Habertürk yazarı Serdar Ali Çelikler'in maç yazısı
Eskiden beri söylenir "orta sahayı alan maçı alır" denir.
Josef-Gedson ve Salih 3'lüsü ile Torreira - Oliviera ikilisi zayıf kalır değil mi? Baştan görünüş buydu. Ama ya orta sahada, merkezde topla uğraşmaz topu hızlıca ve uzun toplarla hızlı kanat oyuncularınıza atarsanız ne olur? İşte o zaman orta 3'lü fazla bile olur.
Barış Alper, Rossier'i; Rashica, Umut ve sonra orada oynayan Tayfur'u per perişan ettiler. Okan Buruk'un bu zekice planını Şenol Güneş uyanıp çözemedi. İlk yarıda hatta 25 dakikada 5 korner 1 gol, 1 de pozisyon bulan bir takımdı Galatasaray.
Özetle Okan Buruk, "Yemişim orta merkezle uğraşmayı, direkt oyunla rakip kaleye akalım" dedi ve ters toplarla beklerin arkasına hızlı adamlarını kaçırdı. Beşiktaş ne set oyununda ne de karşılık oyununda ne de kontrada hiç bir şey yapamadı. Çok kötü oynarlarken bir duran toptan beraberlik golünü buldular.
Şenol Güneş bu yaşında hala korktuğundan Allah'ın lütfu beraberliği değerlendiremedi. Muleka'yı hemen alıp 4-2-4'e dönse önde basmaya çalışsa oyuna ortak olurdu. Ama yine merkezde oynamaya çalıştılar. Gedson dışında 3 merkez oyuncusunun 2'sinden hiç yararlanamadı ve hala Galatasaray'ı ortada durduracağını sandı.
Oyun ölmek üzereyken Icardi bir gol daha atınca momentum tamamen Galatasaray'a geçti.
Sonrası Güneş'in anlamsız riskleri ve bana göre takımın en kötülerinden Weghorst çıkmalıyken N'Koudu'yu çıkarmak gibi hatalarıyla bezendi. 5-1'e gidebilecek pozisyonlar geldi. 2 kez üst direk engel oldu. Bir kez de Rashica. Galatasaray 2-1 kazandı ama maçın hakkı net olarak 4-1; 5-1'di. Oyun olarak ezdiler Beşiktaş'ı. Cenk Tosun ve Gedson dışında biraz da Saiss'i saysak geri kalan hiç bir Beşiktaşlı iyi değildi.
Icardi 1. sınıf golcü. Bu zaten bilinen bir durum. Ona yeterince top getiremiyorlardı. Bu maçta getirdiler 3 kez. 2'si içeride biri direkte kaldı. Torreira futbol sahtekarlığına çok kaçmasa kusursuz bir orta alan savunmacısı. Bu maçta her kenar oyuncusu Okan Hoca'nın taktiğini iyi uygulayarak alkışları hak ettiler.
Oliviera da belki de ilk defa bu kadar etkili ve süregelen devamlılık ile oynadı. Çok beğendim. Yine de bu kadar iyi oyuna karşın geldiğimiz nokta Icardi'nin 2 golü ile Cenk'in harika vuruşunu son anda çıkaran Muslera'nın kalitesi farkı yaratan unsurlardı. 1 ve 9 kalitesi en yüksek takım Galatasaray. Bu iki oyuncuyu verimli kullandığı sürece Galatasaray zirve yarışında olur.
Beşiktaş'ta sorunlar büyük. Bir kere Josef ağlayarak yaptığı basın toplantısından bu yana yok. İkincisi Weghorst aslen takımın en sorunlu ismi. Uzun oynatıyor takımı, top tutamıyor, ilk dönemleri kadar pasör de değil. Kritik anda biri net 2 karambol pozisyonda çerçeveyi de bulamadı. Cenk-Muleka denenebilir. Salih teknik adamları kandıran bir oyuncu. En iyi oynadığı zamanda bile golü ve asisti yok. Biraz sallandığında hiç çekilmiyor. Şenol Güneş büyük kredisine karşın evhamlı düşünceleri ve klasik deplasman endişesi ile maçı bilhassa 2. yarıda çözemeyerek mağlubiyette önemli bir pay kaptı. Hakem Halil Umut Meler yine iyi bir maç yönetti.
