Atılı masa ilk toplantısını yapalı on ay oldu. O tarihten bu yana hem masadaki partiler hem de onların dışındakiler hep aynı şeyi savundu.
"Masayı dağıtan kaybeder."
Ama son dönemde, sanki İyi Parti, masayı CHP'ye dağıttırmaya çalışıyor gibi bir görüntü oluşmaya başladı. Hemen her gün özellikle CHP liderini hedef alan, dozu artarak devam eden eleştiriler karşısında, "İyi Parti'nin amacı ne? Kendisi dağıtmak istemediği için, masayı CHP'ye mi dağıttırmak istiyor?" sorusu sorulmaya başlandı.
"Masayı CHP dağıtmaya kalksın, kamuoyu baskısıyla masa dağılmasa bile, böyle bir durumda CHP kaybetsin ve biz kazanalım" mı denilmek isteniyor?
Bir muhalefet partisi, bir başka muhalefet partisine, üstelik altılı masada birlikte çalıştıkları bir partiye karşı neden bu kadar yoğun bir kampanya yürütür?
İyi Parti, CHP ile ilgili sorunlarını, aralarında yapabilecekleri görüşmelerle çözmek yerine, neden kamuoyu önünde tartışıyor?
İyi Parti, CHP ve Kılıçdaroğlu'nu hedef alan eleştirilerinin, sadece CHP ve Kılıçdaroğlu'na değil, altılı masaya güveni de sarstığının ve iktidarın kaybedeceği imajını tersine döndürmesine fırsat verdiğinin farkında değil mi?
Siyasi kulislerde, İyi Parti'nin amacının ne olduğuna yönelik bu benzeri çok soru tartışılıyor.
İyi Parti ve CHP arasındaki tartışmalar, daha muhalefetteyken, kendi aralarında anlaşamayan partilerin iktidara geldiklerinde, ülkeyi nasıl uyum içinde yönetebilecekleri sorusunun sorulmasına da neden oluyor. Macaristan'da, muhalefetin kendi içinde uyumsuz olmasının da seçimi kaybettirdiğine dikkat çekenler, İyi Parti'nin amacını kestirmeye çalışıyor.
İyi Parti'nin eleştirilerinin, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engellemenin ötesinde, cumhurbaşkanı adayının İyi Parti'ye yakın bir isim olması ve mümkünse, Akşener'in aday yapılması olduğunu ileri sürenler de var. Bir başka yorum da, hazırlanacak protokolde, İyi Parti'nin önemli bir pay almak için müzakerede elini yükseltmek ve masanın liderliğini sağlamak amacında olduğu yönünde.
Aday belirlenmesinin halen önündeki en büyük engel, altılı masadaki güç ve yetki dağılımın ne şekilde ve nasıl yapılacağının henüz yazılı bir metne dönüşmemiş olması.
Adayın belirlenmemiş olması, Cumhur İttifakı'na, hem İmamoğlu davası hem Akşener ile ilgili dava iddiaları ile masaya müdahale imkânı veriyor hem de masayı bölme girişimlerini gündeme getiriyor.
Kılıçdaroğlu, Haziran ayından bu yana İyi Partililerin hedef tahtası haline geldi. İyi Partililer, Kılıçdaroğlu kadar, CHP'li bir adaya da karşı olduklarını ifade ediyorlar. İmamoğlu ve Yavaş'ı ise, CHP'den çok kendilerine yakın gördüklerini de açıklamalarıyla ortaya koyuyorlar.
Kılıçdaroğlu ise bütün bu saldırlar karşısında sessiz kalmayı tercih ederken, CHP Grup Başkanvekillerinin açıklamaları da İyi Partililerin yeni eleştirilerini gündeme getiriyor.
İyi Partililerin, CHP ve Kılıçdaroğlu eleştirilerini başlatmasından bu yana altı ay geçti.
-3 Haziran'da, İyi Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu'nun, "Rüyasında CHP'ye oy verdiğini gören sağcı gusül abdesti alır." sözleri medyada yeraldı.
-9 Haziran'da İyi Parti Ankara Milletvekili Halil İbrahim Oral, Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması nedeniyle aday olmaması gerektiğini söyledi.
"Kılıçdaroğlu'nun aday olması, Türk toplumu açısından, yani Sünni diyebileceğimiz daha Müslüman kesim tarafından bir endişedir. Bu bir oy verilmemesi gereken bir problemdir."
-Kılıçdaroğlu'na yakınlığıyla bilinen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, 16 Eylül'de Hürriyet'te yeralan açıklamasında, CHP'nin adayının, kesin olarak Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi.
