Beşiktaş’ta yeni yönetimin 95 günü

Beşiktaş’ta ki son gelişmeler ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Müslüm Gülhan: Beşiktaş’ta yeni yönetimin 95 günü 'Hasan Arat ve yönetim kurulunun seçilip göreve başlamasının 95.gününde sürece dahil neyin yapılıp yapılamadığını iyi analiz etmek gerek. Son 23 yılın ‘fetret dönemi’ ve başkan sadakati dönemi olarak kabul ettiğimizde, 24. yılın, demokratik ve Beşiktaş’ın saygıya dayalı halkın takımı üzerine kurumsal kimliğine-kulüp sadakatine dönüş dönemi olarak kabul etmek gerek. Her türlü demokratik eleştiriye açık olması gereken yeni dönemin en baştaki tutarsızlığı, geçmiş dönemlere özgü olan kendi ‘trol’ ve ‘yandaş’ medya örgütlenmesi üzerine bir strateji benimsemesidir. Bu kabul edilebilir bir yöntem değildir. Gerçeklerden koparak ve yüzleşmeyi inkâr ederek algı manipülasyonu üzerine bir yönetim metodunun oluşmasına neden olur ki bu başkana, yönetime ve Beşiktaş’a zarar verir. İşe başlar başlamaz 5 oyuncunun kadro dışı bırakılmasının sportif yönetim anlayışı ile bağının olmadığı gibi, ‘farklı kültürleri’ yönetme becerisi ile etik değerde bir karşılığı yoktur. Bu sadece feodal ahlak normları içinde kişisel anlamda normatif bir beklentiden başka (başkanın ve sportif direktörün) bir şey ifade etmez. Zaten FİFA ve FIFpro’ya yapılan müracaatlar ile sürecin hukuki boyutunu da ortaya koyacaktır. Fakat işleyen süreç takımda kırılmalara ve sportif başarısızlığa neden oldu. Özellikle Roiser ve Baily’nin gitmesi ile Svensson ve Worrell’ın alınması takım için kayıptı. En büyük çıkmaz teknik direktör ve futbolcu transferleri ile yaşandı. Teknik direktör görüşmelerinde istenilen sonucun (ki yapılan açıklamalar ile işleyen sürecin çok farklıydı) alınamaması tabii ki bir hayal kırıklığı yarattı. Sonunda, bilinen menajerler sayesinde Fernando Santos ile anlaşma sağlanması birçok sorunu da beraberinde getirdi. Son 13 yıldır sadece milli takımlar çalıştıran Santos, Portekiz Milli takımı ile son Dünya Kupasında yaşadığı başarısızlık ve Polonya Milli takımı ile aldığı sonuçlar onun adına kötümser beklentiye sebep sonuçlardı. Ve oyuncu transferi için Avrupa pazarındaki transfer sürecinin bitip, fırsat transferi üzerine bir yöntem açıklayan Başkan Sayın Arat, bir kalemde iki oyuncuya (Muçi ve Al Musrati) 40 milyon avro vererek belki de tarihteki en büyük meblağa transfer yaptı. Oyuncuların önceki bonservis bedelleri-bedelsizlikleri ve kulüplerinden aldığı maaşlar ile, Beşiktaş’ın ödediği bonservis ücretleri ve maaşlar arasındaki uçurum ciddi bir tartışma konusudur. Zaman süreç hakkında gereken cevabın bulunmasına yardımcı olacaktır. Uzun vadede bu oyunculardan kazanılması gereken performans ve maddi getirilerin oluşmaması durumunda Beşiktaş ciddi bir kayıp ile karşı karşıya kalacaktır. Divan Kurulu toplantısındaki açıklamalarında Başkan Sayın Arat özellikle ‘Fulya Projesi’ konusunda bir ‘sulh’ teklifi yaptığını söylemesi önemliydi fakat doğru değildi. Müteahhit firma ile yapılan anlaşmalar sonucunda, 100 milyon dolar alacağı olan Beşiktaş’ın bu para için tüm hukuki yollara müracaat etmesi gerekir. Daha önceki yönetimlerde özellikle Ahmet Nur Çebi tarafından oluşturulan ‘Hakem Heyeti’ konusunda işleyen savcılık sürecine müdahil olarak Beşiktaş’ın çıkarlarını koruması gerek. Yıldırım Demirören ile başlayan, Fikret Orman ve Ahmet Nur Çebi döneminde devam eden bu süreç içindeki durumda, ‘sulh’ yerine Beşiktaş’ın çıkarları doğrultusunda yasal dayanakları çerçevesinde tavır almalıdır. Dava süreçleri bunu zorunlu kılmaktadır. Sayın Arat sürecin içinde olsaydı zaten aynı kanaate varırdı. Sayın Arat’ın konuşmalarındaki diğer bir önemli husus, yapacağı açıklamalar hakkında derinlemesine bir araştırma yapamadan yorum yapmasıdır. Futbolcu Besar Gudjufi hakkında yaptığı açıklamalar sonucunda, ailesinin kamuoyu ile yaptığı paylaşımlar arasındaki çelişki Beşiktaş başkanı tarafından dikkate alınması gerek. Kendisi ve paydaşları ile görüşüp konu hakkında bilgi sahibi olması gerekirken varsayımlar üzerinden hareket etmesi kötü bir yöntem. 95 günde gelinen noktada hala bir şeylerin oturtulması için birtakım dinamiklere ihtiyaç olduğu gerçeği vardır. Ama, süreç olarak izlenilen yöntemlerle bu dinamiklerin bulunması çok zor görünmektedir.' | Duhuliye