Güney Kafkasya'da Ermenistan, Azerbaycan ve Dağlık Karabağ arasındaki Laçin Koridoru'nun bir aydan fazla bir süredir Azeri ordusunun ablukası altında olduğu bildiriliyor. Batı basınında çıkan haberlere göre abluka nedeniyle Karabağ'da yaşayan 100 bin Ermeni açlık tehlikesiyle karşı karşıya.
Amerikan 19fortyfive.com haber sitesinde konuyla ilgili olarak Michael Rubin imzalı bir yazı yayımlandı. Rubin bizde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve politikalarını sert biçimde eleştirmesiyle tanınıyor. Washington merkezli American Enterprise Institute isimli düşünce kuruluşunun Ortadoğu, özellikle de Türkiye ve İran uzmanlarından Michael Rubin'in yazısının başlığı şöyle: "Ermeniler Azerbaycan'a Asla Güvenmemeleri Gerektiğini Öğrendiler". Yazı şu cümlelerle başlıyor:
"Azerbaycan yetkilileri başlangıçta Laçin Koridoru'nun abluka altında olduğunu reddettiler. Ardından ülkedeki çevre korumacıların, Karabağ'da altın madenciliğinin hava kirliliğine yol açmasını protesto ettiklerini, derken, Ermenistan'dan Karabağ'a silah sevkiyatının durdurulması için ablukanın zorunlu olduğunu bildirdiler. Son olarak da İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından 2020'de ilan edilen ateş kes anlaşmasının Laçin Koridoru'ndan Zengezur'a serbest dolaşıma sınırlama getirdiğini ileri sürdüler." Burada durup sizlere Zengezur'un ne olduğunu bir daha anlatayım. Göyçe Zengezur Nahçıvan, Ermenistan, Azerbaycan, Karabağ arasında 43 kilometrelik bir toprak parçası. Burada geçtiğimiz yaz aylarında sözde bir bağımsız cumhuriyet ilan edildi. Bu "bağımsız" cumhuriyet Ekim 2022'de Ankara Beştepe'deki Saray'da bir temsilcilik açtı. Açılış için de tantanalı bir tören düzenlendi.
Bu "bağımsız" cumhuriyetin Cumhurbaşkanı Azeri kökenli Rızvan Talibov. Sıkı durun, Başkan Yardımcısıysa Hizbullah davasından 12 ay hapis yatan Batmanlı Kürt Mehmet Ali Arslan. Göyçe Zengezur Cumhuriyeti Azerbaycan'da bile "korsan cumhuriyet" olarak görülüp protesto edilirken ne akla hizmet kurulduğu belli değil.
Gelelim Michael Rubin'in yazısına. Şöyle devam ediyor:
"Azerbaycan'ın abluka için ortaya attığı gerekçelerin hepsi asılsız. Karabağ'da 100 bine yakın sivilin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olmasının Baku tarafından yalanlanması İlham Aliyev'in (Azerbaycan Cumhurbaşkanı) gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. Azeri çevre korumacı sivil toplum örgütlerinin yetkili makamlardan bağımsız olarak hareket ettikleri iddiası tam bir komedi. Azerbaycan'da sivil toplum hareketlerinin yasak olduğunu dünya alem biliyor. Radio Free Europe ve Radio Liberty bu sözde sivil toplum örgütü üyelerinin Aliyev'in şakşakçıları olduklarını tespit etti.
"Ermenistan'ın Karabağ'a silah ve mayın sevk ettiği iddiaları da asılsız. ABD ve İngiliz ortaklığı olan Halo Trust Karabağ'da mayın temizleme çalışmalarına devam ediyor.
"Aliyev'in imzası bulunan 2020 tarihli ateş kes anlaşmasının ilgili maddesi şöyle: 'Azerbaycan Cumhuriyeti Laçin Koridoru'ndan her iki istikamette de insanlar, taşıt araçları ve malların güvenlik altında serbestçe dolaşımını garanti eder. ' Bir aydan fazladır sürdürülen abluka anlaşmanın açıkça ihlal edildiğini ortaya koyuyor. "
Michael Rubin sonbaharda bölgeye gidip durumu gözleriyle gördüğünü anlattığı yazısında şunları yazıyor:
"Görünüşte Azerbaycan Karabağ'ın tek egemen gücü kabul edilse de bu durum, bölge halkını açlığa mahkum etme hakkını ona vermiyor. Azeri diplomatlar Karabağ'ın Ermeni halkını kendi halkları gibi kabul edip koruduklarını, Ermenistan'ın bir ayrımcılık yapılacağından endişe etmemesini söyleseler de bu abluka onların sözlerini yalanlıyor.Bu söylem tıpkı Rusya Lideri Putin'in Ukrayna halkını koruyup kollayacağını söylerken gerçekte onları öldürmeye devam etmesine tıpa tıp benziyor.
