Zamanın kıyamı bu olsa gerek… Düş ve gerçek bahçelerinin sonsuz meyvesi olan Süleym, sen ve sana gelen yollarda gençliğimi mübah eyledi Rabb… Sen ve sana gelen yollarda geçti aşkın dibacesi. Sana sonu olmayan masallar, efsaneler sunuyor, bir peri padişahı kisvesinde sana öyküler sunuyorum…
Bağışla!
Geldi cüreti aşkın… Aşk fasla durdu, içimden geçen sesler seni tanımlıyor,
Ki sen. Olmayası bir hayal, hayatım bir yanda oynaşta, gönlümü üstün tutma, kayarım… Kaymamalı gönlüm hayatın orantısından. Ki sen yaklaşma… Bilir misin en olmazı yılların hazana takılı kalır. Ki ben kasımım. Hazan bile kıyamaz bana yaklaşmaya… Ki sen, ben olma. Kayarsın… Yaklaşma!
Bu yüzden sana uzak bahçelerdeyim Süleym! Bu yüzden saçlarına dizilmiyor papatyası kırlarımın. Gönlümde ne yaralar büyüttüm sana, kıyamam vermeye Süleym, hepsi sensin. Hepsinde sızlıyor ucu kırık benliğin. Bir erkeği yakma ben kadar e mi Süleym? Şimdi kırılıverir bensizlik. Üzülürüm bana, bana kıyma, Zinan’a kıyma olur mu Süleym?
Bütün bahçelerde keyiftedir aşkın. Aşkına fasıl tutuyor rüzgârlar, utanıyor bahçesi çiçeklerin, hiçbir çiçek sızlatmıyor ellerimi, dikenler batsa ya, sen varken canım yanmıyor Süleym, canım oraya uğradı mı yokla aynanı?
Etme Süleym, varma bana… Bana kalmasın yitik bahçeler, iyi bir bahçıvan olamaz gözlerim, ruhunu çözemem toprağın. Toprak ve su birikintisiyle bırakma beni… Gerçek ve düş bahçelerin Süleym, etme, canımı yolla geri. Bir bakış at yola salarken, yolluk etsin iki kaşının ortasındaki gerçeği…
Bakma canımdan yabancı gibi bahsetmeme, gelsin koklayacağım sen diye, sakın bir kereden fazla bakma, çarpılmasın nazeninliğine. Şimdi bir kelam miktarı nefes aldım, bağışla Zinan’ı, bakma kendimden yabancı gibi bahsetmeme… Ve ikinci kez bakma sakın Süleym…
Kasım geliyor, aşkın faslı sızlıyor dizlerinde… Saçlarını sevme, en zor şartlara gebe. Sürme nisanını ona… Fasl-ı aşka vuruyor hazan, beni kasım eyle…
alıntı
Bağışla!
Geldi cüreti aşkın… Aşk fasla durdu, içimden geçen sesler seni tanımlıyor,
Ki sen. Olmayası bir hayal, hayatım bir yanda oynaşta, gönlümü üstün tutma, kayarım… Kaymamalı gönlüm hayatın orantısından. Ki sen yaklaşma… Bilir misin en olmazı yılların hazana takılı kalır. Ki ben kasımım. Hazan bile kıyamaz bana yaklaşmaya… Ki sen, ben olma. Kayarsın… Yaklaşma!
Bu yüzden sana uzak bahçelerdeyim Süleym! Bu yüzden saçlarına dizilmiyor papatyası kırlarımın. Gönlümde ne yaralar büyüttüm sana, kıyamam vermeye Süleym, hepsi sensin. Hepsinde sızlıyor ucu kırık benliğin. Bir erkeği yakma ben kadar e mi Süleym? Şimdi kırılıverir bensizlik. Üzülürüm bana, bana kıyma, Zinan’a kıyma olur mu Süleym?
Bütün bahçelerde keyiftedir aşkın. Aşkına fasıl tutuyor rüzgârlar, utanıyor bahçesi çiçeklerin, hiçbir çiçek sızlatmıyor ellerimi, dikenler batsa ya, sen varken canım yanmıyor Süleym, canım oraya uğradı mı yokla aynanı?
Etme Süleym, varma bana… Bana kalmasın yitik bahçeler, iyi bir bahçıvan olamaz gözlerim, ruhunu çözemem toprağın. Toprak ve su birikintisiyle bırakma beni… Gerçek ve düş bahçelerin Süleym, etme, canımı yolla geri. Bir bakış at yola salarken, yolluk etsin iki kaşının ortasındaki gerçeği…
Bakma canımdan yabancı gibi bahsetmeme, gelsin koklayacağım sen diye, sakın bir kereden fazla bakma, çarpılmasın nazeninliğine. Şimdi bir kelam miktarı nefes aldım, bağışla Zinan’ı, bakma kendimden yabancı gibi bahsetmeme… Ve ikinci kez bakma sakın Süleym…
Kasım geliyor, aşkın faslı sızlıyor dizlerinde… Saçlarını sevme, en zor şartlara gebe. Sürme nisanını ona… Fasl-ı aşka vuruyor hazan, beni kasım eyle…
alıntı