İkinci tura günler kala Con Ahmet (*) harıl harıl çalışıyor.
-Bu kez ne yapıyor yahu?
-Aaa, izlemedin mi ayol? Faizi yine düşürecekmiş, zaten kendisi dünyanın önde gelen, ama bir türlü anlaşılamayan ekonomistlerinden değil mi? İlle de diploma şart mı? Amerikan CNN televizyonuna verdiği demeçte (**) ne dedi?
-Ne dedi?
-Ekonomi politikasında biz dünyaya göre çok farklı bir yol izliyoruz. Benim bir tezim var; faiz ile enflasyon doğru orantılıdır. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da o kadar düşer. Burada benim tezim şu; faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Benim alanım ekonomi...-
-Ne var bunda? Neden Con Ahmet oluyor yani?
-Con Ahmet de aynı iddiada değil miydi? Hani hiç durmayacak, sonsuza dek çalışacak bir makine geliştiriyordu da sonunda enflasyon düşecek, ekonomi düze çıkacaktı... Şakayı bırakalım, -ben bilirim- diye diye bizi getirip içine soktukları şu korkunç tabloya bir baksana:
Deprem faturamız 100 - 120 milyar dolar. Mecburuz, ayrıca 6,5 milyon konutu kentsel dönüşüme sokacağız. Yani zaten delik deşik olmuş bütçemize sürekli yeni yük bindiriyoruz. Bu yıl bütçe 660 milyar lira açık verecekti ama deprem etkisiyle açığın 1.5 trilyonu bulacağı tahmin ediliyor. Merkez Bankası'nın (swaplar hariç) net rezervi eksi 40 milyar dolar. Dış borç stoku 450 milyar dolar... Ayrıca hangi yüklerin-borçların altına girdiğini bilmediğimiz bir Varlık Fonu var. Kağıt üstünde dolar 19,80, gerçekte 23 lira. Merkez Bankası, bankaların döviz satışını düdüklü tencere misali baskıda tutuyor.
-Ya olsun, biz yine iç-dış borç filan bulur hallederiz...
-Ya sen ne diyorsun? Zaten o Kur Korumalı hesaplar olağanüstü şişti, 85 milyar lira boyutunu çoktan aştı, yani -borç yiyen kesesinden yer- noktasındayız şu anda...Dış borca gelince risk primimiz 600 baz puan olmuş, yabancı finansörler bizi -batar bunlar- diye gördüğü için rekor faizle yüzde 10'la (dolar) borç verir durumda...
-E, seçimin ikinci turu yaklaşıyor, şimdi ne olacak peki?
-Valla onu -biz bir şey olmaz hallederiz- diye düşünen senin gibilerle halkımız düşünsün. Çünkü bir sonraki Cumhurbaşkanı enkaz devr almış olacak.
-Peki çözüm ne sence?
-Valla bilmem. Dikkat edersen muhalif kanat, ekonomide ve pek çok konuda alınması gereken önlemleri, hazırladıkları çözüm önerilerini çıkarıp önümüze koydu... Öbür tarafta ne var? İşte sana söyleyeyim, bir Con Ahmet'in harıl harıl çalışan makinesi var bir de Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin açıklamaları...
-O ne demiş peki?
-Ne diyecek, aynen şunu: Faizleri indireceğiz dedik, biz aynı şekilde bunları yaparken hiç kimseye boyun eğmedik, çünkü ezanlar susmaz, bayrak inmez dedik...
-Kime karşı söylemiş bunları? Yani ezanın susacağını, bayrağın ineceğini kim demiş?
-Amaaan salak mısın? Hiçkimse... Yani -Hiçkimse söylemediyse de birileri söylemiştir- diyor... Sen de ciddiye alıp soruyor musun?
-Ne biliim adam Maliye Bakanı değil mi sonuçta...Peki Con Ahmet'in bu 3. Denemesi, makine çalışmasa bile kendisi yine alkışlanacak mı?
-O da sorulmuş, -2033'e kadar kalır mısınız?- diye, lütfedip şöyle demiş: -Şu andaki yapıya göre iki dönem hakkı var. Birinci dönemi kullandık. Şimdi bu ikinci dönem. İkinci dönemin seçimiyle birlikte bu iş zaten hayırlısıyla sona ermiş olacaktır.-
-Şu andaki yapıya göre!
-Evet, şu andaki yapıya göre!
