Rümeysa
Forum Üyesi
- Katılım
- 22 Eyl 2022
- Mesajlar
- 1,367
- Puanları
- 0
Salih peygamberi halkının büyük bir çoğunluğu yalanlayıp ret etmesine rağmen o yılmıyor, usanmıyordu. Hakkı anlatmaya şevk ve gayretle anlatmaya devam ediyordu.
Ne zaman birkaç kişiye rastlasa onları Allah'a itaate çağırıyor, öğüt veriyordu. Hz Salih'i inkar edenler ona biryandan kızarken, biryandan da bu gayretine şaşırıyorlardı. Hz Salih'i yıldırıp usandırmanın imkanı olmadığını anlamışlardı.
Bu yüzden onu kendine haline bırakıp, müminlerle uğraşmaya başlamışlardı. Yanlarına giderek onlarla alay ederler, onları kızdırmaya, hayatlarından bıktırıp usandırmaya çalışıyorlar, hatta zaman zaman işkence bile ediyorlardı.
Hz Salih kendine iman eden bu insanları devamlı uyarıyordu.
-Ey müminler yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, kibirlenip böbürlenen bu insanlara aldırış etmeyin. Beni dinleyin ve itaat edin. Söylediklerimi yaparsanız Allah sizden razı olur.
O zaman nimetlerini çoğaltır,mallarınızı bereketlendirir. Konuşmalar bu mimal üzerinden sürüp gidiyordu. Semud halkının zulüm ve azgınlıkları her geçen gün artıyordu.
Nihayet cenabı hak onlara bir ikaz olmak üzere susuzluk belası verdi. Bir kuyu hariç Hicr kentindeki bütün suları kuruttu. Bu kuyunun suyu bol ve halkın ihtiyacına yeterliydi.
Ama bağ ve bahçeleri sulamak için taşımak çok yorucuydu. Bu durum Semud kavminin canını çok sıktı, huzurlarını kaçırdı. Çünkü o güne kadar hep nimet içinde yüzmüşler, hiç böyle bir güçlükle karşılaşmamışlardı.
Başlarına gelen bu belayı Hz Salih'ten biliyorlardı. Onu halkın gözünde küçük düşürüp etkisiz hale getirecek bir plan düşünüyorlardı.
Bir bayram günüydü halk her zamanki adetler üzere şehrin meydanında toplanmış, şenliğe katılmıştı. Salih peygamberde bu topluluğu fırsat bilip onlara hakkı ve doğruyu anlatmaya başlamıştı.
Bu sırada Semud kavminin ileri gelenleri tasarladıkları planı uygulamaya koyuldular. Hz Salih'e yaklaşıp şöyle dediler:
-Ey Salih sen bildiğimiz iyi birisiydin. Fakat sonradan değiştin, saçma iddialar ne sürmeye başladın. Senin bu halin olsa olsa sihre maruz kalışındandır. Birileri seni büyülemiş, söylediklerinin farkında değilsin. Eğer gerçekten peygambersen bize mucize gösterirdin, yapmamız istenilen şeyleri yapardın.
Hz Salih onlara ne isterlerse Allah'ın yardımıyla yapacağını söyledi. İstedikleri mucizeyi göstere bileceğini bildirdi. Bunun üzerine putperestler Hz Salih'ten şehrin dışındaki büyük kayanın içinden kızıl tüylü bir deve çıkarmasını istediler.
Bu istekleri ile Hz Salih'i zor durumda bıraktıklarını sanıyorlardı. Onun bu isteği yerine getirebileceğine hiç ihtimal vermiyorlardı. Hz Salih müşriklerin bu isteği üzerine Allah'a yalvardı.
Ondan yardım diledi . Kavminin beklediği mucizeyi gerçekleştirmesini istedi. Allah Hz Salih'in duasını kabul etti ve ona şu vahyi indirdi.
-Ey Salih kavmine söyle o kayanın çevresine toplansınlar. Kayadan çok güzel çok büyük bir deve çıkaracağım. Göğüslerindeki süt sağmakla bitmeyecek . Fakat onlara şartımı da bildir. Kuyunun suyundan bundan sonra iki günden bir faydalanacaklar. Kuyuyu bir gün tamamen deveye bırakacaklar. Ertesi gün kendileri kullanacaklar. Göreceksiniz bu deve onların tamamı kadar içtiği kadar su içecektir.
