Erdoğan, Bahçeli ile birlikte gittiği Adıyaman'da: "Sarsıntıların yıkıcı etkisi, olumsuz hava şartları, hasar gören altyapının getirdiği zorluklar sebebiyle maalesef ilk birkaç gün Adıyaman'da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik."
Yol, su, elektrik, gaz, kanalizasyon... bunların hepsi altyapı bileşenleridir. "Hasar gören altyapının getirdiği zorluklar" derken; akla gelen, yollardır.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu daha önce, Adıyaman'da yaptığı açıklamada (20.2.2023), "Bu kadar dayanıklı yollar sayesinde ulaşımı kesintisiz sağlamış olduk"
Erdoğan'ın açıklaması, Karaismailoğlu'nun açıklamasını teyit etmiyor. Tabii "Elektrikler kesikti, o yüzden ulaşamadık" demek istemediyse.
***
Depreme müdahalenin gecikmesi, tepkilere yol açtı. Kimi yerde 48 saat, kimi yerde 72 saat müdahale edilememişti.
Bunları dile getirenler hem deftere not edildiler hem "Aşağılık", "namusuz", "adi", "şerefsiz" vb. ifadelere maruz kaldılar.
Halbuki iddialar, Erdoğan'ın "Maalesef birkaç gün Adıyaman'da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik" açıklamasından farklı değildi.
***
Aynı konuşmasında Erdoğan helallik istedi. Lakin bu helallik konusu biraz sorunlu.
Bir şekilde "Sarsıntıların yıkıcı etkisinden" canını kurtarıp kendini sokağa atabilmiş, "olumsuz hava şartları" nedeniyle donmayıp hayatta kalmış, "hasar gören altyapının getirdiği zorluklar sebebiyle maalesef ilk birkaç gün" kendisine ulaşılamamış insanlardan helallik istenebilir. Helalleşirler veya helalleşmeler... onların bileceği bir iş.
Peki enkazdan sağ çıkamayan ve hatta ölü bile çıkamayan on binlerce kişi, haklarını nasıl helal edecek? Onlarla nasıl helalleşilecek?
Belediyelerin
Buna benzer bir "Askıda helallik" uygulaması geliştirilemez mi?
Mesela; uygulamaya girdiğimizde, artık yaşamadığı için hakkını helal edemeyen bir insanımızın hakkını, onun yerine biz helal edebilir miyiz?
İş makinalarıyla kaldırılan enkazların içinde kaç beden kaldı bilmiyoruz. Tek tek tespitin yapılamadığı bina enkazları için 40 kişi bir araya gelip, enkaz altında kayıp 40 kişinin birden hakkını helal etsek, olur mu?
"Askıda helallik" uygulaması üzerinden; hakkını helal ettiğimiz birinin, yarın öbür gün yaşadığı tespit edilirse, kul hakkına girmiş olur muyuz?
Yani şu helallik meselesi, çok zor mesele. Neticede otobüse binerken ayağına yanlışlıkla bastımız bir vatandaştan veya evdeki tadilat nedeniyle yaptığımız gürültü için komşudan istenilen helallik değil bu. Keşke o konuya hiç girilmeseydi.
***
Helalleşme talebine "Ne helalliği be" diye tepki gösteren bir tweeter kullanıcısına Cem Küçük, çok büyük bir ahlak dersi verdi. Mesajı alıntılayarak "Nefret, kalplerini bitirmiş bunların. Çok yazık."
Bu dünya; kalplerini nefretin bitirdiği insanlara "Çok yazık" diye hayıflanan erdem timsali Cem Küçük'ler sayesinde dönmüyorsa, başka ne için döner ki?
***
Yine aynı konuşmada Erdoğan, bir yıllık süre talebini tekrarladı. Bu, seçimlerin bir yıl erteleme isteği olarak yorumlandı. Halbuki hiç alakası yok. İktidar, deprem konutlarını tamamlayabilsin diye istiyordu bu bir seneyi.
Bunun için seçimlerin ertelenmesine gerek yok ki. Zamanında yapılan seçimleri iktidar yine kazanırsa, bir değil beş yıl süresi olur. Yok eğer kaybederse proje devam eder. Şimdiki iktidardan kim istiyorsa, konut projesinde görev alır. Ben yeni iktidar olsam, böyle talepleri geri çevirmem. Mesela Erdoğan niye şantiye şefi olamasın ki?
