Gençliğimizin kült spagetti kovboy filmiydi. Ben yaşlarda olanların en az beş kez izlemişliği vardır. Son bir haftada yaşadıklarımı bu başlıkla kaleme almayı tercih ettim. Diğer tercih, "toprağa karıştıktan sonra ne kadar yaşayabilirsiniz?" şeklindeydi. Tercihim tanıklıktan yana oldu.
ÖLÜMSÜZLÜÐE YOLCULUK
Çok sevdiğim bir aile büyüğümüzü toprağa verdik. Kendisiyle tanışıklığım yanlış hatırlamıyorsam 60 yıla dayanan bir süreç. Ben 5 yaşındaydım, o üniversiteyi yeni bitirmiş, çok sevgili teyzemle hayatını birleştirmek isteyen 23 yaşında bir genç.
Yaşamı başarı öyküleriyle dolu oldu. Kurduğu şirketin giriş kapısında hala Mimar Sinan'ın rölyefi durur. İçinde yaşadığı döneme karşı olan sorumluluğunu kendisine hem meslek yaşamında hem de kısa süren siyasi kariyerinde hep hatırlattı.
Cenazesine katılan binlerce kişi son yolculuğuna sevgi ve saygıyla uğurladı.
Ersin Arıoğlu dünyaya bıraktığı eserleriyle adı Mimar Sinan gibi yüzyıllarca anılacak, ölümsüz bir iyilik sembolü olarak aramızdan ayrıldı.
O iyi, çok iyi, çevresine ışıklar saçan bir insandı.
Hepimize feyz kaynağı oldun, ışıklar içinde uyu sevgili enişte.
SİYASİ İNTİHAR
2002 kasım seçimlerinin hemen ardındaydı. Telefonum çaldı. Ucundaki nazik ses kendisini Osman Kavala olarak tanıttı.
Yunanistan seçimlerinde Papandreu'yu desteklemek için Türk azınlığa hitaben bir konuşma yapmak için Gümülcine'ye kendisiyle beraber gidip gidemeyeceğimi öğrenmek için beni rahatsız ettiğini söyledi.
Teklifini memnuniyetle kabul ettiğimi söyleyince, yalnız yeni seçilmiş bir CHP milletvekili olan Muharrem İnce'nin de bizle geleceğini bildirdi.
Ne gam, birlikte yola çıktık, konuşmalarımızı yaptık, dönüş yolunda karnımız acıkınca, Tekirdağ'ın meşhur köftecisi Ali'de mola verdik.
O sıralarda AB konuları çok revaçta olduğu ve ben de televizyon ekranlarında fazlaca boy gösterdiğim için olsa gerek, Ali beni tanıdı.
Muharrem Bey biraz kıskançlıkla olsa gerek, onu tanıyorsun da beni nasıl tanımazsın mealinde birkaç cümle sarf etti. Ardından da "bütün Türkiye beni çok yakından tanıyacak!" dedi.
Evet Muharrem Bey, beni artık çok az kimse hatırlıyor, sizi Türkiye'de tanımayan kalmadı.
Umarım tarihe ölümsüz "KÖTÜ" olarak geçmezsiniz.
HANİ ÇİRKİN DEMEYE DİLİM VARMIYOR, AMA
Gümrük birliğinin hararetle tartışıldığı, herhalde başka işim olmadığı için ya da bir olgunun bir siyasi malzemeye dönüştürülmesine gönlüm el vermediği için adımın gümrük birliği uzmanına çıktığı günlerdi.
Yine telefonum çaldı, sayın Hulki Cevizoğlu o sıralarda pek tutulan programı Ceviz Kabuğu'na davet etti.
Doğrusu o programa çıkmak bilgiden çok, psikolojiye hakim olmak gerekliliğini öne çıkartıyordu. Doğal olarak yiğitliğimize halel gelmesin diye davete icap ettim.
Kötü sürpriz Hulki Bey'in yanında Sayın Sinan Aygün'de karşı cephede beni dövmek için yer alıyordu.
Allah'tan gün boyunca psikolojimi doğru ayarlamışım.
Ertesi gün hayatımın en büyük onurlu ödülünü aldım.
Eve doğru yürürken yolumu oldukça iri yarı, çöp toplayan bir emekçi kesti ve elindeki eldivenleri çıkartmaya başladı.
İlk reaksiyonum, "eyvah, herhalde beni beğenmedi, dayağı yedik, nasıl kaçabilirim?" düşüncelerinin birkaç saniye içinde vücuda gelmesi oldu.
Eldivenler çıktı, elimi sıktı, "Hocam sabaha kadar seni dinledim, gümrük birliği neymiş, sayende öğrendim, teşekkür ederim!" dedi. Evet tekrarlıyorum, hayatımın en onurlu ödülü bu sözlerdir.
Ardından Hulki Bey'i verdiği ilanlarla CHP milletvekilliği adaylığının peşinde koşarken gördük, şimdilerde Cumhur ittifakının adaylığının peşinde görüyoruz.
Hayırlı olsun da, omurgasızlık çirkin be kardeşim!
