Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 10,676
- Puanları
- 0
Birgün Gazetesi yazarı Müslüm Gülhan’dan Avrupa Şampiyonası’nda önemli ÇEKYA Maç önü değerlendirmesi. PANENKA'DAN ÇEKYA'YA VE BİZDEKİ KAOSA Özellikle oynatılmayan oyuncular üzerinden kulüplerin trolleri, TFF üzerinde hesapları olan boştaki teknik direktörler tarafından kaos ortamına sokulan Türkiye bu maç üzerinden nasıl bir olumlu sonuç çıkarmayı başaracak, merak konusu! Slovan Bratislava, Dukla Prag ve Bohemians zaman zaman başarılı sonuçlar elde etse de Tito döneminde Yugoslav takımları ile Sovyetler'in özellikle Dinamo Kiev’in elde ettiği başarıların yanına hiçbir Çekoslovakya takımı yaklaşamadı. Belki bunda devlet desteğinin ağırlığı söz konusuydu ama verilen destekle başarı doğru orantılı olarak devam ediyordu. 1976 Avrupa Şampiyonası'nda Almanya 1974 Dünya Kupası'nı kazanmış olarak favori gelirken finalde Çekoslovakya ile karşılaşacaktı. Çekoslovakya 2-0 öne geçmesine rağmen Almanya skoru eşitledi, uzatmalara gidildi ve sonuç penaltılara kaldı. O meşhur penaltı vuruşunu yapan Panenka yıllar geçse de bir özel vuruş tekniğinin sahibi oldu. O anı kendisi şöyle anlattı: “O penaltım, yarı final için bile hazırdı. Ama kaderim Almanya maçı için yazılmıştı. Teknik ekibe de son penaltıyı kullanmak istediğimi söylemiştim. Bunu neden yaptım bilmiyorum. Güzel bir son nokta oldu. Turnuvadan önceki 2 yılda aynı penaltıyı 12 kez daha kullanıp gol yapmıştım. Ama Batı Avrupalılar o zamanlar Çek Ligi’ni takip etmiyordu, en azından Alman kanallarında maçlarım yayınlanmıyordu. İyi ki de öyleymiş, yoksa Alman futbolcular nasıl vuracağımı bilip kaleciyi uyarabilirdi.” (Sokrates Dergi) Çekoslovakya ikiye ayrılarak Çekya ve Slovakya ismiyle içinden iki devlet çıkardı. Bugün Çekya ile karşılaşıyoruz. Çekya futbolunun içeriği hakkında sahip olmamız gereken bilgi için, tarihsel içeriğe sahip ilk devletin kültür kurgusundan bakmamız yeterli olacak. Kreatif oyuncu sıkıntısı yaşayan Çekya, daha çok sistem sadakati ve o sistemde birikimleri kullanacak oyuncuları tercih ediyor. Seviye farklılıklarını sistem sayesinde bertaraf edip süreci bir noktaya kadar taşıyıp, orada tutup sadakat ve disiplinle devam etmek en doğru hedefleri. 3-4-3 gibi diziliş şekline sahip olmalarına rağmen, oyun formatını üçüncü bölgeye geçişte değiştiriyorlar. Bu noktada, özellikle Hlozek ve Schick’in uzun boylu santrafor olmaları nedeniyle yan top oyun kurgusunu tercih ederken, seken topları toplayarak şut atma strateji ile iki taraflı sonuca gitmeyi hedefliyorlar. Gürcistan maçındaki 9 orta ve 11 korner bu amacı belirliyor. Devamında 11'i kaleyi bulan 26 şut atldı. Gürcistan kalecisi Mamardadashvili'nin yüksek performansı olası mağlubiyeti engelledi. Bizim turnuva takımlarından en büyük farkımız iyi bir kaleci performansıyla turnuvaya gelemememiz. Taktiksel oyundaki üçüncü bölgeye geçişte Cerny ve Coufal sağ kanatta ikili oynayarak bu bölgeden çoğunluk hücumları organizasyonunu