• Vaynet.net, Türkçe içerikli genel forum sitesi ve eğlenceli paylaşım sitesi olarak kullanıcılara keyifli ve etkileşim dolu bir forum deneyimi sunuyor. Forum sitemizde merak ettiğiniz sorulara cevap bulabilir ve bildiğiniz konularda da diğer forum üyelerimize yardımcı olabilirsiniz.

    Foruma katılmak için BURAYA TIKLAYIN

Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu…

Nurhak

Forum Üyesi
Katılım
11 Eyl 2023
Mesajlar
2,269
Puanları
16
Bu da öteki barmenler gibi. Yüzüme hiç bakmıyor. Önümdeki bardağın boş olduğunu pekala da görüyor ama kılını bile kıpırdatmıyor. Neyse, sonunda baktı. Konuşmuyor. Önümdeki bardağa kısa bir bakış. Sonra o bakışın yüzüme kaydırılması. İçip içmeyeceğimi sormuş oluyor böylece. Oyunun nasıl oynanacağını çoktandır biliyorum. Gözlerimi hızla açıp kapatıyorum. Evet, içerim demek oluyor bu da. Anlaştık.

Biraz sonra tam önüme değil, sağ kolumun bir karış kadar ötesine cam kupa konuyor. Barmenin beni tanıdığını ve bana düşmanlık olsun diye bunu yaptığını düşünüyorum.

Oysa Dublin’in bu kadar aşağı bir mahallesinde, ömrümde hiç gitmediğim, adını bile duymadığım bir meyhanede, kimsenin beni tanıyamayacağını da biliyorum. Yine de aylardır gece gündüz, her saat, her dakika beynimi ve yüreğimi kemiren o duygunun beni pençesine alıvermesini önleyemiyorum.

Barmen, bana daha dikkatli bakıyormuş gibi geliyor. Müşterilerin bakışları da sanki üzerimde toplanmış gibi. Kesin olarak beni tanıdılar. Bak, işte aralarında fısıldaşıyorlar.

Barmenle göz göze gelmemek için duvardaki tabloya bakıyorum.Titriyorum.

Barmen sertçe kapanma saatinin geldiğini söylüyor. Yağmurlu ve soğuk geceye çıkıyorum. Islak sokakta yürüyorum. Sanki herkes bana bakıyor. Ne konuştuklarını duyamıyorum ama ‘muhbir işte bu’ dediklerini biliyorum. Arkamda ayak sesleri var. Konuşmalar var. ‘Hey alçak muhbir’ diye sesleniyorlar sanki bana. Korku içinde durup arkama bakıyorum. Hiç kimse yok. Oysa her taraftan, köprünün altından akan sudan, ötelerdeki akasya ağaçlarından hep aynı sözler yükseliyor. ‘Muhbir, muhbir’, ‘hain, hain’, ‘alçak, alçak’. Sesleri duymamak için ellerimle kulaklarımı sımsıkı kapatıyorum. Daha fazla dayanamıyorum. Köprünün tam ortasında yere diz çöküyorum. Parmaklarımın arasından, kulağıma yine o sözler doluyor. “Hain, hain”...

İrlandalı romancı Liam O’Flaherty,
ünlü romanı Muhbir’de, arkadaşlarını İngilizlere ihbar eden McPhilp’in çektiği acıları, herkesten kuşkulanmasını, ihanetinin herkes tarafından biliniyor olduğunu sanmasını ve sonunda resmen çıldırmasını, benim bu canlandırmaya çalıştığım için yeniden kurguladığıma benzer bir şekilde anlattı işte. Çok iyi anlattı çünkü kendisi de yaşamının bir bölümünde muhbirlikle suçlandı.

Liam O’Flaherty 28 Ağustos 1896’da doğdu. On iki yaşına geldiğinde, üç değişik okula girip çıkmış ama hiçbirini bitirememişti. Uzunca bir aradan sonra Blackrock Koleji’ni bitirmeyi başardı ve Dublin Üniversitesi’ne girdi.

1917’de okulu terk etti. İngiliz ordusuna yazıldı. Birinci Dünya Savaşı’na katıldı. Belçika’da girdiği bir çarpışmada, hemen yanı başında patlayan bir şarapnelden fırlayan parçalardan kötü bir biçimde yaralandı. Başına saplanan bir parçanın beyninde yaptığı hasar nedeniyle, ömrünün sonuna kadar zaman zaman sinir krizleri geçirdi.

O'Flaherty savaştan sonra İrlanda’ya döndü. 1920 yılında patlak veren İrlanda iç savaşında cumhuriyetçilerin yanında dövüştü. Savaşa katılan bütün İrlandalıların bıçak sırtında yaşadığı, herkesin en küçük bir bahane ile ‘dönek, hain ve muhbir’ ilan edilip, acımasızca yok edildiği o yıllarda, Liam da muhbirlikle suçlandı.

Savunma yapmanın anlamsız olduğunu bildiği için yapmadı ve saklandı. Dublin’de durmadan adres ve kimlik değiştirerek dolandı durdu. Aynı zamanda, ‘muhbir’ olduğu gerekçesiyle kendisini cezalandırmak için peşine düşen eski silah arkadaşlarının amansız takibinden de kurtulmaya çalıştı.

