Dışarıda yediğimiz makarnaların neden bu kadar lezzetli olduğunu hiç düşündünüz mü?
Ya da hiç İtalyanlar'ın makarna konusunda en hassas oldukları noktanın ne olduğunu merak ettiniz mi?
Yıllara dayanan gözlemlerimle şunu net olarak söyleyebilirim ki, insanlığın çok büyük bir kısmı makarnalara resmen eziyet ediyor! Özellikle şu anda orta yaşına ulaşmış ve Türk yemekleri konusunda harikalar yaratan ev hanımları, söz konusu makarna olunca bu garibanların gözünün yaşına bakmıyor sevgili okur. Makarnayı haşlamıyorlar, adeta yok ediyorlar. Kutuların üzerinde ideal pişirme süresi 7-8 dk olarak belirtilse de, (Bunlar küçük midye makarnalar için, seçtiğiniz makarnanın şekline ve kalınlığına göre süresi her zaman değişir) o makarnalar karakterini kaybedene dek su içinde pişiriliyor ve üstüne üstlük, bir de süzüldükten sonra daha da hamurlaşmasına neden olacak çeşitli ısı müdahalelerine maruz bırakılıyorlar!
Sonuçta masada servis edilen şey; şeklini ve duruşunu kaybetmiş, yapısı bozulmuş, tadı hamurlaşmış değişik bir şey oluyor. Ah bilseniz bu kulaklar neler duydu, düdüklü tencerede makarna pişirene bile denk geldim! O makarnanın dili olsa konuşacak neredeyse, "Beni ne hale getirdin vicdansız, oysa her şey çok bambaşka olabilirdi, şimdi bir güzel midene oturayım da gör" diyecek. Biliyorsunuz yapar da, yani mideye oturur. Ama doğru şekilde pişmiş ve hamurlaşmadan, karakterini muhafaza ederek servis edilen bir makarna, 2 tabak yeseniz de kolay kolay midenize oturmaz.
Makarnayı, makarna yapan en önemli şey "Al Dente" yani dişe gelir şekilde olması. Dolayısıyla onu hunharca pişirince, maalesef tüm karakterini kaybediyor. Bunun için de ideal pişme süresine sadık kalmanız çok önemli. Sonra bir diğer konu da, nedense Türk kadınları makarnayı süzerken kesinlikle soğuk sudan geçirmiyor. Makarna ile ilgili nerede bir blog yazısına denk gelsem "sakın ha" diyorlar. Bu hareketin sebebi soğuk su ile makarnanın pişmesini durdurarak Al Dente kıvamını yakalayabilmek. Soğuk sudan geçirmediğinizde kaynar sudan çıkan makarna, bir süre daha kendi buharı ile usul usul pişmeye devam ediyor. Yani korkmayınız, sudan geçiriniz.
Neden bu konuyu bu kadar çok kafama taktığımı anlamıyorum ama gelecek nesillerin, güzel bir makarna yemek için ille de İtalya'ya gitmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki dünyanın en ucuz gıdası olarak bilinen makarnayı layıkı ile bir restoranda yemek de artık küçük bir servet değerinde oldu. Oysa aynı tadı evde yakalayabilmek, bir insanlık hakkı sayılabilir.
İşte size çok basit ama tüm gustoluğunuzu değiştirecek, makarnaya bakış açınıza takla attıracak ipuçları...
Ya da hiç İtalyanlar'ın makarna konusunda en hassas oldukları noktanın ne olduğunu merak ettiniz mi?
Yıllara dayanan gözlemlerimle şunu net olarak söyleyebilirim ki, insanlığın çok büyük bir kısmı makarnalara resmen eziyet ediyor! Özellikle şu anda orta yaşına ulaşmış ve Türk yemekleri konusunda harikalar yaratan ev hanımları, söz konusu makarna olunca bu garibanların gözünün yaşına bakmıyor sevgili okur. Makarnayı haşlamıyorlar, adeta yok ediyorlar. Kutuların üzerinde ideal pişirme süresi 7-8 dk olarak belirtilse de, (Bunlar küçük midye makarnalar için, seçtiğiniz makarnanın şekline ve kalınlığına göre süresi her zaman değişir) o makarnalar karakterini kaybedene dek su içinde pişiriliyor ve üstüne üstlük, bir de süzüldükten sonra daha da hamurlaşmasına neden olacak çeşitli ısı müdahalelerine maruz bırakılıyorlar!