Hz Salih bu vahyi alınca rahatladı. Kavmine durumu bildirdi. Mucizeyi gerçekleştirdiği takdirde onlardan kendine inanmalarını istedi. Onlarda bu isteği kabul ettiler.
Aslında ne Hz Salih'in kayanın içinden deve çıkaracağına inanıyorlardı, nede devenin bütün suyu içeceğine, sütün bitip tükenmeyeceğine. Bu sözler Salih'in yeni saçmalıklarından başka bir şey değil diyorlardı.
Haber bir anda kulaktan kulağa yayılmıştı. Hz Salih'in kayanın içinden büyük bir deve çıkaracağını duymayan kalmamıştı. Şehir çalkalanıyordu. İnanan inanmayan herkes bu mucizeyi seyretmek için sabırsızlanıyordu.
Şehrin dışındaki sözü edilen kayanın etrafında büyük bir kalabalık toplanmıştı . Bütün kent halkı oraya akın etmişti. Halk büyük bir heyecan içinde bekleşirken Hz Salih son derece sakin ve soğuk kanlıydı.
Önce abdest alıp halkın gözü önünde iki rekat namaz kıldı. Rabbine uzun uzun dua etti derken sözü edilen kayanın büyük bir gürültüyle ikiye yarıldığı görüldü. Toz duman yatıştıktan sonra içinden son derece büyük ve güzel kızıl tüylü bir deve çıktı.
Göğüsleri sütle doluydu. Şaşkınlık içindeki halkın arasına girip dolaşmaya başladı. Kadınlar sıra sıra gelerek deveyi sağıyor, evden getirdikleri kap ve tencereleri sütle dolduruyorlardı.
Fakat devenin memesindeki süt hiç mi hiç eksilmiyordu. Herkes büyümüş gözlerle deveye bakıyordu derken deve kuyuya doğru yürüdü. İçine başını sokarak son damlasına kadar bütün suyu içti.
Hz Salih'e inananlar haykırdılar. Salih'in sözü doğru çıktı, Salih'in sözü doğru çıktı. O Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir. Bu olay üzerine halktan Hz Salih'e pek çok iman eden oldu.
İnanmayanlar ise susuyorlar tek kelime konuşmuyorlardı. Bu apaçık mucize karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Yinede iman etmiyorlar herhalde Salih bize büyü yaptı diyerek inkarlarına bahane arıyorlardı. Boyunları eğik vaziyette oradan uzaklaştılar.
Ne zaman birkaç kişiye rastlasa onları Allah'a itaate çağırıyor, öğüt veriyordu. Hz Salih'i inkar edenler ona biryandan kızarken, biryandan da bu gayretine şaşırıyorlardı. Hz Salih'i yıldırıp usandırmanın imkanı olmadığını anlamışlardı.
Bu yüzden onu kendine haline bırakıp, müminlerle uğraşmaya başlamışlardı. Yanlarına giderek onlarla alay ederler, onları kızdırmaya, hayatlarından bıktırıp usandırmaya çalışıyorlar, hatta zaman zaman işkence bile ediyorlardı.
Hz Salih kendine iman eden bu insanları devamlı uyarıyordu.
-Ey müminler yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, kibirlenip böbürlenen bu insanlara aldırış etmeyin. Beni dinleyin ve itaat edin. Söylediklerimi yaparsanız Allah sizden razı olur.
O zaman nimetlerini çoğaltır,mallarınızı bereketlendirir. Konuşmalar bu mimal üzerinden sürüp gidiyordu. Semud halkının zulüm ve azgınlıkları her geçen gün artıyordu.
Nihayet cenabı hak onlara bir ikaz olmak üzere susuzluk belası verdi. Bir kuyu hariç Hicr kentindeki bütün suları kuruttu. Bu kuyunun suyu bol ve halkın ihtiyacına yeterliydi.
Ama bağ ve bahçeleri sulamak için taşımak çok yorucuydu. Bu durum Semud kavminin canını çok sıktı, huzurlarını kaçırdı. Çünkü o güne kadar hep nimet içinde yüzmüşler, hiç böyle bir güçlükle karşılaşmamışlardı.
Başlarına gelen bu belayı Hz Salih'ten biliyorlardı. Onu halkın gözünde küçük düşürüp etkisiz hale getirecek bir plan düşünüyorlardı.
Bir bayram günüydü halk her zamanki adetler üzere şehrin meydanında toplanmış, şenliğe katılmıştı. Salih peygamberde bu topluluğu fırsat bilip onlara hakkı ve doğruyu anlatmaya başlamıştı.
