AB’nin, üye ve aday ülkelerdeki eğitim ve kültür faaliyetleri için Erasmus Programı çerçevesinde Türkiye’ye ayırdığı fonların neredeyse tamamına, başta Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV’i olmak üzere dinci vakıfların çöktüğü ortaya çıktı.
Middle East Forum isimli internet sitesinde yer alan haberin başlığı şöyle:
“AB, Türkiye’deki Cihatçılar ve AB Karşıtlarını Fonluyor.” Haberi size tercüme edip yazıyorum:
“Türkiye’yi Avrupa değerlerine yakınlaştırmayı amaçlayan AB fonlarının önemli bir bölümünün Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümeti eliyle cihatçı ve siyasi İslamcı oldukları bilinen kuruluşlara aktarıldı. Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkesinin geliştirilmesi amacıyla milyarlarca Euro harcanmasına rağmen sonuçlar amacın tam tersi oldu.
“Avrupa’da eğitim, öğrenim, gençlik ve spor projelerini desteklemeyi amaçlayan Erasmus Programı çerçevesinde gönderilen milyarlarca Euro tutarındaki fonlar başka örgütlere kanalize edildiği için örneğin gelişmesi hedeflenen hukukun üstünlüğü ilkesi ciddi biçimde askıya alınmıştır. Zaten sallantıda olan ülke demokrasisi baskıcı bir rejime dönüşmüştür. Bir zamanlar gayet faal olan bağımsız sivil toplum örgütleri ise yok denecek kadar aza inmiş, bütün faaliyetleri durdurulmuştur. Bu sivil toplum kuruluşlarının çoğu kapatılmış, üyeleri düzmece, adil olmayan davalarda yargılanıp hapse mahkum edilmiştir. Gazeteciler hapse tıkılmış, Türkiye’de muhalefete ciddi darbeler indirilmiştir.
“Daha açık söylemek gerekirse AB’den gönderilen milyarlarca Euro tutarındaki fonlar, bırakın amacına ulaşmayı, tam tersi sonuç vermiş, paralar Erdoğan Hükümeti’ni, ona yakın örgütleri ve AB düşmanlığı propagandası yapan oluşumları güçlendirmeye yaramıştır.”
Bu fonların Türkiye’de şeffaf biçimde dağıtılmadıklarına dikkat çekilen haber şöyle devam ediyor:
“AB’nin Erasmus bütçesinden 2021-2027 yılları için ayrılan paranın tutarı 26.2 milyar Euro. Proje bazında paraları Türkiye’de dağıtma sorumluluğu sahibi kuruluşun ismi Ulusal Ajans. Ajansın başında, daha önce Erdoğan’ın danışmanlığını yapmış olan İlker Astarcı bulunuyor.
“Bir örnek vermek gerekirse, İnsan Hakları Derneği (İHH) adıyla bilinen kuruluş 2023’te tek bir proje için 60 bin Euro fon almaya hak kazanmıştır. Ulusal Ajans Türk Dışişleri Bakanlığı AB Dairesi Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalışmaktadır. Şu anda Dışişleri Bakanı, eski MİT Başkanı olan Hakan Fidan’dır.
“Bütün bu fonlardan yararlanmalarına rağmen Erdoğan yıllardır AB’yle ilişkileri neredeyse askıya almıştır. Öyle ki bir zamanlar hayli faal olan AB’yle İlişkiler Bakanlığı’nı 2018’de lağvetmiştir.
“Buna rağmen AB’den Türkiye’ye, özellikle Üyelik Öncesi Yardım Enstrümanı (IPA) programı çerçevesinde fon akışı devam etmiştir. IPA 2014-2020 arası Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü ilkesinin ve sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi projeleri için 3.5 milyar Euro ayırmıştır. Ancak bütün göstergeler, ülkede o dönem boyunca bu parametrelerin giderek daha da kötüleştiğine işaret etmektedir.
“Erasmus Programı çerçevesinde Türkiye’de dağıtılan paraların şu kuruluşlara fonlandığı tespit edilmiştir:
“İHH, Önder İmam Hatipliler Derneği, ,Şehit Adil Büyükcengiz Anadolu İmam Hatip Lisesi, SETA Vakfı, MÜSİAD, Türkiye Diyanet Vakfı, TÜRGEV (Başkanı, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan), Maarif Vakfı, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı, Hüdayi Mezunları Derneği, TRT.
