Haberci
Forum Üyesi
- Katılım
- 13 Eyl 2022
- Mesajlar
- 6,412
- Puanları
- 0
Yüksek lisans döneminde Amerika'da yaptıkları çalışma sırasında akademik bir kitapta yapılan atıfla şiirden haberdar olan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Barın Akman ile aynı üniversitede görev yapan akademisyen yazar Doç. Dr. Beyazıt Akman, eseri araştırmaya başladı. Eserin Latince el yazmasının İsviçre'nin Cenevre şehrindeki Bibliotheque de Geneve kütüphanesinde olduğunu belirleyen Akman çifti, eserin 1978'de hazırlanmış bir transkripsiyonunun İtalya'da bulunduğu bilgisine ulaştı. Yayın yönetmeni Abdülkadir Özkan'ın konuyu ilettiği Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Lütfullah Göktaş, bir sahafta bulduğu eseri Akman'a ulaştırdı.
Eseri, Latinceden Türkçeye Ahmet Deniz Altunbaş, İngilizceye ise Central Michigan Üniversitesi Emerita Profesörü Ronnie Apter ve Columbia Üniversitesinden Mark Herman çevirdi. Akademisyen Akman çifti, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle 5 asır sonra eseri, "Emir: Türk İmparatoru Mehmet'in Hayatı ve Fetihleri" orijinal adıyla ilk kez Türkçe ve İngilizce olarak kitaplaştırdı. İngilizce olarak yayıma hazırlanan kitaba, Londra'daki Queen Mary Üniversitesi Rönesans Araştırmaları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Jerry Brotton da ön söz yazdı. İki dilde yayımlanan kitap, Kopernik Kitap'tan çıktı.
Doç. Dr. Filiz Barın Akman ile Doç. Dr. Beyazıt Akman, eserin, Bellini'nin Fatih portresinden hiçbir farkı olmadığını söyledi. Bir ekip çalışmasıyla kitabı hazırladıklarını anlatan Akman, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında böyle bir eseri uluslararası kültür sanat ve bilim dünyasına kazandırmaktan heyecan duyduğunu dile getirdi.
Şiirin yazılı serüveni, içeriği ve şairin Türklere karşı olumlu olumsuz bakış açısının ilgilerini çektiğini belirten Akman, şöyle konuştu:
"Şiirin 5 asırdır adeta kütüphane arşivlerinde saklanması çok enteresan. Normalde bu çapta bir eseri, sadece 15'inci asırda yazıldığı için, Latince olduğu için ve bir Latin tarafından bir Türk-Müslüman sultanına yazılması hasebiyle de en azından İngilizcede bunun çevirisini bulmayı beklersiniz. Ama o da gerçekleşmemiş. İşte biz bu uzun soluklu projeyle, şiiri hem iki modern dile, İngilizceye ve Türkçeye kazandırdık hem de bunun tarihsel arka planını, metin tahlilini, şiir analizini yaparak ulusal ve uluslararası akademik camiaya kazandırmış olduk. Şiiri, edebi bir eleştiriye, tarihsel bir araştırmaya, Doğu-Batı ve Hristiyanlık İslam ilişkileri anlamında da çok ciddi bir analize tabi tuttuk." "FATİH'İN ZAFERLERİNİ VE KAHRAMANLIKLARINI ANLATIYOR"
Filiz Barın Akman da 2004'te Amerika'da araştırma yaptıkları bir metinde esere ilişkin atfa rastladıklarında, eserin İngilizcesini aradıklarını ancak hiçbir çevirisini bulamadıklarını anlattı. O zaman eseri Türkçe ve İngilizce yayımlamaya karar verdiklerini, 2019'da eserin transkripsiyonu ellerine ulaştığında çalışmaya başladıklarını bildiren Akman, yaklaşık bir ay önce çalışmaların tamamlandığını ancak 6 Şubat'ta yaşanan depremler nedeniyle tanıtım yapmadıklarını söyledi.
