Wizard
Forum Üyesi
- Katılım
- 13 Eyl 2022
- Mesajlar
- 8,918
- Puanları
- 0
Başbakan Binyamin Netanyahu'nun liderlik ettiği Likud partisinin önde gelen isimlerinden olan Gallant, Netanyahu'nun öncülük ettiği koalisyon hükümetinin Meclis'ten geçirmekte direttiği yargı düzenlemesine ilişkin görüntülü açıklama yaptı. Gallant, açıklamasında, İsrail ordusundaki binlerce yedek askerin eğitimlere katılmayacaklarını ilan ederek hükümetin yasa tasarısına tepki göstermelerine ilişkin endişesini dile getirdi. Savunma Bakanı, "Ülke içindeki ayrılık, İsrail ordusuna ve savunma teşkilatına derinlemesine nüfuz etti. Bu, İsrail'in güvenliğine yönelik açık ve büyük bir tehdittir. Buna izin vermeyeceğim." dedi. Yargı düzenlemesi sürecinin durdurulması ve diyalog çağrısı yapan Gallant, şunları ifade etti: "(Askeri) Sahadan sesler duyuyorum ve endişeleniyorum. İsrail toplumunda yaşanan olaylar ordunun ve savunma teşkilatının dışında cereyan etmiyor. Öfke, hayal kırıklığı ve korku duyguları daha önce hiç görmediğimiz boyutlara ulaştı. Bu tabloyu Başbakan Netanyahu'ya sundum. (Yargı düzenlemesi) Süreci şu anda durdurmalı ve oturup konuşmalıyız." "Yargıda bir değişikliğe ihtiyacımız var ancak büyük değişiklikler diyalogla yapılmalıdır." değerlendirmesinde bulunan Gallant, "Şimdi kendi sesimle alenen söylüyorum; yasama sürecini durdurmalıyız." diye konuştu. İKİ LİKUD MİLLETVEKİLİNDEN GALLANT'A DESTEK Savunma Bakanı Gallant'ın çağrısına, Likud içinden de destek geldi. Likud milletvekilleri Yuli Edelstein ve David Bitan, Gallant'a katılarak, yasa tasarısının durdurulması ve diyalog çağrısında bulundu. İsrail Meclisi'nde Dışişleri ve Savunma Komitesi'nin Başkanı olan Edelstein, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Gallant'a teşekkür ederek, "Halkın çoğunluğu yargı sisteminde bir değişiklik gerektiğini anlıyor ve bunu istiyor ancak bu, geniş bir fikir birliğine varmak için sabır, diyalog ve kapsamlı bir söylemle yapılmalıdır." ifadelerini kullandı. Bitan da Twitter hesabından benzer bir paylaşımda bulunarak şöyle dedi: "Haftalar önce de söylediğim gibi yasa teklifi durdurulmalı, derhal müzakerelere başlanmalı ve kapsamlı bir anlaşmaya varılmalıdır. Savunma bakanı arkadaşımın sözlerini destekliyorum." MUHALEFET LİDERİ LAPİD: "CESUR VE ÖNEMLİ BİR ADIM" Öte yandan, eski Başbakan ve muhalefet partisi lideri Yair Lapid de Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Gallant'ın, "İsrail Devleti'nin güvenliği için cesur ve önemli bir adım attığını" belirtti. Lapid, paylaşımında şu değerlendirmelere yer verdi: "Yargı düzenlemesi ulusal güvenliğe ciddi şekilde zarar veriyor ve bu tehlikeli bozulmayı durdurmak onun (Gallant'ın) görevi ve sorumluluğudur. İşte hakikat anı. Hükümet'e sesleniyorum; her şeyi durdurun. Yargı seçim kurulu hakkındaki yasa tasarısını ya da (koalisyon hükümeti ortaklarından Aryeh Deri'ye atfen) Deri Kanunu'nu geçirmeyin ve gelin Cumhurbaşkanlığı konutunda müzakere edelim." AŞIRI SAÐCI BEN-GVİR'DEN, GALLANT'I GÖREVDEN ALMASI İÇİN NETANYAHU'YA ÇAÐRI Gallant'ın açıklamasına tepki gösteren aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı ve koalisyon