Kadın ve erkek biraraya gelerek evliliği oluştururlar. Bu birlikte yaşam sonucu evlilik öncesi “ben” ve “sen” yerine, “biz” yaşantısı ortaya çıkar.
Eşler arasında iletişim bozukluğu varsa, aile düzeni alt üst olur, geçimsizlik meydana çıkar. Geçimsizlik, önce ailede bulunan fertlerin psikolojilerini olumsuz etkiler. Daha sonra çatışma, sürtüşme ve tartışmalara yol açar, en kötü ihtimal de boşanmayla sonlanır.
Mizaçları, zekâ seviyeleri, kişilik özellikleri, karakterleri arasında büyük fark olan eşlerin anlaşmaları çok zordur. Sosyal uyumsuzluk, çoğunlukla eşlerin evlenmeden önce yaşadıkları çevrelerdeki kültür farklarından kaynaklanır. Kültür farkı iletişim için gerekli olan ortak duygu ve düşüncelerin oluşmasını da engeller.
Karı veya kocanın hatalı bir davranışını eleştirirken kişiliği hedef alınmamalıdır. Eşin davranışlarının başkalarıyla kıyaslanıp, olumsuz bulunan yönlerinin şuçlayıcı biçimde ortaya konması doğru bir davranış olamaz.
Özellikle başkalarının yanında eleştirmekten ve onu küçük düşürmekten kesinlikle kaçınmalıdır. Bütün duygu ve düşünceler eşle paylaşılmalıdır.
Eşle ilişkileri, geçmişe dönük pişmanlıklar, suçlamalar ve kırgınlıklar üzerine değil, geleceğe yönelik ortak hedefler, ümitler ve beklentiler üzerinde durmaya gayret etmelidir.
Aslında zaman zaman çiftlerin tartışmaya da ihtiyaçları vardır. Problem çıkmasın diye, bütün problemler hasıraltı edilirse, adeta doldurulursa, bir gün üst üste yığılan problemler ağır sıkıntılara yol açabilir.
Mutlu evlilikte temel prensip; eşlerin birbirlerinden ayrı mutluluk anlayışları yanında, birbiri ile ortak olan mutluluk anlayışını da geliştirebilmeleridir.
Evlilik içinde ortak çaba harcamadıkça mutluluktan söz edilemez.
Eşler arasında iletişim bozukluğu varsa, aile düzeni alt üst olur, geçimsizlik meydana çıkar. Geçimsizlik, önce ailede bulunan fertlerin psikolojilerini olumsuz etkiler. Daha sonra çatışma, sürtüşme ve tartışmalara yol açar, en kötü ihtimal de boşanmayla sonlanır.
Mizaçları, zekâ seviyeleri, kişilik özellikleri, karakterleri arasında büyük fark olan eşlerin anlaşmaları çok zordur. Sosyal uyumsuzluk, çoğunlukla eşlerin evlenmeden önce yaşadıkları çevrelerdeki kültür farklarından kaynaklanır. Kültür farkı iletişim için gerekli olan ortak duygu ve düşüncelerin oluşmasını da engeller.
Karı veya kocanın hatalı bir davranışını eleştirirken kişiliği hedef alınmamalıdır. Eşin davranışlarının başkalarıyla kıyaslanıp, olumsuz bulunan yönlerinin şuçlayıcı biçimde ortaya konması doğru bir davranış olamaz.
Özellikle başkalarının yanında eleştirmekten ve onu küçük düşürmekten kesinlikle kaçınmalıdır. Bütün duygu ve düşünceler eşle paylaşılmalıdır.
Eşle ilişkileri, geçmişe dönük pişmanlıklar, suçlamalar ve kırgınlıklar üzerine değil, geleceğe yönelik ortak hedefler, ümitler ve beklentiler üzerinde durmaya gayret etmelidir.
Aslında zaman zaman çiftlerin tartışmaya da ihtiyaçları vardır. Problem çıkmasın diye, bütün problemler hasıraltı edilirse, adeta doldurulursa, bir gün üst üste yığılan problemler ağır sıkıntılara yol açabilir.
Mutlu evlilikte temel prensip; eşlerin birbirlerinden ayrı mutluluk anlayışları yanında, birbiri ile ortak olan mutluluk anlayışını da geliştirebilmeleridir.
Evlilik içinde ortak çaba harcamadıkça mutluluktan söz edilemez.