Metehan90
Forum Üyesi
Dr. Türk: Altını ıslatan çocuğun yüksek ateşinin araştırılması gerekir
Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Erdal Türk, çocuklarda görülen gece alt ıslatmanın ciddiye alınması ve özellikle her küçük çocukta sebebi belli olmayan yüksek ateşin araştırılması gerektiğini söyledi.
Çocuklarda görülen gece alt ıslatmanın 5 yaşına kadar normal kabul edildiğini ifade eden Türk, 5 yaşından sonra haftada en az iki gece farkında olmadan altını ıslatmaya devam eden çocuklar ve gündüz idrar tutamayan, aniden sıkışan ya da idrarını tutmak için bacaklarını çapraz yapma, çömelme gibi manevralar yapan çocukların herhangi bir idrar yolu hastalığının varlığının araştırılması gerektiğini belirtti. Sağlıklı çocukların da uyku öncesi aşırı sıvı aldıklarında gece idrar kaçırabildiğini dile getiren Türk, “Ancak bu olayın bir rahatsızlık olarak düşünülüp tedavi etme kararının verilebilmesi için en az üst üste üç ayda, haftada iki kereden fazla olması gerekmektedir.” dedi.
Ailelerin 5–6 yaş civarında bu rahatsızlıkla ilgilenmeye ve genellikle de 7–8 yaşlarında hekimlerden yardım istemeye başladığını vurgulayan Türk, “Çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Hasta, mesanesi dolduğunda normal olarak mesane kasılmalarını algılayamaz ve basınç artışını hissedemez, sonuç olarak gece uykuda altını ıslatır. Gece altını ıslatan çocukların uzman bir hekim tarafından muayene edilmesi, nadir de olsa çocukta gece altını ıslatmaya neden olabilecek diğer hastalıkların araştırılması ve ayırt edilmesi çok önemlidir.” diye konuştu.
Sabahları ıslak bir yatakla uyanan çocukta sıkıntı olacağını ifade eden Türk, sözlerine şöyle devam etti: “Aileler ise bu durumun bir hastalık olduğunu kabul etmediklerinden çocuğu suçlamakta ve hattâ zaman zaman cezaya çarptırmaktadırlar. Bu tür bir cezalandırmanın çocuk üzerindeki etkisinin ömür boyu sürebileceği unutulmamalıdır. Bu durum çocukta, özellikle ev dışı otel, kamp, misafirlik gibi bir yerde yatmaktan kaçınmaya ve çok yoğun utanma duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle birçok faaliyete katılmak istemeyebilir ancak, çocukluk çağındaki davranışsal gerilemenin bulgularından biri de gece altını ıslatma olabilir. Bu yüzden gece altını ıslatan çocuğunuza kızmayın, utandırmayın, başka çocukları örnek göstermeyin. Altını ıslatan çocuğa onun fizyolojik bir gelişme gecikmesi yaşadığını, bu sorunun çok da önemli olmadığını ve aslında diş çıkarma gibi normal bir gelişim olduğunu ama onu etkilediğini düşündüğünüz için bir doktora götürmek istediğinizi, tetkik ve tedavi süresince ona destek olacağınızı anlatmanız gerekmektedir."
Tedavide başarılı olmanın ilk şartının aile, çocuk ve hekim arasında tam bir işbirliği olduğunu vurgulayan Dr. Erdal Türk, şunları kaydetti: “Öncelikli görev, çocuğa güven vererek suçluluk hissini ortadan kaldırmak ve mümkünse olayı çocuğun sahiplenmesini sağlamaktır. Öncelikle denenmesi gereken, çocuğun kendisinin veya ailesinin gece uyanmasına dönük programlardır. Bunlara motivasyon programları denmekte ve sadece motivasyonla doğrudan tedavinin başarısı yüzde 25 arttırılabilmektedir. Önce çocukların kendiliğinden uyanması denenir, bu mümkün olmuyorsa ailenin çocuğu gece uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulanır. Altını ıslatma tedavisinde uzun yıllardır çeşitli ilaçlar kullanılmıştır. Bu ilaç tedavi kürleri, çocuktan çocuğa farklı olarak ortalama 6 ay sürmektedir. Eğer ailenin desteği ile beraber motivasyon tedavisi ve ilaç tedavisi beraber uygulanırsa bu çocuklarda tedavide başarı oranı yüzde 70–80'i bulmaktadır. İlaç tedavisinin en önemli dezavantajı ise tedavi kesildikten sonra rahatsızlığın yüksek oranda tekrar riski bulunmasıdır. Bu nedenle son yıllarda alarm ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılması önerilmektedir. Alarm cihazları, çocuk idrar kaçırmaya başlar başlamaz uyandırarak, mesanesini kontrol etmesine yardımcı olan araçlardır. Alarm cihazları teknolojisinde son yıllarda önemli ilerlemeler olmuş ve hem küçük hem de kullanımı kolay cihazlar üretilmiştir. Alarm tedavisine de en az üç ay devam etmek gerekmekte, bu tedavi ile çocuklarda yüzde 85’lere varan iyileşme sağlanmaktadır.”
Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Erdal Türk, çocuklarda görülen gece alt ıslatmanın ciddiye alınması ve özellikle her küçük çocukta sebebi belli olmayan yüksek ateşin araştırılması gerektiğini söyledi.
Çocuklarda görülen gece alt ıslatmanın 5 yaşına kadar normal kabul edildiğini ifade eden Türk, 5 yaşından sonra haftada en az iki gece farkında olmadan altını ıslatmaya devam eden çocuklar ve gündüz idrar tutamayan, aniden sıkışan ya da idrarını tutmak için bacaklarını çapraz yapma, çömelme gibi manevralar yapan çocukların herhangi bir idrar yolu hastalığının varlığının araştırılması gerektiğini belirtti. Sağlıklı çocukların da uyku öncesi aşırı sıvı aldıklarında gece idrar kaçırabildiğini dile getiren Türk, “Ancak bu olayın bir rahatsızlık olarak düşünülüp tedavi etme kararının verilebilmesi için en az üst üste üç ayda, haftada iki kereden fazla olması gerekmektedir.” dedi.
Ailelerin 5–6 yaş civarında bu rahatsızlıkla ilgilenmeye ve genellikle de 7–8 yaşlarında hekimlerden yardım istemeye başladığını vurgulayan Türk, “Çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Hasta, mesanesi dolduğunda normal olarak mesane kasılmalarını algılayamaz ve basınç artışını hissedemez, sonuç olarak gece uykuda altını ıslatır. Gece altını ıslatan çocukların uzman bir hekim tarafından muayene edilmesi, nadir de olsa çocukta gece altını ıslatmaya neden olabilecek diğer hastalıkların araştırılması ve ayırt edilmesi çok önemlidir.” diye konuştu.
Sabahları ıslak bir yatakla uyanan çocukta sıkıntı olacağını ifade eden Türk, sözlerine şöyle devam etti: “Aileler ise bu durumun bir hastalık olduğunu kabul etmediklerinden çocuğu suçlamakta ve hattâ zaman zaman cezaya çarptırmaktadırlar. Bu tür bir cezalandırmanın çocuk üzerindeki etkisinin ömür boyu sürebileceği unutulmamalıdır. Bu durum çocukta, özellikle ev dışı otel, kamp, misafirlik gibi bir yerde yatmaktan kaçınmaya ve çok yoğun utanma duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle birçok faaliyete katılmak istemeyebilir ancak, çocukluk çağındaki davranışsal gerilemenin bulgularından biri de gece altını ıslatma olabilir. Bu yüzden gece altını ıslatan çocuğunuza kızmayın, utandırmayın, başka çocukları örnek göstermeyin. Altını ıslatan çocuğa onun fizyolojik bir gelişme gecikmesi yaşadığını, bu sorunun çok da önemli olmadığını ve aslında diş çıkarma gibi normal bir gelişim olduğunu ama onu etkilediğini düşündüğünüz için bir doktora götürmek istediğinizi, tetkik ve tedavi süresince ona destek olacağınızı anlatmanız gerekmektedir."
Tedavide başarılı olmanın ilk şartının aile, çocuk ve hekim arasında tam bir işbirliği olduğunu vurgulayan Dr. Erdal Türk, şunları kaydetti: “Öncelikli görev, çocuğa güven vererek suçluluk hissini ortadan kaldırmak ve mümkünse olayı çocuğun sahiplenmesini sağlamaktır. Öncelikle denenmesi gereken, çocuğun kendisinin veya ailesinin gece uyanmasına dönük programlardır. Bunlara motivasyon programları denmekte ve sadece motivasyonla doğrudan tedavinin başarısı yüzde 25 arttırılabilmektedir. Önce çocukların kendiliğinden uyanması denenir, bu mümkün olmuyorsa ailenin çocuğu gece uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulanır. Altını ıslatma tedavisinde uzun yıllardır çeşitli ilaçlar kullanılmıştır. Bu ilaç tedavi kürleri, çocuktan çocuğa farklı olarak ortalama 6 ay sürmektedir. Eğer ailenin desteği ile beraber motivasyon tedavisi ve ilaç tedavisi beraber uygulanırsa bu çocuklarda tedavide başarı oranı yüzde 70–80'i bulmaktadır. İlaç tedavisinin en önemli dezavantajı ise tedavi kesildikten sonra rahatsızlığın yüksek oranda tekrar riski bulunmasıdır. Bu nedenle son yıllarda alarm ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılması önerilmektedir. Alarm cihazları, çocuk idrar kaçırmaya başlar başlamaz uyandırarak, mesanesini kontrol etmesine yardımcı olan araçlardır. Alarm cihazları teknolojisinde son yıllarda önemli ilerlemeler olmuş ve hem küçük hem de kullanımı kolay cihazlar üretilmiştir. Alarm tedavisine de en az üç ay devam etmek gerekmekte, bu tedavi ile çocuklarda yüzde 85’lere varan iyileşme sağlanmaktadır.”