Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 12,187
- Puanları
- 0
Yine Siyah - Beyaz günlerimizden biriydi önceki gün. Önce Ataköy’de, BJK Olağan İdari Mali Genel Kurulu’ndaydık. Pazar sabahı, Beşiktaş mesaimiz şehrin bir ucunda, Sinan Erdem Spor Salonu’nda başladı. Beşiktaş’ın geldiği noktanın temel nedeni olarak gördüğüm ve bu yüzden karşı çıktığım ‘kulüp siyaseti’nin olanca sıradanlığı ve hoyratlığıyla devam ettiğine şahitlik ettik bir kez daha. Üzücü...Akşam ise Dolmabahçe’deydik. Fenerbahçe derbisi için İnönü tribününde, her zamanki yerimizde. Evimizde... Bizim ‘ev’in hâlleri hâl değil bu aralar. Aslında uzunca zamandır öyle. 2-0 öne geçtiğimiz maçı 2-3 kaybettik. Beşiktaş takımı sahada öyle şeyler yapıyor ki, biz ne hakemi konuşabiliyoruz ne rakibi. Kendi kendini imha eden bir oyun, takım, teknik kadro ve tribün var maalesef. İşin en dramatik yanı ne biliyor musunuz? “Eskiden kaybedince üzülürdüm, artık üzülemiyorum bile” cümlesini çok fazla insandan duyar oldum son dönemde. En acısı bu. Bakın bir Beşiktaşlı neler yazmış aylar evvel: “Bir süre daha böyle devam ederse maç izlemeyi ve kombinemi bırakmayı düşünüyorum. Benim Beşiktaş’ım bu değil. Beşiktaş belli bir grup ‘erk’in elinde oyuncak oldu. Bu kişiler kulüp içinde kulüp kurmuşlar. Derdi Beşiktaş olan, detayları kovalayan, transferleri sorgulayan oraya giremiyor. Bu erk Beşiktaş’ın hakkını hiçbir sekilde savunmuyor. Şahsi çıkarları, PR’ları, ticari kaygıları önde, Beşiktaş arkada. Birkaç yıl ‘takılıp’ gidiyorlar. Arkada envai çeşit enkaz, kesinlikle hesap sorulmuyor… Kurullar ve divan bunlarla arkadaş, bu yüzden pasifler. Bu filmin devamı belli. Buradan Beşiktaş’a hayır çıkmaz. Üzgünüm.” Ve devam etmiş aynı kardeşimiz:“Bu ‘erk’in sosyal medya yapılanması sizi her şeye ikna edebilir. Boyd’un süper topçu olmasından Amartey’in 6 numara da oynayabildiğine, Arroyo’nun çok ucuz transfer olduğuna vb.” G Dünkü maçın ardından WhatsApp grubumuzda yakın arkadaşlarımdan birinin yazdıklarına bakın bir de: “2-1 iken çıktım ben maçtan. Eve girdim maç bitmiş. Metrodayken yemişiz 3’ü. O maddeler atıldı, üstüne gol yedik. Başlarım dedim bu kalitesizliğe, cahilliğe. Ben artık ait hissetmiyorum o tribüne kendimi. Statta, kendi evimde misafir gibiyim.” Acı gerçek bu işte. 40 senedir Beşiktaş’ı kovalayan; hayatı Siyah - Beyaz yaşayan bizlerin bile geldiği nokta bu maalesef. Maç sonuçları, yenmek - yenilmek, kupalar, şampiyonluklar değil mesele.Asıl mesele içine sürüklendiğimiz bu ruh hâli ve çaresizlik hissi. Önlem alınması, düzeltilmesi gereken bu. Fakat tabii; önlem almak, düzeltmek için önce farkına varmak, aynaya bakmak ve gördüğünden rahatsız olmak gerekiyor. Değişmeyi istemek gerekiyor. Aksi hâlde elimizde bildik, tanıdık, bugüne kadarki seçenek var. Gerçeklikten kopuk, içi boş romantizme devam etmek seçeneği.Murat Çelik / PostaHABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..