Haberci
Forum Üyesi
- Katılım
- 13 Eyl 2022
- Mesajlar
- 6,412
- Puanları
- 0
İSTANBUL (AA) Sanatçı Neşet Ertaş'ın yaşam hikayesinin yazılıp, eserlerinin notaya aktarılmasına resmi muvafakat verdiği Prof. Dr. Erol Parlak'ın aynı isimli kitabından uyarlanan "Garip Bülbül Neşet Ertaş" filminin basına özel gösterimi yapıldı.
Paribu Cineverse Kanyon'da gerçekleştirilen gösterime, yapımcı Mustafa Uslu, Erol Parlak, başrol oyuncuları Zara, Bektaş Dolu, Ramazan Bağgül, Onur, Efe Şahin, Yüşra Geyik, Bahtiyar Engin, Selin Genç, yönetmenler Ömer Faruk Sorak ile Berker Berki, senaristler Mert Dikmen ile Fulya Özcan ve abdalların temsilcileri Bektaş Açıkgöz, Mahmut Karalar, Hakan Kaya, Hilmi Keskin ve Kemal Erdem katıldı.
"Ayla", "Müslüm" ve "Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu" filmlerinin yapımcısı Mustafa Uslu ile filmin ekibi, gösterimin ardından vizyona girmek için gün sayan filme yöneltilen eleştirilere yanıt verdi.
Çekimleri 11 hafta süren filmin, 5 yıllık bir proje olduğunu aktaran Uslu, "Biz bir sanat eseri yaptık. 3500'den fazla kostüm hazırladık. 17 bin kişi, bu sanat eseri içinde bulundu." dedi.
Uslu, filmin rekor sayılacak derecede, 374 sahneden oluşan bir sanat eseri olduğunun altını çizerek, şu bilgileri verdi:
"Bu bir kültür filmi. Yüzyıllardır insanlık onuru ile oynanan abdalların filmi. Bu kültürün ve aşiretin en büyük temsilcisi, lideri ve hayatını o aşirete adamış bir insandır Neşet Ertaş. Bu film çekilmezse, abdalların kendilerini belki 100 yıl daha anlatma şansları yok. Çünkü aşiretin en büyük lideri Neşet Ertaş'tı."
Ertaş'ın yaşamını ve eserlerini kayıt altına alan 2 ciltlik eseri yazan Erol Parlak'ın, kitabın sinema eserine dönüşmesinden ötürü hiçbir şekilde para talep etmediğini belirten yapımcı Uslu, "Tek isteği vardı, eserin doğru yapılması, büyük usta Neşet Ertaş gibi türkülerin doğru çalınıp söylenmesi. Bu hassasiyetleri vardı. Bir de başından sonuna kadar projenin başında olmak istiyordu." diye konuştu.
"Öyle bir vasiyet yok"
Usta sanatçının kendi ailesiyle yaşamının son 15 yılında yalnızca bir kez görüştüğüne dikkati çeken Uslu, ölümünden sadece 3 gün önce hastanede ziyaret ettiklerine işaret etti.
Mustafa Uslu, Ertaş'ın 41 kiloya düştüğü ve ölüm döşeğinde olduğu sırada kitabın imzasının alındığı iddialarına ise şöyle cevap verdi:
"Külliyen yalan. Beşiktaş 37. noteri Mecidiyeköy'de. Büyük ustanın evine uzaklığı 100 metre ve ömrünün son 7 yılında noterliğini yapıyor. Bütün belgelerini orası hazırlıyor. Usta mesane kanseriydi ve hiç 41 kiloya düşmedi. Hastanede yanında sürekli Yasin Kılıç, Seyhan (Büyükvardar) Hanım, Erol Hocam, Burhan Bayar vardı. Ayrıca bu kitabın muvakatnamesi hastane odasında verilmedi. Yalan. Mecidiyeköy'de evinde hazırlatıldı. Kendi evinde, kendi hazırladı. Öyle bir günde de hazırlanmadı, 27 sayfa. Son eklettiği cümle: Ben öldükten sonra yasal varislerim ve mirasçılarım, yukarıda aldığım kararların hiçbirini değiştiremez. Yine bunu kimse bilmiyor. O muvafakatnameden sonra en az 20 tane daha muvafakatname ve vekaletname verdi aynı noterden. Öyle bir vasiyet yok."
