Daha 200 yıllık bile tarihi olmayan Almanya`nın, daha 100 yıllık bile tarihi olmayan Almanya Federal Cumhuriyeti`nin politik sistemi tıkanıyor mu yoksa? Daha detaya inecek olursak, 1872`de kurulan Alman Devleti, II. Dünya Savaşı`ndan sonra 1949 yılında yeniden kuruldu. Genç bir Cumhuriyet. Federatif bir politik sisteme sahip. Politik sistemin federatif olmasının tarihsel kökleri var. Tabii ki ABD`nin dayatması da önemli rol oynadı kuruluş sürecinde.
Görünen o ki, Almanya`da ekonomi tıkırında olsa bile, politik sistem tıkanıyor gibi...
***
Eğer bir ülkede sistem tıkanırsa, o ülkede ya patlama olur ya da doğru düzgün reformlar yapılarak sistemin önü açılır. Almanya`da olacak olan tabii ki ikincisi.
Almanya ve Almanlar reformlara açık. Bunun yakın geçmişteki örneği Şansölye Gerhard SCHRÖDER`in yaptığı reformlar idi. Bu reformlar ülkeyi o kadar rahatladı ki, akabinde ülkeyi yöneten Şansölye Angela MERKEL bu reformların tam 16 sene ekmeğini yedi.
Eski Şansölye Angela MERKEL deyince hep aklıma gelir. Ben O`nun kadar idareci ve maslahatçı bir politikacı görmedim. Ben O`nun kadar haddinden fazla şişirilen bir politikacı görmedim. Kim kimi cilalayıp şişirdi acaba?
Doğrudur, zeki bir kadındı; fizik doktorası yapacak kadar zekiydi. Doğrudur ne nepotizm vardı hayatında ne de sıkandal/lar... Çok çalışkandı. Hepsi o kadar. Eski Şansölye Gerhard SCHRÖDER`in SPD`yi bitirme pahasına yaptığı reformlar sayesinde 16 yıl iktidarda kaldı. Ülkeyi tam bir bürokrat gibi, tam bir teknokrat gibi yönetti. O kadar. Ülke tarihine ne bir değişiklik yaptı, yapabildi ne de tarihe mim koydu, koyabildi.
***
Evet Almanya`da ekonomi tıkırında. İhracat yüzleri güldürüyor. Büyük bankalar ve şirketler karını katlıyor her sene... Peki halkın durumu nasıl? Alt tabakalar ne durumda?
Eski üretim tekniklerine göre alt yapısı çok iyi olan Almanya, IT konusunda, internet ulaşımı (geniş bandlar üzerinden ulaşım) konusunda kalkınmakta olan bir ülke. Nüfusun internete ulaşımı istenilen düzeyde değil. İnternet hızı düşük.
Bütün bunlar. O çok övülen eski Şansölye Angela MERKEL`in yaklaşık 16 yıllık yönetimi döneminde oldu. Bunlar, zamanında yapılmayan reformların sonucu. Ülkeyi politikacılar, devlet adamları değil de bürokratlar, teknotratlar yönetince böyle oluyor işte.
***
Peki ne olacak? Ne olacak, devrim olmayacağına göre reformlar yapılacak ve sistemin önü gene açılacak. Kapitalizmin gücü de buradan kaynaklanıyor. Sürekli kendisini yenileyebiliyor, yeniden yapılandırabiliyor.
***
Ama, madolyonun tersi de var... Nasıl mı? Anlatayım.
1867 yılında Karl MARX başyapıtı ``Das Kapital``i yayınlayınca olan olmuştu. 800 sayfadan fazla olan bu ekonomi-politik kitabı kapitalist sistemi, üretim ilişkilerini, rantı, toplumsal sınıfları gözler önüne sermişti. Eksiği vardı, fazlası vardı; ama tam bir başyapıttı. Karl MARX`ın bazı öngörüleri tuttu bazıları tutmadı. Özellikle de devrimin hangi ülkede olabileceği konusunda yanıldı Karl MARX. Devrim Rusya`da değil de sanayileşmiş bir İngiltere`de veya Almanya`da veyahutta Fransa`da gerçekleşseydi tarih başka türlü yazılırdı...
***
Sosyalist Sistemin çökmesinden sonra kapitalist sistem iyice coşmuştu. Başı dönen kapitalist sistem ve tellalları sosyalist teorinin, devrim teorisinin çöktüğünü, öldüğünü yaydılar. Kapitalist sistem Dünya varoldukça sürecekti. Kapitalizm kendi kendisini yenileyebiliyordu... Refah toplumunu ancak kapitalist sistemin sağlayabileceğini, sınırsız özgürlüklerin kapitalizmin gerçekleştirebileceğini pompalıyorlardı... Refah toplumunun tüketim toplumu olduğunu saklıyorlardı. Özgürlüklerin kapitalist sistemin cenderesine sığmayacak kadar derinliklerini gizliyorlardı...
