Oyun oynamak; çocuklar için yemek yemek ve uyumak gibi doğal bir ihtiyaçtır. Aynı zamanda çocuğun psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimini de desteklemektedir.
Çocukların gerçek hayatla ilk iletişimlerini kurdukları oyunların engellenmesi ile sağlıklı gelişimlerinin de önlendiği unutulmamalıdır.
28 Mayıs Dünya Oyun Oynama Gününde Memorial Suadiye Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümünden Uz. Psk. Elit Bilge Bıyıkoğlu, oyun oynamanın çocukların psikolojisi üzerindeki etkisi hakkında bilgi verdi.
Eğitim sisteminin ağırlığı nedeniyle günümüzde çocukların oyunu unuttuğu, tamamen derslere, sınavlara ve ev ödevlerine eğildiği önemli bir gerçektir. Zaten okulda kısıtlı olan oyun oynama zamanı, evde de çalışan anne-babaların yoğun hayat tarzı sebebiyle genellikle engellenmektedir.
Anne-babalar da çocuğun akademik başarısına bir hayli yoğunlaşarak oyunun gücünü ve önemini unutmuş durumdadır. Hatta bazı ebeveynler mağazaların oyuncak bölümünden geçerken çocuklarına sen oyun oynayacak yaşta değilsin gibi uyarılarla oyunu unutturmaya çalışmaktadır.
Çoğu ebeveyn özellikle hafta sonları çocuğu sosyal aktivitelere göndererek bir nebze olsun çocuğa nefes aldırdıklarını düşünmektedir. Oysa bir spor aktivitesi oyunun yerini tutmamaktadır.
İlgilenilecek spor etkinliği genellikle bir yetişkin tarafından kontrol edildiği için çocuk kendi kararlarını verme ve kendi davranışının sorumluluğunu alma gibi fırsatlardan yoksun kalmış olmaktadır. Buna karşın, çocuk kendi oyununu oynarken kendisi kurallar koymakta, takım kurmakta ve kendi davranışının sorumluluğunu almaktadır.
Çocuklar sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel becerilerini geliştirmek için oyun oynamaya ihtiyaç duyarlar. Oyun çocukların kendi becerilerini test etmeleri için uygun bir ortam sunar. Oyun, çocuklara diğer insanlarla nasıl iletişim kuracaklarını öğretir, çocukların problemlerini çözmeye ve içsel çatışmalarını çözümlemeye yardımcı olur.
Oyun, yetişkinlerin öğretemeyeceği gerçek hayatın korkulu, cüretkar ve çekingen taleplerini öğrenme yoludur. Oyunlar sayesinde çocuk, diğer insanlarla yaşamayı ve yaratıcı düşünmeyi öğrenir. Oyun ile sağlanan bütün bunlar, çocuğun sağlam bir gelecek oluşturması için önemli temelleri oluşturur.
Yapılan araştırmalarda; babasıyla oyun oynayan çocukların, babası oyun oynamayan çocuklara oranla daha geniş bir hayal gücüne ve bilişsel beceriye sahip olduğu gösterilmektedir.
Annesiyle oyun oynayan çocukların, çocuğuyla oyun oynamaya zaman ayıramayan annelerin çocuklarına göre annesiyle daha sağlam/güvenli bir bağ kurduğu ve daha olumlu gelişim gösterdiği tespit edilmiştir. Ailesiyle beraber oyun oynayan daha büyük çocukların, ailesi oyun oynamayanlara oranla okulla daha olumlu bir bağ kurduğu, ruhsal olarak daha sağlıklı olduğu, arkadaşları ile ilişkilerinin daha güçlü olduğu ve ailevi yakınlıktan daha fazla keyif aldıkları görülmektedir.
Yaşınız ne olursa olsun, oyun oynamak için asla yaşınız ileri değildir. Oyun sadece çocuklar için değildir; yetişkinler de oyun oynayabilirler. Anne-babaların işten geldiğinde çocuğuyla oyun oynaması hem aralarındaki bağı kuvvetlendirir, hem de yoğun bir iş gününün ardından stres atmaya birebirdir. Çocuğunuzla beraber gülmek, gevşemek, eğlenmek sizin sağlığınıza da iyi gelecektir.
Aynı zamanda, önemsendiğini, ilgilenildiğini hisseden çocuğun kendine olan güveni artar. Çocuk, bu dünyada bir yeri olduğu hissini kazanır. Hep beraber oynayan ailelerin birbirlerine karşı daha işbirlikçi, destekleyici olduğu ve birbirleri ile iletişimi daha güçlü olduğu görülmektedir. Ailede yaşanan günlük problemler (kavga, tartışmalar, kabalık, tembellik, öfke nöbetleri gibi) oyunun gücüyle aşılabilir.
Ebeveynler çocuklarına serbest, yapılandırılmamış, yaratıcılıklarını yansıtabilecekleri yeterli oyun zamanları sağlamalıdır. Bu serbest zamana aileler de de katılarak çocukları ile oyun oynamalıdır.
Fiziksel aktiviteden, yaratıcılıktan yoksun bilgisayar ve televizyon yerine, çocukların aktif oyunlar oynaması sağlanmalıdır. Çocuğun bilgisayar ve televizyona maruz kalma zamanını kısıtlayarak ona yardımcı olunabilir. Yaşına uygun, onların hayal gücünü ve yaratıcılığını destekleyen (bloklar, bebekler gibi) oyuncaklar alınmalıdır. Okulda aktif bir rol alarak çocuğun yeterli serbest oyun zamanı aldığına emin olunabilir.