"Aday, altılı masanın en büyük partisinden olmalı, bu normal. Karşı çıkan yok. Kılıçdaroğlu'nun adaylığının masada reddedilmesi Türkiye için ne anlama gelir, bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Çalışkan, dürüst, birikimli bir devlet adamı. Buna rağmen olmazsa, Alevi olduğu için reddedildi algısı yerleşecek. Bunu toplum da demokrasi de hazmedemez. Bu durumda karşı çıkarlarsa masa dağılır. (..) Kılıçdaroğlu dışında aday çıkarmak masanın dağılması anlamına gelir. En büyük partinin isteği olmazsa bozulur."
-17 Eylül'de CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, altılı masa ve onu meydana getiren partililerin Sayın Genel Başkanları dışında hiç kimsenin açıklama yetkisi yoktur." dedi.
-19 Eylül'de Kuşoğlu, istifa ettiği iddialarına karşı, "Sosyal medyada yeraldığı gibi istifam veya altılı Millet Masası ile ilgili demecim sözkonusu değildir." dedi.
-28 Eylül'den itibaren ise, İyi Parti Genel Başkanı Akşener'in de, CHP'ye yönelik eleştirileri başladı.
Akşener, Habertürk tv'de, 2018 seçiminde CHP'den 15 milletvekili istediklerini belirterek, "Ama bir kısım insan şimdi, bir kısmı da CHP'nin içinde. Sürekli bir parmak sallama hali var. Bizim arkadaşlarımızın bu konuda çok incitildiğini biliyorum. Arkadaşlarımız bazen Ömer Seyfettin'in diyetine döndü bu iş, istemeseydin mi acaba diyor."
Akşener, Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda ise, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığını koyma hakları var. Aday tarifine katılıyorum. Benim söylediğim bir şey de var; kazanacak aday. Dayatma gibi bir şey sözkonusu olamaz. Ortak akıl ortaya çıkacaktır." dedi.
-Akşener, 2 Ekim'de Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, medyada CHP sözcüsü gibi davrananlar olduğunu belirtti.
"İncitici bir dilleri var. (...) Bu dil zamanla öylesine cüretlendi ki, masaya parmak sallar hale geldi. Hatta işi, demokratik bir işleyiş ve istişare üzerine bina edilen masaya, noter görevi yüklemeye kadar götürdüler. (...) Bu ülkede yıllardır CHP'nin siyasi duruşuna dair bir algı pompalanır. Özellikle milliyetçi- muhafazakar seçmenin gözünde, antidemokratik olduğuna dair kemikleşmiş bir algı var. Bizim o hamlemiz, (CHP desteğiyle seçime girmeleri) CHP'nin demokrasimize katkı sunan kimliğini pekiştirdi. Seçmenin önemli bir bölümündeki önyargıları kırdı. Bu yanını görmek istemiyorlar ve İyi Parti'ye parmak sallamayı, ev ödevi vermeyi alışkanlık haline getirdiler. Bunu kabul etmemiz mümkün değil."
-Hemen her gün İyi Partili Ağıralioğlu'nun, Kılıçdaroğlu'nun aday olmaması gerektiğine ilişkin açıklamaları devam etti.
Ağıralioğlu, "Tayyip Beyin en çok görmek istediği aday konuşmalarına bakınca, yıllardır ısrarla ve inatla Sayın Kılıçdaroğlu'nu karşısında görmek istiyor. Ben kaybetme korkusunu dillendiriyorum, endişeli davranıyorum. Bu seçmenin isteksizliğini göz ardı etmesek mi diyorum?" dedi.
-CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise bu sözlere karşılık, Akşener'in devreye girmesi gerektiğini anlamında, "Her evin çocuğunun kusuruyla ilgili kulağı çekilecekse, evin reisi çeker. Ben ne diyeyim daha bu böyle olmalı, bunu bekliyoruz." dedi.
-Ağıralioğlu, "Kendileri gibi düşünmeyenlerin kulağının çekilmesini istemek, iktidar iddiası olan bir parti için pek hayırlı ve de saygın bir heves değildir. (...) Endişelerimizi ve hassasiyetlerimizi duymayanlar, kulaklarını iyi açmalı ve denileni doğru anlamalı." dedi.
Kamuoyu önünde, iktidara önemli fırsatlar veren bu tartışmanın daha ne kadar devam edeceği, altı liderin önümüzdeki hafta başında kamuoyu önünde birlikte verecekleri fotoğrafın ne kadar inandırıcı olacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz.
Asıl önemlisi, İyi Parti'nin gerçek amacının ne olduğunu önümüzdeki birkaç ay içindekiler gelişmeler ortaya çıkaracak.
Altılı masanın ortak bir aday çıkarıp çıkaramayacağını şimdiden tartışmaya başlamışsak, bu, altılı masanın işinin hiç de kolay olmayacağı anlamına geliyor.
