Wizard
Forum Üyesi
- Katılım
- 13 Eyl 2022
- Mesajlar
- 9,009
- Puanları
- 0
Bilim insanları, beynimizin bir filmdeki duygusal ve sosyal uyaranlara bebeklikte ve yetişkinlikte farklı tepki verdiğini keşfetmiş.
Bulgular, çocukların algıladığı şeylerin aslında yetişkinlerin algıladığı şeylerin daha gürültülü bir hali olduğu kuramına meydan okuyor ve çocukların dünyayı kendilerine has biçimde anlayıp yorumladığını akla getiriyor.
Etrafımızdaki dünyayı algılayıp hatırlama kabiliyeti, hayatın ilk 20 yılında köklü bir değişimden geçiyor. Büyük çocukların ve yetişkinlerin, etraflarındaki dünyayı daha iyi anlayıp yorumladığı ve yaklaşan durumları daha iyi sezdiği kabul ediliyor. Fakat bu bilgi edinme döneminin altında yatan beyin faaliyetlerindeki değişimler tam olarak anlaşılmış değil.
Columbia Üniversitesi Psikoloji Bölümünde doktora sonrası araştırma görevlisi olan baş yazar Samantha S. Cohen şöyle açıklıyor: "Yetişkinlerde film izlemek, farklı kişilerde eşgüdümlü beyin yanıtlarını harekete geçiriyor ve bu kişilerin filmi nasıl algıladığını, anladığını ve hatırladığını yansıtıyor. Yapılan pek çok çalışmada, gelişim esnasındaki bilgide meydana gelen değişimlere bakılmış. Fakat hikaye anlatımına ait karmaşık uyaranların içimizdeki temsilleri yaşla birlikte nasıl ortaya çıkıyor ve tıpkı bir filmin olay örgüsü gibi dünyadaki tahmin edilebilir, tabiata uygun olayları anlamamıza olanak sağlıyor? Bu pek anlaşılmış değil."
Beynin karmaşık hikayelere ve filmlere verdiği yanıtları analiz etmek kolay değil çünkü beyin genelinde bu türden uyaranlara verilen yanıtların tahmin edildiği hiçbir model yok. Alternatif ve modelsiz bir yaklaşım ise özneler arası ilişkiyi (ISC) kullanmak. Bu yöntemde, film seyredenlerin beyinlerindeki bir bölgede görülen tepkilerin benzerliği ölçülüyor.
Araştırmacılar yeni çalışma kapsamında, çocuklar ve genç yetişkinler hem sosyal hem de duygusal temalar barındıran kısa bir video animasyonu izlerken kaydedilmiş fMRI beyin taramalarını kullanmış. Bu taramalar, halka açık büyük bir veri tabanından alınmış. Bilim insanları daha sonra en küçük (5-8 yaş) ve en büyük (16-19 yaş) yaş gruplarında, aynı yaşta ve farklı yaş çocuklar arasındaki ISC'yi ölçmüş.
Analiz sonucunda, filme dönük beyin tepkilerinin aynı yaştaki çocuklarda tutarlı olma eğilimi taşıdığı ancak bu yanıtların çocuklar büyüyüp yetişkinliğe geçerken değiştiği keşfetilmiş. Özellikle de hikayenin içindeki olayları içsel biçimde anlamakta kullanılan beyin bölgeleri, yüzeysel anlatım bilgisini takip eden bölgelerden çıkarak hikayedeki duyusal detayları ve karakterlerin zihinsel durumlarını takip eden bölgelere geçiş yapmış.
Çocukların ve yetişkinlerin hikayelere verdiği tepkilerdeki farklılıkları incelemenin bir yolu da, filmde hikayeyi meydana getiren kilit olayları nasıl fark edip algıladıklarını karşılaştırmak. Araştırma takımı hem çocuklara hem de yetişkinlere, hikayedeki anlamlı sahne değişimlerinin nerede meydana geldiğini düşündüklerini sormuş. Bunun sonucunda yedi yaş kadar küçük çocukların, hikayeyi yetişkinlerle aynı şekilde bölümlere ayırdığı fakat büyük çocukların beyinlerinin, filmde yaklaşan olayları daha iyi öngördüğü keşfedilmiş. Hatta anı oluşumu bakımından önemli bir bölge olan hipokampüste, yaşı küçük çocukların hikayedeki olaylar arası geçişlere daha kuvvetli tepkiler verdiği görülmüş. Çocukların halen dünyadaki olaylara yönelik bir anlayış geliştiriyor olması, bu durumun sebebi olabilir.
Columbia Üniversitesinde yardımcı psikoloji profesörü olan kıdemli yazar Christopher Baldassano, sözlerini şöyle sonlandırıyor: "Elde edilen sonuçlar, beynin hikayelere verdiği tepkilerin çocuklar büyüdükçe hem daha eşgüdümlü hale geldiğini, hem de dinamiklerinin ve zamanlamalarının yetişkinlere daha benzeyecek şekilde değiştiğini gösteriyor. Dahası ise bu çalışma, çocukların dünyaya dönük şematik bilgiyi nasıl kazandığını ve bu bilgiyi uygun zamanda konuşlandırmayı nasıl öğrendiklerini belirlemeye zemin hazırlıyor."
