Milliyet yazarı Attila Gökçe'nin köşe yazısı
Gözleri yarımşar limon, damlıyor feryadın kristalleri...
O adam ağlıyor, yalvarıyor, yardım talep ediyor. Acıyı paylaşıyor, vicdanları dürtüyor. Tam da sevgili kapı yoldaşım Ercan Güven'in yazdığı gibi: "Futbolun 'maçosu', sinir harbinin üstadı Volkan Demirel'in gözyaşlarını... Görmeyen... Yüreği cız etmeyen bir kişi var mı?"...
Volkan Demirel'i ilk kez "ağlarken" gördüm. Aktif futbol yıllarında ne hakem yanlışlarına ağladı, ne haksız penaltı kararlarına, ne yediği hatalı gollere ne de kaçan şampiyonluklara... Hepsine göğüs gerdi. Sulanmadı, erimedi.. Taş gibi ayakta kaldı direndi.
Ama ağladı Pazartesi sabahı... Paylaştı acılarla dağlanan yüreğindeki "ah"ı..
Simon Kuper'in hafızamıza yerleştirdiği kült eserinin adını biliyorsunuz: Futbol Sadece Futbol Değildir... Eyvallah!
İzninizle şunu da ben söyleyeceğim: Hayat da sadece futbol değildir!
Omuzu kırıldığı için maçlara çıkamayan Yeni Malatyaspor'un 28 yaşındaki kalecisi yeni evli Ahmet Eyüp Türkaslan enkaz altındaydı örneğin... Eşi Kübra'yı kurtardılar, Ahmet Eyüp için genç kadın feryat etti... Bütün gece uğraştılar, ulaşamadılar. Ancak dün akşam ulaşılabildi naaşına... Nice masum hayallerle kurulan o mutlu yuva dağıldı..
Deplasmandaki 5-2'lik Rizespor yenilgisinden sonra Yılmaz Vural takıma 2 gün izin vermişti... Malatya'nın yerlisi dört futbolcu kente dönmüş, ötekiler dağılmış. İzinle kurtulanlara mı sevinelim, yoksa dönenlerin tedirginliğine, evde kalan Ahmet Eyüp'ün kör ölümüne mi yanalım? Yılmaz Hoca mı? Uyumadı hiç, hala uyuyamıyor. Kötü haberi aldıktan sonra telefonu açıyor hıçkırıklarla ağlıyor, konuşamıyor.
İyi ki spor var!
Uluslar birçok nedenle ayrı ayrı mahallelere bölünmüş, bireyler çatık kaşla karşı mahalledekilere bakarken... Çok az şey onları bir araya getirir, kenetler:
Doğal afetler: Deprem, sel toprak kayması, orman yangınları...
Sağlık sorunları: Epidemi, ya da pandemi... Kovid 19, kolera, sürekli isim değiştirerek dünyayı dolaşan gripler vb. Savaşlar, terör saldırıları... Dış tehditler.
Bir de olimpiyat, dünya kupası gibi ülkedeki herkesi heyecanlandıran, her bölgeden, her meslekten bireylere iş kapısı açan, her kesimin katkı sunduğu büyük organizasyonlar..
Dahası doğal afetler ve salgınlar, tüm dünyada daha barışçıl ortamların oluşmasına, diplomasinin yumuşamasına; yardımlaşma, dayanışma gibi sıcak ilişkilere de katkı sağlayabilir. Spordan bakarsak IOC, FİFA, UEFA, Euroleague gibi uluslararası spor organizasyonları ile endüstriyel futbol ligleri, en iddialı, en başarılı spor kulüpleri iyi niyet mesajları gönderir her türlü yardıma hazır olduklarını açıklar. Saygı örnekleri sergilerler.
İçerdeki sportif tablolara da bakalım: Gençlik ve Spor Bakanlığı tüm faaliyetleri durdurdu. Federasyonlar ve birbirleriyle pek de iyi geçinemeyen kulüpler rekabeti, sürtüşmeyi ve komplo teorilerini unutup yardım kampanyaları açtı.
Keskin rekabet rüzgarlarına kapılıp değerini unutmadan şu güzelliği paylaşalım: "-İyi ki spor var!"