"Masayı dağıtan kaybeder."
Ama son dönemde, sanki İyi Parti, masayı CHP'ye dağıttırmaya çalışıyor gibi bir görüntü oluşmaya başladı. Hemen her gün özellikle CHP liderini hedef alan, dozu artarak devam eden eleştiriler karşısında, "İyi Parti'nin amacı ne? Kendisi dağıtmak istemediği için, masayı CHP'ye mi dağıttırmak istiyor?" sorusu sorulmaya başlandı.
"Masayı CHP dağıtmaya kalksın, kamuoyu baskısıyla masa dağılmasa bile, böyle bir durumda CHP kaybetsin ve biz kazanalım" mı denilmek isteniyor?
Bir muhalefet partisi, bir başka muhalefet partisine, üstelik altılı masada birlikte çalıştıkları bir partiye karşı neden bu kadar yoğun bir kampanya yürütür?
İyi Parti, CHP ile ilgili sorunlarını, aralarında yapabilecekleri görüşmelerle çözmek yerine, neden kamuoyu önünde tartışıyor?
İyi Parti, CHP ve Kılıçdaroğlu'nu hedef alan eleştirilerinin, sadece CHP ve Kılıçdaroğlu'na değil, altılı masaya güveni de sarstığının ve iktidarın kaybedeceği imajını tersine döndürmesine fırsat verdiğinin farkında değil mi?
Siyasi kulislerde, İyi Parti'nin amacının ne olduğuna yönelik bu benzeri çok soru tartışılıyor.
İyi Parti ve CHP arasındaki tartışmalar, daha muhalefetteyken, kendi aralarında anlaşamayan partilerin iktidara geldiklerinde, ülkeyi nasıl uyum içinde yönetebilecekleri sorusunun sorulmasına da neden oluyor. Macaristan'da, muhalefetin kendi içinde uyumsuz olmasının da seçimi kaybettirdiğine dikkat çekenler, İyi Parti'nin amacını kestirmeye çalışıyor.
İyi Parti'nin eleştirilerinin, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engellemenin ötesinde, cumhurbaşkanı adayının İyi Parti'ye yakın bir isim olması ve mümkünse, Akşener'in aday yapılması olduğunu ileri sürenler de var. Bir başka yorum da, hazırlanacak protokolde, İyi Parti'nin önemli bir pay almak için müzakerede elini yükseltmek ve masanın liderliğini sağlamak amacında olduğu yönünde.
Aday belirlenmesinin halen önündeki en büyük engel, altılı masadaki güç ve yetki dağılımın ne şekilde ve nasıl yapılacağının henüz yazılı bir metne dönüşmemiş olması.
Adayın belirlenmemiş olması, Cumhur İttifakı'na, hem İmamoğlu davası hem Akşener ile ilgili dava iddiaları ile masaya müdahale imkânı veriyor hem de masayı bölme girişimlerini gündeme getiriyor.
Kılıçdaroğlu, Haziran ayından bu yana İyi Partililerin hedef tahtası haline geldi. İyi Partililer, Kılıçdaroğlu kadar, CHP'li bir adaya da karşı olduklarını ifade ediyorlar. İmamoğlu ve Yavaş'ı ise, CHP'den çok kendilerine yakın gördüklerini de açıklamalarıyla ortaya koyuyorlar.
Kılıçdaroğlu ise bütün bu saldırlar karşısında sessiz kalmayı tercih ederken, CHP Grup Başkanvekillerinin açıklamaları da İyi Partililerin yeni eleştirilerini gündeme getiriyor.
İyi Partililerin, CHP ve Kılıçdaroğlu eleştirilerini başlatmasından bu yana altı ay geçti.
-3 Haziran'da, İyi Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu'nun, "Rüyasında CHP'ye oy verdiğini gören sağcı gusül abdesti alır." sözleri medyada yeraldı.
-9 Haziran'da İyi Parti Ankara Milletvekili Halil İbrahim Oral, Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması nedeniyle aday olmaması gerektiğini söyledi.
"Kılıçdaroğlu'nun aday olması, Türk toplumu açısından, yani Sünni diyebileceğimiz daha Müslüman kesim tarafından bir endişedir. Bu bir oy verilmemesi gereken bir problemdir."
-Kılıçdaroğlu'na yakınlığıyla bilinen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, 16 Eylül'de Hürriyet'te yeralan açıklamasında, CHP'nin adayının, kesin olarak Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi.
