesi olan Çin, ambargolar konusunda titizlik gösteriyor. Ticaretinin önemli kısmı Batı ile ilişkiler çerçevesinde ilerleyen Çin, ikincil yaptırımların kendisine zarar vermemesine dikkat ediyor.
Tek adamlar kulübünün sağlayacağı rahatlığa güvenip de Batı ile ilişkileri bozmak istemiyor.
Evet NATO bir zenginler kulübüyse, Şanghay da diktatörler kulübü.
Savaşlar, yoksulluklar, haksızlıklar, eşitsizlikler altında ezilen dünya halklarının sesi buralarda duyulmuyor.