Milliyet yazarı Attila Gökçe'nin maç yazısı
Unutulmaz bir gündü... Şenol Güneş 200. maçla Beşiktaş'a dönerken, açık farklı skorla umut, enerji ve sevinç yarattı.
Skor tabelasında 5 gol var... Maç sonunda da "üçlü" çektirdi Şenol Hoca... Önceden bu coşku ritüeline katıldı mı, bilmiyorum... İlk kez gördüm. Gayet güzeldi. Jorge Jesus'tan sonra Şenol Güneş de taraftarla "ünsiyet" içinde... Onlarla dostça ilişkilerini geliştirmek, sevinci ve hüznü paylaşmak istiyor. Güzeel!
Maça bakarsak... Şenol Güneş önde "kanatsız" bir oyun kurgulamıştı. Daha doğrusu, Ghezzal ve Nkoudou'suz bir on birle çıktı sahaya... Daha da ilginç olanı Weghorst-Cenk Tosun'u "çift santrfor" oynattı. Cenk'le Hollandalı'yı ikilerken, "evlat" golcüye bazen orta alanda, bazen sağ kanatta ama tüm hücum organizasyonlarında "güvenerek" rol verdi. Bu oyun biçimi, ne zamandır rakip stoperlerle boğuşurken istediği topları alamayan "yalnız adam" Weghorst'u rahatlattı. Cenk Tosun'la ikisi uyum içinde dans eder gibi futbol oynadılar. İkisi de ikişer golle skor tabelasını zıplattılar.
Cenk Tosun penaltıyla perdeyi açarken "ikizine" asist yaptı. Rakip oyuncu üzerinden attığı kafa golü de alkışlanacak düzeyde idi. Weghorst'un golleri, dar açıdan kolay atılamayacak sayılardı. İlkini uzak köşeye, ikincisini de rakibiyle birlikte aut çizgisinden dışarı çıkmak üzere iken yine çaprazdan atıverdi. Tayyip Talha'nın kendi topunu havalandırıp, inişinde usta vuruşla attığı gol de çok özeldi. Bravo.
Beşiktaş'ın orta alanı da "toparlanmış" göründü. Gedson Fernandes, bir "silkinme" ve "uyanma" halini sergiledi. Hem mücadele etti, hem de hücum organizasyonlarına katkıda bulundu. Salih, dünkü oyunuyla sahanın her yerine basarken, kendini liderliğe hazırlayan kararlı bir tutum içinde göründü. Dokuz kornerin dokuzunu da ustaca kullandı. Yükü arttıkça gelişecek... Öyle görünüyor. Güneş'in bir türlü form tutmayan Del Alli ile Redmond'a birer devre şans vermesi de bir mesaj: Önyargı yok, çalışın da görelim.
Zengin skorun yanında "savunma fukaralığı" da söz konusu. Rosier ve Masuaku hücum katkısına çok hevesliler. Sağ ve sol kanadı başarıyla kat ediyorlar. Ama asıl görevleri olan savunmada rakibe yüzde yüz gollük toplar kaptırıyorlar. Rosier tehlikeli bir gol fırsatı verdi Ümraniye'ye... Masuaku da topu kaptırdı gol oldu.
Şenol Hoca'nın son (belki de ilk) dokunuşu kaleye. Ersin'i biraz dinlendirip özel çalışmaya sokacak anlaşılan. Bir ara ağır sakatlıkla üçüncü kaleci durumuna düşen Mert Günok, iki gol yemesine rağmen, kolay değil, iyi bir dönüş yapmış sayılır.
Ümraniyespor, Süper Lig'in talihsiz takımlarından biri. Beşiktaş'a karşı geçiş oyununda çok fırsatlar yaratıp ancak iki gol attılar. İki golcü Del Valle ile Avounou, çok sıcak oyuncular... Serkan, Geraldo ve Umut'la Sackey de atletik koşularla çok çabuk pozisyon yaratabiliyorlar. Ümraniyespor yakın haftalarda özlediği galibiyeti sağlayabilir.
Beş gollü maçın yıldızlarından biri de Beşiktaş taraftarları. Cumhuriyet Bayramı'nın coşkusu ve Şenol Hoca'nın iyi bir oyunla dönüşünü marşlar ve sloganlarla kutladılar. Tempoları çok az düştü, çoğu maçı ayakta izledi. Takım da onlara özlediğini verdi.
Tebrikler!
