Wizard
Forum Üyesi
- 13 Eyl 2022
- 8,459
- 0
- 0
Günümüzde teknoloji, iklim değişikliği ile mücadelede gerek sera gazı emisyonlarının azaltımı gerekse iklim değişikliğine uyum eylemi bağlamında başvurulan temel araçların başında gelmektedir.
Teknolojinin bu süreçteki rolü esasında güncel iklim değişikliği uygulamalarının ve politikalarının enerji sektöründe dönüşüm olmak üzere yeşil dönüşümdeki öneminin daha da belirginleştiğini ortaya koymaktadır.
İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha da açık bir şekilde hissedildiği bu zamanda acil iklim eyleminin sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi en verimli ve temiz araçların kullanılmasını gerekli kılmaktadır. 2050 yılına kadar azaltılması gereken küresel emisyonların yüzde 70'inin mevcut teknolojilerle sağlanabildiği dikkate alındığında net sıfır emisyona ulaşmanın temiz teknolojilerin yaygınlaşmasını gerektirdiği giderek daha açık ve önemli bir hale gelmektedir.
Bu çerçevede mevcut teknolojilerin gerekli emisyon azaltımının önemli bir miktarını sağlayabileceği ve bu bağlamda emisyon azaltımına etkisi düşünüldüğünde bu teknolojilerin üretim süreçlerinde kullanımının yaygınlaştırılması iklim değişikliği ile mücadelede kritik ve dünya genelinde giderek önem kazanan bir husustur.
Diğer yandan net sıfır hedefine ulaşmak için gereken emisyon azaltımının yüzde 30'u ise karbon tutma ve depolama gibi yeni teknolojilere bağlı bulunmaktadır. Yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve piyasaya sunulması ile özellikle emisyon azaltımı zor olan süreçlerdeki emisyonlar daha kolay yönetilebilmektedir. Fakat bunların birim azaltım maliyetleri oldukça yüksek seyretmektedir. Bununla birlikte iklim değişikliği ile mücadele eyleminde önemli birer aktör olan söz konusu teknolojilerin yaygınlaşmasını geciktirmek ise iklim krizine rağmen ekonomilerin karbon yoğun büyümeye devam etmesine ve küresel emisyon azaltım hedefine ulaşmanın daha da zorlaşmasına sebep olacaktır. Bir umut ışığı olarak günümüzdeki teknolojik gelişmeler ve yatırımların artması ile önemli birer temiz enerji kaynağı olan rüzgâr, güneş enerjisi ve batarya gibi düşük emisyon teknolojilerinin birim maliyetleri 2010 yılından itibaren yaklaşık yüzde 85 oranında düşmüştür. Bu durum 2030 yılına gelindiğinde düşük emisyonlu enerji sektörüne geçiş sürecini gerçekleşebilir kılması açısından ümit vadetmektedir.
2053 yılı için uzun dönemli iklim değişikliği stratejisi ve azaltım ve uyum konularına yönelik 2030 vizyonlu iklim değişikliği eylem planlarını da güncelleme çalışmalarına devam edilmektedir. Yürütülen tüm bu çalışmalarda teknoloji önemli bir bileşen olarak yer almaktadır. Bu haseple ülkemizin gelişmekte olan bir ülke olarak net sıfır hedefine ulaşma çabası hem küresel bazda iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlayacak hem de yeşil kalkınmanın anahtarı olacaktır. Ülkemiz bulunduğu coğrafya bakımından iklim değişikliğinin menfi etkilerine karşı kırılgan bir pozisyondadır. Bunun yanında dünyadaki üç ekolojik bölge olan İran-Turan, Sibirya ve Akdeniz iklim özelliklerine sahip olması doğanın sunduğu geniş imkanları ve fırsatları da beraberinde getirmektedir. Bu açıdan kaynak çeşitliliği ve verimliliği konusunda dünyaya örnek teşkil edebilecek imkânları fırsata çevirmek adına yenilikçi yatırımlar ve teknolojik gelişmeler yüzyıla damga vuracak atılımlara da zemin hazırlamaktadır. Örneğin son yıllarda özellikle kaynak verimliliği kapsamında yürütülen temiz üretim, döngüsel ekonominin en iyi örneklerinden biri olan sıfır atık hareketi ve ürün ve hizmetlerin çevresel ayak izlerini azaltan çevre etiketi gibi uygulamalar ülkemizde büyük bir potansiyelin varlığına işaret etmektedir. Ülkemizin yerli elektrikli aracı TOGG iklim değişikliği ile mücadele sürecinde önemli bir rol üstlenmesi bakımından bir dönüm noktasını temsil etmektedir.
YILLIK BAZDA 7 MİLYAR DOLAR TUTARINDA BİR FOSİL YAKIT İTHALATINI ÖNLEMİŞTİR Ülkemiz ayrıca enerji alanında da büyük bir dönüşüm hamlesini hayata geçirmiştir. Buna göre son 20 yılda yenilenebilir enerji kurulu gücünde 3 katın üzerinde büyüme gösteren ülkemiz güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımları ile yıllık bazda 7 milyar dolar tutarında bir fosil yakıt ithalatını önlemiştir. Türkiye'nin hızla gelişen bir ülke olması beraberinde yoğun enerji ihtiyacını da getirmektedir. Hâlihazırda enerjide yaşadığımız dışa bağımlılık teknolojiye ilişkin adımlar atılmadığı takdirde bu sefer teknolojide dışa bağımlılığa sebep olacaktır. Teknolojide dışa bağımlılığın önlenmesi ancak ulusal bir program ile temiz teknolojilerin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve yatırımların artırılması ile aşılabilecektir.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.