"Derin nefes"

Konya maçının 11'ine baktığımızda son iki maçın etkili isimleri olan Ghezzal ve Chamberlain kesik yemiş... Muleka sola geçmiş, Rashica sağa... Ve Bakhtiyar ilk kez kadroda... Bu çalkantılı dönemde inşallah doğru karar vermiştir Şenol Hoca... Maç başladığında devamlı Konya tribünlerini gösterip Beşiktaş'ı es geçen yayıncı kuruluşun bu yaptığını bir kenara not ediyoruz... Beşiktaş bir 7-8 dakika defansın arkasına top atarak, atak yapmayı bıraktığında ilk kornerini kazandı... Takımda bu dakikaya kadar gözüken topçularda yardımlaşma değil ama birbirlerine yakın oynamıyorlar diyelim, bir sıkıntı var... Bu yüzden uzun oynayıp devamlı top kaybediyoruz. Bu arada peş peşe kornerler kazandık, hepsini heba ettik... Üstüne bir de yavaş oyun... Adana maçında ilk yarıda topun oyunda kaldığı süre 21 dakika... Anlayın gayrı... 25'ten sonra baskı kurmayı denedik, ön tarafa baya çıktık ama kalecileriyle bir türlü selamlaşamadık daha!!! Biz ikinci yarı daha dikine daha öne bir oyunla çıkalım diye planlar yaparken Sağdan gelişen ilk yarının son atağında golü bulduk... Rashica orta, defans oyuncusu ters vuruş, Top kalede... Misss... Bu piyango gol belki büyük ikramiye değil ama Şeytanın bacağını kırma yolunda değişik adım olabilir. İkinci yarı başladığında attığımız golün etkisinden midir nedir gelmelerine müsaade ettik... Ceza sahamıza çok girmeye başladılar Hava yağmurlu top kaygan sıkıntılı enstantaneler çıkabilir... Hatta Aboubakar'ın beliyle eline aynı anda çarpan top var Atasözü gibi oldu valla Aman Abou eline beline dikkat et... Millet penaltı diye zıplıyor ama alakası yok... Bu arada Oğulcan bir saniye içinde iki sarı görerek Konya'yı 10 kişi bıraktı... Rosier'le başlayan Muleka'yla devam eden Ghezzal'la tırmanan ve Aboubakar'ın büyüsüyle biten bir gol seyrettik...0-2... Kollarını havaya kaldırıp diğerlerinden derin nefes alırsın ya, öyle yaptık... Golden sonra garanti ve bayıltan yan toplar mevzuyu rölantiye alma tavan yaptı... Bunun adı Türkçe de "Aman başımıza kaza bela gelmeden bitsin gidelimdi..." Bitti gidiyoruz... Alen MARKARYAN / Akşam