***
Çok sürmedi, daha ikibinli yılların başında ekonomik krizler ortaya çıkmaya başladı...
Bunun üstüne bir Fransız iktisatçı, Thomas PIKETTY çıktı ve 2013 yılında `` 21. Yüzyılda Kapital`` (Thomas PIKETTY: Le Kapital au xxle siecle; 2013, Paris) kitabını yazdı. Kapitalist sistemin güncel analizini yaptı. Kitap çok ses getirdi ve peşpeşe İngilizceye, Almancaya ve diğer dillere çevrildi.
Sekizyüz sayfadan fazla olan bu oylumlu kitapta toplumdaki eşitsizlik, bazı meslek gruplarının çok yüksek gelirleri, refah toplumunun doğanın acımasızca sömürülmesinden kaynaklandığını gözler önüne serdi..
Tam da burada sormak gerekir: Bir menejer ne yapar da bir yılda 10, 20, 30 milyon Dolar kazanır?
Bütün bunlara asıl sorunu ekleyelim. Ekonomik gücün çok az ellerde toplanması ve buradan hareketle de politik gücün çok az ellerde yoğunlaşması doğrudan demokrasiyi tehdit ediyor. Bu mantık, ülkeleri de firmalar/kurumlar gibi yönetmeye başladı...
***
Bütün bunlar olurken, Mıcrosoft`un kurucusu Bill GATES çıktı ve ``kapitalizm tıkandı`` diye açıklama yaptı. Dahası var: Ülkemizin örnek burjuvası Ali KOÇ yukardaki tespitten hareketle `` Kapitalist sistem tıkandı, reforme edilmelidir`` dedi.
***
Genelde, Dünya`da durum bu iken, Almanya`daki durum daha başka olamazdı. Globalleşmiş bir Dünya`da Almanya`da da sistemin tıkanmaması mümkün mü? Tabii ki değil.
Bu tespitlerden sonra, Almanya`da yapısal bir reformlar sürecinin başlatılması elzem...
***
Gelin başa dönelim. Karl MARX haklı mıydı yoksa? Ya da haklı mı günümüzde de? Her alanda olacağını sanmam. Ama, birkaç alanda haklı: 1.) ``Her şeyi ekonomik yapı, üretim ilişkileri belirler`` tezi geçerliliğini koruyor. 2.) `` Monopol teorisi`` hala geçerli bence.
***
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Sadece Almanya`da değil üzerinde yaşadığımız tüm Dünya`da sistem tıkandı. Acilen reformlara ihtiyaç var. Hem de kamucu, kamusalcı sistemlere, bu alanda deneylere ihtiyaç var.
***
Almanya bu alandaki sorunlarını çözer çözmesine. Ama, Türkiye ne yapar bu alanda, işte onu kestiremiyorum.
Görünen o ki, Almanya`da ekonomi tıkırında olsa bile, politik sistem tıkanıyor gibi...
***
Eğer bir ülkede sistem tıkanırsa, o ülkede ya patlama olur ya da doğru düzgün reformlar yapılarak sistemin önü açılır. Almanya`da olacak olan tabii ki ikincisi.
Almanya ve Almanlar reformlara açık. Bunun yakın geçmişteki örneği Şansölye Gerhard SCHRÖDER`in yaptığı reformlar idi. Bu reformlar ülkeyi o kadar rahatladı ki, akabinde ülkeyi yöneten Şansölye Angela MERKEL bu reformların tam 16 sene ekmeğini yedi.
Eski Şansölye Angela MERKEL deyince hep aklıma gelir. Ben O`nun kadar idareci ve maslahatçı bir politikacı görmedim. Ben O`nun kadar haddinden fazla şişirilen bir politikacı görmedim. Kim kimi cilalayıp şişirdi acaba?
Doğrudur, zeki bir kadındı; fizik doktorası yapacak kadar zekiydi. Doğrudur ne nepotizm vardı hayatında ne de sıkandal/lar... Çok çalışkandı. Hepsi o kadar. Eski Şansölye Gerhard SCHRÖDER`in SPD`yi bitirme pahasına yaptığı reformlar sayesinde 16 yıl iktidarda kaldı. Ülkeyi tam bir bürokrat gibi, tam bir teknokrat gibi yönetti. O kadar. Ülke tarihine ne bir değişiklik yaptı, yapabildi ne de tarihe mim koydu, koyabildi.
***
Evet Almanya`da ekonomi tıkırında. İhracat yüzleri güldürüyor. Büyük bankalar ve şirketler karını katlıyor her sene... Peki halkın durumu nasıl? Alt tabakalar ne durumda?
Eski üretim tekniklerine göre alt yapısı çok iyi olan Almanya, IT konusunda, internet ulaşımı (geniş bandlar üzerinden ulaşım) konusunda kalkınmakta olan bir ülke. Nüfusun internete ulaşımı istenilen düzeyde değil. İnternet hızı düşük.