Dört kez görüştüğü Döne Ertaş'ın son görüşmede Erol Parlak'ın projeden çıkarılmasını istediğini sözlerine ekleyen Uslu, "Bu, telefon kayıtlarımızda da vardır, ispatlarım da, dedim ki 'Siz bu filmi kimle çekerseniz çekin, Erol Parlak olmadan bu filmi çekemezsiniz. Çünkü rahmetli babanız, bütün eserlerinin notalarını ve artikülasyonlarını Erol Hoca'ya bırakmış. Bu kitap da belgesi.' Kitaba isyan eden Hüseyin Ertaş da kitaptaki notaları yazdı." değerlendirmesinde bulundu.
Uslu, filme tedbir konulamayacağı yönündeki yüksek mahkeme kararını da göstererek, filmle ilgili devam eden diğer mahkeme sürecine ilişkin kamuoyunda yanlış bir algı oluşturulduğunun altını çizdi.
"Ertaş, yaşantısıyla da hepimize örnek"
Kitabı filme uyarlanan Erol Parlak, 78 yaşlarındayken ilk kez omzuna bağlama astığını, daha önce defalarca dinlediği Ertaş ile 1996'da konser için gittiği Berlin'de tanıştığını aktardı.
Ertaş'ın yaşamını anlatan 2 ciltten oluşan kitabı 15 yılda yazdığını anlatan Parlak, "Eserleri paramparça olmuştu. Sözleri, müzikleri dağılmıştı, kaybolmaya başlıyordu. Onların bir araya getirilmesi gerekiyordu. Bunun yanında Ertaş'ın içinde yetiştiği, Anadolu'muzun temelinde yer alan abdal kültürünün anlatılması çok önemliydi. Böyle ağır bir çalışmanın altına girdik." ifadesini kullandı.
Birlikte babaoğul gibi olduklarını sözlerine ekleyen Parlak, kitabı yazarken ve filme uyarlarken Ertaş'ın bütün hassasiyetlerine dikkat edildiğini vurgulayarak, "Bu kadar meşakkatli bir şey olduğunu bilmiyordum. Senarist arkadaşlar, senaryoyu yazar, ben de kontrol ederim biter diye düşünüyordum. Ama maalesef öyle değilmiş. Ben senaryoyu 2829 defa baştan sona okumak zorunda kaldım." dedi.
Ertaş'ın annesi Döne Ertaş'ı oynayan sanatçı Zara, usta sanatçıyla uzun yıllar önce tanıştığını ve kendisine "Kara kızım" diye seslendiğini söyleyerek, "Yaşantısıyla da hepimize örnek. Bence bu filmi izleyen genç arkadaşlarımız onun hayatıyla ilgilenecek. Kimsenin kimseye bir bardak suyu, hatta selamı bedava vermediği şu dönemde, insanlığıyla hepimizin yüreğini ısıtacak bir insandı. Onun şahane hayatına bir girip bakacağız." sözlerini sarf etti.
Sanatçının ilk plakçısı Kadri Şençalar'ı canlandıran oyuncu Bahtiyar Engin ise şunları paylaştı:
"Filmi, sinemayı, Neşet Ertaş'ı, müziği, kültürümüzü, ki filmimizde bunların hepsi çok güzel işlendi, bunları konuşmak yerine öyle saçma sapan şeyler konuşuyoruz ki. Ben CNN'deki videoyu izledim. Üstadın vasiyeti gayet açık, diyor ki 'Benim için en mühim şey, eserlerimin doğru icra edilmesi ve geleceğe doğru biçimde bırakılması. Bu benim için şu anlamı ifade ediyor; Mustafa Uslu, Ömer Faruk Sorak, Berker bu filmi çekiniz. Geleceğe kalsın ne demek? İşte Erol Hoca kitabını yazacak, biz filmini çekeceğiz, belki bir tiyatrocu olarak sahne üzerinde yapacağız. Ankara'da yapıldı ve yine aynı sorunlar yaşandı, üstelik de Devlet Tiyatroları yapmasına rağmen. Ama Neşet Ertaş'ın ölümsüzlüğüne kimse engel olamayacak, ailesi dahil."
