Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 10,676
- Puanları
- 0
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu 5237 sayılı TCK’nın 216. Maddesinde kamu barışına karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Üç başlıkta toplanan bu maddenin ilkinde ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ birinci sırada yer almaktadır. Sizin anlayacağınız 216/1 uyarınca, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır ve bu suç hiçbir şikayete tabi değildir. Şimdi soruyorum; Son günlerde, son haftalarda, son aylarda değil son yıllarda her yolu mübah sayan kulüp başkan ve yöneticilerinin son zamanlardaki açıklamalarını incelediğimizde ortaya çıkan tablo 5237 sayılı TCK’nın 216. Maddesi ile örtüşüyor mu örtüşmüyor mu? Kulüp yetkililerinin yaptığı açıklamaların, dijital ortamlarda kitlelere ulaşıp, birlikte futbolun temaşasını yaşaması gereken insanların düşman olarak ayrıştığını görmek için çok da araştırma yapmaya gerek yok. İki sezondur iddia ettiğim gibi TFF yetkililerinin kulakları üzerine yatma eylemini sürdürdüğü günümüzde, şampiyonun hakem kararlarıyla belirlenmemesi için dua edenlerin korkusu, futbolun da ötesine geçti. Mevcut Federasyon, Merkez Hakem Kurulu ve hakem kadrosu ile bu zorluklar aşılamıyor, aşılmaz da. Gruplaşmaları ayyuka çıkan hakemlerin korkularından bile korkup kitleleri manipüle etmesinden sonra, yöneticilerin tehdit içerikli açıklamaları sadece federasyonun üstesinden geleceği bir sorun olmaktan çıkmıştır. Bir tarafta Selahattin Baki, diğer tarafta Erden Timur… İkisi de planlı, programlı ve sistemli bir şekilde her türlü tahrik, taciz ve tehdit barındıran söylemleri ile kulüplerine avantaj sağlamaya çalışıyor. Çalışıyor da sağlıyor mu? Sağlıyor… Bu iki kulübün söylemlerinden bıraktık hakemleri, futbolun çatısı içinde yer alan tüm kurullar çekiniyor. Bu tablonun değişeceğine de inancım kalmadığı için yazının başına dönüyor ve bu işin sadece TFF veya Gençlik ve Spor Bakanlığı ile aşılacak bir sorun olmadığını bir kez daha tekrarlıyorum. Kendimizi kandırmayalım; bu gidişatın düzelmesi Sporda Şiddet ve Düzensizliğin önlenmesine yönelik 6222 Sayılı Yasa ile mümkün değildir. Popülist yaklaşımlarla kitleleri ayrıştırıp, açıklamaları ile infial oluşturma gayreti içinde olanların futbolun özerk yapısının dışında bırakılarak mutlaka 5237 sayılı TCK’nın 216. Maddesi kapsamına alınması gerekiyor. Bunun için de öncelikli olarak içine hukukçuların yanı sıra Gençlik ve Spor, Adalet ve İçişleri Bakanlığından katılımla oluşturulacak heyetle, ivedilikle sporda yeni bir anayasa yapılması ve federasyonun Ankara’ya taşınması kaçınılmazdır. TAKIMIN DA SİSTEMİN DE YOK Semih Kılıçsoy ile Ahmet Can’ın A Milli Takım'a çağırılıp, Ümit Milli Takım'a gönderilmesi Macaristan ve Avusturya maçlarının önüne geçti. Montella bir şeyler demeye çalıştı, bu iki maç öncesinde kendisini savunmak adına, sabah akşam açıklama yapmak zorunda kaldı. Bu hadise, hata değil skandaldır ve iki genç oyuncunun A Milli Takımı'ndan Ümit Milli Takım'a gönderilme hadisesi değildir. Alırsın, ihtiyaç duyulur gönderirsin burada bir sorun yok ama sorun çok daha büyük. Biz sadece TFF ve kurulları derken işin boyutu çok daha farklı. Semih ve Ahmet Can’ın A Milli Takım'dan Ümit Milli Takımı'na gönderilmesi Milli takımlarda da sistemin, programın ve organizasyonun olmadığının kanıtı. Futbolda ortalık yangın yeriyken Milli takımı bahane edip tatile çıkan Mehmet Büyükekşi gibi Hamit Altıntop’tan tutun da, Altıntop’un oluşturduğu Milli takım alt yapı teknik adamları, kurullar, kısacası herkes görevde ömürlerini uzatmak için takılmış A Milli takımın peşine gidiyor. Neymiş efendim Avrupa Şampiyonası'nda final oynayacakmışız. Hadi oradan… Ali Kemal Yazıcı | Yeni Şafak