Gaf nedir? Yersiz ve zamansız söylenen söz ya da yapılan davranış. Peki dil sürçmesi nedir? İstemeyerek yanlışlıkla kastedilen den farklı bir söz sarf etmek.
Mesela sayın Kılıçdaroğlu fındıkla, fıstığı birbirine karıştırdığında dili sürçmüştür. Hatırlarsınız Urfa'da ciddi miktarda fındık üretildiğinden bahsetmişti kendisi. Oysa fıstık demek istiyordu. Mesela bu bir dil sürçmesidir. Son derece de masum ve insanidir. Tartışmaya açılması hele de dalga geçilmesi yanlış hatta ayıptır.
Bu tip durumlar hep olur, hemen her siyasi yapar bunları.
Gaflar da vardır siyasi tarihimizin her noktasında gaflar dil sürçmeleri kadar masum değildir. Ama yine de kabul edilebilir. Doğru da olsa bazı şeyleri bazı yer ve zamanlarda söylememekle ilgili atasözümüz bile var zaten ne yazık ki. "Her doğru her yerde söylenmez" diye.
Bir de mesela meramını anlatamamak var. Kelimeleri, cümleleri yeterince doğru kullanamamaktan kaynaklanan bir sıkıntı biçimi. Siyasetçinin sözlerinin kastettiğin den farklı bir şekilde anlaşılması durumu. Bu da kabul edilebilir, ama tevile muhtaç bir durum doğurur çoğunlukla.
Ama bazı şeyler var ki, bahsettiklerimizden hiç biri değildir.
Tevil edilemez, kabul edilemez. Bilgi yanlışları barındırır, siyasetçi tarafından yapılmaması gereken hatalardır bunlar. Kendileri bilmiyorsa danışmanları bilmek zorundadır bunları.
Son dönemde çok meşhur ve vahim olan ve bir tanesini Sayın Kılıçdaroğlu yaptı. Sakarya Meydan Muharebesinin Sakarya'da olduğunu söyledi. Büyük hata idi. Hele de o muharebenin Başkomutanı'nın şu an genel başkanı olduğu Parti'nin kurucusu olduğunu düşünürsek. Kılıçdaroğlu'nun Sakarya Muharebesinin nerede yapıldığını bilmeme hakkı yoktu.
Elbette sosyal medya bu hata ile sallandı uzun bir süre. Hatta bazı CHP'li hesaplar bile son derece büyük tepkiler verdi. Türk tarihi açısından böyle temel bir bilgiyi ıskalamak açıklanabilir, bir şey değildir. Bahanesi de yoktur.
Mesela Sayın Erdoğan'ın Abdülhamid Han'ın 33 sene boyunca bir karış toprak kaybetmediği iddiası da buna benzer ama küçük bir farkla. Erdoğan kendisine konu hakkında defalarca yapılan itirazları görmezden gelerek bunu yapıyor. Yani, arşivlerde, tarihi kaynaklarda durumun böyle olmadığı defalarca gündeme gelmesine rağmen yapıyor Erdoğan bunu. Burada bir bilgi yanlışı yok yani, bile bile yanlış var. Abdülhamid Han döneminde yaşanan toprak kayıplarının mesuliyetini başkalarına yükleme gayreti var mesela. Hadi bunu da bu sebeplerle hata değil de siyasi tercih diye kaydedelim. En azından "Aya otoban yapacağız desek inanacak bir seçmeniz var" cümlesindeki kitle için yapılmış bir siyaset. Bu arada bu aya otoban yapmakla ilgili cümle bir gaf örneğidir mesela. Doğrudur ama söylenmesi şık olmamıştır.
Ama tıpkı Kılıçdaroğlu'nun kabul edilemeyecek hatasında olduğu gibi kabul edilmesi mümkün olmayan, Türkiye'nin büyük çoğunluğunun kişisel tarihinde bizzat yaşadığı konularda da Erdoğan'ın bu tip demeçleri var.
Bunların en sonuncusu da bizden önce seçme yaşı 30'du şeklindeki ifadesi.