Akman, şiirin Fatih'in çocukluk çağından itibaren 1476'ya kadar kazandığı zaferleri, fetihleri ve kahramanlıklarını anlatan manzum bir eser olduğunu ifade ederek, "Bu eser, Fatih Sultan Mehmet'i, Kartacalı Hannibal, Helenistik dönemden Pyrrhus, Kiros (Pers İmparatoru), İskender'in babası Makedonyalı Filip gibi antik çağ komutanları arasında zikretmek için yazılmış" dedi. "ŞİİR, FATİH SULTAN MEHMET'E SUNULMADI"
Fatih'in şanının edebiyat eserinin mısralarında, hecelerinde yaşaması ve gelecek nesillere aktarılması için Othman Ferducci tarafından yazılmasının istendiğini dile getiren Akman, yazımına 1471'de başlanan şiirde tarihi detayların da yer aldığını bildirdi. Şiirin 1476'da tamamladığını ancak aynı yıl Ferducci'nin ölümüyle şiirin, yazarı Filelfo'nun elinde kaldığını aktaran Akman, şunları kaydetti: "Araştırmalarımızda, şiirin Fatih Sultan Mehmet'e sunulmadığını gördük. Şiirin tek nüshası bu süreçten sonra hiç İstanbul'a gelmeden hep Avrupa'da kalarak, şu an İsviçre'de bulunduğu kütüphaneye gitmiş. O nedenle Fatih bu şiiri hiç görmemiş. Venedik-Türk savaşları süreci nedeniyle de şiiri Fatih'e götürüp teslim edemediğinden 'Ne yapsam?' diye düşünürken, dördüncü kitapta yaptığı son eklemelerin bulunduğu nüshayı Milano düküne vermek istiyor. Milano dükü de 1476'nın noelinde suikasta uğrayınca eser yine elinde kalıyor. 1477 yılında Urbino düküne veriyor ve eser İtalya'da kalmış oluyor. 1481'de şair öldüğü zaman bütün eserleri dağıtılıyor ve asilzadelerde kalıyor. Şiir, 17'nci yüzyılda Fransız parlamentosunda danışmanlık yapan asilzade Paul Pateu tarafından bulunuyor ve batı Avrupa'ya getiriliyor. 1720 yılında Cenevreli bir din adamı Ami Lullin, satın aldığı eser üzerinde çalışmalar yapıyor. O da ölünce eser, halen bulunduğu İsviçre'deki kütüphaneye getiriliyor." ASIRLARCA SAKLI KALAN ŞİİRİN HİKAYESİ
Akademisyen çiftin araştırmaları sonucu gün yüzüne çıkarılan şiirin hikayesi şöyle: "Çanakkale'de ikamet eden Anconalı İtalyan tüccar Othman Lillo Ferducci, İstanbul'un fethinde alınan esirler arasındaki kayınbiraderinin salıverilmesi ricasıyla Fatih'e mektup gönderir. 2. Murat'ın yakın dostu olan babasının Türk dostluğunun nişanesi olarak adını Othman koyduğu Ferducci, herhangi bir fidye talep etmeden savaş esirini salıveren Fatih Sultan Mehmet'in bu centilmen hareketinden oldukça etkilenir ve muhtemelen Fatih onuruna epik bir şiir yazdırmaya o zaman karar verir. Ferducci, 1471'de Fatih'in onuruna Rönesans şairi arkadaşı, 1426 İstanbul Pera doğumlu Giovanni Mario Filelfo'dan Fatih Sultan Mehmet ile ilgili, onun başarıları ve fetihlerini anlatan bir epik şiir yazmasını ister." Filelfo, yaklaşık 5 bin mısradan oluşan dört kitaplık eseri hazırlama nedenini, eserin girizgahında şu dizelerle anlatır: "Othman Lillo Ferducci'nin ricaları üzerine Türk'ün kazandığı zaferleri anlatmam gerekti; Kendisi, böylesine arzuladığı bir eserin Bendeniz şairin dizeleriyle ölümsüzleşmesi dileğinde. Her ne kadar içim yansa da iş başa düştü. Gönül isterdi ki bu Latince mısralar farklı havadisler anlatsın Venediklilerin Türklere galebe çalmasını Ve Türklerin Asya'da eskiden olduğu gibi meçhulde kalmasını Avrupa'nın koruyucu ruhlarını rahat bırakmasını anlatayım. Mehmet, övgülerle yıldızların katına hak etmediği için çıkartılmış değildir. Mars'ın ve beyzadelerin övgülerine mazhar olarak, dünyanın dört köşesinde namı anılır, Her ne kadar tüm dünyada Mesih'e tapınanların Ve Papa'nın sarayının nefretinin odağında olsa da." Şiirin hamisi Othman Lillo Ferducci de eser için kaleme aldığı ithafında şu ifadelere yer verir: "Beni sevdiğin kişilerin, görkemine kendilerini adadıkları için saydıklarının, bolca lütufta bulunduklarının arasında say. Ve dahası, ey soylu hükümdar, bu naciz hediye vesilesiyle yüceliğin huzurunda ihsanına nail olmayı, beni muteber bilmeni niyaz ediyorum. Eğer sonunda bunu elde edersem, sana saygıda kusur etmeyerek, hürmet göstererek ve yücelterek bütün mertebeler içinde en yükseğine ulaştığımı düşüneceğim ve kendimi çok büyük ve değerli bir hazine elde etmiş olmaktan daha az şan kazanmış addetmeyeceğim. Senin lütfunla süslenip kuşandığım yerde, otorite, zenginlik ya da şereften yana ne eksiğim kalır ki? Biz, Ferducci ailesinden olanlar, kendimizi daima senin adına adayanlar, daima senin şanın için can atanlarız."
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.