ortağı Itamar Ben-Gvir, Başbakan Netanyahu'ya Gallant'ı görevden alma çağrısında bulundu. Twitter hesabından yaptığı açıklamada Ben-Gvir, Gallant'ın "İsrail ordusunu pazarlık aracı olarak kullanan anarşistlerin şantaj ve tehditlerine teslim olduğunu" ileri sürdü. Ben-Gvir, "Gallant, sağ seçmenin oylarıyla seçildi ama pratikte solcu bir gündemi destekliyor. Medyanın ve protestocuların baskısı karşısında yere yığıldı. Başbakanı, onu derhal görevden almaya davet ediyorum." ifadelerini kullandı. GALLANT, DAHA ÖNCE İPTAL ETTİÐİ KONUŞMAYI YAPTI Gallant'ın 23 Mart'ta yargı düzenlemesine karşı bir açıklama yapması bekleniyordu, ancak İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmesinin ardından bu konuşmayı iptal etmişti. Netanyahu, akşam saatlerinde Gallant ile yaklaşık 20 dakikalık bir görüşme yapmıştı. Gallant, Netanyahu'ya ülke genelindeki yargı düzenlemesi karşıtı protestoların orduya etkisinden bahsetmiş ve endişelerini iletmişti. Gallant, Netanyahu'nun girişimi üzerine konuşmasını iptal etmişti. NETANYAHU HÜKÜMETİ'NİN TARTIŞMALI "YARGI REFORMU" Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak'ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir "yargı reformu" planladıklarını duyurmuştu. Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini Meclis'e devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı. Ülkedeki en yüksek yargı makamı olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Meclis'in çıkardığı kanunları, anayasa taslağı olarak kabul edilen "temel yasalara" aykırılık gerekçesiyle bozma yetkisine sahip. Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, Meclis'in çıkardığı kanunları bozma yetkisinin büyük ölçüde elinden alınacağını belirtmişti. Hükümetin yargının yetkilerini kısıtlayan ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olmasını öngören yargı düzenlemesi, İsrail içinde ve uluslararası alanda yoğun şekilde eleştirilmişti. Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un, taraflara "iç savaş" uyarısı yaparak sunduğu alternatif tasarı da iktidar tarafından reddedilmişti. İsrail ordusunda savaş pilotları, denizaltı subayları, siber güvenlik uzmanları, özel kuvvetler gibi birimlere bağlı binlerce yedek asker, hükümetin tartışmalı yargı düzenlemesini uygulaması durumunda görevlerine devam etmeyeceklerini veya eğitimlere katılmayacaklarını açıklamıştı. İsrail'de iç ve dış istihbarat teşkilatları, diğer güvenlik kurumlarının çalışanları da yaptıkları açıklamalarla hükümetin yargı düzenlemelerine karşı itirazlarını duyurmuştu. Devam eden tartışma ve tepkilere rağmen "yargı reformu" kapsamındaki "başbakanın görevden alınmasını zorlaştıran" yasa tasarısı 23 Mart'ta Meclis'ten geçmişti. Bu hafta Mecliste görüşülmesi beklenen diğer bir yasa tasarısı, hükümetin, Yüksek Mahkeme üyelerinin belirlenmesinde öncelikli söz sahibi olmasını ve böylelikle Yüksek Mahkeme Başkanını belirleyebilmesini öngörüyor. Netanyahu öncülüğündeki koalisyon, yargı düzenlemesine karşı çağrı yapan Gallant ve diğer Likud milletvekillerinin hükümetten desteğini çekmesi durumunda Meclis çoğunluğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.