Milliyet yazarı Attila Gökçe'nin köşe yazısı
14 Ekim 2022... Ahmet Nur Çebi, o gün hem İsmael'e, hem de Sportif Direktör Ceyhun Kazancı'ya güvenini yineleyerek ortama "ayar" verdi.
Kendi adıma Başkan'ın dürüstlüğüne ve başarılı bir yönetici olduğuna inanırım. Dahası, iyi niyetle çalışan her yönetici gibi Çebi'yi de desteklerim. Sırf bu nedenle çok küçük bir olasılığa dayanarak "Kim bilir, belki de Süleyman Seba-Gordon Milne örneğindeki gibi yeni bir başarı öyküsünü izleyeceğiz" anlamında kısa bir not yazdım.
Trabzonspor beraberliği (2-2) normal bir sonuç olarak kabul edildi. Eleştiriler İsmael'in taktik tercihleriyle sınırlı kaldı.Ama çok geçmedi...
Başkan'ın İsmael'e destek vermesinin onuncu gününde Beşiktaş, Hatayspor'a yenildi. Deplasmandaki sonuç, Fransız teknik direktörle Beşiktaş beraberliğinin sonlanması için yetti.
Bir kez daha anladık ki: Futbolda başkan ve yönetimin verdiği her destek mesajı, depremin öncü sarsıntılarıdır. Unutmamak gerekir. Ben unutmuş oldum.
Şenol Güneş'in dönüşüne bakarsak... Su yolunu buldu. En doğal çözüm, en uygun aday, en renkli buluşma ritüeli ve en iyi skor (5-2)..
Yine de söylenmesi gereken gerçekler var: Türk futbolu 'Sportif Direktör' ihtiyacını duymakta, ancak her denemesinde doğru adamlarla bile duvara toslamaktadır. Başarısını kanıtlamış, şampiyonluklar kazanmış karizmatik hocalar, kendi üstlerinde bir makam tanımamaktadır.
Güneş'in imza töreninden sonra yaptığı açıklamalarda Ceyhun Kazancı için "Benim yanımda çalışacak" biçimindeki ifade "küçültücü" olarak yorumlanabilir.
Ancak burada dikey entegrasyon (Ast-üst ilişkisi) yerine yatay entegrasyonun (aynı düzeyde görev tanımlarıyla eşit statü) uygulamasına geçildiğini düşünüyorum. İş birliğine danışmaya ve karşılıklı saygıya dayalı bir sistem.
Her neyse... Şenol Hoca, kariyerinde travma yaratan Euro 2020 fiyaskosunu unutabileceği bir olanak bulmuştur. O gün istifa etmesi doğruydu.
Bugün de Beşiktaş'a dönmesi doğrudur. Başarı diliyoruz.
Attila GÖKÇE / Milliyet
14 Ekim 2022... Ahmet Nur Çebi, o gün hem İsmael'e, hem de Sportif Direktör Ceyhun Kazancı'ya güvenini yineleyerek ortama "ayar" verdi.
Kendi adıma Başkan'ın dürüstlüğüne ve başarılı bir yönetici olduğuna inanırım. Dahası, iyi niyetle çalışan her yönetici gibi Çebi'yi de desteklerim. Sırf bu nedenle çok küçük bir olasılığa dayanarak "Kim bilir, belki de Süleyman Seba-Gordon Milne örneğindeki gibi yeni bir başarı öyküsünü izleyeceğiz" anlamında kısa bir not yazdım.
Trabzonspor beraberliği (2-2) normal bir sonuç olarak kabul edildi. Eleştiriler İsmael'in taktik tercihleriyle sınırlı kaldı.Ama çok geçmedi...
Başkan'ın İsmael'e destek vermesinin onuncu gününde Beşiktaş, Hatayspor'a yenildi. Deplasmandaki sonuç, Fransız teknik direktörle Beşiktaş beraberliğinin sonlanması için yetti.
Bir kez daha anladık ki: Futbolda başkan ve yönetimin verdiği her destek mesajı, depremin öncü sarsıntılarıdır. Unutmamak gerekir. Ben unutmuş oldum.
Şenol Güneş'in dönüşüne bakarsak... Su yolunu buldu. En doğal çözüm, en uygun aday, en renkli buluşma ritüeli ve en iyi skor (5-2)..
Yine de söylenmesi gereken gerçekler var: Türk futbolu 'Sportif Direktör' ihtiyacını duymakta, ancak her denemesinde doğru adamlarla bile duvara toslamaktadır. Başarısını kanıtlamış, şampiyonluklar kazanmış karizmatik hocalar, kendi üstlerinde bir makam tanımamaktadır.
Güneş'in imza töreninden sonra yaptığı açıklamalarda Ceyhun Kazancı için "Benim yanımda çalışacak" biçimindeki ifade "küçültücü" olarak yorumlanabilir.
Ancak burada dikey entegrasyon (Ast-üst ilişkisi) yerine yatay entegrasyonun (aynı düzeyde görev tanımlarıyla eşit statü) uygulamasına geçildiğini düşünüyorum. İş birliğine danışmaya ve karşılıklı saygıya dayalı bir sistem.
Her neyse... Şenol Hoca, kariyerinde travma yaratan Euro 2020 fiyaskosunu unutabileceği bir olanak bulmuştur. O gün istifa etmesi doğruydu.
Bugün de Beşiktaş'a dönmesi doğrudur. Başarı diliyoruz.
Attila GÖKÇE / Milliyet