Film, 23 Aralık'ta sinemaseverlerle buluşacak.
Kaynak: AA
Paribu Cineverse Kanyon'da gerçekleştirilen gösterime, yapımcı Mustafa Uslu, Erol Parlak, başrol oyuncuları Zara, Bektaş Dolu, Ramazan Bağgül, Onur, Efe Şahin, Yüşra Geyik, Bahtiyar Engin, Selin Genç, yönetmenler Ömer Faruk Sorak ile Berker Berki, senaristler Mert Dikmen ile Fulya Özcan ve abdalların temsilcileri Bektaş Açıkgöz, Mahmut Karalar, Hakan Kaya, Hilmi Keskin ve Kemal Erdem katıldı.
"Ayla", "Müslüm" ve "Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu" filmlerinin yapımcısı Mustafa Uslu ile filmin ekibi, gösterimin ardından vizyona girmek için gün sayan filme yöneltilen eleştirilere yanıt verdi.
Çekimleri 11 hafta süren filmin, 5 yıllık bir proje olduğunu aktaran Uslu, "Biz bir sanat eseri yaptık. 3500'den fazla kostüm hazırladık. 17 bin kişi, bu sanat eseri içinde bulundu." dedi.
Uslu, filmin rekor sayılacak derecede, 374 sahneden oluşan bir sanat eseri olduğunun altını çizerek, şu bilgileri verdi:
"Bu bir kültür filmi. Yüzyıllardır insanlık onuru ile oynanan abdalların filmi. Bu kültürün ve aşiretin en büyük temsilcisi, lideri ve hayatını o aşirete adamış bir insandır Neşet Ertaş. Bu film çekilmezse, abdalların kendilerini belki 100 yıl daha anlatma şansları yok. Çünkü aşiretin en büyük lideri Neşet Ertaş'tı."
Ertaş'ın yaşamını ve eserlerini kayıt altına alan 2 ciltlik eseri yazan Erol Parlak'ın, kitabın sinema eserine dönüşmesinden ötürü hiçbir şekilde para talep etmediğini belirten yapımcı Uslu, "Tek isteği vardı, eserin doğru yapılması, büyük usta Neşet Ertaş gibi türkülerin doğru çalınıp söylenmesi. Bu hassasiyetleri vardı. Bir de başından sonuna kadar projenin başında olmak istiyordu." diye konuştu.
"Öyle bir vasiyet yok"
Usta sanatçının kendi ailesiyle yaşamının son 15 yılında yalnızca bir kez görüştüğüne dikkati çeken Uslu, ölümünden sadece 3 gün önce hastanede ziyaret ettiklerine işaret etti.
Mustafa Uslu, Ertaş'ın 41 kiloya düştüğü ve ölüm döşeğinde olduğu sırada kitabın imzasının alındığı iddialarına ise şöyle cevap verdi:
"Külliyen yalan. Beşiktaş 37. noteri Mecidiyeköy'de. Büyük ustanın evine uzaklığı 100 metre ve ömrünün son 7 yılında noterliğini yapıyor. Bütün belgelerini orası hazırlıyor. Usta mesane kanseriydi ve hiç 41 kiloya düşmedi. Hastanede yanında sürekli Yasin Kılıç, Seyhan (Büyükvardar) Hanım, Erol Hocam, Burhan Bayar vardı. Ayrıca bu kitabın muvakatnamesi hastane odasında verilmedi. Yalan. Mecidiyeköy'de evinde hazırlatıldı. Kendi evinde, kendi hazırladı. Öyle bir günde de hazırlanmadı, 27 sayfa. Son eklettiği cümle: Ben öldükten sonra yasal varislerim ve mirasçılarım, yukarıda aldığım kararların hiçbirini değiştiremez. Yine bunu kimse bilmiyor. O muvafakatnameden sonra en az 20 tane daha muvafakatname ve vekaletname verdi aynı noterden. Öyle bir vasiyet yok."
