Beşiktaşlım
Forum Üyesi
- Katılım
- 20 Kas 2023
- Mesajlar
- 10,676
- Puanları
- 0
Bazen, oynanan maçların önemi sadece oyun ve haliyle skor üzerinden daha fazla içeriğe sahip olduğu durumlarla karşılaşmaktayız. Endüstri olarak kabul edilen futboldaki yönetim mekanizması, özellikle az gelişmişlik sendromu içinde çırpınan ve futbolu araç olarak kabul eden bizim gibi ülkelerde hem içeriye yönelik hem de dışarıya yönelik birtakım politikalar üretmek zorunda kalmaktadır. Saha içindeki oyun dahil, tüm yönetim etkileşimi sadece bir takımı temsil eden kurgudan ibaret değildir. Değerlendirmeleri ve gelişen olaylardaki içerikleri buna göre analiz etmekte yarar var. BJK bir seçim sürecinden çıkmakla beraber, göreve gelen yeni başkan ve yönetim kurulunun ortaya koyacağı performans merak konusu. Tabii taktir edersiniz ki bu performans, saha performansı ile bir paralellikte gitmesi kaçınılmaz olarak çok daha sağlıklı karar verme sürecine doğrudan etkisi olacaktır. Özellikle futbolun endüstrileşmesi ile birlikteki, ortaya çıkan profesyonel yönetim anlayışının zorunluluğunu bir türlü yakalayamayan-üç büyükler dahil-kulüplerimizin başkan ve yöneticileri, çözümü menajerler veya dış paydaşlar üzerinden yürüterek ortaya koymaya çalışırken, süreci ‘rant’ kisvesi altında başka bir yöne eğrilmesine neden oldular. Ve bunun için ki BJK ’nün son 23 yılındaki başkan ve yöneticileri dahil olmak üzere ‘yöresel’ bir anlayışın görev almasına neden oldu. İşte bu anlayışın karşısına Sayın Hasan Arat ‘küreselci’ bir yaklaşım ile çıkarak ‘turuncu devrim’ diye tabir edilen bir değişim ile başkan seçildi. Futbol oyununun ‘küresel’ bir anlayışa ve etkiye sahip olması, ancak onu bu bakış açısıyla anlamak suretiyle kurgulanmayı zorunlu kılmakta. Sayın Hasan Arat’ın ‘küreselci’ anlayışın içeriği, Mali Kongre’deki ibra oylamasında Ahmet Nur Çebi’nin ibra edilmesindeki strateji ve iş birliği ile, Genel Kurul’daki tüm sandıklardan birinci çıkmasını sağlayan ittifaklar ve iş birlikleri ile daha sonraki performansları içerisinde fazlasıyla tartışılacaktır. Gelelim saha içiresine… Temel farklılık; Fenerbahçe’nin kadro bütünlüğünün Beşiktaş’ın kadro bütünlüğüne göre daha iyi ve tutarlı görünmesidir. Birliktelikler ise; ikisinin de herhangi bir oyun planına-sistematik kurguya ve taktiksel bütünlüğe sahip olmamalarıdır. Her iki teknik direktörü eşitleyen en önemli unsur, kişisel donanımlarının ‘Anadolu’ teknik direktörlüğü üzerinden şekil bulasıdır. İsmail Kartal’ı avantajlı kılan fakat dezavantaja dönüşme riskini içerisinde taşıyan çelişkisi ise; transferler neticesinde oluşan ideal 11 ile oynarken sorun yaşamamasına rağmen, sakatlık-Bacao, Fred, Djiku-ve ceza durumunda, kendi donanımlarının ortaya koyması gerekirken, ortaya çıkan yetersizliğinin skora ve oyuna olumsuz olarak yansımasıdır. Rıza Çalımbay’ın takım ile ortaya koyacağı performansı yeni olduğu için daha çok onu, çıkardığı ilk 11 ile oyuna müdahaleleri üzerinden değerlendirmek gerekir. Fenerbahçe için sorun