"Minsk Grubu onlarca yıldır iki taraf arasında güven arttırıcı önlemler için çalışıyor. Ancak Aliyev'in televizyondaki sert konuşmaları, hatta Ermenistan'ı işgal etme tehditleri bütün güveni ortadan kaldırdı.
"Biden (ABD Başkanı) ablukaya yeşil ışık yakmamış olabilir. Ancak ABD'nin Güney Kafkasya'yı böylesine ihmal etmesinin de bedeli var. En kritik dönemde MİNSK Grubu'nun ABD eş başkanlığının altı ay boş bırakılmasından sonra Philip Reeker isimli diplomatın bu göreve atanması ABD Dışişleri Bakanlığı'nın vahim bir ihmalkarlığıdır. ABD'nin Bakü Büyükelçiliği'nin Laçin'e gözlemci göndermemesi de ayrıca vahim bir vurdumduymazlıktır. "
ABD'nin artık bölge politikasını değiştirmesi gerektiğine işaret eden Rubin yazısını şu cumlelerle bitiriyor:
"Aliyev'in 100 bin kişiyi ölüme mahkum etme kararı üstüne ABD artık onun bir lider olarak meşruiyetini sorgulamaya başlamalıdır. Aliyev,'Sınır bizim istediğimiz yerde son bulur,' diyor. O zaman ABD de bu esnek yaklaşımı benimseyip Karabağ'ın gerçek sahibinin Azerbaycan mı olduğunu düşünmeye başlamalıdır."
Görünen o ki gerek Azerbaycan gerekse de Ermenistan Rusya'nın kurduğu oyunun birer oyuncusu durumunda. Korkarım Büyük Rusya düşünü hayata geçirmek isteyen Putin, Azerbaycan'la Ermenistan'ı birbirine iyice düşürdükten sonra tıpkı 1922'de Sovyetler'in yaptığı gibi bu iki ülkeyi ilhak edecek. Başında Ukrayna Savaşı belası varken Putin böyle bir karar alır mı? Kremlin'de ömrü vefa eder, bir saray darbesinin kurbanı olmazsa "Büyük Rusya İmparatorluğu" düşünü gerçekleştirmek amacıyla mutlaka harekete geçecektir, derim.
Amerikan 19fortyfive.com haber sitesinde konuyla ilgili olarak Michael Rubin imzalı bir yazı yayımlandı. Rubin bizde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve politikalarını sert biçimde eleştirmesiyle tanınıyor. Washington merkezli American Enterprise Institute isimli düşünce kuruluşunun Ortadoğu, özellikle de Türkiye ve İran uzmanlarından Michael Rubin'in yazısının başlığı şöyle: "Ermeniler Azerbaycan'a Asla Güvenmemeleri Gerektiğini Öğrendiler". Yazı şu cümlelerle başlıyor:
"Azerbaycan yetkilileri başlangıçta Laçin Koridoru'nun abluka altında olduğunu reddettiler. Ardından ülkedeki çevre korumacıların, Karabağ'da altın madenciliğinin hava kirliliğine yol açmasını protesto ettiklerini, derken, Ermenistan'dan Karabağ'a silah sevkiyatının durdurulması için ablukanın zorunlu olduğunu bildirdiler. Son olarak da İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından 2020'de ilan edilen ateş kes anlaşmasının Laçin Koridoru'ndan Zengezur'a serbest dolaşıma sınırlama getirdiğini ileri sürdüler." Burada durup sizlere Zengezur'un ne olduğunu bir daha anlatayım. Göyçe Zengezur Nahçıvan, Ermenistan, Azerbaycan, Karabağ arasında 43 kilometrelik bir toprak parçası. Burada geçtiğimiz yaz aylarında sözde bir bağımsız cumhuriyet ilan edildi. Bu "bağımsız" cumhuriyet Ekim 2022'de Ankara Beştepe'deki Saray'da bir temsilcilik açtı. Açılış için de tantanalı bir tören düzenlendi.
Bu "bağımsız" cumhuriyetin Cumhurbaşkanı Azeri kökenli Rızvan Talibov. Sıkı durun, Başkan Yardımcısıysa Hizbullah davasından 12 ay hapis yatan Batmanlı Kürt Mehmet Ali Arslan. Göyçe Zengezur Cumhuriyeti Azerbaycan'da bile "korsan cumhuriyet" olarak görülüp protesto edilirken ne akla hizmet kurulduğu belli değil.
