Doğduğumuz andan itibaren kendi duygumuzu deneyimlerken, önce ailemizde sonra diğer ilişkilerimizde başkalarının da duygularını deneyimleyerek var oluruz yaşamda.
Kimi zaman duygularımızı paylaştığımızda ortaya çıkan sonuçlardan ise, onları kendimize saklamanın ve paylaşmamanın daha doğru olabileceğine karar verebiliriz. Veya paylaşırsak da farklı bir sonuç alamayacağımızı düşünerek içimizde tutmaya mecbur hissedebiliriz. Ve hatta bu bizi hissetmemenin daha "doğru" olacağına bile inandırabilir. Böylelikle kendimizi içeriden gelen duygularımıza kapatmaya karar vermiş olabilir; duygularımızla temas halinde olmamıza kendimiz engel olmuş olabiliriz.
Birinin bize nasıl olduğumuzu sorduğunda otomatik gelen bir iyiyim cevabı yerine, üzerine düşünerek vediğimiz bir cevap ile veya yaşanan yeni bir deneyim, karşılaştığımız yeni bir kişi ile duygularımıza izin vermemiz ve onları açığa çıkarmamız ise kolaylıkla yeniden mümkün olabilir.
Kendimize izin verdiğimiz andan itibaren yaşanan deneyimlerimizde, eski duygu deneyimimizi yenisinin deneyimi haline getirmeye eğilimli olmamız ihtimaller dahilindedir. Eski bir deneyimi yeni bir deneyimin duygusu haline getirmek ise o konuya, duruma veya kişiye dair yürüttüğümüz tahminlerden oluşabilir. Hissedebileceklerimizi önden tahmin edecek kadar tanıdık bir deneyimse onun duygusuna da önceden karar verebileceğimizi söylemek de mümkün olabilir.
Hissettiğimiz bir duygunun geçmiş deneyimlerimize ait olabileceğini ve o ana dair olmadığını fark ederek, yeni deneyimimize yeni bir duygu seçebilir; ve o gerçekliği yeniden yaratabiliriz.
Duygularımızı harekete geçiren her bir deneyim ile önce durup bir nefes alıp, yaşanana ve kendimize dışarıdan bakarak, hem duruma hem de karşımızdakine verdiğimiz tepkiyi ve duygumuzu değiştirmenin de mümkün olduğunu aklımızda tutalım.
Böylelikle daha iyi hissedebileceğimiz ve hissettirebileceğimiz duygularla o deneyimlerimizi anı defterimize yazabiliriz.
Duygularımıza izin vererek,
İyi hissedebileceğimiz ve hissettirebileceğimiz deneyimlere..
Sevgim ile,
Yael
Kimi zaman duygularımızı paylaştığımızda ortaya çıkan sonuçlardan ise, onları kendimize saklamanın ve paylaşmamanın daha doğru olabileceğine karar verebiliriz. Veya paylaşırsak da farklı bir sonuç alamayacağımızı düşünerek içimizde tutmaya mecbur hissedebiliriz. Ve hatta bu bizi hissetmemenin daha "doğru" olacağına bile inandırabilir. Böylelikle kendimizi içeriden gelen duygularımıza kapatmaya karar vermiş olabilir; duygularımızla temas halinde olmamıza kendimiz engel olmuş olabiliriz.
Birinin bize nasıl olduğumuzu sorduğunda otomatik gelen bir iyiyim cevabı yerine, üzerine düşünerek vediğimiz bir cevap ile veya yaşanan yeni bir deneyim, karşılaştığımız yeni bir kişi ile duygularımıza izin vermemiz ve onları açığa çıkarmamız ise kolaylıkla yeniden mümkün olabilir.
Kendimize izin verdiğimiz andan itibaren yaşanan deneyimlerimizde, eski duygu deneyimimizi yenisinin deneyimi haline getirmeye eğilimli olmamız ihtimaller dahilindedir. Eski bir deneyimi yeni bir deneyimin duygusu haline getirmek ise o konuya, duruma veya kişiye dair yürüttüğümüz tahminlerden oluşabilir. Hissedebileceklerimizi önden tahmin edecek kadar tanıdık bir deneyimse onun duygusuna da önceden karar verebileceğimizi söylemek de mümkün olabilir.
Hissettiğimiz bir duygunun geçmiş deneyimlerimize ait olabileceğini ve o ana dair olmadığını fark ederek, yeni deneyimimize yeni bir duygu seçebilir; ve o gerçekliği yeniden yaratabiliriz.
Duygularımızı harekete geçiren her bir deneyim ile önce durup bir nefes alıp, yaşanana ve kendimize dışarıdan bakarak, hem duruma hem de karşımızdakine verdiğimiz tepkiyi ve duygumuzu değiştirmenin de mümkün olduğunu aklımızda tutalım.
Böylelikle daha iyi hissedebileceğimiz ve hissettirebileceğimiz duygularla o deneyimlerimizi anı defterimize yazabiliriz.
Duygularımıza izin vererek,
İyi hissedebileceğimiz ve hissettirebileceğimiz deneyimlere..
Sevgim ile,
Yael