-Ya da 2023 yılı ne çabuk geçti... Hoş geldin 2024...-
Almanya nereye gidecek, gitmesi gereken yere... Gönül isterki layık olduğu yere gitsin...
***
Corona Salgını döneminde bırakın 2019, 2020, 2021 veya 2022 yılını aylar, haftalar hatta günler bile geçmek bilmiyordu... Günler sıkıcı ve bunaltıcıydı...
Bu dönem bitti, hayat göreceli de olsa normale döndü. Günler, haftalar ve hatta aylar hızla geçmeye başladı... Bana göre öyle hızlı geçti ki, 2023 yılının nasıl geçtiğini anlamadım...
Öte yandan da kendimden de şüpheleniyorum: Acaba yaşlanıyor muyuz ne? Hani gençlikte günler, aylar bir türlü geçmek bilmez; yaşlılıkta ise yıllar hızla geçi geçiverir ya... Durum böyle mi acaba?
***
Koalisyon(lar)...
Bilenler bilir. Ama, biz bilmeyenler için tekrar edelim. Almanya Federal Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana hep ya ikili ya da üçlü koalisyonlarca yönetilmiştir ve halen de üçlü bir koalisyon iktidardadır. ``Koalisyon hükümetleri güçlü olmadığı, olamadığı için hızlı ve etkin kararlar alamıyorlar.`` diyenlere not düşmüş olalım. Bir koalisyonlarla yönetilen Almanya`ya ve İtalya`ya bakalım bir de genellikle tek parti hükümetleri tarafından yönetilen Türkiye ve benzeri ülkelere bakalım. Tek parti hükümetleri genellikle son dönemlerinde otoriterleşiyor. Yani otokrasi doğuyor. Tek parti hükümetleri genelinde devlete lök gibi çöküyor ve parti devleti ortaya çıkıyor...
***
Almanya`da Anayasa Mahkemesi`nin son kararı...
Almanya tam bir sanayi ülkesi. Burjuva demokrasisinin tıkır tıkır işlediği bir politik sisteme sahip. Kelimenin tam anlamıyla federatif bir devlet. Merkezi hükümetle eyalet hükümetleri arasında muazzam bir denge var. Sistemin omurgasını oluşturan Devlet, Hükümet, Federal Meclis, Anayasa Mahkemesi, Federal İş Kurumu, Federal İstatistik Dairesi gibi federal kurumlar kendi alanına hükmediyor, haddini biliyor ve de federal kurumlar özerk.
İşte bu federal kurumlardan birisi olan Federal Anayasa Mahkemesi, 60 milyar Avro gibi Almanya için oldukça küçük olan bir rakamla ilgili karar aldı. Federal Anayasa Mahkemesi, bir alan için öngörülen bu rakamın, hükümet tarafından başka bir alanda kullanamayacağı kararı verdi. Kimse bu karara itiraz etmedi, edemedi, etmeyi bile düşünmedi. Ama, bu karar üçlü koalisyondaki zaten bıçak sırtında politika yapan hükümeti zora soktu. ``Anayasa mahkemesi kararını tanımıyorum.`` diyenlere not düşmüş olalım.
***
Çapsız politikacılar...
Bütün bu gelişmelere bakınca, insan kendi kendine soruyor: Peki, tüm bu olumsuzluklara rağmen, İngiltere`nin Atlantiğin öte yakasının teşvikiyle Avrupa birliği`nden ayrılmasına rağmen, Korona Salgını`nın bıraktığı büyük yüke rağmen, Ukrayna-Rusya savaşına rağmen ve dünyada gittikçe yükselen hammadde fiyatlarına rağmen Almanya`da nasıl oluyor da asayiş berkemal? İşsizlik düşük... İthalat-ihracat alanında hep ihracat fazlası veriyor Almanya... Bütçe açığı yok denecek kadar...
Peki, bütün bu olumsuzluklara, bunlara ilaveten çapsız politikacılara rağmen nasıl oluyor da Almanya dimdik ayakta?
Cevap basit: Almanya tam bir sanayi ülkesi. Altyapı çok sağlam. Politik sistem demokratik. Kısacası, Almanya bir hukuk devleti. Ve de human kapital çok güçlü.
***
Sormanın tam da zamanıdır: Peki, Türkiye nereye gidiyor? Nereye gidecek, o da layık olmadığı bir yere gidiyor...
