Vay Canına
Forum Üyesi
Çocuk Terbiyesi ve İktisadi Ölçüler
İnsan ruhî, ahlâkî ve insanî hususiyetlerinden ayrı organik yapısı da olan bir varlıktır. Organik hayatın sürdürülmesi için iktisad ve iktisadî faaliyetler büyük önem taşır. Allah (cc) İktisadın çalışma sahası olan rızkı hayata merkez yapmıştır ki, insan onun etrafında döner ve onun için gayret sarfeder.
İslâm iktisadı temelde Kur’ân’da ve Hz. Muhammed (sav)’in hadislerinde yer alan esaslara dayanmaktadır. Fıtrata uygun bir hayat tarzı koyan İslâm’da, ekonomik faaliyetler tevhid, ahiret, emniyet, adalet, ihsan, iktisad, helâl, haram, i'tidal (ifrat ve tefride düşmeme) ve zekât gibi günâha sapmayı önleyen ve iktisadî hayatı tanzim eden mefhumlar ve değerler tarafından yönlendirilir. Anne-baba ile çocukların karşılıklı vazife ve mükellefiyetleri, iş ortaklığı ve miras ile alâkalı prensipler İslâmî değerlerden çıkarılabilecek olan temel iktisadî mefhumlardan bazılarıdır. Bu benzeri İslami prensiplerin iktisadî hayatı nasıl tanzim edeceği tartışmadan uzak bir meseledir. Esas mesele, fertlerin bu değerleri kabullenmesi ve ona göre motive edilmeleridir. Peki bu nasıl başarılabilir? Şüphesiz ilk olarak yuvada bu değerler birer tohum gibi çocukların ruhlarına saçılır ve daha sonra yuvanın ekip çimlendirdiği bu mânâlar mektepte tımar edilip geliştirilir.
Bebek daha anne karnında iken hisseder, öğrenir, dışarıdan gelen sesleri hafızasında kaydeder ve daha sonra bunları hatırlar. O, doğumun ilk dakikalarından itibaren çevresiyle münâsebet kurar, annesinin sesini ve yüzünü tanır, bunları başka ses ve yüzlere tercih eder (1). Bebeğin ilk günleri ile alâkalı bu hususlar ilmî olarak yeni keşfedilmesine rağmen, Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Hz. Hasan ve Hüseyin (ra) doğdukları zaman kulaklarına aynen namazda okunan ezanla ezan okumuştur. Yine Hz. Peygamber (sav) “kim bir çocuğu olur da sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okursa ona ümmü sibyan zarar vermez” buyurmuştur (2). Çocuğun doğumundan sonraki ilk iki yıl içersinde beyin hücreleri çok hızlı olarak gelişmeye devam eder ve bu esnada söyleneni kaydeder. Kaydedilen bir şey ise devamlıdır, kalıcıdır. Söylenenin hakiki mânâsını anlayan ve cevap veren ruhtur. Böylece gördüğü eşya ve hâdiseler ile işittiklerine ait değerler bir bütün içinde çocukta yer eder. Bundan dolayı çocukların eğitimine bu perspektiften bakılmalıdır. Eğitimde çocuğun ne ruhî, zihnî ve bedenî yönü ne de hayal gücü, ilim ve dille alâkalı yönü ihmal edilmemelidir.
İnsan ruhî, ahlâkî ve insanî hususiyetlerinden ayrı organik yapısı da olan bir varlıktır. Organik hayatın sürdürülmesi için iktisad ve iktisadî faaliyetler büyük önem taşır. Allah (cc) İktisadın çalışma sahası olan rızkı hayata merkez yapmıştır ki, insan onun etrafında döner ve onun için gayret sarfeder.
İslâm iktisadı temelde Kur’ân’da ve Hz. Muhammed (sav)’in hadislerinde yer alan esaslara dayanmaktadır. Fıtrata uygun bir hayat tarzı koyan İslâm’da, ekonomik faaliyetler tevhid, ahiret, emniyet, adalet, ihsan, iktisad, helâl, haram, i'tidal (ifrat ve tefride düşmeme) ve zekât gibi günâha sapmayı önleyen ve iktisadî hayatı tanzim eden mefhumlar ve değerler tarafından yönlendirilir. Anne-baba ile çocukların karşılıklı vazife ve mükellefiyetleri, iş ortaklığı ve miras ile alâkalı prensipler İslâmî değerlerden çıkarılabilecek olan temel iktisadî mefhumlardan bazılarıdır. Bu benzeri İslami prensiplerin iktisadî hayatı nasıl tanzim edeceği tartışmadan uzak bir meseledir. Esas mesele, fertlerin bu değerleri kabullenmesi ve ona göre motive edilmeleridir. Peki bu nasıl başarılabilir? Şüphesiz ilk olarak yuvada bu değerler birer tohum gibi çocukların ruhlarına saçılır ve daha sonra yuvanın ekip çimlendirdiği bu mânâlar mektepte tımar edilip geliştirilir.
Bebek daha anne karnında iken hisseder, öğrenir, dışarıdan gelen sesleri hafızasında kaydeder ve daha sonra bunları hatırlar. O, doğumun ilk dakikalarından itibaren çevresiyle münâsebet kurar, annesinin sesini ve yüzünü tanır, bunları başka ses ve yüzlere tercih eder (1). Bebeğin ilk günleri ile alâkalı bu hususlar ilmî olarak yeni keşfedilmesine rağmen, Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Hz. Hasan ve Hüseyin (ra) doğdukları zaman kulaklarına aynen namazda okunan ezanla ezan okumuştur. Yine Hz. Peygamber (sav) “kim bir çocuğu olur da sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okursa ona ümmü sibyan zarar vermez” buyurmuştur (2). Çocuğun doğumundan sonraki ilk iki yıl içersinde beyin hücreleri çok hızlı olarak gelişmeye devam eder ve bu esnada söyleneni kaydeder. Kaydedilen bir şey ise devamlıdır, kalıcıdır. Söylenenin hakiki mânâsını anlayan ve cevap veren ruhtur. Böylece gördüğü eşya ve hâdiseler ile işittiklerine ait değerler bir bütün içinde çocukta yer eder. Bundan dolayı çocukların eğitimine bu perspektiften bakılmalıdır. Eğitimde çocuğun ne ruhî, zihnî ve bedenî yönü ne de hayal gücü, ilim ve dille alâkalı yönü ihmal edilmemelidir.