Mesela bunun dil sürçmesi olarak kabul edilmesi için Erdoğan'ın sadece seçme yaşı ifadesini kullanması gerekirdi. Öyle olsa seçme kelimesi ile seçilme kelimesini karıştırmış olabilir bu dil sürçmesi olarak kabul edilebilir di. Oysa Erdoğan aynen şöyle diyor: "
Biz göreve geldiğimizde oy kullanmanın yaşı kaçtı? 30, 30'un altındakiler oy kullanamıyordu. Peki, bunu 25'e kim indirdi, 18'e kim indirdi? 25 yaşa indiren biziz. 18 yaşa indiren de biziz. Çünkü CHP gençlere güvenmiyordu. '25 yaş, Meclis'i çoluk çocuğa mı bırakacağız?' '18 yaş, Meclis'i çoluk çocuğa mı bırakacağız?' Bu ifadeleri kullanıyorlardı. Biz ne dedik, 'Kendinize gelin. İstanbul'un fethini gerçekleştiren genç 18 yaşındaydı.' İşte biz o ecdadın torunlarıyız.
Yani çok net şekilde seçme yaşından da bahsediyor. Oysa seçme yaşı 1924de bile 18'di mesela sonra 21 oldu, 22 oldu ama hiç 30 olmadı. Sadece seçilme yaşından bahsetse haklı tabi. Ama bu tip hatalar, AKP'nin ve Erdoğan'ın "bizden önce mağarada yaşıyordunuz" şeklindeki abartılı söyleme samimi olarak inanmasından kaynaklanıyor gibi.
Şimdi gelelim, Erdoğan'ın gençlere yaptığı bu seçme, seçilme konusundaki konuşmasında gözlerden kaçan diğer büyük hataya. Tıpkı Kılıçdaroğlu'nun Atatürk tarafından yönetilen Sakarya Savaşı ile ilgili hata yapması gibi bir hata.
Her fırsatta Osmanlı torunu olduğunu söyleyen bir geleneğin lideri olarak, konuşmanın sonunda "İşte biz o ecdadın torunuyuz"diye bahsettiği ecdadın İstanbul'u kaç yaşında fethettiği ile ilgili yaptığı hata: Eğer bu güne kadar yazılan tarih baştan sona yanlış değilse Fatih İstanbul'u 18 değil 21 yaşında fethetti.
Mesela sayın Kılıçdaroğlu fındıkla, fıstığı birbirine karıştırdığında dili sürçmüştür. Hatırlarsınız Urfa'da ciddi miktarda fındık üretildiğinden bahsetmişti kendisi. Oysa fıstık demek istiyordu. Mesela bu bir dil sürçmesidir. Son derece de masum ve insanidir. Tartışmaya açılması hele de dalga geçilmesi yanlış hatta ayıptır.
Bu tip durumlar hep olur, hemen her siyasi yapar bunları.
Gaflar da vardır siyasi tarihimizin her noktasında gaflar dil sürçmeleri kadar masum değildir. Ama yine de kabul edilebilir. Doğru da olsa bazı şeyleri bazı yer ve zamanlarda söylememekle ilgili atasözümüz bile var zaten ne yazık ki. "Her doğru her yerde söylenmez" diye.
Bir de mesela meramını anlatamamak var. Kelimeleri, cümleleri yeterince doğru kullanamamaktan kaynaklanan bir sıkıntı biçimi. Siyasetçinin sözlerinin kastettiğin den farklı bir şekilde anlaşılması durumu. Bu da kabul edilebilir, ama tevile muhtaç bir durum doğurur çoğunlukla.
Ama bazı şeyler var ki, bahsettiklerimizden hiç biri değildir.
Tevil edilemez, kabul edilemez. Bilgi yanlışları barındırır, siyasetçi tarafından yapılmaması gereken hatalardır bunlar. Kendileri bilmiyorsa danışmanları bilmek zorundadır bunları.
Son dönemde çok meşhur ve vahim olan ve bir tanesini Sayın Kılıçdaroğlu yaptı. Sakarya Meydan Muharebesinin Sakarya'da olduğunu söyledi. Büyük hata idi. Hele de o muharebenin Başkomutanı'nın şu an genel başkanı olduğu Parti'nin kurucusu olduğunu düşünürsek. Kılıçdaroğlu'nun Sakarya Muharebesinin nerede yapıldığını bilmeme hakkı yoktu.