Bulgular, çocukların algıladığı şeylerin aslında yetişkinlerin algıladığı şeylerin daha gürültülü bir hali olduğu kuramına meydan okuyor ve çocukların dünyayı kendilerine has biçimde anlayıp yorumladığını akla getiriyor.
Etrafımızdaki dünyayı algılayıp hatırlama kabiliyeti, hayatın ilk 20 yılında köklü bir değişimden geçiyor. Büyük çocukların ve yetişkinlerin, etraflarındaki dünyayı daha iyi anlayıp yorumladığı ve yaklaşan durumları daha iyi sezdiği kabul ediliyor. Fakat bu bilgi edinme döneminin altında yatan beyin faaliyetlerindeki değişimler tam olarak anlaşılmış değil.
Columbia Üniversitesi Psikoloji Bölümünde doktora sonrası araştırma görevlisi olan baş yazar Samantha S. Cohen şöyle açıklıyor: "Yetişkinlerde film izlemek, farklı kişilerde eşgüdümlü beyin yanıtlarını harekete geçiriyor ve bu kişilerin filmi nasıl algıladığını, anladığını ve hatırladığını yansıtıyor. Yapılan pek çok çalışmada, gelişim esnasındaki bilgide meydana gelen değişimlere bakılmış. Fakat hikaye anlatımına ait karmaşık uyaranların içimizdeki temsilleri yaşla birlikte nasıl ortaya çıkıyor ve tıpkı bir filmin olay örgüsü gibi dünyadaki tahmin edilebilir, tabiata uygun olayları anlamamıza olanak sağlıyor? Bu pek anlaşılmış değil."
Beynin karmaşık hikayelere ve filmlere verdiği yanıtları analiz etmek kolay değil çünkü beyin genelinde bu türden uyaranlara verilen yanıtların tahmin edildiği hiçbir model yok. Alternatif ve modelsiz bir yaklaşım ise özneler arası ilişkiyi (ISC) kullanmak. Bu yöntemde, film seyredenlerin beyinlerindeki bir bölgede görülen tepkilerin benzerliği ölçülüyor.
Araştırmacılar yeni çalışma kapsamında, çocuklar ve genç yetişkinler hem sosyal hem de duygusal temalar barındıran kısa bir video animasyonu izlerken kaydedilmiş fMRI beyin taramalarını kullanmış. Bu taramalar, halka açık büyük bir veri tabanından alınmış. Bilim insanları daha sonra en küçük (5-8 yaş) ve en büyük (16-19 yaş) yaş gruplarında, aynı yaşta ve farklı yaş çocuklar arasındaki ISC'yi ölçmüş.
Analiz sonucunda, filme dönük beyin tepkilerinin aynı yaştaki çocuklarda tutarlı olma eğilimi taşıdığı ancak bu yanıtların çocuklar büyüyüp yetişkinliğe geçerken değiştiği keşfetilmiş. Özellikle de hikayenin içindeki olayları içsel biçimde anlamakta kullanılan beyin bölgeleri, yüzeysel anlatım bilgisini takip eden bölgelerden çıkarak hikayedeki duyusal detayları ve karakterlerin zihinsel durumlarını takip eden bölgelere geçiş yapmış.
Çocukların ve yetişkinlerin hikayelere verdiği tepkilerdeki farklılıkları incelemenin bir yolu da, filmde hikayeyi meydana getiren kilit olayları nasıl fark edip algıladıklarını karşılaştırmak. Araştırma takımı hem çocuklara hem de yetişkinlere, hikayedeki anlamlı sahne değişimlerinin nerede meydana geldiğini düşündüklerini sormuş. Bunun sonucunda yedi yaş kadar küçük çocukların, hikayeyi yetişkinlerle aynı şekilde bölümlere ayırdığı fakat büyük çocukların beyinlerinin, filmde yaklaşan olayları daha iyi öngördüğü keşfedilmiş. Hatta anı oluşumu bakımından önemli bir bölge olan hipokampüste, yaşı küçük çocukların hikayedeki olaylar arası geçişlere daha kuvvetli tepkiler verdiği görülmüş. Çocukların halen dünyadaki olaylara yönelik bir anlayış geliştiriyor olması, bu durumun sebebi olabilir.
Columbia Üniversitesinde yardımcı psikoloji profesörü olan kıdemli yazar Christopher Baldassano, sözlerini şöyle sonlandırıyor: "Elde edilen sonuçlar, beynin hikayelere verdiği tepkilerin çocuklar büyüdükçe hem daha eşgüdümlü hale geldiğini, hem de dinamiklerinin ve zamanlamalarının yetişkinlere daha benzeyecek şekilde değiştiğini gösteriyor. Dahası ise bu çalışma, çocukların dünyaya dönük şematik bilgiyi nasıl kazandığını ve bu bilgiyi uygun zamanda konuşlandırmayı nasıl öğrendiklerini belirlemeye zemin hazırlıyor."
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.