ki Beşiktaş için avantaj olarak gözüken iki stoperin-Samet ve Oostervolde’nin-uyumsuzluğu ile fazlasıyla pozisyon hatası yapmalarıdır. Eğer Becao ve Djiku’dan biri iyileşmez ise burası Aboubakar ve arkasında gelen Chamberlain ile BJK için hamle alanı olmalı. BJK için defans dörtlüsünün tutarsızlığı ciddi sorun yaratmaktadır. Buraya filtre yapacak iyi bir 6 numaranın olmaması sezon başından beri temel sorun görünmekte. Ki Amartey bu sorunu çözebilecek donanıma sahip olabilecek oyuncu olarak denenebileceği gibi, Bailly ve Colly’le de uyumlu oyun çıkartabilirler. Ama asıl sorun, her üç antrenörün de Rebic ve Chamberlain’i oynatabilecek ve yüksek performans alabilecek oyun kurgusunu bir türlü düşünememeleridir. Bir türlü çıkmadı… Fenerbahçe kenar oyun kurgusunda Tadic-Ferdi ile İrfan-Samuel ikililerinin organizasyonları oyunun temel kurgusunu oluşturmakta. BJK de her iki kenar da savunma zaaflarıyla açık vermekte. Maçı buradaki ikili eşleşmeler ve oyun taktiği belirleyecektir. Amartey’nin oynamasındaki olumlu diğer etken, özellikle Szymanski’nin Dzeko’nun arkasına yaptığı topsuz koşulardaki etkisini kontrol edebilmek açısından da önemli bir ayrıntı olabilir. Fenerbahçe üçüncü bölge hücum oyunun da ne kadar iyiyse, birinci bölge savunma oyununda da o kadar kötü oyun kurgusuna sahiptir. BJK üçüncü bölge pres kurgusunu iyi kurabilirse Fenerbahçe’nin geçiş oyunu bozabilir. Ve BJK Rebic, Aboubakar eğer Gezzal veya Rashica ile oynayabilirse-top üçüncü bölgede tutma şansına sahip olacağı için BJK için avantajlı oyun ortaya çıkabilir. Çünkü, Fenerbahçe sürekli kendi birinci bölgesinde oynamaya alışık olmadığı gibi bir savunma devamlılığına da sahip değil. Her iki takımın ortak sıkıntısı; Avrupa Kupa maçlarındaki farklı mağlubiyetleridir. Tabii ki bunların bundan sonraki süreç için bir değerlendirilmesi olur. Özellikle BJK ’nün yeni başkanı Sayın Arat’ın maçtan hemen sonra Hans-Dieter Flick’in fotoğrafını paylaşması, daha önceki ‘Rıza Hoca ile devam edeceğiz’ bayanının çok geçerli olmadığı kanısını uyandırmaktadır. Bu hamlesi, yönetici anlayışı olarak, hemen koruma iç güdüsüyle olumsuzluktan kurtulma tepkisinin kriz yönetme anlarında çelişkilere neden olabilecek bir gösterge olarak kabul edilebilinir. Bu yüzden, BJK maçı kaybederse Rıza Hoca’dan istifasını isteyebilirler. Ama asla görevden almazlar. Kendisinin istifa etmesini isterler ki-yeni iletişim politikası-algı manipülasyonu üzerinden bunu zorunlu kılmakta. Fenerbahçe’de ise, Ali Koç’un Montella’ya karşı İsmail Kartal’ı istemesi nedeniyle ona sahip çıkma politikasına devam ediyor. Olumsuz skorun sonucun olacaktır. Ama hemen, ama sonra… Feyyaz Uçar ve Samet Aybaba… ‘Küreselci’ başkanın ‘yöresel’ profesyonelleri… Zaman içindeki çelişkiler-tartışmalar-tepkiler hepsi yol haritası içinde kendi alanlarına müdahale etkisine sahiptir. Sonuçlarının çok iyi olmasını beklemek kolaycılık görünmekte. Hasan Arat Bey ile 23 yıllık ‘Fetret Devri’ bitti, yeni ‘küreselci’- ‘turuncu’ devrim başladı!