Elbette sosyal medya bu hata ile sallandı uzun bir süre. Hatta bazı CHP'li hesaplar bile son derece büyük tepkiler verdi. Türk tarihi açısından böyle temel bir bilgiyi ıskalamak açıklanabilir, bir şey değildir. Bahanesi de yoktur.
Mesela Sayın Erdoğan'ın Abdülhamid Han'ın 33 sene boyunca bir karış toprak kaybetmediği iddiası da buna benzer ama küçük bir farkla. Erdoğan kendisine konu hakkında defalarca yapılan itirazları görmezden gelerek bunu yapıyor. Yani, arşivlerde, tarihi kaynaklarda durumun böyle olmadığı defalarca gündeme gelmesine rağmen yapıyor Erdoğan bunu. Burada bir bilgi yanlışı yok yani, bile bile yanlış var. Abdülhamid Han döneminde yaşanan toprak kayıplarının mesuliyetini başkalarına yükleme gayreti var mesela. Hadi bunu da bu sebeplerle hata değil de siyasi tercih diye kaydedelim. En azından "Aya otoban yapacağız desek inanacak bir seçmeniz var" cümlesindeki kitle için yapılmış bir siyaset. Bu arada bu aya otoban yapmakla ilgili cümle bir gaf örneğidir mesela. Doğrudur ama söylenmesi şık olmamıştır.
Ama tıpkı Kılıçdaroğlu'nun kabul edilemeyecek hatasında olduğu gibi kabul edilmesi mümkün olmayan, Türkiye'nin büyük çoğunluğunun kişisel tarihinde bizzat yaşadığı konularda da Erdoğan'ın bu tip demeçleri var.
Bunların en sonuncusu da bizden önce seçme yaşı 30'du şeklindeki ifadesi.
Mesela bunun dil sürçmesi olarak kabul edilmesi için Erdoğan'ın sadece seçme yaşı ifadesini kullanması gerekirdi. Öyle olsa seçme kelimesi ile seçilme kelimesini karıştırmış olabilir bu dil sürçmesi olarak kabul edilebilir di. Oysa Erdoğan aynen şöyle diyor: "
Biz göreve geldiğimizde oy kullanmanın yaşı kaçtı? 30, 30'un altındakiler oy kullanamıyordu. Peki, bunu 25'e kim indirdi, 18'e kim indirdi? 25 yaşa indiren biziz. 18 yaşa indiren de biziz. Çünkü CHP gençlere güvenmiyordu. '25 yaş, Meclis'i çoluk çocuğa mı bırakacağız?' '18 yaş, Meclis'i çoluk çocuğa mı bırakacağız?' Bu ifadeleri kullanıyorlardı. Biz ne dedik, 'Kendinize gelin. İstanbul'un fethini gerçekleştiren genç 18 yaşındaydı.' İşte biz o ecdadın torunlarıyız.
Yani çok net şekilde seçme yaşından da bahsediyor. Oysa seçme yaşı 1924de bile 18'di mesela sonra 21 oldu, 22 oldu ama hiç 30 olmadı. Sadece seçilme yaşından bahsetse haklı tabi. Ama bu tip hatalar, AKP'nin ve Erdoğan'ın "bizden önce mağarada yaşıyordunuz" şeklindeki abartılı söyleme samimi olarak inanmasından kaynaklanıyor gibi.
Şimdi gelelim, Erdoğan'ın gençlere yaptığı bu seçme, seçilme konusundaki konuşmasında gözlerden kaçan diğer büyük hataya. Tıpkı Kılıçdaroğlu'nun Atatürk tarafından yönetilen Sakarya Savaşı ile ilgili hata yapması gibi bir hata.
Her fırsatta Osmanlı torunu olduğunu söyleyen bir geleneğin lideri olarak, konuşmanın sonunda "İşte biz o ecdadın torunuyuz"diye bahsettiği ecdadın İstanbul'u kaç yaşında fethettiği ile ilgili yaptığı hata: Eğer bu güne kadar yazılan tarih baştan sona yanlış değilse Fatih İstanbul'u 18 değil 21 yaşında fethetti.