Dünyanın en saygın bilim dergilerinden Nature, Türkiye'yi ve Suriye'deki büyük yıkıma neden olan ve sırasıyla 9 saat arayla meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremleri 4 uzman ile birlikte değerlendirdi. Bilim insanları, depremlerdeki yüksek can kayıplarının ve maddi hasarın nedenlerini açıklayarak hangi önlemlerin alınabileceğini açıkladı.
Türkiye'de dün sabah erken saatlerde Kahramanmaraş'ta 7,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı. 10 ilde toplam can kaybı 3 bin 381'e yükseldi.* Deprem, Türkiye'nin yanı sıra Suriye'de de yaklaşık bin 500 can kaybına yol açtı.
7,7 büyüklüğündeki depremi yaklaşık dokuz saat sonra 7, 6 büyüklüğünde bir deprem ve 200'den fazla artçı sarsıntı izledi. Deprem ve artçı sarsıntılar binaları yıkarken, enkaz altında kalan insanları kurtarma çabaları büyük bir özveriyle devam ediyor.
Dünyanın saygın bilim dergilerinden Nature, Türkiye ve Suriye'deki depremlerin nedenlerini, yıkımın etkisini ve neler yapılabileceği hakkında dört bilim insanına sorular sordu.
Türkiye topraklarının çoğu, iki ana fay olan Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı arasındaki Anadolu levhasında oturuyor. İngiltere'de yer alan Open University'de yerbilimci olan David Rothery, Suriye de dahil olmak üzere Arabistan'ı taşıyan tektonik levhanın kuzeye, Avrasya'nın güney kenarına doğru çarpıştığını ve Türkiye'yi batıya doğru sıkıştırmaya zorladığını açıkladı.
Rothery, "Türkiye, Doğu Anadolu fayı boyunca yılda yaklaşık 2 santimetre batıya doğru ilerliyor. Bu fayın yarısı şimdi depremlerle ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da yer alan Türkiye Deprem Vakfı koordinatörü ve sismolog Seyhun Puskulcu, Türkiye'deki insanların depremlere karşı savunmasızlıklarının farkında olduklarını öne sürdü. Geçen hafta Adana, Tarsus, Mersin ve Türkiye'nin batısındaki şehirleri gezen Puskulcu, "Bu bir sürpriz değildi." diye konuştu.
Bununla birlikte, 7,7 büyüklüğündeki depremin merkez üssü Gaziantep'in Nurdağı ilçesinin 26 kilometre doğusunda, yerin 17.9 kilometre derinliğinde yer aldı. Daha sonraki 7,6'Lık deprem ise Kahramanmaraş ilindeki Ekinözü'nün yaklaşık 4 kilometre güneydoğusunda gerçekleşti.
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu'na göre Türkiye'nin güneyindeki nüfus, uğla duvarlı ve az katlı beton çerçeveli, deprem sarsıntısına karşı son derece savunmasız yapılarda yaşıyor.
Soil Dynamics and Earthquake Engineering adlı bilimsel dergide geçen yılın Mart* ayında yayınlanan bir çalışmada, ODTÜ'den Arzu Arslan Kelam ve meslektaşları, Gaziantep merkezinin 6,5 büyüklüğünde bir depremden orta ile şiddetli hasar görme potansiyeline sahip olduğunu göstedi. Araştırmacılar, bunun nedenini bölgedeki mevcut binaların çoğunun birbirine çok yakın inşa edilmiş az katlı tuğla yığma yapılar olması olarak açıkladı.
Diğer taraftan 1999'da İzmit'in 10 kilometre güneydoğusunda meydana gelen 7, 4 büyüklüğündeki depremde 17 binden* fazla insan öldü ve 250 binden* fazla insan evsiz kaldı.
Bu trajediden sonra, Türkiye hükümeti yeni bina yönetmelikleri ve zorunlu bir deprem sigortası sistemi getirdi. Ancak Boğaziçi Üniversitesi'nde inşaat mühendisi olan Mustafa Erdik, bugünkü depremden etkilenen binaların çoğunun 2000 yılından önce inşa edildiğini açıkladı.
Uzmanların bildirdiğine göre, 12 yıllık iç savaşın* inşaat standartlarını büyük ölçüde yok ettiği Suriye'de ise durum Türkiye'den daha kötü...
Rothery, Suriye'nin savaştan zarar görmüş ve yeniden inşa edilen binalarında düşük kaliteli malzemeler veya kullanıldığını belirterek. "Biraz daha büyük masrafla inşa edilen yapılardan* daha kolay yıkılmış olabilirler. Henüz öğrenemedik" diye konuştu.
Son olarak araştırmacılar, depremzedelerin kendilerini daha fazla deprem ve artçı şokun yanı sıra kötüleşen hava koşullarına hazırlamaları gerektiğini açıkladı.
İngiltere'deki University College London'da afetler ve sağlık üzerine çalışan Ilan Kelman, "Daha fazla hasara neden olan büyük artçı şokların olasılığı haftalarca ve aylarca devam edecek.
Bölge için önümüzdeki günlerde hava tahminleri donma noktasının altına düşüyor. Bu, enkaz altında kalan ve kurtarılabilecek insanların donarak ölebileceği anlamına geliyor." açıkalmasını yaptı.