Erdoğan, ''İstanbul Turizm Ödülleri'' töreninde (2009): ''Biz bugün varız, yarın yokuz. Biz bu makamlarda kalıcı değiliz. Kimler geldi, kimler geçti bu makamlardan. Biz de gelip geçiciyiz. Açıkladım; 2011'de, Allah ömür verirse, benim son milletvekili adaylığımdır. Ben tükürdüğümü yalamam, onu da söyleyeyim. Birileri gibi oralara çakılıp kalmam. Eğer millete hizmet etmekse hizmet sadece politikada olmuyor. Gidersiniz bir vakfın başına geçersiniz, oradan da hizmet edersiniz."
Yani ha bir vakfın başı, ha deprem konutları şantiyesinin başı... Erdoğan'ın dediği gibi millete hizmet etmekse, illa politikada olmuyor.
Devlet Bahçeli şantiye şefi yardımcısı olsa, Nurreddin Nebati muhasebeyle, Bekir Bozdağ mevzuatla, Adil Karaismailoğlu alt yapı ve peyzajla, Süleyman Soylu şantiye güvenliğiyle, Fahrettin Koca işyeri güvenliği ve işçi sağlığıyla... İlgilense, millete hizmet etmiş olmayacaklar mı?
Bütçesi, projesi, yapımı her aşamada denetleneceği için risk de oluşturmaz.
Diyarbakır'da konuşan Bekir Bozdağ'ın "Sizden bir yıllık zaman ve bu sürede bize sabır göstermenizi istiyoruz."
Bozdağ diğer bir konuşmasında da "Devletimize güvenin. Bütün ihtiyaçlarınız giderilecek. Bir yıl içinde evleriniz yapılacak, eşyalarınız da verilecek"
Yani "hükümetimize..." demedi, "Devletimize güvenin" dedi. Yarın biz gideriz, başkası gelir. Ama devlet hep vardır endişelenmeyin, diye vatandaşa güven verdi.
Yani bu konut şantiyesi fikrime Bekir Bozdağ da itiraz etmez diye düşünüyorum.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.Yol, su, elektrik, gaz, kanalizasyon... bunların hepsi altyapı bileşenleridir. "Hasar gören altyapının getirdiği zorluklar" derken; akla gelen, yollardır.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu daha önce, Adıyaman'da yaptığı açıklamada (20.2.2023), "Bu kadar dayanıklı yollar sayesinde ulaşımı kesintisiz sağlamış olduk"
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.Erdoğan'ın açıklaması, Karaismailoğlu'nun açıklamasını teyit etmiyor. Tabii "Elektrikler kesikti, o yüzden ulaşamadık" demek istemediyse.
***
Depreme müdahalenin gecikmesi, tepkilere yol açtı. Kimi yerde 48 saat, kimi yerde 72 saat müdahale edilememişti.
Bunları dile getirenler hem deftere not edildiler hem "Aşağılık", "namusuz", "adi", "şerefsiz" vb. ifadelere maruz kaldılar.
Halbuki iddialar, Erdoğan'ın "Maalesef birkaç gün Adıyaman'da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik" açıklamasından farklı değildi.
***
Aynı konuşmasında Erdoğan helallik istedi. Lakin bu helallik konusu biraz sorunlu.
Bir şekilde "Sarsıntıların yıkıcı etkisinden" canını kurtarıp kendini sokağa atabilmiş, "olumsuz hava şartları" nedeniyle donmayıp hayatta kalmış, "hasar gören altyapının getirdiği zorluklar sebebiyle maalesef ilk birkaç gün" kendisine ulaşılamamış insanlardan helallik istenebilir. Helalleşirler veya helalleşmeler... onların bileceği bir iş.
Peki enkazdan sağ çıkamayan ve hatta ölü bile çıkamayan on binlerce kişi, haklarını nasıl helal edecek? Onlarla nasıl helalleşilecek?
Belediyelerin
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
uygulaması var. Faturalarını ödeyemeyen vatandaşların faturaları, ödeyebilen hayırsever vatandaşlarca ödeniyor. Uygulama üzerinden, faturasını ödeyemeyen bir vatandaşın faturasını biz ödeyebiliyoruz.Buna benzer bir "Askıda helallik" uygulaması geliştirilemez mi?
