Cumhuriyet yazarı Gülengül Altınsay'ın köşe yazısı
Hep söylenir ya futbol sadece futbol değildir diye. Bunu Dünya Kupası ile bir kez daha anladık.
İnsanlık dışı koşullarda çalıştırılan işçilerin inşa ettiği statlarla hazırlık yapıldı önce. Ayrımcılık konusunda ise milim kıpırdanmadı.
FIFA'nın maksimum parayı götürmeyi amaçladığı, Katar açısından da işin, moda tabirle "kara itibar aklama" operasyonuna döndüğü açıktı.
Neyse, sonra maçlar taşıma olduğu için hemen bozulan zeminler üzerinde başladı. İlk maçlarda saha dışı daha cazipti.
O kadar çok eski ünlü futbolcu akın etmişti ki Katar'a. Onları motive eden Katar sevgisi miydi, yoksa başka şeyler miydi bilemem.
Şov kaygısı, parayı bastıranın kupa töreninden rol çalma yarışına dönüştü sonunda; oportünist Infantino'nun Messi'ye şeffaf kaftan giydirtmesinden, kupayla fotoğraf çektirmeye çalışan sırnaşıklara kadar.
SAHA İÇİ OLMAZSA
Tamam futbol sadece futbol değil, büyük bir ekonomi ve rant kapısı; futbol herkesin bir şekilde görünmek istediği küresel bir mecra. Ama sahada oynanan oyunun da kitleleri eğlendirmesi gerekmez mi?
Futbol hiç de istenilen düzeyde başlamadı Katar'da. Grup aşamasında keçi boynuzu maçlar izledik. Son grup maçları adaletsizlik doluydu.
Elemeli turlarda penaltılara giden maçlar yok mu, çok sıkıcıydı. Futbolun yerini penaltı oyunu almıştı.
Taa ki yarı finallere kadar; Fransa-Fas ve Hırvatistan-Arjantin maçları gözümüzün pasını sildi.
Ve final. Futbola ait iyi, kötü, güzel, çirkin her şeyin zirve yaptığı bir finaldi Arjantin-Fransa maçı.
Favorim sonuç almasını bilen Fransa'ydı. 23 yaşındaki Mbappe de kupanın oyuncusu adayımdı. Arjantin ünlülerden oluşan ama uyumsuz kimliğinden kurtulmuştu. Messi'nin etrafında birleşen oyuncular, hocalarının her maça özgü verdiği görevlerini kusursuz yerine getirdi.
Ortaya çıkan futbol iyi ki kupayı izlemişiz dedirtti.
Bizim sevdiğimiz futbol en azından son üç maçla kurtardı kendini. Kime karşı mı? Sürekli maç ve turnuva sayısını artırarak altın yumurtlayan tavuğu kesenlere karşı.
Bu mecrayı sonuna kadar sömürmek isteyen açgözlü rantçılara karşı. Futbol maçını sadece sonuca indirgeyen bahisçi kafalara karşı.
Futbol üzerinden güç sağlamaya çalışan herkese karşı. Sahadaki oyun kaliteli olmazsa o dev endüstri de olmaz. Final bize futbolun ölmediğini ama bu oyunu korumak için her zamankinden daha fazla mücadele etmek gerektiğini gösterdi. Tıpkı yaşam, demokrasi ve özgürlük mücadelesi gibi.
Tıpkı İranlı futbolcuların ölümü bile göze alarak baskıcı rejimi protesto etmeleri gibi.
Gülengül ALTINSAY / Cumhuriyet
Hep söylenir ya futbol sadece futbol değildir diye. Bunu Dünya Kupası ile bir kez daha anladık.
İnsanlık dışı koşullarda çalıştırılan işçilerin inşa ettiği statlarla hazırlık yapıldı önce. Ayrımcılık konusunda ise milim kıpırdanmadı.
FIFA'nın maksimum parayı götürmeyi amaçladığı, Katar açısından da işin, moda tabirle "kara itibar aklama" operasyonuna döndüğü açıktı.
Neyse, sonra maçlar taşıma olduğu için hemen bozulan zeminler üzerinde başladı. İlk maçlarda saha dışı daha cazipti.
O kadar çok eski ünlü futbolcu akın etmişti ki Katar'a. Onları motive eden Katar sevgisi miydi, yoksa başka şeyler miydi bilemem.
Şov kaygısı, parayı bastıranın kupa töreninden rol çalma yarışına dönüştü sonunda; oportünist Infantino'nun Messi'ye şeffaf kaftan giydirtmesinden, kupayla fotoğraf çektirmeye çalışan sırnaşıklara kadar.
SAHA İÇİ OLMAZSA
Tamam futbol sadece futbol değil, büyük bir ekonomi ve rant kapısı; futbol herkesin bir şekilde görünmek istediği küresel bir mecra. Ama sahada oynanan oyunun da kitleleri eğlendirmesi gerekmez mi?
Futbol hiç de istenilen düzeyde başlamadı Katar'da. Grup aşamasında keçi boynuzu maçlar izledik. Son grup maçları adaletsizlik doluydu.
Elemeli turlarda penaltılara giden maçlar yok mu, çok sıkıcıydı. Futbolun yerini penaltı oyunu almıştı.
Taa ki yarı finallere kadar; Fransa-Fas ve Hırvatistan-Arjantin maçları gözümüzün pasını sildi.
Ve final. Futbola ait iyi, kötü, güzel, çirkin her şeyin zirve yaptığı bir finaldi Arjantin-Fransa maçı.
Favorim sonuç almasını bilen Fransa'ydı. 23 yaşındaki Mbappe de kupanın oyuncusu adayımdı. Arjantin ünlülerden oluşan ama uyumsuz kimliğinden kurtulmuştu. Messi'nin etrafında birleşen oyuncular, hocalarının her maça özgü verdiği görevlerini kusursuz yerine getirdi.
Ortaya çıkan futbol iyi ki kupayı izlemişiz dedirtti.
Bizim sevdiğimiz futbol en azından son üç maçla kurtardı kendini. Kime karşı mı? Sürekli maç ve turnuva sayısını artırarak altın yumurtlayan tavuğu kesenlere karşı.
Bu mecrayı sonuna kadar sömürmek isteyen açgözlü rantçılara karşı. Futbol maçını sadece sonuca indirgeyen bahisçi kafalara karşı.
Futbol üzerinden güç sağlamaya çalışan herkese karşı. Sahadaki oyun kaliteli olmazsa o dev endüstri de olmaz. Final bize futbolun ölmediğini ama bu oyunu korumak için her zamankinden daha fazla mücadele etmek gerektiğini gösterdi. Tıpkı yaşam, demokrasi ve özgürlük mücadelesi gibi.
Tıpkı İranlı futbolcuların ölümü bile göze alarak baskıcı rejimi protesto etmeleri gibi.
Gülengül ALTINSAY / Cumhuriyet