Sonuçta masada servis edilen şey; şeklini ve duruşunu kaybetmiş, yapısı bozulmuş, tadı hamurlaşmış değişik bir şey oluyor. Ah bilseniz bu kulaklar neler duydu, düdüklü tencerede makarna pişirene bile denk geldim! O makarnanın dili olsa konuşacak neredeyse, "Beni ne hale getirdin vicdansız, oysa her şey çok bambaşka olabilirdi, şimdi bir güzel midene oturayım da gör" diyecek. Biliyorsunuz yapar da, yani mideye oturur. Ama doğru şekilde pişmiş ve hamurlaşmadan, karakterini muhafaza ederek servis edilen bir makarna, 2 tabak yeseniz de kolay kolay midenize oturmaz.
Makarnayı, makarna yapan en önemli şey "Al Dente" yani dişe gelir şekilde olması. Dolayısıyla onu hunharca pişirince, maalesef tüm karakterini kaybediyor. Bunun için de ideal pişme süresine sadık kalmanız çok önemli. Sonra bir diğer konu da, nedense Türk kadınları makarnayı süzerken kesinlikle soğuk sudan geçirmiyor. Makarna ile ilgili nerede bir blog yazısına denk gelsem "sakın ha" diyorlar. Bu hareketin sebebi soğuk su ile makarnanın pişmesini durdurarak Al Dente kıvamını yakalayabilmek. Soğuk sudan geçirmediğinizde kaynar sudan çıkan makarna, bir süre daha kendi buharı ile usul usul pişmeye devam ediyor. Yani korkmayınız, sudan geçiriniz.
Neden bu konuyu bu kadar çok kafama taktığımı anlamıyorum ama gelecek nesillerin, güzel bir makarna yemek için ille de İtalya'ya gitmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki dünyanın en ucuz gıdası olarak bilinen makarnayı layıkı ile bir restoranda yemek de artık küçük bir servet değerinde oldu. Oysa aynı tadı evde yakalayabilmek, bir insanlık hakkı sayılabilir.
İşte size çok basit ama tüm gustoluğunuzu değiştirecek, makarnaya bakış açınıza takla attıracak ipuçları...
- Makarnayı mutlaka geniş bir tencerede haşlayın!
- Makarnayı hiçbir zaman pilav gibi demlemeyin, her zaman kaynar suda haşlayın ve süzün. Makarnanın yapısı demlenmek için uygun değil.
- Haşlama suyu iyice fokur fokur kaynamadan makarnaları eklemeyin. Bu da hamurlaşmaya neden olacak kusurlu bir hareket!
- Haşlama suyuna mutlaka 1 tatlı kaşığı tuz ekleyin. Korkmayın, çok demeyin. Elinizi korkar alıştırmayın, evet ölçü 1 tatlı kaşığı! Makarnanın haşlama suyu, tıpkı deniz suyu kadar tuzlu olmalı.
- Haşlama suyuna yağ koyarsanız, makarnanın yüzeyi bu yağla kaplanır ve sosu emme yeteneği ortadan kalkar. Bu konuyu sizlerin vicdanına ve damak zevkine bırakıyorum. Ben soslu makarna yapacaksam, asla haşlama suyuna yağ koymam. Ancak peynirli makarna yapacaksam, o zaman suyuna yağ ekliyorum.
- Pişirme süresi için kimselerin aklına uymayınız, makarnanızın şekli ve kalınlığı için belirlenmiş ideal pişirme süresine sadık kalınız.
- Eğer soslu makarna hazırlayacaksanız içine mutlaka haşlama suyundan 1 kepçe ilave edin. Bu suya makarnanın kendi nişanstası geçtiği için, sosların çok daha lezzetli olmasını sağlarsınız.
- Makarnayı sosla birleştirmek için geç kalmayın. Sevenler ne kadar erken kavuşursa, o kadar iyi.
- Spagettiler, burgu, midye, penne, kelebek gibi daha etli makarnalar sıvı yağ ve domates sosunu çok daha iyi emer. Bu saydıklarım bolca taze domates, zeytinyağı, kuru soğan, baharat ile hazırlanan napoliten sosla harika uyum sağlar.
- Deniz mahsülleri, kremalı ve peynirli soslar içinse Fettucine, Tagliatelle gibi makarna çeşitleri çok daha idealdir.