Bu sırada Semud kavminin ileri gelenleri tasarladıkları planı uygulamaya koyuldular. Hz Salih'e yaklaşıp şöyle dediler:
-Ey Salih sen bildiğimiz iyi birisiydin. Fakat sonradan değiştin, saçma iddialar ne sürmeye başladın. Senin bu halin olsa olsa sihre maruz kalışındandır. Birileri seni büyülemiş, söylediklerinin farkında değilsin. Eğer gerçekten peygambersen bize mucize gösterirdin, yapmamız istenilen şeyleri yapardın.
Hz Salih onlara ne isterlerse Allah'ın yardımıyla yapacağını söyledi. İstedikleri mucizeyi göstere bileceğini bildirdi. Bunun üzerine putperestler Hz Salih'ten şehrin dışındaki büyük kayanın içinden kızıl tüylü bir deve çıkarmasını istediler.
Bu istekleri ile Hz Salih'i zor durumda bıraktıklarını sanıyorlardı. Onun bu isteği yerine getirebileceğine hiç ihtimal vermiyorlardı. Hz Salih müşriklerin bu isteği üzerine Allah'a yalvardı.
Ondan yardım diledi . Kavminin beklediği mucizeyi gerçekleştirmesini istedi. Allah Hz Salih'in duasını kabul etti ve ona şu vahyi indirdi.
-Ey Salih kavmine söyle o kayanın çevresine toplansınlar. Kayadan çok güzel çok büyük bir deve çıkaracağım. Göğüslerindeki süt sağmakla bitmeyecek . Fakat onlara şartımı da bildir. Kuyunun suyundan bundan sonra iki günden bir faydalanacaklar. Kuyuyu bir gün tamamen deveye bırakacaklar. Ertesi gün kendileri kullanacaklar. Göreceksiniz bu deve onların tamamı kadar içtiği kadar su içecektir.
Hz Salih bu vahyi alınca rahatladı. Kavmine durumu bildirdi. Mucizeyi gerçekleştirdiği takdirde onlardan kendine inanmalarını istedi. Onlarda bu isteği kabul ettiler.
Aslında ne Hz Salih'in kayanın içinden deve çıkaracağına inanıyorlardı, nede devenin bütün suyu içeceğine, sütün bitip tükenmeyeceğine. Bu sözler Salih'in yeni saçmalıklarından başka bir şey değil diyorlardı.
Haber bir anda kulaktan kulağa yayılmıştı. Hz Salih'in kayanın içinden büyük bir deve çıkaracağını duymayan kalmamıştı. Şehir çalkalanıyordu. İnanan inanmayan herkes bu mucizeyi seyretmek için sabırsızlanıyordu.
Şehrin dışındaki sözü edilen kayanın etrafında büyük bir kalabalık toplanmıştı . Bütün kent halkı oraya akın etmişti. Halk büyük bir heyecan içinde bekleşirken Hz Salih son derece sakin ve soğuk kanlıydı.
Önce abdest alıp halkın gözü önünde iki rekat namaz kıldı. Rabbine uzun uzun dua etti derken sözü edilen kayanın büyük bir gürültüyle ikiye yarıldığı görüldü. Toz duman yatıştıktan sonra içinden son derece büyük ve güzel kızıl tüylü bir deve çıktı.
Göğüsleri sütle doluydu. Şaşkınlık içindeki halkın arasına girip dolaşmaya başladı. Kadınlar sıra sıra gelerek deveyi sağıyor, evden getirdikleri kap ve tencereleri sütle dolduruyorlardı.
Fakat devenin memesindeki süt hiç mi hiç eksilmiyordu. Herkes büyümüş gözlerle deveye bakıyordu derken deve kuyuya doğru yürüdü. İçine başını sokarak son damlasına kadar bütün suyu içti.
Hz Salih'e inananlar haykırdılar. Salih'in sözü doğru çıktı, Salih'in sözü doğru çıktı. O Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir. Bu olay üzerine halktan Hz Salih'e pek çok iman eden oldu.
İnanmayanlar ise susuyorlar tek kelime konuşmuyorlardı. Bu apaçık mucize karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Yinede iman etmiyorlar herhalde Salih bize büyü yaptı diyerek inkarlarına bahane arıyorlardı. Boyunları eğik vaziyette oradan uzaklaştılar.