Uzunca bir süredir İsrail'le "kapalı" duran ilişkiler sayfası, Telaviv'e atanan Büyükelçi Şakir Torunlar'ın göreve resmen başlamasıyla "yeniden" açıldı. Büyükelçi Torunlar, güven mektubunu sunduğu törende İsmail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog tarafından hem "sıcak" karşılandı, hem de Cumhurbaşkanının ortak basın açıklamasına değer bulduğu az sayıdaki büyükelçiden biri oldu. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Herzog'un eşi de törende hazır bulundu, sefire Leyla Torunlar'a çok yakın ilgi gösterdi. Diplomatik çevreler bu tabloyu, "İsrail'le 2018 yılından bu yana donuk duran ilişkilerde yeni ve bembeyaz bir sayfa açılıyor" diye değerlendirdi.
İsrail ile son dönemde yaşanan gelişmeleri, Telaviv'de ikibinli yıllarda Büyükelçilik görevinde bulunan Namık Tan ile konuştuk. "İhtiyatlı bir iyimserlik" içinde olduğunu gözlemlediğimiz Tan, sorularımızı şöyle yanıtladı:
SORU: Büyükelçi Şakir Torunlar İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'a güven mektubunu sundu, çok da iyi karşılandığı hatta eşinin de törende hazır bulunduğu törende sefiremiz Leyla Torunlar'a first lady Herzog'un çok sıcak ilgi gösterdiği ifade ediliyor. Adeta ilişkilerde bahar havası mı yaşanıyor yeniden? Ne dersiniz?
TAN: Çok olumlu bir başlangıç diye görüyorum bu gelişmeyi. İlişkilerin bu noktaya gelmesinde Cumhurbaşkanı Herzog'un önemli kişisel rolü var. İlişkileri yeniden başlatmak konusunda inisiyatif alan bizzat Herzog oldu. Tabii ki Herzog büyük çaba gösterdi ama her şeye rağmen İsrail'in genel siyasetini oluşturan aktörler onay vermese bu noktaya gelemezdik. Sonuçta
Herzog ilk adımı attı, iki tarafı motive etti ve başardı.
--Sağa kaymış hükümet--
SORU: Aynı zamanda İsrail'de bir Netanyahu süreci de başlamış oldu, sizce nasıl yaşanacak önümüzdeki dönem?
TAN: Evet, ilişkilerin tesisinde olumlu adımlar atıldı tabii ki ama aynı zamanda bir Netanyahu sürecine de girdik. Bu kritik bir önem taşıyor çünkü çok sağa kaymış bir hükümet kurulmuş oldu, gerçekten de kabinede epey radikal isimler var. Dolayısıyla böyle bir iktidarın Türkiye ile ilişkilerin yeniden başlaması konusunda olumlu yaklaşım sergilemesi özel bir önem taşıyor.
SORU: Nasıl görüyorsunuz önümüzdeki dönemi?
TAN: İsrail ile siyasi ilişkilerimiz daima iniş çıkışlı olmuştu, ben bunun son iniş olarak artık geride bırakılmasını ümit ediyorum. Yalnız, bu demek değil ki ilişkiler bir anda eski kıvama gelecek. Tabii ki eski günlere dönüş belli bir zaman isteyecektir, güven unsurunun yerine oturması zaman alacaktır. Yalnız görüyoruz ki iki tarafta da iyiye gitmek için irade var o irade ile siyasi zemindeki söylemler daha yumuşak ve işbirliğine dönük tutulursa yavaş yavaş güven yerleşir ve ilişkiler iyi istikamette gider.
--Gemiyi yürütelim--
SORU: Büyükelçi Torunlar'ın önceki İsrail deneyimi de sizce etkili oldu değil mi bu iyimserliğin tesisinde?
TAN: Türk ve İsrail tarafında kariyer diplomatlarının varlığını ben özellikle çok önemsiyorum, bizim büyükelçimiz orada tecrübesi olan bir arkadaşımız, aynı şekilde buradaki İsrail Büyükelçisi de daha önce İsrail Dış İşlerinde Türkiye Masası şefi idi, yani tecrübesi olan bir diplomattır. Sonuçta İyi bir yemek için elde her türlü malzeme var. Bu noktadan sonra artık mutfakta siyasetçilere sorumluluk düşmekte, aslında artık ciddi bir sorun çıkacağını zannetmiyorum, sadece şu sırada dünyada ciddi bir popülist siyaset dalgası var, biz de umalım ki bu dalganın esiri olmayız ve İsrail ile adeta yeniden yüzdürülen bu gemiye, ilişkilere bir zarar vermeyiz.