Bir ülke, son 21 yılda yatırımdan(540 milyar TL) çok faiz (559 milyar TL) öderse;
Bir ülke, son 21 yılda eğitim sistemini defalarca değiştirilirse;
Bir ülkede; son 21 yılda Kamu İhale Kanunu`nu 191 kez değiştirilirse;
Bir ülkede, üniversite rektörleri Cumhurbaşkanı tarafından atanırsa;
Bir ülkede, işsizlik oranı resmi rakamlara göre %8,2(siz %16,4 anlayın), enflasyon oranı % 68,89(siz %137,78 anlayın) ise;
Bir ülkede, son 10 yılda ülkeye 10 milyondan fazla mülteci ve sığınmacı alınmışsa;
Bir ülkede, son 5-6 yılda onbinlerce bilişim uzmanı, doktor ve mühendis ülkesini terk etmişse;
O ülke çok tehlikeli bir yere doğru yol alıyor demektir. Hiçte layık olmadığı bir yere doğru yol alıyor demektir...
***
Ne diyordu Çetin ALTAN? (Üstadımız her ne kadar iyi bir final yapamamış olsa da, şu güzel cümleyi sık sık tekrarlardı``Siz gene de enseyi karartmayın!``
Sevgili okuyucularım ``enseyi karartmayın``.
***
Türkiye Cumhuriyeti`nin Mustafa Kemal ATATÜRK`ten sonra gelen ``II. ADAM``ı İsmet İNÖNÜ, 1964 yılında ABD Cumhurbaşkanı`nın Türkiye`yi rencide edici mektubuna verdiği cevapta şöyle diyordu: ``Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye`de bu dünyada yerini bulur.``
İnsanın, `bir an önce kurulursun artık` diyesi geliyor...
Çünkü, başka bir dünya ve başka bir Türkiye mümkün... Yeter ki bunun için çalışılsın, çalışalım...
***
``E pur si muove!``
(Eppur si muove!)
Evet evet, aynen böyle demiş yaklaşık beşyüz yıl önce büyük bilim insanı Galileo GALİLEİ.
Yani, ``Yine de dünya dönüyor!``
***
Yeni yılın başta Almanya`da ve Türkiye`de olmak üzere tüm dünyada herkese sağlık, mutluluk ve başarılar getirmesini dilerim. Bu güzel dünyamıza savaş yerine barış, kin ve nefret yerine sevgi, sömürü yerine göreceli de olsa eşit dağıtım hakim ola...
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!
Almanya nereye gidecek, gitmesi gereken yere... Gönül isterki layık olduğu yere gitsin...
***
Corona Salgını döneminde bırakın 2019, 2020, 2021 veya 2022 yılını aylar, haftalar hatta günler bile geçmek bilmiyordu... Günler sıkıcı ve bunaltıcıydı...
Bu dönem bitti, hayat göreceli de olsa normale döndü. Günler, haftalar ve hatta aylar hızla geçmeye başladı... Bana göre öyle hızlı geçti ki, 2023 yılının nasıl geçtiğini anlamadım...
Öte yandan da kendimden de şüpheleniyorum: Acaba yaşlanıyor muyuz ne? Hani gençlikte günler, aylar bir türlü geçmek bilmez; yaşlılıkta ise yıllar hızla geçi geçiverir ya... Durum böyle mi acaba?
***
Koalisyon(lar)...
Bilenler bilir. Ama, biz bilmeyenler için tekrar edelim. Almanya Federal Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana hep ya ikili ya da üçlü koalisyonlarca yönetilmiştir ve halen de üçlü bir koalisyon iktidardadır. ``Koalisyon hükümetleri güçlü olmadığı, olamadığı için hızlı ve etkin kararlar alamıyorlar.`` diyenlere not düşmüş olalım. Bir koalisyonlarla yönetilen Almanya`ya ve İtalya`ya bakalım bir de genellikle tek parti hükümetleri tarafından yönetilen Türkiye ve benzeri ülkelere bakalım. Tek parti hükümetleri genellikle son dönemlerinde otoriterleşiyor. Yani otokrasi doğuyor. Tek parti hükümetleri genelinde devlete lök gibi çöküyor ve parti devleti ortaya çıkıyor...
***
Almanya`da Anayasa Mahkemesi`nin son kararı...
Almanya tam bir sanayi ülkesi. Burjuva demokrasisinin tıkır tıkır işlediği bir politik sisteme sahip. Kelimenin tam anlamıyla federatif bir devlet. Merkezi hükümetle eyalet hükümetleri arasında muazzam bir denge var. Sistemin omurgasını oluşturan Devlet, Hükümet, Federal Meclis, Anayasa Mahkemesi, Federal İş Kurumu, Federal İstatistik Dairesi gibi federal kurumlar kendi alanına hükmediyor, haddini biliyor ve de federal kurumlar özerk.