-Bu pazar da canımızı sıkmayı başardın yani, sağol...
-Bu kez ne yapıyor yahu?
-Aaa, izlemedin mi ayol? Faizi yine düşürecekmiş, zaten kendisi dünyanın önde gelen, ama bir türlü anlaşılamayan ekonomistlerinden değil mi? İlle de diploma şart mı? Amerikan CNN televizyonuna verdiği demeçte (**) ne dedi?
-Ne dedi?
-Ekonomi politikasında biz dünyaya göre çok farklı bir yol izliyoruz. Benim bir tezim var; faiz ile enflasyon doğru orantılıdır. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da o kadar düşer. Burada benim tezim şu; faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Benim alanım ekonomi...-
-Ne var bunda? Neden Con Ahmet oluyor yani?
-Con Ahmet de aynı iddiada değil miydi? Hani hiç durmayacak, sonsuza dek çalışacak bir makine geliştiriyordu da sonunda enflasyon düşecek, ekonomi düze çıkacaktı... Şakayı bırakalım, -ben bilirim- diye diye bizi getirip içine soktukları şu korkunç tabloya bir baksana:
Deprem faturamız 100 - 120 milyar dolar. Mecburuz, ayrıca 6,5 milyon konutu kentsel dönüşüme sokacağız. Yani zaten delik deşik olmuş bütçemize sürekli yeni yük bindiriyoruz. Bu yıl bütçe 660 milyar lira açık verecekti ama deprem etkisiyle açığın 1.5 trilyonu bulacağı tahmin ediliyor. Merkez Bankası'nın (swaplar hariç) net rezervi eksi 40 milyar dolar. Dış borç stoku 450 milyar dolar... Ayrıca hangi yüklerin-borçların altına girdiğini bilmediğimiz bir Varlık Fonu var. Kağıt üstünde dolar 19,80, gerçekte 23 lira. Merkez Bankası, bankaların döviz satışını düdüklü tencere misali baskıda tutuyor.
-Ya olsun, biz yine iç-dış borç filan bulur hallederiz...
-Ya sen ne diyorsun? Zaten o Kur Korumalı hesaplar olağanüstü şişti, 85 milyar lira boyutunu çoktan aştı, yani -borç yiyen kesesinden yer- noktasındayız şu anda...Dış borca gelince risk primimiz 600 baz puan olmuş, yabancı finansörler bizi -batar bunlar- diye gördüğü için rekor faizle yüzde 10'la (dolar) borç verir durumda...
-E, seçimin ikinci turu yaklaşıyor, şimdi ne olacak peki?
-Valla onu -biz bir şey olmaz hallederiz- diye düşünen senin gibilerle halkımız düşünsün. Çünkü bir sonraki Cumhurbaşkanı enkaz devr almış olacak.
-Peki çözüm ne sence?
-Valla bilmem. Dikkat edersen muhalif kanat, ekonomide ve pek çok konuda alınması gereken önlemleri, hazırladıkları çözüm önerilerini çıkarıp önümüze koydu... Öbür tarafta ne var? İşte sana söyleyeyim, bir Con Ahmet'in harıl harıl çalışan makinesi var bir de Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin açıklamaları...
-O ne demiş peki?
-Ne diyecek, aynen şunu: Faizleri indireceğiz dedik, biz aynı şekilde bunları yaparken hiç kimseye boyun eğmedik, çünkü ezanlar susmaz, bayrak inmez dedik...
-Kime karşı söylemiş bunları? Yani ezanın susacağını, bayrağın ineceğini kim demiş?
-Amaaan salak mısın? Hiçkimse... Yani -Hiçkimse söylemediyse de birileri söylemiştir- diyor... Sen de ciddiye alıp soruyor musun?
-Ne biliim adam Maliye Bakanı değil mi sonuçta...Peki Con Ahmet'in bu 3. Denemesi, makine çalışmasa bile kendisi yine alkışlanacak mı?
-O da sorulmuş, -2033'e kadar kalır mısınız?- diye, lütfedip şöyle demiş: -Şu andaki yapıya göre iki dönem hakkı var. Birinci dönemi kullandık. Şimdi bu ikinci dönem. İkinci dönemin seçimiyle birlikte bu iş zaten hayırlısıyla sona ermiş olacaktır.-
-Şu andaki yapıya göre!
-Evet, şu andaki yapıya göre!
-Bu pazar da canımızı sıkmayı başardın yani, sağol...
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.