SORU: Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece İsrail değil, diğer bölge ülkeleri ile de ilişkileri düzeltme çabasına ağırlık verdi, bu çerçevede önümüzdeki dönem nasıl yaşanacak sizce?
--Savrulma içindeydik--
TAN: Türkiye ne yazık ki çok uzun bir zamandır bölge ülkeleriyle ilişkilerinde bir savrulma içindeydi. O savrulmanın dış politikasında yapılan yanlışlardan kaynaklı olduğu nihayet farkedildi. Bu savrulma sadece İsrail ile değil bütün bölge ülkeleri ve müttefiklerle yaşanıyordu, hala da düzen tam anlamıyla yerine oturtulamadı ama en azından düzeltmek için çabaların başlatılması, yanlışlardan dönülmesi, -zararın nereden dönülse kardır- sözünü doğruluyor... Aslında Türkiye bölgede büyük ağırlığı dolan önemli bir ülke, dolayısıyla İsrail'le ve diğer ülkelerle ilişkilerini normalleştirilmesi bölgede istikrarın güçlü biçimde yeniden tesisini sağlayacaktır.
--Zamana ihtiyaç var--
SORU: Epey sorun yaşandı ama krizler artık son buldu denilebilir mi?
TAN: Evet, Doğu Akdeniz'de ciddi bir kriz yaşandı, Suudilerle, Birleşik Arap Emirliği ve Mısır'la ilişkiler gerildiği için büyük bir kriz yaşadık, Yunanistan da bu gerginliğe dahil oldu ve adeta bize karşı cephe kuruldu. Şimdi bu cephenin varlığı bir anda boşa çıktı, artık o çekişme ve gerginlik Doğu Akdeniz'de yok. Tabii ki sorunlar bitmedi ama en azından o gerginlik yok oldu.. Türkiye'nin bölgede ilişkilerini tekrar gözden geçirip, düzeltmek için inisiyatif almasının olumlu sonuçları hemen görüldü. Yalnız devletler arası ilişkiler kişisel ilişkiler gibi değildir, güven unsurunun tesis edilmesi zaman alır, bekleyip göreceğiz . Bırakalım her iki tarafa da ciddi kazanımlar getirecek ilişkiler bir yerine otursun. Tabii ki bunun için epeyce zamana ihtiyaç var...
İsrail ile son dönemde yaşanan gelişmeleri, Telaviv'de ikibinli yıllarda Büyükelçilik görevinde bulunan Namık Tan ile konuştuk. "İhtiyatlı bir iyimserlik" içinde olduğunu gözlemlediğimiz Tan, sorularımızı şöyle yanıtladı:
SORU: Büyükelçi Şakir Torunlar İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'a güven mektubunu sundu, çok da iyi karşılandığı hatta eşinin de törende hazır bulunduğu törende sefiremiz Leyla Torunlar'a first lady Herzog'un çok sıcak ilgi gösterdiği ifade ediliyor. Adeta ilişkilerde bahar havası mı yaşanıyor yeniden? Ne dersiniz?
TAN: Çok olumlu bir başlangıç diye görüyorum bu gelişmeyi. İlişkilerin bu noktaya gelmesinde Cumhurbaşkanı Herzog'un önemli kişisel rolü var. İlişkileri yeniden başlatmak konusunda inisiyatif alan bizzat Herzog oldu. Tabii ki Herzog büyük çaba gösterdi ama her şeye rağmen İsrail'in genel siyasetini oluşturan aktörler onay vermese bu noktaya gelemezdik. Sonuçta
Herzog ilk adımı attı, iki tarafı motive etti ve başardı.
--Sağa kaymış hükümet--
SORU: Aynı zamanda İsrail'de bir Netanyahu süreci de başlamış oldu, sizce nasıl yaşanacak önümüzdeki dönem?
TAN: Evet, ilişkilerin tesisinde olumlu adımlar atıldı tabii ki ama aynı zamanda bir Netanyahu sürecine de girdik. Bu kritik bir önem taşıyor çünkü çok sağa kaymış bir hükümet kurulmuş oldu, gerçekten de kabinede epey radikal isimler var. Dolayısıyla böyle bir iktidarın Türkiye ile ilişkilerin yeniden başlaması konusunda olumlu yaklaşım sergilemesi özel bir önem taşıyor.