"Aday, altılı masanın en büyük partisinden olmalı, bu normal. Karşı çıkan yok. Kılıçdaroğlu'nun adaylığının masada reddedilmesi Türkiye için ne anlama gelir, bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Çalışkan, dürüst, birikimli bir devlet adamı. Buna rağmen olmazsa, Alevi olduğu için reddedildi algısı yerleşecek. Bunu toplum da demokrasi de hazmedemez. Bu durumda karşı çıkarlarsa masa dağılır. (..) Kılıçdaroğlu dışında aday çıkarmak masanın dağılması anlamına gelir. En büyük partinin isteği olmazsa bozulur."
-17 Eylül'de CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, altılı masa ve onu meydana getiren partililerin Sayın Genel Başkanları dışında hiç kimsenin açıklama yetkisi yoktur." dedi.
-19 Eylül'de Kuşoğlu, istifa ettiği iddialarına karşı, "Sosyal medyada yeraldığı gibi istifam veya altılı Millet Masası ile ilgili demecim sözkonusu değildir." dedi.
-28 Eylül'den itibaren ise, İyi Parti Genel Başkanı Akşener'in de, CHP'ye yönelik eleştirileri başladı.
Akşener, Habertürk tv'de, 2018 seçiminde CHP'den 15 milletvekili istediklerini belirterek, "Ama bir kısım insan şimdi, bir kısmı da CHP'nin içinde. Sürekli bir parmak sallama hali var. Bizim arkadaşlarımızın bu konuda çok incitildiğini biliyorum. Arkadaşlarımız bazen Ömer Seyfettin'in diyetine döndü bu iş, istemeseydin mi acaba diyor."
Akşener, Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda ise, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığını koyma hakları var. Aday tarifine katılıyorum. Benim söylediğim bir şey de var; kazanacak aday. Dayatma gibi bir şey sözkonusu olamaz. Ortak akıl ortaya çıkacaktır." dedi.
-Akşener, 2 Ekim'de Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, medyada CHP sözcüsü gibi davrananlar olduğunu belirtti.
"İncitici bir dilleri var. (...) Bu dil zamanla öylesine cüretlendi ki, masaya parmak sallar hale geldi. Hatta işi, demokratik bir işleyiş ve istişare üzerine bina edilen masaya, noter görevi yüklemeye kadar götürdüler. (...) Bu ülkede yıllardır CHP'nin siyasi duruşuna dair bir algı pompalanır. Özellikle milliyetçi- muhafazakar seçmenin gözünde, antidemokratik olduğuna dair kemikleşmiş bir algı var. Bizim o hamlemiz, (CHP desteğiyle seçime girmeleri) CHP'nin demokrasimize katkı sunan kimliğini pekiştirdi. Seçmenin önemli bir bölümündeki önyargıları kırdı. Bu yanını görmek istemiyorlar ve İyi Parti'ye parmak sallamayı, ev ödevi vermeyi alışkanlık haline getirdiler. Bunu kabul etmemiz mümkün değil."
-Hemen her gün İyi Partili Ağıralioğlu'nun, Kılıçdaroğlu'nun aday olmaması gerektiğine ilişkin açıklamaları devam etti.
Ağıralioğlu, "Tayyip Beyin en çok görmek istediği aday konuşmalarına bakınca, yıllardır ısrarla ve inatla Sayın Kılıçdaroğlu'nu karşısında görmek istiyor. Ben kaybetme korkusunu dillendiriyorum, endişeli davranıyorum. Bu seçmenin isteksizliğini göz ardı etmesek mi diyorum?" dedi.
-CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise bu sözlere karşılık, Akşener'in devreye girmesi gerektiğini anlamında, "Her evin çocuğunun kusuruyla ilgili kulağı çekilecekse, evin reisi çeker. Ben ne diyeyim daha bu böyle olmalı, bunu bekliyoruz." dedi.
-Ağıralioğlu, "Kendileri gibi düşünmeyenlerin kulağının çekilmesini istemek, iktidar iddiası olan bir parti için pek hayırlı ve de saygın bir heves değildir. (...) Endişelerimizi ve hassasiyetlerimizi duymayanlar, kulaklarını iyi açmalı ve denileni doğru anlamalı." dedi.
Kamuoyu önünde, iktidara önemli fırsatlar veren bu tartışmanın daha ne kadar devam edeceği, altı liderin önümüzdeki hafta başında kamuoyu önünde birlikte verecekleri fotoğrafın ne kadar inandırıcı olacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz.
Asıl önemlisi, İyi Parti'nin gerçek amacının ne olduğunu önümüzdeki birkaç ay içindekiler gelişmeler ortaya çıkaracak.
Altılı masanın ortak bir aday çıkarıp çıkaramayacağını şimdiden tartışmaya başlamışsak, bu, altılı masanın işinin hiç de kolay olmayacağı anlamına geliyor.