Gelelim Michael Rubin'in yazısına. Şöyle devam ediyor:
"Azerbaycan'ın abluka için ortaya attığı gerekçelerin hepsi asılsız. Karabağ'da 100 bine yakın sivilin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olmasının Baku tarafından yalanlanması İlham Aliyev'in (Azerbaycan Cumhurbaşkanı) gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. Azeri çevre korumacı sivil toplum örgütlerinin yetkili makamlardan bağımsız olarak hareket ettikleri iddiası tam bir komedi. Azerbaycan'da sivil toplum hareketlerinin yasak olduğunu dünya alem biliyor. Radio Free Europe ve Radio Liberty bu sözde sivil toplum örgütü üyelerinin Aliyev'in şakşakçıları olduklarını tespit etti.
"Ermenistan'ın Karabağ'a silah ve mayın sevk ettiği iddiaları da asılsız. ABD ve İngiliz ortaklığı olan Halo Trust Karabağ'da mayın temizleme çalışmalarına devam ediyor.
"Aliyev'in imzası bulunan 2020 tarihli ateş kes anlaşmasının ilgili maddesi şöyle: 'Azerbaycan Cumhuriyeti Laçin Koridoru'ndan her iki istikamette de insanlar, taşıt araçları ve malların güvenlik altında serbestçe dolaşımını garanti eder. ' Bir aydan fazladır sürdürülen abluka anlaşmanın açıkça ihlal edildiğini ortaya koyuyor. "
Michael Rubin sonbaharda bölgeye gidip durumu gözleriyle gördüğünü anlattığı yazısında şunları yazıyor:
"Görünüşte Azerbaycan Karabağ'ın tek egemen gücü kabul edilse de bu durum, bölge halkını açlığa mahkum etme hakkını ona vermiyor. Azeri diplomatlar Karabağ'ın Ermeni halkını kendi halkları gibi kabul edip koruduklarını, Ermenistan'ın bir ayrımcılık yapılacağından endişe etmemesini söyleseler de bu abluka onların sözlerini yalanlıyor.Bu söylem tıpkı Rusya Lideri Putin'in Ukrayna halkını koruyup kollayacağını söylerken gerçekte onları öldürmeye devam etmesine tıpa tıp benziyor.
"Minsk Grubu onlarca yıldır iki taraf arasında güven arttırıcı önlemler için çalışıyor. Ancak Aliyev'in televizyondaki sert konuşmaları, hatta Ermenistan'ı işgal etme tehditleri bütün güveni ortadan kaldırdı.
"Biden (ABD Başkanı) ablukaya yeşil ışık yakmamış olabilir. Ancak ABD'nin Güney Kafkasya'yı böylesine ihmal etmesinin de bedeli var. En kritik dönemde MİNSK Grubu'nun ABD eş başkanlığının altı ay boş bırakılmasından sonra Philip Reeker isimli diplomatın bu göreve atanması ABD Dışişleri Bakanlığı'nın vahim bir ihmalkarlığıdır. ABD'nin Bakü Büyükelçiliği'nin Laçin'e gözlemci göndermemesi de ayrıca vahim bir vurdumduymazlıktır. "
ABD'nin artık bölge politikasını değiştirmesi gerektiğine işaret eden Rubin yazısını şu cumlelerle bitiriyor:
"Aliyev'in 100 bin kişiyi ölüme mahkum etme kararı üstüne ABD artık onun bir lider olarak meşruiyetini sorgulamaya başlamalıdır. Aliyev,'Sınır bizim istediğimiz yerde son bulur,' diyor. O zaman ABD de bu esnek yaklaşımı benimseyip Karabağ'ın gerçek sahibinin Azerbaycan mı olduğunu düşünmeye başlamalıdır."
Görünen o ki gerek Azerbaycan gerekse de Ermenistan Rusya'nın kurduğu oyunun birer oyuncusu durumunda. Korkarım Büyük Rusya düşünü hayata geçirmek isteyen Putin, Azerbaycan'la Ermenistan'ı birbirine iyice düşürdükten sonra tıpkı 1922'de Sovyetler'in yaptığı gibi bu iki ülkeyi ilhak edecek. Başında Ukrayna Savaşı belası varken Putin böyle bir karar alır mı? Kremlin'de ömrü vefa eder, bir saray darbesinin kurbanı olmazsa "Büyük Rusya İmparatorluğu" düşünü gerçekleştirmek amacıyla mutlaka harekete geçecektir, derim.