SORU: Nasıl görüyorsunuz önümüzdeki dönemi?
TAN: İsrail ile siyasi ilişkilerimiz daima iniş çıkışlı olmuştu, ben bunun son iniş olarak artık geride bırakılmasını ümit ediyorum. Yalnız, bu demek değil ki ilişkiler bir anda eski kıvama gelecek. Tabii ki eski günlere dönüş belli bir zaman isteyecektir, güven unsurunun yerine oturması zaman alacaktır. Yalnız görüyoruz ki iki tarafta da iyiye gitmek için irade var o irade ile siyasi zemindeki söylemler daha yumuşak ve işbirliğine dönük tutulursa yavaş yavaş güven yerleşir ve ilişkiler iyi istikamette gider.
--Gemiyi yürütelim--
SORU: Büyükelçi Torunlar'ın önceki İsrail deneyimi de sizce etkili oldu değil mi bu iyimserliğin tesisinde?
TAN: Türk ve İsrail tarafında kariyer diplomatlarının varlığını ben özellikle çok önemsiyorum, bizim büyükelçimiz orada tecrübesi olan bir arkadaşımız, aynı şekilde buradaki İsrail Büyükelçisi de daha önce İsrail Dış İşlerinde Türkiye Masası şefi idi, yani tecrübesi olan bir diplomattır. Sonuçta İyi bir yemek için elde her türlü malzeme var. Bu noktadan sonra artık mutfakta siyasetçilere sorumluluk düşmekte, aslında artık ciddi bir sorun çıkacağını zannetmiyorum, sadece şu sırada dünyada ciddi bir popülist siyaset dalgası var, biz de umalım ki bu dalganın esiri olmayız ve İsrail ile adeta yeniden yüzdürülen bu gemiye, ilişkilere bir zarar vermeyiz.
SORU: Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece İsrail değil, diğer bölge ülkeleri ile de ilişkileri düzeltme çabasına ağırlık verdi, bu çerçevede önümüzdeki dönem nasıl yaşanacak sizce?
--Savrulma içindeydik--
TAN: Türkiye ne yazık ki çok uzun bir zamandır bölge ülkeleriyle ilişkilerinde bir savrulma içindeydi. O savrulmanın dış politikasında yapılan yanlışlardan kaynaklı olduğu nihayet farkedildi. Bu savrulma sadece İsrail ile değil bütün bölge ülkeleri ve müttefiklerle yaşanıyordu, hala da düzen tam anlamıyla yerine oturtulamadı ama en azından düzeltmek için çabaların başlatılması, yanlışlardan dönülmesi, -zararın nereden dönülse kardır- sözünü doğruluyor... Aslında Türkiye bölgede büyük ağırlığı dolan önemli bir ülke, dolayısıyla İsrail'le ve diğer ülkelerle ilişkilerini normalleştirilmesi bölgede istikrarın güçlü biçimde yeniden tesisini sağlayacaktır.
--Zamana ihtiyaç var--
SORU: Epey sorun yaşandı ama krizler artık son buldu denilebilir mi?
TAN: Evet, Doğu Akdeniz'de ciddi bir kriz yaşandı, Suudilerle, Birleşik Arap Emirliği ve Mısır'la ilişkiler gerildiği için büyük bir kriz yaşadık, Yunanistan da bu gerginliğe dahil oldu ve adeta bize karşı cephe kuruldu. Şimdi bu cephenin varlığı bir anda boşa çıktı, artık o çekişme ve gerginlik Doğu Akdeniz'de yok. Tabii ki sorunlar bitmedi ama en azından o gerginlik yok oldu.. Türkiye'nin bölgede ilişkilerini tekrar gözden geçirip, düzeltmek için inisiyatif almasının olumlu sonuçları hemen görüldü. Yalnız devletler arası ilişkiler kişisel ilişkiler gibi değildir, güven unsurunun tesis edilmesi zaman alır, bekleyip göreceğiz . Bırakalım her iki tarafa da ciddi kazanımlar getirecek ilişkiler bir yerine otursun. Tabii ki bunun için epeyce zamana ihtiyaç var...