Sonunda Amerika’ya gitti. O sıralarda yeni yeni ünlenmeye başlayan kuzeni film rejisörü John Ford’un Hollywood’daki evinde kaldı. Muhbirlik suçlamasından aklandığı haberini alınca, yeniden İrlanda’ya döndü. Yazmaya başladı. 1923’te ilk romanı Komşunun Karısı yayımlandı.

Sonra kendisini üne kavuşturan Muhbir romanını yazdı. O’Flaherty bu romanda, büyük ölçüde kendi başından geçenleri anlattı. Para karşılığında arkadaşlarını polise ihbar eden, ama sonra devrimciler tarafından görüldüğü yerde vurulmak üzere takip edilen sabık devrimci Mc Philip’in ruh durumunu anlattığı bu roman, kuzeni rejisör John Ford tarafından sinemaya uyarlandı ve film Oscar kazandı. O’Flaherty, sonraki yıllarda yazdığı Kara Ruh, Şehit, Kıtlık, Toprak ve Boyun Eğmeyeceksin adlı romanları ile kısa hikayeleri sayesinde, dünyanın sayılı edebiyatçılarından biri oldu.

Siyasi faaliyetlerine de devam eden O’Flaherty, İrlanda Komünist Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı. İrlanda’daki İngiliz egemenliğine karşı düzenlenen hemen her harekete katıldı. Defalarca tutuklandı. Nedir, yıllar önce kendisine vurulan ‘muhbir’ damgasından asla kurtulamadı. Aslında bu damga artık kendi kafasının içindeydi ve O’Flaherty, muhbirlik suçlamasını yıllar içinde kendi kendine büyütmüş ve sonunda buna kendisi de inanmıştı.

Sinir krizleri sıklaşmaya başlayınca zorunlu olarak yazmayı bıraktı ve evine çekildi. Hasta yatağındayken, Komünist Partisi’nden ayrıldığını ve yeniden Katolikliğe döndüğünü açıkladı.

Liam O’Flaherty, 7 Eylül 1984’te Dublin’de öldü.

Yanında kalmaya devam eden çok az sayıdaki arkadaşı, O’Flaherty’nin ölmeden önce pencereyi açıp, ‘ben muhbir değilim’ diye bağırdığını söylediler. The Irish Independent ve The Irish Times gibi bazı İrlanda gazeteleri ise, bu sözlerin ‘muhbirler’ tarafından uydurulduğunu yazdılar.

Hangisi doğru, anlaşılamadı.

Sonra Nazım Hikmet adlı büyük bir şair, O’Flaharty’nin yüzlerce sayfada anlatmaya çalıştığı o büyük korkuyu tek bir şiir dizesiyle anlatıverdi:

“Hiçbir korkuya benzemez/

halkını satanın korkusu”…


 

Genel Forum

Türkçe Forum Siteleri

İnternette bilgi paylaşımı ve tartışma ortamı arayanlar için forum siteleri uzun yıllardır popüler bir tercih olmuştur. Her yaştan ve ilgi alanından kullanıcıya hitap eden genel forum siteleri, teknoloji, oyun, kültür ve daha pek çok konuda geniş içerik sunmaktadır. Bu platformlar, katılımcıların hem öğrenme hem de eğlenceli vakit geçirme ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

Genel Forum Sitesi

İnternette Türkçe forumlar üzerinden içerik paylaşmak, dil bariyerini ortadan kaldırarak yerel kültüre uygun bir deneyim sunar. Türkçe forum siteleri, kullanıcıların bilgiye kolayca ulaşabileceği, aynı zamanda sosyal ve eğlenceli paylaşımlar yapabileceği platformlar oluşturur. Türkiye'deki internet kullanıcıları için bu forumlar, ilgi çekici konularda derinlemesine sohbetler sunar.

Genel Forum Siteleri

Günlük hayatın stresinden uzaklaşmak isteyenler için eğlenceli forumlar, keyifli bir alternatif sunar. Farklı hobilere ve ilgi alanlarına yönelik içeriklerle dolu olan bu forum paylaşım siteleri, kullanıcılarına samimi bir ortamda vakit geçirme fırsatı sunarken, aynı zamanda yeni insanlarla tanışma imkanı da sağlar. Eğlenceli paylaşımlar ve interaktif etkinliklerle dolu olan bu platformlar, hem öğrenmeyi hem de keyifli vakit geçirmeyi bir arada sunar.

İnternette yeni bir topluluk arayan ya da bilgi alışverişi yapmak isteyenler için genel forum siteleri harika bir başlangıç noktasıdır. Geniş bir kullanıcı kitlesine hitap eden Türkçe forumlar, herkesin ilgisini çekecek konularla doludur. Siz de bu platformlara katılarak, kendi ilgi alanlarınıza uygun başlıklarda sohbetlere katılabilir ve katkıda bulunabilirsiniz. 

Not : Lütfen Çekim Paylaşım Forumları için sitemizi kullanmayın.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler denemebonusu.me deneme bonusu veren siteler - Madridbet Giriş - Madridbet