Hepimizin sonu bir gün illa ki kara toprak. Ölümün ardından nasıl ve ne süreyle anılacağımız esas bizleri yaşatacak olan.
İyi mi?
Kötü mü?
Çirkin mi?
ÖLÜMSÜZLÜÐE YOLCULUK
Çok sevdiğim bir aile büyüğümüzü toprağa verdik. Kendisiyle tanışıklığım yanlış hatırlamıyorsam 60 yıla dayanan bir süreç. Ben 5 yaşındaydım, o üniversiteyi yeni bitirmiş, çok sevgili teyzemle hayatını birleştirmek isteyen 23 yaşında bir genç.
Yaşamı başarı öyküleriyle dolu oldu. Kurduğu şirketin giriş kapısında hala Mimar Sinan'ın rölyefi durur. İçinde yaşadığı döneme karşı olan sorumluluğunu kendisine hem meslek yaşamında hem de kısa süren siyasi kariyerinde hep hatırlattı.
Cenazesine katılan binlerce kişi son yolculuğuna sevgi ve saygıyla uğurladı.
Ersin Arıoğlu dünyaya bıraktığı eserleriyle adı Mimar Sinan gibi yüzyıllarca anılacak, ölümsüz bir iyilik sembolü olarak aramızdan ayrıldı.
O iyi, çok iyi, çevresine ışıklar saçan bir insandı.
Hepimize feyz kaynağı oldun, ışıklar içinde uyu sevgili enişte.
SİYASİ İNTİHAR
2002 kasım seçimlerinin hemen ardındaydı. Telefonum çaldı. Ucundaki nazik ses kendisini Osman Kavala olarak tanıttı.
Yunanistan seçimlerinde Papandreu'yu desteklemek için Türk azınlığa hitaben bir konuşma yapmak için Gümülcine'ye kendisiyle beraber gidip gidemeyeceğimi öğrenmek için beni rahatsız ettiğini söyledi.
Teklifini memnuniyetle kabul ettiğimi söyleyince, yalnız yeni seçilmiş bir CHP milletvekili olan Muharrem İnce'nin de bizle geleceğini bildirdi.
Ne gam, birlikte yola çıktık, konuşmalarımızı yaptık, dönüş yolunda karnımız acıkınca, Tekirdağ'ın meşhur köftecisi Ali'de mola verdik.
O sıralarda AB konuları çok revaçta olduğu ve ben de televizyon ekranlarında fazlaca boy gösterdiğim için olsa gerek, Ali beni tanıdı.
Muharrem Bey biraz kıskançlıkla olsa gerek, onu tanıyorsun da beni nasıl tanımazsın mealinde birkaç cümle sarf etti. Ardından da "bütün Türkiye beni çok yakından tanıyacak!" dedi.
Evet Muharrem Bey, beni artık çok az kimse hatırlıyor, sizi Türkiye'de tanımayan kalmadı.
Umarım tarihe ölümsüz "KÖTÜ" olarak geçmezsiniz.
HANİ ÇİRKİN DEMEYE DİLİM VARMIYOR, AMA
Gümrük birliğinin hararetle tartışıldığı, herhalde başka işim olmadığı için ya da bir olgunun bir siyasi malzemeye dönüştürülmesine gönlüm el vermediği için adımın gümrük birliği uzmanına çıktığı günlerdi.
Yine telefonum çaldı, sayın Hulki Cevizoğlu o sıralarda pek tutulan programı Ceviz Kabuğu'na davet etti.
Doğrusu o programa çıkmak bilgiden çok, psikolojiye hakim olmak gerekliliğini öne çıkartıyordu. Doğal olarak yiğitliğimize halel gelmesin diye davete icap ettim.
Kötü sürpriz Hulki Bey'in yanında Sayın Sinan Aygün'de karşı cephede beni dövmek için yer alıyordu.
Allah'tan gün boyunca psikolojimi doğru ayarlamışım.
Ertesi gün hayatımın en büyük onurlu ödülünü aldım.
Eve doğru yürürken yolumu oldukça iri yarı, çöp toplayan bir emekçi kesti ve elindeki eldivenleri çıkartmaya başladı.
İlk reaksiyonum, "eyvah, herhalde beni beğenmedi, dayağı yedik, nasıl kaçabilirim?" düşüncelerinin birkaç saniye içinde vücuda gelmesi oldu.
Eldivenler çıktı, elimi sıktı, "Hocam sabaha kadar seni dinledim, gümrük birliği neymiş, sayende öğrendim, teşekkür ederim!" dedi. Evet tekrarlıyorum, hayatımın en onurlu ödülü bu sözlerdir.
Ardından Hulki Bey'i verdiği ilanlarla CHP milletvekilliği adaylığının peşinde koşarken gördük, şimdilerde Cumhur ittifakının adaylığının peşinde görüyoruz.
Hayırlı olsun da, omurgasızlık çirkin be kardeşim!
Hepimizin sonu bir gün illa ki kara toprak. Ölümün ardından nasıl ve ne süreyle anılacağımız esas bizleri yaşatacak olan.
İyi mi?
Kötü mü?
Çirkin mi?