Mesela; uygulamaya girdiğimizde, artık yaşamadığı için hakkını helal edemeyen bir insanımızın hakkını, onun yerine biz helal edebilir miyiz?
İş makinalarıyla kaldırılan enkazların içinde kaç beden kaldı bilmiyoruz. Tek tek tespitin yapılamadığı bina enkazları için 40 kişi bir araya gelip, enkaz altında kayıp 40 kişinin birden hakkını helal etsek, olur mu?
"Askıda helallik" uygulaması üzerinden; hakkını helal ettiğimiz birinin, yarın öbür gün yaşadığı tespit edilirse, kul hakkına girmiş olur muyuz?
Yani şu helallik meselesi, çok zor mesele. Neticede otobüse binerken ayağına yanlışlıkla bastımız bir vatandaştan veya evdeki tadilat nedeniyle yaptığımız gürültü için komşudan istenilen helallik değil bu. Keşke o konuya hiç girilmeseydi.
***
Helalleşme talebine "Ne helalliği be" diye tepki gösteren bir tweeter kullanıcısına Cem Küçük, çok büyük bir ahlak dersi verdi. Mesajı alıntılayarak "Nefret, kalplerini bitirmiş bunların. Çok yazık."
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
paylaştı.Bu dünya; kalplerini nefretin bitirdiği insanlara "Çok yazık" diye hayıflanan erdem timsali Cem Küçük'ler sayesinde dönmüyorsa, başka ne için döner ki?
***
Yine aynı konuşmada Erdoğan, bir yıllık süre talebini tekrarladı. Bu, seçimlerin bir yıl erteleme isteği olarak yorumlandı. Halbuki hiç alakası yok. İktidar, deprem konutlarını tamamlayabilsin diye istiyordu bu bir seneyi.
Bunun için seçimlerin ertelenmesine gerek yok ki. Zamanında yapılan seçimleri iktidar yine kazanırsa, bir değil beş yıl süresi olur. Yok eğer kaybederse proje devam eder. Şimdiki iktidardan kim istiyorsa, konut projesinde görev alır. Ben yeni iktidar olsam, böyle talepleri geri çevirmem. Mesela Erdoğan niye şantiye şefi olamasın ki?
Erdoğan, ''İstanbul Turizm Ödülleri'' töreninde (2009): ''Biz bugün varız, yarın yokuz. Biz bu makamlarda kalıcı değiliz. Kimler geldi, kimler geçti bu makamlardan. Biz de gelip geçiciyiz. Açıkladım; 2011'de, Allah ömür verirse, benim son milletvekili adaylığımdır. Ben tükürdüğümü yalamam, onu da söyleyeyim. Birileri gibi oralara çakılıp kalmam. Eğer millete hizmet etmekse hizmet sadece politikada olmuyor. Gidersiniz bir vakfın başına geçersiniz, oradan da hizmet edersiniz."
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.Yani ha bir vakfın başı, ha deprem konutları şantiyesinin başı... Erdoğan'ın dediği gibi millete hizmet etmekse, illa politikada olmuyor.
Devlet Bahçeli şantiye şefi yardımcısı olsa, Nurreddin Nebati muhasebeyle, Bekir Bozdağ mevzuatla, Adil Karaismailoğlu alt yapı ve peyzajla, Süleyman Soylu şantiye güvenliğiyle, Fahrettin Koca işyeri güvenliği ve işçi sağlığıyla... İlgilense, millete hizmet etmiş olmayacaklar mı?
Bütçesi, projesi, yapımı her aşamada denetleneceği için risk de oluşturmaz.
Diyarbakır'da konuşan Bekir Bozdağ'ın "Sizden bir yıllık zaman ve bu sürede bize sabır göstermenizi istiyoruz."
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
de örtüşür.Bozdağ diğer bir konuşmasında da "Devletimize güvenin. Bütün ihtiyaçlarınız giderilecek. Bir yıl içinde evleriniz yapılacak, eşyalarınız da verilecek"
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Yani "hükümetimize..." demedi, "Devletimize güvenin" dedi. Yarın biz gideriz, başkası gelir. Ama devlet hep vardır endişelenmeyin, diye vatandaşa güven verdi.
Yani bu konut şantiyesi fikrime Bekir Bozdağ da itiraz etmez diye düşünüyorum.