“Gelecek yıllarda da bu eğilimin artarak devam edeceğinden kuşku yoktur. “
Bu haberi okurken hiç şaşırmadım. Meğer bu vakıfların her biri tek bir proje için yüz binlerce doları cebellezi etmişler. Haberde hangi vakfın kaç para aldığı kalem kalem yazılı. Lafı uzatmamak için buraya eklemedim. Ama miktar büyük. Okurken gözlerim fal taşı gibi açıldı. Zaten toplam fon miktarının 26 küsur milyar Euro olduğundan hareketle kimlerin malı nasıl götürdüğü kabak gibi ortaya çıkıyor. Daha önceki yazılarımda da yazmıştım. Bu takım için Türkiye “dar-ül harb”dir. Sözlük karşılığı “müminlerin, İslamiyetçe haram kabul edilen bazı işleri yapmalarının caiz olduğu toprakların ismi.”
Yani bu gözü dönük tayfa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulu olduğu topraklarda şeriatın Anayasal olarak uygulanmamasından o derece rahatsızlar ki ülkeyi düşman istilasında görüp, yaşadıkları ülkeye savaş ilan ederek mümkün olduğunca çok mala ve paraya çökmeyi kendilerine düstur edinmişler. AB bürokrasisi ise bu gerçeği bildiği halde paraları bunlara akıtmaya devam etmiş. Sevdiğim çok kısa bir fıkra vardır:
Tilkiyi kümese bekçi tayin etmişler. “Tilki kardeş, artık tavuklar, horozlar, civcivler sana emanet,” demişler. Tilkiden ses yok. “Tilki kardeş, neden bir şey söylemiyorsun?” diye sormuşlar. Tilki cevap vermiş: “Gülmekten konuşamıyorum ki!”
AB acaba bu paraları Ulusal Ajans’a gönderirken çok mu saf ve iyiniyetli davrandı yoksa işin içinde başka hesaplar mı vardı? Bu soruların cevabını arıyor ama bulamıyorum. Size yazdığım soruları sormam bile Brüksel bürokrasisinin muhakeme kabiliyetinin nasıl yerlerde süründüğünün en çarpıcı göstergesi.
Middle East Forum isimli internet sitesinde yer alan haberin başlığı şöyle:
“AB, Türkiye’deki Cihatçılar ve AB Karşıtlarını Fonluyor.” Haberi size tercüme edip yazıyorum:
“Türkiye’yi Avrupa değerlerine yakınlaştırmayı amaçlayan AB fonlarının önemli bir bölümünün Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümeti eliyle cihatçı ve siyasi İslamcı oldukları bilinen kuruluşlara aktarıldı. Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkesinin geliştirilmesi amacıyla milyarlarca Euro harcanmasına rağmen sonuçlar amacın tam tersi oldu.
“Avrupa’da eğitim, öğrenim, gençlik ve spor projelerini desteklemeyi amaçlayan Erasmus Programı çerçevesinde gönderilen milyarlarca Euro tutarındaki fonlar başka örgütlere kanalize edildiği için örneğin gelişmesi hedeflenen hukukun üstünlüğü ilkesi ciddi biçimde askıya alınmıştır. Zaten sallantıda olan ülke demokrasisi baskıcı bir rejime dönüşmüştür. Bir zamanlar gayet faal olan bağımsız sivil toplum örgütleri ise yok denecek kadar aza inmiş, bütün faaliyetleri durdurulmuştur. Bu sivil toplum kuruluşlarının çoğu kapatılmış, üyeleri düzmece, adil olmayan davalarda yargılanıp hapse mahkum edilmiştir. Gazeteciler hapse tıkılmış, Türkiye’de muhalefete ciddi darbeler indirilmiştir.
“Daha açık söylemek gerekirse AB’den gönderilen milyarlarca Euro tutarındaki fonlar, bırakın amacına ulaşmayı, tam tersi sonuç vermiş, paralar Erdoğan Hükümeti’ni, ona yakın örgütleri ve AB düşmanlığı propagandası yapan oluşumları güçlendirmeye yaramıştır.”