Serdar Ali ÇELİKLER / Habertürk
Eskiden beri söylenir "orta sahayı alan maçı alır" denir.
Josef-Gedson ve Salih 3'lüsü ile Torreira - Oliviera ikilisi zayıf kalır değil mi? Baştan görünüş buydu. Ama ya orta sahada, merkezde topla uğraşmaz topu hızlıca ve uzun toplarla hızlı kanat oyuncularınıza atarsanız ne olur? İşte o zaman orta 3'lü fazla bile olur.
Barış Alper, Rossier'i; Rashica, Umut ve sonra orada oynayan Tayfur'u per perişan ettiler. Okan Buruk'un bu zekice planını Şenol Güneş uyanıp çözemedi. İlk yarıda hatta 25 dakikada 5 korner 1 gol, 1 de pozisyon bulan bir takımdı Galatasaray.
Özetle Okan Buruk, "Yemişim orta merkezle uğraşmayı, direkt oyunla rakip kaleye akalım" dedi ve ters toplarla beklerin arkasına hızlı adamlarını kaçırdı. Beşiktaş ne set oyununda ne de karşılık oyununda ne de kontrada hiç bir şey yapamadı. Çok kötü oynarlarken bir duran toptan beraberlik golünü buldular.
Şenol Güneş bu yaşında hala korktuğundan Allah'ın lütfu beraberliği değerlendiremedi. Muleka'yı hemen alıp 4-2-4'e dönse önde basmaya çalışsa oyuna ortak olurdu. Ama yine merkezde oynamaya çalıştılar. Gedson dışında 3 merkez oyuncusunun 2'sinden hiç yararlanamadı ve hala Galatasaray'ı ortada durduracağını sandı.
Oyun ölmek üzereyken Icardi bir gol daha atınca momentum tamamen Galatasaray'a geçti.
Sonrası Güneş'in anlamsız riskleri ve bana göre takımın en kötülerinden Weghorst çıkmalıyken N'Koudu'yu çıkarmak gibi hatalarıyla bezendi. 5-1'e gidebilecek pozisyonlar geldi. 2 kez üst direk engel oldu. Bir kez de Rashica. Galatasaray 2-1 kazandı ama maçın hakkı net olarak 4-1; 5-1'di. Oyun olarak ezdiler Beşiktaş'ı. Cenk Tosun ve Gedson dışında biraz da Saiss'i saysak geri kalan hiç bir Beşiktaşlı iyi değildi.
Icardi 1. sınıf golcü. Bu zaten bilinen bir durum. Ona yeterince top getiremiyorlardı. Bu maçta getirdiler 3 kez. 2'si içeride biri direkte kaldı. Torreira futbol sahtekarlığına çok kaçmasa kusursuz bir orta alan savunmacısı. Bu maçta her kenar oyuncusu Okan Hoca'nın taktiğini iyi uygulayarak alkışları hak ettiler.
Oliviera da belki de ilk defa bu kadar etkili ve süregelen devamlılık ile oynadı. Çok beğendim. Yine de bu kadar iyi oyuna karşın geldiğimiz nokta Icardi'nin 2 golü ile Cenk'in harika vuruşunu son anda çıkaran Muslera'nın kalitesi farkı yaratan unsurlardı. 1 ve 9 kalitesi en yüksek takım Galatasaray. Bu iki oyuncuyu verimli kullandığı sürece Galatasaray zirve yarışında olur.
Beşiktaş'ta sorunlar büyük. Bir kere Josef ağlayarak yaptığı basın toplantısından bu yana yok. İkincisi Weghorst aslen takımın en sorunlu ismi. Uzun oynatıyor takımı, top tutamıyor, ilk dönemleri kadar pasör de değil. Kritik anda biri net 2 karambol pozisyonda çerçeveyi de bulamadı. Cenk-Muleka denenebilir. Salih teknik adamları kandıran bir oyuncu. En iyi oynadığı zamanda bile golü ve asisti yok. Biraz sallandığında hiç çekilmiyor. Şenol Güneş büyük kredisine karşın evhamlı düşünceleri ve klasik deplasman endişesi ile maçı bilhassa 2. yarıda çözemeyerek mağlubiyette önemli bir pay kaptı. Hakem Halil Umut Meler yine iyi bir maç yönetti.
Serdar Ali ÇELİKLER / Habertürk