İstanbul'un güzel semtlerinden, Şişli. Şişli'de bir güvercin uçuverir ansızın yücelerden. Ocak ayının getirmesi gereken o emsalsiz saf bir kar zerresi misali. Beyaz mı, beyaz. Kanatları kocaman, her iyiliği kucaklarcasına.
Ve derinlerden birileri, hâlâ paylaşılamayan türküyü mırıldar, sesler, gözyaşları ile yükseliverir.
Neler görmüştür, neler İstanbul ama bu kadar insansılarını belki de az görmüştür.
Çünkü bütün insansıları, kotarıp da "insanım" diye dolaşabilmek, meseledir. Haysiyet sahibi insanların, bir durup düşüneceği ince meseleler.
Bugün yine yeni bir anma. Bir yok edilişe, kimimizin gözyaşları ile şahitliği.
Bir şeyden öte doğruyu, iyiliği ortaya koyan insan yok ediliyor bu iki şekilde olur. Ya öldürerek fiziken, ya öldürmeden öldürerek. Yani yok sayarak.
Çalışırken ya da çalıştırılmayarak katledilenleri de içine alan bir sarmal bütüne baktığınızda. Düşünsenize bir insanın varlığını yok sayıyor, bir daha yaşamasına dair, yapacakları, söyleyecekleri ne varsa kendi iradenizle yok ediyorsunuz. Ne büyük insanlık suçu.
Bu bir insan mıdır? Elbette değildir.
Bugün o güzel yürekli insan, güzel gülümseyen meslektaşımız, gazeteci Hrant Dink'in anması ardından komşuları ile anma.
Söz çığırtkanlarının, kaçı acaba bir kere olsun anmada bulunmuş?
Kaç kere komşuları ile soğukta nöbet tutmuş?
Ayrışımı iyi yapmak, iyi okumak lazım dostlar.
Devir birileri ve değerler üzerinden nemalanmak. Ve sözde demokrat kimlikleri altında sözüm ona konuya ortak olmak. Ucundan, kıyısından girdin mi iş bitiyor, onlara göre zaten.
İYİLİK HÂLİ
İyi insanların isteği, iyiliktir. Dostum, Majak Toşikyan ile telefonda konuşuyorum, ta Kanada'dan. Daha önce bestelemiş olduğu "HRANT DİNK Oratoryosu" ve onu son kez gördüğünde, birlikte çay içerken ki yüzünde ki o keskin tebessümü anlatışı.
Kime sorsam, o gülüşü.
İnsanlara zulm etmeyi adet haline getirmiş, sözde "iyilik" göstergeleri ile sadece insan kullanan, insan öldüren, sonra sözde "insanlık" taslayan bir dolu gürûh.
Tüm bu zulümkârlar devam ede dursun, ya fizikken ya başka türlü öldürmeye çalışsalar da.
Bizler ÖLMEYİZ! ÖLMEYECEÐİZ!
Çalışan Gazetecileri yok sayan, egoları balon olmuş ha patladı, ha patlayacak zihniyet karalığı ne ise, aynı katildir, onlarda.
Yani masum, iyilik, güzellik, sadece birlik, kolektif çalışmayı öneren iyiliğe, doğruluğa, güzelliğe set çeken, yeri geldiğinde yok etmeyi göze alan ama "insanım" diye dolaşmaya utanmayanların en büyük ayıplarından birisidir.
Mahşere kadar değil vicdanınızın ve yediğiniz her lokmada, soluduğunuz her teneffüste hissediniz.
Çünkü eninde sonunda karşınızda çıkacak.
Kalemdaşıma, o güzel yürekli insana sonsuz saygıyla.
Ve derinlerden birileri, hâlâ paylaşılamayan türküyü mırıldar, sesler, gözyaşları ile yükseliverir.
Neler görmüştür, neler İstanbul ama bu kadar insansılarını belki de az görmüştür.
Çünkü bütün insansıları, kotarıp da "insanım" diye dolaşabilmek, meseledir. Haysiyet sahibi insanların, bir durup düşüneceği ince meseleler.
Bugün yine yeni bir anma. Bir yok edilişe, kimimizin gözyaşları ile şahitliği.
Bir şeyden öte doğruyu, iyiliği ortaya koyan insan yok ediliyor bu iki şekilde olur. Ya öldürerek fiziken, ya öldürmeden öldürerek. Yani yok sayarak.
Çalışırken ya da çalıştırılmayarak katledilenleri de içine alan bir sarmal bütüne baktığınızda. Düşünsenize bir insanın varlığını yok sayıyor, bir daha yaşamasına dair, yapacakları, söyleyecekleri ne varsa kendi iradenizle yok ediyorsunuz. Ne büyük insanlık suçu.
Bu bir insan mıdır? Elbette değildir.
Bugün o güzel yürekli insan, güzel gülümseyen meslektaşımız, gazeteci Hrant Dink'in anması ardından komşuları ile anma.
Söz çığırtkanlarının, kaçı acaba bir kere olsun anmada bulunmuş?
Kaç kere komşuları ile soğukta nöbet tutmuş?
Ayrışımı iyi yapmak, iyi okumak lazım dostlar.
Devir birileri ve değerler üzerinden nemalanmak. Ve sözde demokrat kimlikleri altında sözüm ona konuya ortak olmak. Ucundan, kıyısından girdin mi iş bitiyor, onlara göre zaten.
İYİLİK HÂLİ
İyi insanların isteği, iyiliktir. Dostum, Majak Toşikyan ile telefonda konuşuyorum, ta Kanada'dan. Daha önce bestelemiş olduğu "HRANT DİNK Oratoryosu" ve onu son kez gördüğünde, birlikte çay içerken ki yüzünde ki o keskin tebessümü anlatışı.
Kime sorsam, o gülüşü.
İnsanlara zulm etmeyi adet haline getirmiş, sözde "iyilik" göstergeleri ile sadece insan kullanan, insan öldüren, sonra sözde "insanlık" taslayan bir dolu gürûh.
Tüm bu zulümkârlar devam ede dursun, ya fizikken ya başka türlü öldürmeye çalışsalar da.
Bizler ÖLMEYİZ! ÖLMEYECEÐİZ!
Çalışan Gazetecileri yok sayan, egoları balon olmuş ha patladı, ha patlayacak zihniyet karalığı ne ise, aynı katildir, onlarda.
Yani masum, iyilik, güzellik, sadece birlik, kolektif çalışmayı öneren iyiliğe, doğruluğa, güzelliğe set çeken, yeri geldiğinde yok etmeyi göze alan ama "insanım" diye dolaşmaya utanmayanların en büyük ayıplarından birisidir.
Mahşere kadar değil vicdanınızın ve yediğiniz her lokmada, soluduğunuz her teneffüste hissediniz.
Çünkü eninde sonunda karşınızda çıkacak.
Kalemdaşıma, o güzel yürekli insana sonsuz saygıyla.