Dört kez görüştüğü Döne Ertaş'ın son görüşmede Erol Parlak'ın projeden çıkarılmasını istediğini sözlerine ekleyen Uslu, "Bu, telefon kayıtlarımızda da vardır, ispatlarım da, dedim ki 'Siz bu filmi kimle çekerseniz çekin, Erol Parlak olmadan bu filmi çekemezsiniz. Çünkü rahmetli babanız, bütün eserlerinin notalarını ve artikülasyonlarını Erol Hoca'ya bırakmış. Bu kitap da belgesi.' Kitaba isyan eden Hüseyin Ertaş da kitaptaki notaları yazdı." değerlendirmesinde bulundu.
Uslu, filme tedbir konulamayacağı yönündeki yüksek mahkeme kararını da göstererek, filmle ilgili devam eden diğer mahkeme sürecine ilişkin kamuoyunda yanlış bir algı oluşturulduğunun altını çizdi.
"Ertaş, yaşantısıyla da hepimize örnek"
Kitabı filme uyarlanan Erol Parlak, 78 yaşlarındayken ilk kez omzuna bağlama astığını, daha önce defalarca dinlediği Ertaş ile 1996'da konser için gittiği Berlin'de tanıştığını aktardı.
Ertaş'ın yaşamını anlatan 2 ciltten oluşan kitabı 15 yılda yazdığını anlatan Parlak, "Eserleri paramparça olmuştu. Sözleri, müzikleri dağılmıştı, kaybolmaya başlıyordu. Onların bir araya getirilmesi gerekiyordu. Bunun yanında Ertaş'ın içinde yetiştiği, Anadolu'muzun temelinde yer alan abdal kültürünün anlatılması çok önemliydi. Böyle ağır bir çalışmanın altına girdik." ifadesini kullandı.
Birlikte babaoğul gibi olduklarını sözlerine ekleyen Parlak, kitabı yazarken ve filme uyarlarken Ertaş'ın bütün hassasiyetlerine dikkat edildiğini vurgulayarak, "Bu kadar meşakkatli bir şey olduğunu bilmiyordum. Senarist arkadaşlar, senaryoyu yazar, ben de kontrol ederim biter diye düşünüyordum. Ama maalesef öyle değilmiş. Ben senaryoyu 2829 defa baştan sona okumak zorunda kaldım." dedi.
Ertaş'ın annesi Döne Ertaş'ı oynayan sanatçı Zara, usta sanatçıyla uzun yıllar önce tanıştığını ve kendisine "Kara kızım" diye seslendiğini söyleyerek, "Yaşantısıyla da hepimize örnek. Bence bu filmi izleyen genç arkadaşlarımız onun hayatıyla ilgilenecek. Kimsenin kimseye bir bardak suyu, hatta selamı bedava vermediği şu dönemde, insanlığıyla hepimizin yüreğini ısıtacak bir insandı. Onun şahane hayatına bir girip bakacağız." sözlerini sarf etti.
Sanatçının ilk plakçısı Kadri Şençalar'ı canlandıran oyuncu Bahtiyar Engin ise şunları paylaştı:
"Filmi, sinemayı, Neşet Ertaş'ı, müziği, kültürümüzü, ki filmimizde bunların hepsi çok güzel işlendi, bunları konuşmak yerine öyle saçma sapan şeyler konuşuyoruz ki. Ben CNN'deki videoyu izledim. Üstadın vasiyeti gayet açık, diyor ki 'Benim için en mühim şey, eserlerimin doğru icra edilmesi ve geleceğe doğru biçimde bırakılması. Bu benim için şu anlamı ifade ediyor; Mustafa Uslu, Ömer Faruk Sorak, Berker bu filmi çekiniz. Geleceğe kalsın ne demek? İşte Erol Hoca kitabını yazacak, biz filmini çekeceğiz, belki bir tiyatrocu olarak sahne üzerinde yapacağız. Ankara'da yapıldı ve yine aynı sorunlar yaşandı, üstelik de Devlet Tiyatroları yapmasına rağmen. Ama Neşet Ertaş'ın ölümsüzlüğüne kimse engel olamayacak, ailesi dahil."
Film, 23 Aralık'ta sinemaseverlerle buluşacak.
Kaynak: AA