Geçen haftalarda etkili olan sıcak hava dalgası geri döndü. Birçok kentte etkili olan sıcak hava hayatı olumsuz etkilerken uzmanlar, "El Nino" veya "La Lina" olarak adlandırılan okyanus yüzey sularının sıcaklığındaki büyük salınımlar ve bunların yol açtığı atmosferik olaylardaki değişkenliklerin Akdeniz ve Karadeniz'i de olumsuz etkilemesi nedeniyle Türkiye'nin daha kurak sürece gireceği uyarısında bulundu.
Küresel ortalama sıcaklıklar, bu ayın ilk haftasında üst üste rekor kırdı, aşırı sıcak hava dalgası, dünyanın birçok bölgesini etkisi altına aldı.Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı hidrobiyolog Dr. Erol Kesici, "El Nino" olarak adlandırılan Pasifik Okyanusu yüzey suları sıcaklığındaki değişkenlikler nedeniyle oluşan birbirinin zıttı karmaşık hava modellerinin tüm dünyayı farklı şekilde olumsuz etkilediğini açıkladı.Türkiye'nin de bu yaz mevsiminde El Nino'nun etkisinde olduğunu belirten Dr. Kesici, "Son yıllarda şiddetli kuraklık etkisi altındaki ülkemizin de Akdeniz'den Karadeniz'e daha kurak sürece gireceği bildirilmektedir. O nedenle doğanın düzeni ve doğadaki su çevrimi doğaya uyumlu olmalıdır. El Nino etkisiyle bu yıl kuraklık ve kararsız, beklemediğimiz yağışlar görülebilecek." dedi.
Son yıllarda insanların doğa kullanımındaki bütün olumsuz etkilerin, tarımda verimlilik ve büyüme oranları üzerinde önemli tehdit oluşturduğunu belirten Kesici, "Üreticilerin ve ekonominin kayıpları, kuraklık veya sel gibi aşırı iklim olaylarına bağlı olarak gün geçtikçe artmaktadır. Zorlaşan bu koşullar, gıda güvenliği riski oluşturmaktadır. FAO'nun yayımladığı raporda, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Pakistan, Tacikistan, Pakistan, Afganistan, İran, Irak, Suriye ve Türkiye'nin, El Nino'nun kararsız iklim koşulları, aşırı yağış riskiyle karşı karşıya kalabileceği belirtilmektedir." ifadelerini kullandı.El Nino kaynaklı sıcaklığın aşırı artışının, şiddetli yağışlar, kuraklık, su baskınları, orman yangınlarında artışa yol açabileceğini söyleyen Dr. Kesici, "Ülkemizde bu yıl yağışlar, bahar sonu ve yaz başlangıcında daha fazla ve karasız bir şekilde etkili olmaktadır." dedi.
Hava sıcaklığının normalin üzerinde 1-2 derece artmasının daha sıcak atmosfer ve daha fazla nem tutumuna neden olacağını anlatan Dr. Kesici, "Bu da sel riskini artıran daha yoğun yağışlara neden olabilir. Ayrıca buharlaşmayı artırarak daha yoğun kuraklıklara yol açar. Bütün bu öngörüler ışığında, 1,5 ve 2 derece arasında 0,5 derecenin hayati öneme sahip olduğu ortaya çıkıyor. Eğer 2 derece ısınırsak, dünya çok daha kuru hale gelecektir. Bunun da ekonomiler, tarım, alt yapılar ve hava modelleri üzerinde etkileri olacaktır." diye konuştu.
Öte yandan Dr. Kesici, sel ve taşkın tehlikesine karşı da uyarıda bulundu. Kesici şöyle devam etti:"Aşırı yağış olasılığı yüksek olan alanlar belirlenip su akış yatağı üzerindeki engeller kaldırılmalıdır. Mutlaka bu konuda erken uyarı sistemleri sayısı artırılmalıdır. Su kalitesinin iyileştirilmesi, kullanılabilir su miktarının artırılması ile koruma ve kullanma dengesinin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır. Doğal yaşam tahrip edilmemeli, yaban hayatı, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem korunmalı. Sulak alanların su yatakları ve kanalları doğal haliyle bırakılmalı. Arazi kullanımında ormansızlaşma ve sulak alanların kurutulmasına engel olunmalı. Enerji kullanımında fosil yakıt kullanımı giderek azaltılarak, güneş, rüzgar, biyogaz, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artırılmalıdır."
Yağmur toplayan bitki örtüsünün tahrip edilmemesi gerektiğini de söyleyen Dr. Kesici, "Sünger kentler, alanlar yaratılmalı, bunun için yatay mimari, betonlaşma, asfaltlaşma artışı engellenmeli. Havada nemi tutacak, artıracak ağaçlık, makilik alanlar artırılmalıdır. 'Çok su çok ürün demek değildir' bilinci çiftçilerde sağlanmalıdır. Ülkemizde yaşanan kuraklığın asıl nedeni, yağışların az olmasından değil, suyun aşırı kullanım ve israfıdır. Verimli su kullanımında yüzde 60'ın üzerinde tasarruf sağlanırken, bitki deseni teknikleriyle verimlilik yüzde 70'in üzerinde artırılabilmektedir. Her alanda su hasadı ve suyu tekrar kullanma teknikleri teşvik edilerek, gübre kullanımının bilimsel yönetimi ve atık bırakımının en aza indirilmesi sağlanmalı. Tarımsal kaynaklı sera gazı salınımı engellenmeli, teknolojik tarım mutlaka geliştirilmeli ve teşvikleri sağlanmalı. Sel, taşkın, dolu ya da fırtına- hortum tahmin edilir edilmez, tehlikenin etkilerinden önce erken hasat teşvik edilmeli." dedi.