İşte bu federal kurumlardan birisi olan Federal Anayasa Mahkemesi, 60 milyar Avro gibi Almanya için oldukça küçük olan bir rakamla ilgili karar aldı. Federal Anayasa Mahkemesi, bir alan için öngörülen bu rakamın, hükümet tarafından başka bir alanda kullanamayacağı kararı verdi. Kimse bu karara itiraz etmedi, edemedi, etmeyi bile düşünmedi. Ama, bu karar üçlü koalisyondaki zaten bıçak sırtında politika yapan hükümeti zora soktu. ``Anayasa mahkemesi kararını tanımıyorum.`` diyenlere not düşmüş olalım.
***
Çapsız politikacılar...
Bütün bu gelişmelere bakınca, insan kendi kendine soruyor: Peki, tüm bu olumsuzluklara rağmen, İngiltere`nin Atlantiğin öte yakasının teşvikiyle Avrupa birliği`nden ayrılmasına rağmen, Korona Salgını`nın bıraktığı büyük yüke rağmen, Ukrayna-Rusya savaşına rağmen ve dünyada gittikçe yükselen hammadde fiyatlarına rağmen Almanya`da nasıl oluyor da asayiş berkemal? İşsizlik düşük... İthalat-ihracat alanında hep ihracat fazlası veriyor Almanya... Bütçe açığı yok denecek kadar...
Peki, bütün bu olumsuzluklara, bunlara ilaveten çapsız politikacılara rağmen nasıl oluyor da Almanya dimdik ayakta?
Cevap basit: Almanya tam bir sanayi ülkesi. Altyapı çok sağlam. Politik sistem demokratik. Kısacası, Almanya bir hukuk devleti. Ve de human kapital çok güçlü.
***
Sormanın tam da zamanıdır: Peki, Türkiye nereye gidiyor? Nereye gidecek, o da layık olmadığı bir yere gidiyor...
Bir ülke, son 21 yılda yatırımdan(540 milyar TL) çok faiz (559 milyar TL) öderse;
Bir ülke, son 21 yılda eğitim sistemini defalarca değiştirilirse;
Bir ülkede; son 21 yılda Kamu İhale Kanunu`nu 191 kez değiştirilirse;
Bir ülkede, üniversite rektörleri Cumhurbaşkanı tarafından atanırsa;
Bir ülkede, işsizlik oranı resmi rakamlara göre %8,2(siz %16,4 anlayın), enflasyon oranı % 68,89(siz %137,78 anlayın) ise;
Bir ülkede, son 10 yılda ülkeye 10 milyondan fazla mülteci ve sığınmacı alınmışsa;
Bir ülkede, son 5-6 yılda onbinlerce bilişim uzmanı, doktor ve mühendis ülkesini terk etmişse;
O ülke çok tehlikeli bir yere doğru yol alıyor demektir. Hiçte layık olmadığı bir yere doğru yol alıyor demektir...
***
Ne diyordu Çetin ALTAN? (Üstadımız her ne kadar iyi bir final yapamamış olsa da, şu güzel cümleyi sık sık tekrarlardı``Siz gene de enseyi karartmayın!``
Sevgili okuyucularım ``enseyi karartmayın``.
***
Türkiye Cumhuriyeti`nin Mustafa Kemal ATATÜRK`ten sonra gelen ``II. ADAM``ı İsmet İNÖNÜ, 1964 yılında ABD Cumhurbaşkanı`nın Türkiye`yi rencide edici mektubuna verdiği cevapta şöyle diyordu: ``Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye`de bu dünyada yerini bulur.``
İnsanın, `bir an önce kurulursun artık` diyesi geliyor...
Çünkü, başka bir dünya ve başka bir Türkiye mümkün... Yeter ki bunun için çalışılsın, çalışalım...
***
``E pur si muove!``
(Eppur si muove!)
Evet evet, aynen böyle demiş yaklaşık beşyüz yıl önce büyük bilim insanı Galileo GALİLEİ.
Yani, ``Yine de dünya dönüyor!``
***
Yeni yılın başta Almanya`da ve Türkiye`de olmak üzere tüm dünyada herkese sağlık, mutluluk ve başarılar getirmesini dilerim. Bu güzel dünyamıza savaş yerine barış, kin ve nefret yerine sevgi, sömürü yerine göreceli de olsa eşit dağıtım hakim ola...
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.