gerçekleştirirken, sol kanat gibi görünen fakat santrafor olan Hlozek içeriye Schick’in yanına geçerek çift santrafor oyununa geçiyor. Sol kanatı tek kullanan Jurasek ise daha öne çıkarak Soucek ile hücum oyununu beşliyor. Buradaki detay; sol kanat oyununda tek oyuncu kullanırken sağ bekin birebir oyunu tercih edilebilinirken, sağ kanattaki oyun içinde muhakkak ikili sıkıştırmalı oyun tercih edilmelidir. Savunmadaki set oyunlarında birinci bölgeye çekilerek 5-4-1 ya da 5-3-2 dağılımında kalarak oynuyorlar. Özellikle Hranac bu bölgede baskı altında çok hata yapıyor. 2 maçta 3 gol yenmesine katkısından dolayı skorun aleyhlerine olmasına neden oluyor. İkili oyunda agresif ve sert oynayan Çekya, topu kullanma becerileri temel teknik olarak bizden daha iyi görünüyor. Özellikle oynatılmayan oyuncular üzerinden kulüplerin trolleri, TFF üzerinde hesapları olan -ortadaki nema çok büyük- boştaki teknik direktörler tarafından kaos ortamına sokulan Türkiye bu maç üzerinden nasıl bir olumlu sonuç çıkarmayı başaracak, merak konusu! Montella’nın hedef haline getirilerek yalnızlaştırılması ile gitmesine olanak yaratılmaya çalışıldığı çok net belli oluyor. Siyasi atama ile gelen Hamit Altıntop ve Selçuk Şahin’in süreci yönetmedeki yetersizlikleri sorunun büyümesine bizzat yardımcı oldu. Arda Güler üzerinden bir milliyetçi hezeyan yaratılarak Çekya maçı öncesi alan paylaşılmaya kalkışılması tek kelime ile ‘acizlik’ olarak anlatılabilinir. Bu paylaşımın hiç de masum olmadığı, organize paylaşım olduğu kurulan tezgâhla çok net belli oluyor. Amaç kamuoyunda ‘kaybettik’ duygusunu oluşturarak başarısızlığı pazarlamaktır. Montella ancak böyle gönderilebilinir. Hele hele bu maç öncesi yaptırılmaması gerekirken futbolculara yaptırılan basın toplantısı -Montella’nın haberi yoktur- bir iş bilmezlik örneği. Hakan’ın hocayı ve Arda’yı korumaya kalkması, Cenk’in ikinci kaptan olarak takıma dair iyi şeyler söylemesi gerekirken, kendi mutsuzluğundan ve hoca ile sorunundan bahsetmesi ve Semih için ‘evladım’ kelimesini kullanması tam bir arabesk tavırlardı. Tabii ki bu görüntüler ve konuşmalar, nasıl kültür kodlarının geçerli olduğunun iyi bir göstergesi. Diğer bir sorun, zaten büyük sorun yaşadığımız bir mevkide oynayan Mert Günok’un sakatlığına dair bir açıklamanın olmaması… Sabah kalkıp sakat beyanında bulunmasıyla ilgili TFF, Hamit Altıntop, Selçuk Şahin ve sağlık ekibi tarafından açıklama yapılması gerekirken sorun yokmuş gibi davranılıyor. Ve maça gelince… Tüm bunlardan sonra ne olabilir diye düşünmek cesaret isteyen bir tutum olur. İş dönüp dolaşıp düşmanlaştırılan, hatta şarkıcı Mustafa Sandal’ın ‘bak koçum’ dediği ve Milan, Roma, Fiorentina ile Sevilla’yı çalıştıran Montella’ya kalıyor. Ama gerçek olan; Türkiye’de futbol yöresel davranış kodlarına sahip olduğundan bu takımı Fatih Terim, Şenol Güneş ve Sergen Yalçın gibi hocaların çalıştırması çok daha doğru olacak. Küresel futbol için kendimizi zorlamanın anlamı yok. Kaynak Birgün Gazetesi