Çocukların gerçek hayatla ilk iletişimlerini kurdukları oyunların engellenmesi ile sağlıklı gelişimlerinin de önlendiği unutulmamalıdır.
28 Mayıs Dünya Oyun Oynama Gününde Memorial Suadiye Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümünden Uz. Psk. Elit Bilge Bıyıkoğlu, oyun oynamanın çocukların psikolojisi üzerindeki etkisi hakkında bilgi verdi.
Eğitim sisteminin ağırlığı nedeniyle günümüzde çocukların oyunu unuttuğu, tamamen derslere, sınavlara ve ev ödevlerine eğildiği önemli bir gerçektir. Zaten okulda kısıtlı olan oyun oynama zamanı, evde de çalışan anne-babaların yoğun hayat tarzı sebebiyle genellikle engellenmektedir.
Anne-babalar da çocuğun akademik başarısına bir hayli yoğunlaşarak oyunun gücünü ve önemini unutmuş durumdadır. Hatta bazı ebeveynler mağazaların oyuncak bölümünden geçerken çocuklarına sen oyun oynayacak yaşta değilsin gibi uyarılarla oyunu unutturmaya çalışmaktadır.
Çoğu ebeveyn özellikle hafta sonları çocuğu sosyal aktivitelere göndererek bir nebze olsun çocuğa nefes aldırdıklarını düşünmektedir. Oysa bir spor aktivitesi oyunun yerini tutmamaktadır.
İlgilenilecek spor etkinliği genellikle bir yetişkin tarafından kontrol edildiği için çocuk kendi kararlarını verme ve kendi davranışının sorumluluğunu alma gibi fırsatlardan yoksun kalmış olmaktadır. Buna karşın, çocuk kendi oyununu oynarken kendisi kurallar koymakta, takım kurmakta ve kendi davranışının sorumluluğunu almaktadır.
Çocuklar sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel becerilerini geliştirmek için oyun oynamaya ihtiyaç duyarlar. Oyun çocukların kendi becerilerini test etmeleri için uygun bir ortam sunar. Oyun, çocuklara diğer insanlarla nasıl iletişim kuracaklarını öğretir, çocukların problemlerini çözmeye ve içsel çatışmalarını çözümlemeye yardımcı olur.
Oyun, yetişkinlerin öğretemeyeceği gerçek hayatın korkulu, cüretkar ve çekingen taleplerini öğrenme yoludur. Oyunlar sayesinde çocuk, diğer insanlarla yaşamayı ve yaratıcı düşünmeyi öğrenir. Oyun ile sağlanan bütün bunlar, çocuğun sağlam bir gelecek oluşturması için önemli temelleri oluşturur.
Yapılan araştırmalarda; babasıyla oyun oynayan çocukların, babası oyun oynamayan çocuklara oranla daha geniş bir hayal gücüne ve bilişsel beceriye sahip olduğu gösterilmektedir.
Annesiyle oyun oynayan çocukların, çocuğuyla oyun oynamaya zaman ayıramayan annelerin çocuklarına göre annesiyle daha sağlam/güvenli bir bağ kurduğu ve daha olumlu gelişim gösterdiği tespit edilmiştir. Ailesiyle beraber oyun oynayan daha büyük çocukların, ailesi oyun oynamayanlara oranla okulla daha olumlu bir bağ kurduğu, ruhsal olarak daha sağlıklı olduğu, arkadaşları ile ilişkilerinin daha güçlü olduğu ve ailevi yakınlıktan daha fazla keyif aldıkları görülmektedir.
Yaşınız ne olursa olsun, oyun oynamak için asla yaşınız ileri değildir. Oyun sadece çocuklar için değildir; yetişkinler de oyun oynayabilirler. Anne-babaların işten geldiğinde çocuğuyla oyun oynaması hem aralarındaki bağı kuvvetlendirir, hem de yoğun bir iş gününün ardından stres atmaya birebirdir. Çocuğunuzla beraber gülmek, gevşemek, eğlenmek sizin sağlığınıza da iyi gelecektir.
Aynı zamanda, önemsendiğini, ilgilenildiğini hisseden çocuğun kendine olan güveni artar. Çocuk, bu dünyada bir yeri olduğu hissini kazanır. Hep beraber oynayan ailelerin birbirlerine karşı daha işbirlikçi, destekleyici olduğu ve birbirleri ile iletişimi daha güçlü olduğu görülmektedir. Ailede yaşanan günlük problemler (kavga, tartışmalar, kabalık, tembellik, öfke nöbetleri gibi) oyunun gücüyle aşılabilir.
Ebeveynler çocuklarına serbest, yapılandırılmamış, yaratıcılıklarını yansıtabilecekleri yeterli oyun zamanları sağlamalıdır. Bu serbest zamana aileler de de katılarak çocukları ile oyun oynamalıdır.
Fiziksel aktiviteden, yaratıcılıktan yoksun bilgisayar ve televizyon yerine, çocukların aktif oyunlar oynaması sağlanmalıdır. Çocuğun bilgisayar ve televizyona maruz kalma zamanını kısıtlayarak ona yardımcı olunabilir. Yaşına uygun, onların hayal gücünü ve yaratıcılığını destekleyen (bloklar, bebekler gibi) oyuncaklar alınmalıdır. Okulda aktif bir rol alarak çocuğun yeterli serbest oyun zamanı aldığına emin olunabilir.