Attila GÖKÇE / Milliyet
Unutulmaz bir gündü... Şenol Güneş 200. maçla Beşiktaş'a dönerken, açık farklı skorla umut, enerji ve sevinç yarattı.
Skor tabelasında 5 gol var... Maç sonunda da "üçlü" çektirdi Şenol Hoca... Önceden bu coşku ritüeline katıldı mı, bilmiyorum... İlk kez gördüm. Gayet güzeldi. Jorge Jesus'tan sonra Şenol Güneş de taraftarla "ünsiyet" içinde... Onlarla dostça ilişkilerini geliştirmek, sevinci ve hüznü paylaşmak istiyor. Güzeel!
Maça bakarsak... Şenol Güneş önde "kanatsız" bir oyun kurgulamıştı. Daha doğrusu, Ghezzal ve Nkoudou'suz bir on birle çıktı sahaya... Daha da ilginç olanı Weghorst-Cenk Tosun'u "çift santrfor" oynattı. Cenk'le Hollandalı'yı ikilerken, "evlat" golcüye bazen orta alanda, bazen sağ kanatta ama tüm hücum organizasyonlarında "güvenerek" rol verdi. Bu oyun biçimi, ne zamandır rakip stoperlerle boğuşurken istediği topları alamayan "yalnız adam" Weghorst'u rahatlattı. Cenk Tosun'la ikisi uyum içinde dans eder gibi futbol oynadılar. İkisi de ikişer golle skor tabelasını zıplattılar.
Cenk Tosun penaltıyla perdeyi açarken "ikizine" asist yaptı. Rakip oyuncu üzerinden attığı kafa golü de alkışlanacak düzeyde idi. Weghorst'un golleri, dar açıdan kolay atılamayacak sayılardı. İlkini uzak köşeye, ikincisini de rakibiyle birlikte aut çizgisinden dışarı çıkmak üzere iken yine çaprazdan atıverdi. Tayyip Talha'nın kendi topunu havalandırıp, inişinde usta vuruşla attığı gol de çok özeldi. Bravo.
Beşiktaş'ın orta alanı da "toparlanmış" göründü. Gedson Fernandes, bir "silkinme" ve "uyanma" halini sergiledi. Hem mücadele etti, hem de hücum organizasyonlarına katkıda bulundu. Salih, dünkü oyunuyla sahanın her yerine basarken, kendini liderliğe hazırlayan kararlı bir tutum içinde göründü. Dokuz kornerin dokuzunu da ustaca kullandı. Yükü arttıkça gelişecek... Öyle görünüyor. Güneş'in bir türlü form tutmayan Del Alli ile Redmond'a birer devre şans vermesi de bir mesaj: Önyargı yok, çalışın da görelim.
Zengin skorun yanında "savunma fukaralığı" da söz konusu. Rosier ve Masuaku hücum katkısına çok hevesliler. Sağ ve sol kanadı başarıyla kat ediyorlar. Ama asıl görevleri olan savunmada rakibe yüzde yüz gollük toplar kaptırıyorlar. Rosier tehlikeli bir gol fırsatı verdi Ümraniye'ye... Masuaku da topu kaptırdı gol oldu.
Şenol Hoca'nın son (belki de ilk) dokunuşu kaleye. Ersin'i biraz dinlendirip özel çalışmaya sokacak anlaşılan. Bir ara ağır sakatlıkla üçüncü kaleci durumuna düşen Mert Günok, iki gol yemesine rağmen, kolay değil, iyi bir dönüş yapmış sayılır.
Ümraniyespor, Süper Lig'in talihsiz takımlarından biri. Beşiktaş'a karşı geçiş oyununda çok fırsatlar yaratıp ancak iki gol attılar. İki golcü Del Valle ile Avounou, çok sıcak oyuncular... Serkan, Geraldo ve Umut'la Sackey de atletik koşularla çok çabuk pozisyon yaratabiliyorlar. Ümraniyespor yakın haftalarda özlediği galibiyeti sağlayabilir.
Beş gollü maçın yıldızlarından biri de Beşiktaş taraftarları. Cumhuriyet Bayramı'nın coşkusu ve Şenol Hoca'nın iyi bir oyunla dönüşünü marşlar ve sloganlarla kutladılar. Tempoları çok az düştü, çoğu maçı ayakta izledi. Takım da onlara özlediğini verdi.
Tebrikler!
Attila GÖKÇE / Milliyet