Attila GÖKÇE / Milliyet
Gözleri yarımşar limon, damlıyor feryadın kristalleri...
O adam ağlıyor, yalvarıyor, yardım talep ediyor. Acıyı paylaşıyor, vicdanları dürtüyor. Tam da sevgili kapı yoldaşım Ercan Güven'in yazdığı gibi: "Futbolun 'maçosu', sinir harbinin üstadı Volkan Demirel'in gözyaşlarını... Görmeyen... Yüreği cız etmeyen bir kişi var mı?"...
Volkan Demirel'i ilk kez "ağlarken" gördüm. Aktif futbol yıllarında ne hakem yanlışlarına ağladı, ne haksız penaltı kararlarına, ne yediği hatalı gollere ne de kaçan şampiyonluklara... Hepsine göğüs gerdi. Sulanmadı, erimedi.. Taş gibi ayakta kaldı direndi.
Ama ağladı Pazartesi sabahı... Paylaştı acılarla dağlanan yüreğindeki "ah"ı..
Simon Kuper'in hafızamıza yerleştirdiği kült eserinin adını biliyorsunuz: Futbol Sadece Futbol Değildir... Eyvallah!
İzninizle şunu da ben söyleyeceğim: Hayat da sadece futbol değildir!
Omuzu kırıldığı için maçlara çıkamayan Yeni Malatyaspor'un 28 yaşındaki kalecisi yeni evli Ahmet Eyüp Türkaslan enkaz altındaydı örneğin... Eşi Kübra'yı kurtardılar, Ahmet Eyüp için genç kadın feryat etti... Bütün gece uğraştılar, ulaşamadılar. Ancak dün akşam ulaşılabildi naaşına... Nice masum hayallerle kurulan o mutlu yuva dağıldı..
Deplasmandaki 5-2'lik Rizespor yenilgisinden sonra Yılmaz Vural takıma 2 gün izin vermişti... Malatya'nın yerlisi dört futbolcu kente dönmüş, ötekiler dağılmış. İzinle kurtulanlara mı sevinelim, yoksa dönenlerin tedirginliğine, evde kalan Ahmet Eyüp'ün kör ölümüne mi yanalım? Yılmaz Hoca mı? Uyumadı hiç, hala uyuyamıyor. Kötü haberi aldıktan sonra telefonu açıyor hıçkırıklarla ağlıyor, konuşamıyor.
İyi ki spor var!
Uluslar birçok nedenle ayrı ayrı mahallelere bölünmüş, bireyler çatık kaşla karşı mahalledekilere bakarken... Çok az şey onları bir araya getirir, kenetler:
Doğal afetler: Deprem, sel toprak kayması, orman yangınları...
Sağlık sorunları: Epidemi, ya da pandemi... Kovid 19, kolera, sürekli isim değiştirerek dünyayı dolaşan gripler vb. Savaşlar, terör saldırıları... Dış tehditler.
Bir de olimpiyat, dünya kupası gibi ülkedeki herkesi heyecanlandıran, her bölgeden, her meslekten bireylere iş kapısı açan, her kesimin katkı sunduğu büyük organizasyonlar..
Dahası doğal afetler ve salgınlar, tüm dünyada daha barışçıl ortamların oluşmasına, diplomasinin yumuşamasına; yardımlaşma, dayanışma gibi sıcak ilişkilere de katkı sağlayabilir. Spordan bakarsak IOC, FİFA, UEFA, Euroleague gibi uluslararası spor organizasyonları ile endüstriyel futbol ligleri, en iddialı, en başarılı spor kulüpleri iyi niyet mesajları gönderir her türlü yardıma hazır olduklarını açıklar. Saygı örnekleri sergilerler.
İçerdeki sportif tablolara da bakalım: Gençlik ve Spor Bakanlığı tüm faaliyetleri durdurdu. Federasyonlar ve birbirleriyle pek de iyi geçinemeyen kulüpler rekabeti, sürtüşmeyi ve komplo teorilerini unutup yardım kampanyaları açtı.
Keskin rekabet rüzgarlarına kapılıp değerini unutmadan şu güzelliği paylaşalım: "-İyi ki spor var!"
Attila GÖKÇE / Milliyet