Defne
Forum Üyesi
- Katılım
- 11 Eyl 2023
- Mesajlar
- 10,402
- Puanları
- 16
İster Ortaçağ'a, ister daha yakın dönemlere seyahat etmek isteyin, bu altı destinasyon geçmişin berrak izlerini gözlerinizin önüne serecek.
Bir tarafta Görkemli Kafkas Dağları ve diğer tarafta Karadeniz ile komşu olan Gürcistan’ın başkenti Tiflis karakteristik Avrupai dokunuşlar ile Batı Asya etkisini birleştiren bir karaktere sahip. Türk hamamlarıyla lüks mağazalar yan yana yer alıyor, Ortodoks kiliselerinin bulunduğu cadde boyunca gösterişli kafeler sıralanıyor. Eski şehir merkezindeki zarif balkonlu ahşap evler ve taş sokaklari şehrin geçmişine ait katmanlarını ortaya çıkarıyor.
Almanya’da son derece ilginç Ortaçağ kasabaları bulunuyor, ancak Romantik Yol’un Bavyera şeridinde yer alan Rothenburg ob der Tauber belki de bunların en güzellerinden biri. Yaz aylarında eski kent merkezindeki her bina rengarenk çiçeklerle süsleniyor; sonbaharda iyi korunmuş şehir duvarları boyunca bir yürüyüş, altın, kahverengi ve kızıl renkli ağaçların manzarasını sunuyor. Ayrıca kasabada kurulan Noel pazarı, Aralık ayını çok daha özel kılıyor.
Zaman içinde hapsolmuş destinasyonlar dendiğinde akla ilk gelen yerlerden biri Karayiplerin cevheri Havana. 1950’lerden kalma renkli Chevrolet’ler, okyanus kıyısı boyunca uzanan kolonyal dönemden kalma binalar… Havana neredeyse hiç yaşlanmamış bir şehir.
Fez’in hareketli çarşılarına girdiğinizde toynak seslerine kulak kabartın. Çünkü Ortaçağdan beri bu labirentlere mal taşımak için eşekler ve katırlar kullanılmış. Haritayı bir kenara bırakın ve bu atmosferik yerde deri tabaklayıcılarının, metal ustalarının ve ayakkabıcıların geleneksel zanaatlarını konuşturmasını izleyin.
Kazıklı Voyvoda veya Drakula olarak bilinen Vlad Ţepeş’in doğduğu Transilvanya kasabası, arnavut kaldırımlı sokakları, pastel renkli tarihi evleri ile tam bir zaman yolculuğu yaşatıyor. Güçlendirilmiş duvar ve kuleler, UNESCO’nun miras listesinde yer alan eski kent merkezini çevreliyor. Sighisoara’da Vlad Dracul’un evinin yanı sıra kaleyi, 14. yüzyıldan kalma saat kulesini ve Tepedeki Kilise’ye çıkan kapalı merdiveni de kaçırmayın.
Hoi An’ın tarihi kent merkezinde arabalar yasak, burada karşılaşacağınız araçlar bisikletler ve her yerde bulunan motosikletlerle sınırlı. Bununla birlikte burayı yürüyerek dolaşmak da büyük bir zevk. Bir zamanlar hareketli bir ticaret limanının merkezi olan Thu Bon Nehri’nin rıhtımında ahşap Çin dükkanlarının sıralandığı sahili ve asırlık Japon Köprüsü’nü mutlaka görün. Kaynak: Brandlifemag
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.