Bol yağışların ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar. Güçlü ve keskin kokuları kimi zaman yasemini kimi zaman portakal ağacının çiçeğini andırır. Yeni çiçek vermeye başlamış bir ağaç, dallarında bir yılda toplam 20-30 bin çiçek taşır.
Kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanırlar.
Doğal ortamında 10 metreye kadar büyüyebilen kahve ağacı, üretim teknikleri sebebiyle meyvelerinin daha kolay toplanması için genelde budanıyor ve 2-3 metreye kadar uzayabiliyor. Bu ağacını görmek için tropikal bir yolculuğa çıkmak gerekmiyor elbette. Bu işin meraklıları, kahveyi ve yeşili sevenler kahve ağacını evlerinde de yetiştirebiliyor. Minik bir fideyken alınan kahve bitkisi 3 yıl içinde büyüyüp çiçek açıyor. Yasemini anımsatan hoş kokulu bu beyaz çiçeklerin ömrü kısa sürüyor, yerlerini kahve yemişlerine/meyvelerine bırakıyor. Bu yemişlerin içinde iki çekirdek bulunuyor, bunlar kahve çekirdekleri. Kahvenin elde edildiği kısım işte burası.
Kahve, kökboyasıgiller familyası olarak bilinen Rubiaceae'lardan "Coffea" cinsi ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozdur.
Kahvenin kökeni Arap yarımadasıdır. İlk bilgiler 10. yy'da bir Arap doktoru olan Rhazes'e uzanırsa da, kullanım MS 575 yıllarında başlar. Kahvenin ilk elde edildiği ağaç olan Coffea Arabica, Etopya'da yetişmiştir. Daha sonra, kahve elde edilen diğer ağaçlar olan Coffea robusta ve liberica'da Afrika'da yetişmiştir. Etopya'da başlangıçta az olan üretim, bu ağaçların Yemen'de yetiştirilmesi ile artmıştır.
Yaklaşık 450 yıl önce Yemen Valisi Özdemir Paşa, ilk defa kahve çekirdeklerini Osmanlı Sarayı'na getirerek aslında ülkemize tanıştırdı.
1871'de Kuru kahveci mehmet Efendi, ilk kez kahveyi satma amaçlı bir ticarethaneyi Taht-ül kale'de (Tahtakale) kurdu.
Kahve bugün dünya yüzünde inanılmaz büyük rakamlarda üretim ve tüketim potansiyeline sahip. O insanı kendinden geçiren kokusu ile ondan vazgeçebilmek imkansız.
Kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanırlar.
Doğal ortamında 10 metreye kadar büyüyebilen kahve ağacı, üretim teknikleri sebebiyle meyvelerinin daha kolay toplanması için genelde budanıyor ve 2-3 metreye kadar uzayabiliyor. Bu ağacını görmek için tropikal bir yolculuğa çıkmak gerekmiyor elbette. Bu işin meraklıları, kahveyi ve yeşili sevenler kahve ağacını evlerinde de yetiştirebiliyor. Minik bir fideyken alınan kahve bitkisi 3 yıl içinde büyüyüp çiçek açıyor. Yasemini anımsatan hoş kokulu bu beyaz çiçeklerin ömrü kısa sürüyor, yerlerini kahve yemişlerine/meyvelerine bırakıyor. Bu yemişlerin içinde iki çekirdek bulunuyor, bunlar kahve çekirdekleri. Kahvenin elde edildiği kısım işte burası.
Kahve, kökboyasıgiller familyası olarak bilinen Rubiaceae'lardan "Coffea" cinsi ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozdur.
Kahvenin kökeni Arap yarımadasıdır. İlk bilgiler 10. yy'da bir Arap doktoru olan Rhazes'e uzanırsa da, kullanım MS 575 yıllarında başlar. Kahvenin ilk elde edildiği ağaç olan Coffea Arabica, Etopya'da yetişmiştir. Daha sonra, kahve elde edilen diğer ağaçlar olan Coffea robusta ve liberica'da Afrika'da yetişmiştir. Etopya'da başlangıçta az olan üretim, bu ağaçların Yemen'de yetiştirilmesi ile artmıştır.
Yaklaşık 450 yıl önce Yemen Valisi Özdemir Paşa, ilk defa kahve çekirdeklerini Osmanlı Sarayı'na getirerek aslında ülkemize tanıştırdı.
1871'de Kuru kahveci mehmet Efendi, ilk kez kahveyi satma amaçlı bir ticarethaneyi Taht-ül kale'de (Tahtakale) kurdu.
Kahve bugün dünya yüzünde inanılmaz büyük rakamlarda üretim ve tüketim potansiyeline sahip. O insanı kendinden geçiren kokusu ile ondan vazgeçebilmek imkansız.