Bu fonların Türkiye’de şeffaf biçimde dağıtılmadıklarına dikkat çekilen haber şöyle devam ediyor:
“AB’nin Erasmus bütçesinden 2021-2027 yılları için ayrılan paranın tutarı 26.2 milyar Euro. Proje bazında paraları Türkiye’de dağıtma sorumluluğu sahibi kuruluşun ismi Ulusal Ajans. Ajansın başında, daha önce Erdoğan’ın danışmanlığını yapmış olan İlker Astarcı bulunuyor.
“Bir örnek vermek gerekirse, İnsan Hakları Derneği (İHH) adıyla bilinen kuruluş 2023’te tek bir proje için 60 bin Euro fon almaya hak kazanmıştır. Ulusal Ajans Türk Dışişleri Bakanlığı AB Dairesi Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalışmaktadır. Şu anda Dışişleri Bakanı, eski MİT Başkanı olan Hakan Fidan’dır.
“Bütün bu fonlardan yararlanmalarına rağmen Erdoğan yıllardır AB’yle ilişkileri neredeyse askıya almıştır. Öyle ki bir zamanlar hayli faal olan AB’yle İlişkiler Bakanlığı’nı 2018’de lağvetmiştir.
“Buna rağmen AB’den Türkiye’ye, özellikle Üyelik Öncesi Yardım Enstrümanı (IPA) programı çerçevesinde fon akışı devam etmiştir. IPA 2014-2020 arası Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü ilkesinin ve sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi projeleri için 3.5 milyar Euro ayırmıştır. Ancak bütün göstergeler, ülkede o dönem boyunca bu parametrelerin giderek daha da kötüleştiğine işaret etmektedir.
“Erasmus Programı çerçevesinde Türkiye’de dağıtılan paraların şu kuruluşlara fonlandığı tespit edilmiştir:
“İHH, Önder İmam Hatipliler Derneği, ,Şehit Adil Büyükcengiz Anadolu İmam Hatip Lisesi, SETA Vakfı, MÜSİAD, Türkiye Diyanet Vakfı, TÜRGEV (Başkanı, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan), Maarif Vakfı, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı, Hüdayi Mezunları Derneği, TRT.
“Gelecek yıllarda da bu eğilimin artarak devam edeceğinden kuşku yoktur. “
Bu haberi okurken hiç şaşırmadım. Meğer bu vakıfların her biri tek bir proje için yüz binlerce doları cebellezi etmişler. Haberde hangi vakfın kaç para aldığı kalem kalem yazılı. Lafı uzatmamak için buraya eklemedim. Ama miktar büyük. Okurken gözlerim fal taşı gibi açıldı. Zaten toplam fon miktarının 26 küsur milyar Euro olduğundan hareketle kimlerin malı nasıl götürdüğü kabak gibi ortaya çıkıyor. Daha önceki yazılarımda da yazmıştım. Bu takım için Türkiye “dar-ül harb”dir. Sözlük karşılığı “müminlerin, İslamiyetçe haram kabul edilen bazı işleri yapmalarının caiz olduğu toprakların ismi.”
Yani bu gözü dönük tayfa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulu olduğu topraklarda şeriatın Anayasal olarak uygulanmamasından o derece rahatsızlar ki ülkeyi düşman istilasında görüp, yaşadıkları ülkeye savaş ilan ederek mümkün olduğunca çok mala ve paraya çökmeyi kendilerine düstur edinmişler. AB bürokrasisi ise bu gerçeği bildiği halde paraları bunlara akıtmaya devam etmiş. Sevdiğim çok kısa bir fıkra vardır:
Tilkiyi kümese bekçi tayin etmişler. “Tilki kardeş, artık tavuklar, horozlar, civcivler sana emanet,” demişler. Tilkiden ses yok. “Tilki kardeş, neden bir şey söylemiyorsun?” diye sormuşlar. Tilki cevap vermiş: “Gülmekten konuşamıyorum ki!”
AB acaba bu paraları Ulusal Ajans’a gönderirken çok mu saf ve iyiniyetli davrandı yoksa işin içinde başka hesaplar mı vardı? Bu soruların cevabını arıyor ama bulamıyorum. Size yazdığım soruları sormam bile Brüksel bürokrasisinin muhakeme kabiliyetinin nasıl yerlerde süründüğünün en çarpıcı göstergesi.
Misafirler için gizlenen link, görmek için
Giriş yap veya üye ol.