Bütün bunlar. O çok övülen eski Şansölye Angela MERKEL`in yaklaşık 16 yıllık yönetimi döneminde oldu. Bunlar, zamanında yapılmayan reformların sonucu. Ülkeyi politikacılar, devlet adamları değil de bürokratlar, teknotratlar yönetince böyle oluyor işte.
***
Peki ne olacak? Ne olacak, devrim olmayacağına göre reformlar yapılacak ve sistemin önü gene açılacak. Kapitalizmin gücü de buradan kaynaklanıyor. Sürekli kendisini yenileyebiliyor, yeniden yapılandırabiliyor.
***
Ama, madolyonun tersi de var... Nasıl mı? Anlatayım.
1867 yılında Karl MARX başyapıtı ``Das Kapital``i yayınlayınca olan olmuştu. 800 sayfadan fazla olan bu ekonomi-politik kitabı kapitalist sistemi, üretim ilişkilerini, rantı, toplumsal sınıfları gözler önüne sermişti. Eksiği vardı, fazlası vardı; ama tam bir başyapıttı. Karl MARX`ın bazı öngörüleri tuttu bazıları tutmadı. Özellikle de devrimin hangi ülkede olabileceği konusunda yanıldı Karl MARX. Devrim Rusya`da değil de sanayileşmiş bir İngiltere`de veya Almanya`da veyahutta Fransa`da gerçekleşseydi tarih başka türlü yazılırdı...
***
Sosyalist Sistemin çökmesinden sonra kapitalist sistem iyice coşmuştu. Başı dönen kapitalist sistem ve tellalları sosyalist teorinin, devrim teorisinin çöktüğünü, öldüğünü yaydılar. Kapitalist sistem Dünya varoldukça sürecekti. Kapitalizm kendi kendisini yenileyebiliyordu... Refah toplumunu ancak kapitalist sistemin sağlayabileceğini, sınırsız özgürlüklerin kapitalizmin gerçekleştirebileceğini pompalıyorlardı... Refah toplumunun tüketim toplumu olduğunu saklıyorlardı. Özgürlüklerin kapitalist sistemin cenderesine sığmayacak kadar derinliklerini gizliyorlardı...
***
Çok sürmedi, daha ikibinli yılların başında ekonomik krizler ortaya çıkmaya başladı...
Bunun üstüne bir Fransız iktisatçı, Thomas PIKETTY çıktı ve 2013 yılında `` 21. Yüzyılda Kapital`` (Thomas PIKETTY: Le Kapital au xxle siecle; 2013, Paris) kitabını yazdı. Kapitalist sistemin güncel analizini yaptı. Kitap çok ses getirdi ve peşpeşe İngilizceye, Almancaya ve diğer dillere çevrildi.
Sekizyüz sayfadan fazla olan bu oylumlu kitapta toplumdaki eşitsizlik, bazı meslek gruplarının çok yüksek gelirleri, refah toplumunun doğanın acımasızca sömürülmesinden kaynaklandığını gözler önüne serdi..
Tam da burada sormak gerekir: Bir menejer ne yapar da bir yılda 10, 20, 30 milyon Dolar kazanır?
Bütün bunlara asıl sorunu ekleyelim. Ekonomik gücün çok az ellerde toplanması ve buradan hareketle de politik gücün çok az ellerde yoğunlaşması doğrudan demokrasiyi tehdit ediyor. Bu mantık, ülkeleri de firmalar/kurumlar gibi yönetmeye başladı...
***
Bütün bunlar olurken, Mıcrosoft`un kurucusu Bill GATES çıktı ve ``kapitalizm tıkandı`` diye açıklama yaptı. Dahası var: Ülkemizin örnek burjuvası Ali KOÇ yukardaki tespitten hareketle `` Kapitalist sistem tıkandı, reforme edilmelidir`` dedi.
***
Genelde, Dünya`da durum bu iken, Almanya`daki durum daha başka olamazdı. Globalleşmiş bir Dünya`da Almanya`da da sistemin tıkanmaması mümkün mü? Tabii ki değil.
Bu tespitlerden sonra, Almanya`da yapısal bir reformlar sürecinin başlatılması elzem...
***
Gelin başa dönelim. Karl MARX haklı mıydı yoksa? Ya da haklı mı günümüzde de? Her alanda olacağını sanmam. Ama, birkaç alanda haklı: 1.) ``Her şeyi ekonomik yapı, üretim ilişkileri belirler`` tezi geçerliliğini koruyor. 2.) `` Monopol teorisi`` hala geçerli bence.
***
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Sadece Almanya`da değil üzerinde yaşadığımız tüm Dünya`da sistem tıkandı. Acilen reformlara ihtiyaç var. Hem de kamucu, kamusalcı sistemlere, bu alanda deneylere ihtiyaç var.
***
Almanya bu alandaki sorunlarını çözer çözmesine. Ama, Türkiye ne yapar bu alanda, işte onu kestiremiyorum.